• 101
    amcam, dayım, ne bileyim kuzenimin eşi falan olsan, sıkıldıgımda size gelsem, sabaha kadar futbol konuşsak, çoğunda sen anlatsan ben dinlesem. beraber yurtdışında maçlara gitsek, maç boyunca yine sohbet etsek. ya da bütün hayallerimden vazgeçtim, her gün program yapsan, ben de gözümü kırpmadan seni izlesem, izleyemedigim bölümleri de internetten dizi izler gibi izlesem. biriktirsem biriktirsem bir anda izlesem.

    bu ülkenin en kaliteli futbol adamlarından biridir.

    not: anlattığın maçları da çok özledim.
  • 102
    ne yazık ki bu ülkede hiç bir zaman çoğunluk tarafından rağbet görmeyecek yapıdaki kaliteli futbol adamlarından biri. bize hep polemikten beslenen, nasıl fikir tartışması yapılır bilmeyen, bağırmadan kendini anlatamayan, karşıdakini dinlemeyi bilmeyen, terbiyeden bihaber insanlar müstahak. halk olarak sevemiyoruz bir türlü böylelerini, zaten alçak gönüllü oldu mu bir insan 1-0 geride başlar türk insanının gözünde. sözün özü, kendisi futbolun içindeki kaliteli, sayısı iki elin parmaklarını geçmeyecek adamlardan biridir.
  • 104
    bu adamın sesini duyunca bi garip olurum. 12-13 yıl öncesi cavit çağlar'ın ntv'si gelir aklıma, okay karacan'la murat kosova'nın avrupa'dan futbol isimli programındaki maç özetlerini izlediğim günler, sırf tugay oynuyor diye ntv'de glasgow rangers maçını izlediğim günler, daha sonra premier lig yayın haklarının ntv'nin alması üzerine highbury'de efsane arsenal'in maçları, bergkamp'ın golleri falan ''of ulan keşke o günlere, futbolun futbol olduğu günlere dönebilsek.'' diyor insan.
  • 108
    --- alıntı ---
    bu rezaletin üzerine bir futbol yazısı yazmak gerçekten zor...

    bir haftadır 20 milyonluk şehirde bir maça 70 bin kişinin gitmesini acayip süper (!)

    bir olay gibi rekor rekor diye gereksiz şişiren bizler mi kabahatliyiz? (istanbul’da bir derbi maçını 70 bin beşiktaş seyircisinin doldurması o kadar mı imkansızdı?) saha içindeki gerginleşen atmosferi iyi süzemeyen, muhtemel bir sahaya inme vakasına hazırlık yapamayan, emniyetsizliğe izin veren güvenlik güçleri mi kabahatli?

    tribünlerin tüm statlarda siyaseten bölündüğü, aralarında kavgalar çıkardığı, sürekli gözden kaçan arbedeler yaşadığı bir kötü zaman yaşıyoruz. dün futbolu taraftar şapkasıyla birileri sabote etti. bunlar beşiktaş taraftarı olamaz.

    maç nasıl oldu?

    bursaspor maçı yazısına ‘bugünlerde futbolun en mutsuz adamları beşiktaş yedek kulübesinde oturanlar’ diye başlamıştık. sahada o kadar iyi bir onbir vardı ki kenar yönetiminin birinden vazgeçmesi için ancak sahadakilerden birinin sakatlanması gerekiyordu. tespitimizden vazgeçmiyoruz. zira biliç sahadakilerin kötü oynayıp teslim oldukları zamanlarda bile yüzünü onlara kolay kolay çevirmeyecek gibi. biliç, ilk yarıda neredeyse takıma hiç katkı sağlayamayan veli-olcay ikilisine 70 dakika sabretti!

    daha da ilginci yere göğe koyamadığımız fernandes, derbi maçlarına ortalama bir performans koymaktan aciz kalıyor, cevabını bulabilen var mı? sadece atiba ilk yarıda her yere koştu, her şey yaptı. ikinci yarıda çevresinde top yapacak kimseler kalmayıp yorulunca haliyle oyundan düştükçe bruma hamlesiyle daha da güçlenen galatasaray istediğini aldı.. escude’nin hakkını teslim etmek lazım. bu yılın başına kadar takımın en zayıf halkası olan fransız oyuncu, ilk yarıda drogba gibi bir süper star karşısında hatasız oynadı. sivok ile iki galatasaray forvetini ellerinden geldikçe etkisiz hale getirdiler. ama orta saha direnemeyince onlar ne yapsındı!

