galatasarayımızın yeni teknik direktörüdür. geçmişe sünger çekip, hep destek, tam destek modundaydım utandırmadı çok şükür. inşallah başarıyla da devam eder. ezel repliğiyle entryimizi şenlendirelim.
beşiktaş maçı öncesi icardi okan hocayı arar.
icardi: hocam, sana bir hikaye borcum var, değil mi? giderayak ödeşelim istersen, anlatayım mı hikayeyi?
o.b: anlat mauro.
i: bir gün güney amerikadayken eski bir futbolcu gördüm. amca perperişan, dünya başına yıkılmış gibi üzgün. yanına gittim. "niye böyle üzgünsün amca?" dedim. baktı "oğlum," dedi. "oğlum, beni öldürdüler".
i: güldüm, teselli edeyim dedim. "amca," dedim "futbolu bırakan herkes ya ölmüştür, ya öldürmüştür zaten." kaldırdı kafasını, bana baktı, "mesele o değil, mesele ölmek değil, oğlum" dedi. mesele neymiş biliyor musun?
o.b: neymiş?
i: mesele, bir sezonda 43 maçta 34 gol atıp, süper kupada attığın 2 golle takımını kupaya taşıdığın, aynı yıl çeyrek finale çıktığın gün, en güzel hayaller kurduğun o gün ölmekmiş mesele. neymiş mesele?
o.b: neymiş icardi?
i: mesele ölmek değil, mesele dost bildiğin, güvendiğin takım arkadaşlarının eliyle ölmekmiş mesele. eşinin özel hayatından, aldığın maaşa, oyun stiline kadar parmakla gösterilip hedef haline getirilmekmiş mesele. işte böyle dedi o amca bana. şimdi anladın mı kimmiş o güney amerikadaki amca, hocam?
o.b: mario sen misin?
i: mario değil, mauro hocam. önce amcayı
* öldürmüşler, sonra da olay yerinden kaçıp gitmişler.
**