• 1
    galatasaray'da bir futbolcunun "fiziken bir raddeye kadar ancak mental açıdan asla yeterli değil" etiketi yemesi, aptal muamelesi görmesi ve sosyal medyada caps'lere konu olana kadar tiye alınması durumu.

    2014-2015 sezonu için bu etiket, sabri sarıoğlu'nun takımdan ayrılmasıyla birlikte sezon öncesi itibariyle nordin amrabat'a yapışmış durumda.

    amrabat'ı 1 kademe fazla zora sokan bir faktör daha var, sabri altyapıdan geliyordu ve belli bir tahammül gösterildi (12 yıl kadar) ancak amrabat, kendisine ödenen 8 milyon euro'luk bonservisin ağırlığı altında...

    talihsiz bir durum.
  • 2
    hafif stokholm sendromu, hafif de kazanılmış başarısızlık sendromu karışımı bir sendrom.
    adamlar bizi esir almış, psikolojimizi mahvetmişler ama biz onları korumaya devam ediyoruz.
    bir yerden sonra da "kader" diyerek kabulleniyoruz.
    "bizde zaten anca bunlar olabilir" diyerek rıza gösteriyoruz.

    sözlükte pek çok yazar, galatasaray'a zarar vermiş veya veriyor bile olsa eski önemli oyuncuları "efsane" şeklinde tanımlayarak bu sendromların belirtilerini göstermeye devam ediyor.
    bunu da nefret söylemiyle (efsanesini efsane kabul etmeyenlere ibneler, andavallar vb. cinsel yönelim veya doğuştan gelen zeka geriliği gibi durumları hakaret olarak kullanarak), küçük düşürme söylemiyle, toplu kabadayılıkla (buna kısaca linç de diyebiliriz), zorbalık ve benzeri davranışlarla destekliyor ve kendileri gibi düşünmeyen yazarlara dayatıyor veya dayatmaya kalkışıyorlar diyelim.
    konu da sapıyor ya, sabri vakası da biraz bu sendromlara bağlıdır.
    örneğin galatasaray'a gerektiği kadar katkı vermeyen herhangi bir oyuncu için x galatasaray kalibresinde değil, artık yerini başkalarına bırakması gerektiğini düşünüyorum gibi bir yorum yaptığınızda, "ama o çok galatasaraylı", "ama galatasaray'a gelmek için şöyle fedakârlıklarda bulundu" gibi tamamen ilgisiz ve mantıksız tezlerle karşınıza çıkıldığını göreceksiniz.
    bir sonraki aşamada ise kabullenmişlik geliyor.
    örneğin sabri'nin veya amrabat'ın yeteneksizlikleri göz ardı edilerek "ne yapalım işte elimizde bu var" benzeri kabullenmişlik ifadeleri ile savunmalar doğuyor.
    sonuçta bunların neredeyse tamamı, kurgunun gerçeklere göre her zaman daha tatlı olmasından kaynaklanıyor.
  • 4
    bu kadar duygusal bakılmaması gereken vaka. ertem şener'in deyimiyle "adeta çölde bir vaka gibşalskdşa".

    şaka bi yana bir insan yeteneği doğrultusunda değerlendirilmelidir. bugüne kadar sabri'yle bu kadar dalga geçilmesinin sebebi kendisinin kabiliyetlerinin çok üzerinde bir takım olan galatasaray'da forma giymiş olmasıdır. eğer şu an bir malatyaspor veya bir şanlıurfaspor forması giyiyo olsaydı bu kadar göze batmazdı. belki biraz klişe olacak ama başlarım klişesine milyon dolarlar kazanıyo lan bu adamlar. allahaşkına ben sabri'yi bankada yanımda aynı yeteneksizlikle çalışırken düşünemiyorum, 2 bin tl para kazansa laf ederdim. adam benim hayal edemeyeceğim kadar para kazanıyor. sonra da neymiş altyapıdan çıkmış. sanırım bu sabri'nin çıktığı altyapı tesislerin altyapısı, kanalizasyon falan. şaka şaka. ama bir insan altyapıdan çıktı diye bu kadar tahammül gösterilmez.

    aynı şekilde amrabat da öyle. prandelli kendisini hazırlık maçlarında deneyecektir ve eğer olmayacağına karar verirse zamanında kendisine ödediğimiz bonservise falan bakılmadan yollanmalıdır bu kadar basit.
App Store'dan indirin Google Play'den alın