    serdar, bruma’dan topu saklama avantajını fantezi yaparak kaybedince beşiktaş ilk golü akıl almaz bir şekilde yedi.

    ikinci gol öncesi veli ayağındaki topu burak’a nişanladı. burak’ın eline çarpan top için hakemin düdüğünü beklerken top çoktan tolga’nın üzerine sürülmeye başlamıştı.

    iki pozisyonda iki oyuncunun işini yapmak yerine hakemle oynamasını ancak kendi oyunuyla puan kaybetmek olarak açıklayabiliriz! geçen hafta koşu rekoru kıran, takım savunması tarihine girecek örnek işler yapan beşiktaş gitmiş yerine galatasaray’a orta sahayı, ikinci topları kaybetmiş, arkaya atılan toplara koşamayan, öne oynayamayan bir beşiktaş gelmişti. bir takım bir haftada nasıl bu kadar çabuk çözülür? cevabı şota kontrasıyla verelim.

    cevap; iyi oynayan galatasaray’dır.

    biliç gereksiz sinirliydi. takım yay gibiydi.

    gerginlik almeida’nın golden sonraki sevincinde bile kendini göstermişti.

    biliç kenardan doğru zamanda oyuna sokacağı oyuncularla dengeyi sağlayabilirdi. muhammet ile mustafa geç girmelerine rağmen çıkanlardan daha iyiydiler.

    dünün kusurunun çoğu biliç’e aittir.

    --- alıntı ---

    http://www.zaman.com.tr/...derbisi_2140374.html
  • 109
    (bkz: 23 ekim 2013 galatasaray fc kobenhavn maçı)
    --- alıntı ---
    real madrid maçının ilk yarım saatini düşünün. galatasaray o yarım saati 3-0 önde kapatamaz mıydı?

    şüphesiz bazen şansa ihtiyaç duyarsınız. o gece iyi oynadığı bölümde skor üretemeyen galatasaray, konsantrasyon ve inancını kaybettiği bölümde çözülüp fark yemişti.

    dün başlangıçtaki baskının meyvesini toplayınca sonraki skorsuz saatin günahından söz etmeye gerek kalmadı.

    son birkaç maçtır eksikliği net hissedilen kanatların bu kez iyi çalışmasına ortada melo’nun beş, selçuk’un 4 buçuk yıldızlık oyunu eklenince önde muazzam bir pas trafiği yaratan galatasaray tek devrede işi bitirip geri çekildi.

    juventus maçına sağ ön tarafta riera ile başlayan mancini’nin kopenhag karşısında sol bek mevkiinde dany’yi görevlendirmesini sürpriz sayamazsınız. normalde saysanız bile mancini döneminin ilk günleri itibarıyla asla sürpriz değil.

    bazı adamları bilindik mevkileri dışında test ederek potansiyel gücü arıyor. dany öne çıkmayı seven bir oyuncu, bunu geçen yıl hovardaca öne çıktığı birçok maçta görmüştük. bilerek ya da bilmeyerek onun gizli zaafından fayda çıkardı. juventus maçında sağ önde bocalayan riera’nın günahına ortak ettiğimiz mancini’nin fitili ateşleyenin dany olması nedeniyle takdiri de hak etmesi gerekiyor. adalet bu. sağ kanada koşusu ve gole katkısını eboue’nin o kanadı iki kez kullanmasıyla gelen iki gol izledi. böyle dönemlerde ve böyle erken çözülmesi gereken maçlarda ilk hareket önemliydi ve bu hareketi kendisinden maçın en kötü adamı olması beklenen dany’nin yapması değerli bir detaydı.

    son üç maçında kanatsız bir takımın kopenhag savunmasının sağını yıkıp geçmesi bir bakıma hasarlı bölgeye yapılan eleştirilere isyan kıvamındaydı.

