hocam,
sen göz bebeğimizsin. avrupa’da adından söz ettiren başarılı bir taktisyensin.
ancak sen bizden daha iyi bilirsin ki başarılarının çimentosu olan icardi, torreira, mertens, muslera gibi oyuncuların sana maksimum performans vermesinin başka sebepleri de var. bu adamların saygı duyduğu, vizyonuna inandığı, senden önce tanıdığı bir adam vardı mesela. o adamın anlattığı yarınlara, yaşattığı bugünlere, gözlerinin içinde parlayan samimiyete gönül verdi bu adamlar. sana da ciğerlerinde, akıllarında, yüreklerinde ne varsa verdiler. (bkz:
erden timur)
hocam sen iyi bir hocasın ama sihirbaz değilsin. sırtını yasladığın sporcuların da aptal değil. robot hiç değil. galatasaray’ın başına musallat olan beceriksizlikleri görünce o ayaklar gitmemeye, ekibinle saatlerce kafa patlattığın taktikler sonuç vermemeye başlar hocam. peki ya sonra?
sonrasından korkuyoruz hocam. sen yıpranırsın hocam. birden suçlu ilan edilirsin. aslında okan hoca da diye başlayan cümleler dolar sözde basında. dayanamaz gidersin hocam. peki ya sonra?
sonrasını biz de sen de biliyoruz hocam. galatasaray’a yakışmıyor dediğin adamlar vardı ya geçmişte. onlar gelir hocam yerine. işte o zaman aynı oluruz hocam. sende bizde taraftar olarak kahroluruz. belki milli takıma gidersin sonra. birbirimize bakarız hocam mahsun mahsun. bir daha ne zaman kavuşuruz diye. biz yaşadık hocam. bu anlattıklarımın en krallarını yaşadık.
etme eyleme hocam. bunlara kalkan olma. bunlar sırtlan hocam. bir işaret fişeği çak arkanda çağlayan oluruz hocam. biz kim miyiz hocam? galatasaray’ı menfaatsiz sevenleriz hocam. en akıllılarımızdan bir tanemizle iki sene beraber çalıştın hocam. sen iyi bilirsin biz kimiz hocam. gözünü seveyim hocam. aklını seveyim hocam.