    terim döneminin maça iyi başlayan galatasaray’ını izledik. galatasaray içerde avrupa maçlarına büyük tempo ve baskıyla başlıyor, gol bulursa işler iyi gidiyor, bulamayınca sıkıntı çığ gibi büyüyordu. dün öyle olmadı. geçen yılki tüm şampiyonlar ligi maçları ve son real madrid maçının bir benzeriydi. real maçının yarım saatindeki baskı ve top kullanımı kalite olarak daha iyiydi ama kopenhag karşısında o eforun yarısı bile üç gol bulmaya yetti.

    dün akşam galatasaray kendisinden katbekat kötü bir takım karşısında, şampiyonlar ligi kültürü açısından fark attığı kopenhag karşısında tek devrelik iştahıyla, tüm mevkilerin oyuna aynı ölçüde katılma becerisiyle sonuca gitti.

    kopenhag deplasmanında gelecek üç puanla bu gruptan çıkılır..

    --- okay karacan ---

    http://www.zaman.com.tr/...t-yetti_2156226.html
  • 110
    tam bir konjonktür adamı. yapışkan bir romantizm, erotik bir ses tonu, içi boş bir entelektüel birikim, fazlası değil. şike sürecinde sesi çıkmaz, adaletsizliklere ses etmez, işi gücü saçma salak hümanist veriler çıkarmaktan futboldan. bu adam şair olsaydı sunay akın olurdu herhalde. lan düşündüm de acayip oldu he. şöyle şeyler yazardı muhtemelen:

    birlikte beklediğimiz o taş binada
    yüzümüze düşen damlacıklar
    kurusun diye ipe asılan
    lefter'in formasından sızan
    kutsal suyun hatırasıydı

    ya da şöyle:

    ah metin oktay ah
    sen golü atıp ağları yırttığında
    kalbi kırılmıştı bir işçinin
    en iyi fileyi ben örerim diyip
    kaybettiğinde namını

    yok lan zıçtık ama böyle bişey olurdu muhtemelen:/
  • 111
    ulan biraz önce lig tvde programa rastladım. lig gündemi miydi neydi adı. çıkmış ünal aysal ilk aşkı fatih terim gibi hoca arıyor falan dedi. sonra ingiltere'de menajerlik sistemi var fatih terim galatasarayda floryayı toparlıyordu menajerlik yapıyordu o yüzden en uygun hoca moyes tarzı konuşmaya başladı. * yanındaki adını bilmediğim sakallı yorumcuda bunu desteklemeye başladı falan. everton'un bütçesi düşükmüş de galatasaray da mancini ile düşük bütçe yüzünden ayrılmış o yüzden moyes bu durumlara alışık vs. noluyor aq. fener medyası galatasaray'a moyes'i itelemeye mi çalışıyor.
  • 112
    sevimli bir tipi ve güzel bir mizacı olduğu ortada. yaptığı yorumlar da güzel. fakat ah be güzel kardeşim, depar'ın sunucusu olmana rağmen üç yorumcunun toplamından daha fazla konuşuyorsun. adamların rahatsızlığı beni bile tedirgin ediyor. soru sorduktan sonra karşındakinin sözünü kesip, kendin cevaplıyorsun. zaten alpay özalan iyice hulk olmuş. en sonunda adamlar dayanamayıp kafa göz dalacaklar sana, fenomen komedi videosunun baş karakteri olup çıkacaksın. dikkat et.
  • 113
    maç anlatımını çok sevdiğim spiker, yorumcu. futbol romantiklerinden kendisi. maçları da o romantik tatla sunuyor, içinden ne geliyorsa onları söylüyor şekil kasmıyor. bir oyuncu güzel bir çalım attığında içinden "oov" demek geçiyorsa "oov" diyor. ben maçı izlerken verdiğim tepkileri maçı sunarken veriyor ancak maçını da anlatıyor.
  • 117
    adam kotu mac anlatımından tt oldu twitterda. yapılan yorumların yüzde 99 u olumsuz okuyun görürsünüz. bu adam hangi macı anlatırsa anlatsın uykunuz gelir.

    dun kendisine kotu spiker diyen herkesi engellemiş abi cok iyisin diyen bir kisiyede teşekkür etmiş.

    kimse sana kufur etmiyo ama sen milleti blokluyosun. hani siz gazetecisininiz objektifiniz eleştiriye acıktiniz noldu simdi

    haber yaparken istediğinizi soyluyosunuz yazıyorsunuz tv programlarınız hep eleştiri öfke nefret

    ama size biri bişey desin hemen block.

    nefret ediyorum bunlar yüzünden turk medyasından
  • 118
    geçen haftalardan birinde liverpool bilmemkim maçını izliyorduk kardeşimle. bu formula 1 spikeri arkadaşımız anlatıyordu maçı. 20'li dakikalada kardeşim televizyonun sesini tamamen kapatı ve benden rica eti "abi gözünü seviyim sen anlat"

    kötü fubol spikeri kötü futbol yormcusu. ama harika bir f1 spikeriydi zamanında. kariyer zirvesi de şudur:

    "... bir de takımların bilmediğimiz gizli anlaşmaları olabilir... aman amana aman.... sebastian fetel aaaaaauuuuuuooooooovvvvv inanmıyoruz inanmıyoruz inanılmaz bir hata... işte bundan bahsediyordum..."
  • 121
    an itibariyle liverpool - sunderland maçını anlatıyor. ben çok keyif alıyorum kendisinin maç anlatımından, izleyiciyle sohbet eder gibi anlatıyor. belki galatsaray maçını böyle izlemek istemem ama sadece keyif için izlediğim bir maçta böyle bir anlatım hoşuma gidiyor. kendisinin de maçın tansiyonunu tartarak sohbet vari anlatım yaptığını düşünüyorum.
  • 124
    https://twitter.com/.../1327639253975785472
    formula 1 2020 türkiye grand prixinde haftasonu hiç seyirci alınmayacağından dolayı paddock alanına da seyirci alınmayacağını düşünüyordum ancak öyle olmamış ve alakasız bir çok insan katılmış.

    kendisi bu duruma çok güzel bir yorum katmış. f1 için paylaşım yapan türkçe hesaplar herhalde benim gördüğüm en keyifli ve eğlenceli hesaplar olabilir. hem işin tekniğini iyi bilip hemde işin goygoyunu yapabilen insanlar. netflix de tek bir belgesel ile olayı kavrayamazsınız bu hesaplar size f1 kültürünü veriyorlar. bu adamların çağrılmaması tam anlamıyla saçmalık. bu vesile ile f1 takip etmek isteyenler için bahsettiğim hesapları paylaşayım.

    https://twitter.com/btengin (güncel haberler, dedikodular ile ilgili hepsi bu adamda. yarış sonlarında twitch yayınları da yapıyor.)
    https://twitter.com/F1Desire
    https://twitter.com/FiratKeskinF1 (davet alan tek isim paylaştıklarımda)
    https://twitter.com/xtrabitracing
    https://twitter.com/onurtezoglu (hem ferrari fanı hemde galatasaraylı favorimdir kendisi *)
    https://twitter.com/F1caps
    https://twitter.com/F1tutkumuz
  • 125
    https://twitter.com/.../1327639253975785472
    buradaki röportajında son derece haklı bir isyanda bulunmuş duayen yayıncı. bahsettiği davet almamış ama hayatını bu spora adamış isimler arasında benim kardeşim berk sarıoğlu da var.
    kardeşim berk, yurtdışında bile gazetecilerle f1 konuşabilen, bu iş hakkında yüksek lisans tezi bile yazmış, bir çok f1 pilotuyla röportaj yapmış, f1 ülkemizde şifrsiz olarak tv’de yayınlanırken yorumcu olarak iki veya üç sezon okay abi ile beraber kamera karşısında yer alan bir isim. bir spora bu denli gönül vermiş, hatta kariyerinin 4 senesini istanbul park pisti’nde sürüş eğitimcisi olarak geçirmiş, okay karacan’ın ekibine çağırılmış berk sarıoğlu gibilerin davet almadığı, alakasız tiplemelerin çağırıldığı bu saçma organizasyona veryansın ederek süper bir tepki ortaya koymuş.
App Store'dan indirin Google Play'den alın