• 154
    atandıktan sonra öğretmen olarak ilk öğretmen günüm. öğrencilerin ve yakınlarının bir gün önceden araması, mesajlar göndermesi, hediye almaları hepsi çok güzel. benim için ise en güzel hediye dün akşam 7 senedir ulaşamadığım lisedeki sınıf öğretmenime ulaşabilmiş olmamdır.

    bütün öğretmenlerin değil sadece işini layıkıyla yapan öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun. atatürk'ün yolunda olan bir nesili yetiştirmek bizim elimizde. atatürk'ün yolundan ayrılınca neler oluyor görüyoruz.
  • 157
    2 yıldır akademik kadrosuzluk nedeniyle öğretmenlik yapan bir doktora öğrencisi olarak tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutluyorum.

    gerçekten çok büyük emek ve özveri harcanmadan asla yapılamayacak bir iş bu. ben bu işi severek yapıyorum.

    yaşasın işini severek yapan öğretmenler ve onların yetiştirdiği fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür gençler.
  • 161
    doktorluk ve öğretmenlik mesleğine karşı özel bir saygım var. ikisinin de çok kıymetli meslekler olduğunu düşünüyorum ve tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum.

    ayrıca öğretmenlik mesleğini ilk bulan kişi olan jorge jesus'u da es geçmek olmaz ona da teşekkürlerimi iletiyorum.

    yere daha sağlam basmak için size ihtiyacımız var. yere daha sağlam basmak demişken, yer çekimininin bulunmasında verdiği katkıdan dolayı jesus hocama bir kez daha teşekkür ediyorum.

    bu kadar çok teşekkürden sonra teşekkür etmeyi keşfeden jesus'u anmamak olmaz.

    "abartma amk" dediğinizi duyar gibiyim. buradan yola çıkarak "amk"yı bulan jesus hocama bir kez daha saygılar.

    edit: ilk paragraf gerçek duygular, geri kalanı taşlamadır. taşlama demişken, taşı ilk icat eden ...
  • 163
    ben fen-edebiyat mezunuyum, henüz atanamadık da; değerli eşim 5 yıldır meb'te öğretmen...

    öncelikle kurucu liderimiz, önderimiz, öğretmenimiz mustafa kemal atatürk'ü saygı ile andığımı belirterekten; değerli eşimin ve emek vererek bugünlere kadar gelmiş tüm öğretmen arkadaşlarımızın gününü kutlarım.

    ülkemizde çoğu şeye olduğu gibi bu mesleğede değer verilmese de yaptığınız iş; eğitim, eğitmek, öğretmek çok değerli...

    kıymet bilinen nice başarılı, güzel günlere...
  • 169
    içlerinde bulunmaktan gurur duyduğum topluluk. bankamatik memuru gibi davranmayıp işini gerçekten severek yapan, çocukların hayatına dokunmayı bilen, okulun sadece dört duvarla çevrili beton yığını olmadığını çocuklara aşılayabilen tüm meslektaşlarımın öğretmenler günü kutlu olsun. binbir zorlukla deneyip atanamamış öğretmen meslektaşlarımın öğretmenler günü kutlu olsun. köylerde tek başına mucizeler yaratan meslektaşlarımın öğretmenler günü kutlu olsun. en çok da ülkemizde her çocuğun eğitim almasını sağlayan başöğretmen gazi mustafa kemal atatürk'ün öğretmenler günü kutlu olsun.
  • 170
    oncelikle tek başöğretmenimiz gazi mustafa kemal atatürk olmak uzere tum meslekdaslarimin gununu kutlarim.

    ben hic aklimda yokken, sonradan biraz da mecburiyetten ogretmen oldum. ancak gordum ki, en cok elestirilen, en cok goze batan, hak eden/etmeyen ayriminin en cok yapildigi, bir insanin hayatina en cok etki eden mesleklerin basinda geliyor ogretmenlik.

    aileler okullar acilsa da cocugu gondersek diye dort gozle bekliyor ancak ogretmen konusu acilinca yok tatilleriymis, yok hak etmeyenler de varmis bla bla bla...

    kutsal bir meslek. ancak bu ulkedeki ogretmenlerin cogu mutsuz. kendi cocuklarinizi kole muamelesi yaptiginiz mutsuz ogretmenlere gondermek istemiyorsunuzdur diye dusunuyorum. (lafim meclisten disari)
  • 172
    bir insanın hayatına en çok dokunan kişi ailesinden sonra öğretmenlerdir. özellikle mesleği icra etme şansına nail olan tüm arkadaşlarımın bunu unutmamasını temenni ediyorum. hayatına yaptığınız dokunuşlar ile sizi gururdan ağlatacak öğrencileriniz olsun inşallah.
    bu vesile ile atanmış, atanamamış tüm öğretmenlik mezunu arkadaşlarımın öğretmenler günü kutlu olsun.
    ayrıca
    (bkz: #2516095)
  • 174
    yirmili yaslarinizda mezun olduğunuz eğitim fakültesinden binbir ümitle ayrılırsınız. sanırsınız ki işiniz olacak, atanacaksınız, atanamasanız bile özelde doğru düzgün bir iş bulup atanana kadar çalışacaksınız. başvuranların ne kadarının alınacagi bile belli olmayan, her dersten ve alandan en kazık sorularin sorulduğu, kaç kişinin atanacağı ya da kaç kişilik kontenjan olacağı bilinmediği için dünya üzerinde ne yaparsanız başarılı olacağınızın belli olmadığı tek sınava çalışır çabalarsınız. bir kisminiz bu kademede bıkıp vazgeçer, bazen çalışmaktan vazgeçer, bazen hayatından.

    sonra atanamayip bari boşta kalmayayım diye özel kurumlara ya da ücretliye başvurursunuz. burda tercih genellikle ücretli öğretmenlik olur çünkü bir ihtimal atanma umudu kalmıştır yürekte, ücretli öğretmenlik özel kurumlara göre daha az vakit kaybı yaşattığı için daha revaçtadir. öyle ya, öğretmen kalan sürede ders çalışıp hak ettiği kadroya girmeye calisacaktir. eğitim fakültesi mezunu bir öğretmen olsanız dahi ücretli öğretmenlik çıkması zor ihtimaldir. çünkü bilimum meslekten insan bu sezonluk işe başvurur ve normalde yapmaya hakki olmadığı mesleği nesil nesil öğrenci çürüterek yapar. güzel ülkemde bu sezonluk işte bile buram buram torpil dönmektedir. bilmemne müdürünün ya da vekilinin yakiniysaniz size merkezi bir okulda ücretli çıkar. yoksa beklersiniz. bir şekilde ücretli öğretmenlik çıkarsa kadrolu öğretmenle aynı işi yapıp çeyrek-yarim arasında bir maaş alırsınız. yerinize atama ya da tayinden biri gelirse de kusura bakmayın bile denmeden okulla ilişiğiniz kesilir.

    ücretli yaptığınız dönemde de atanamaz sonra mecburen özele basvurursunuz, şansınız varsa "deneyimsiz olduğunuz için" üç kuruş maaşa haftada 50 ila 72 saat arasında ders karsiliginda ise alinirsiniz. sorunlu ailelerin sorunlu çocuklarıyla uğraşır, bir fark yaratıp üç kuruş daha maaş zammı alabilmek için haftasonlari ve geceleri dahi calisirsiniz. bir yandan gelen her velinin önüne sizi atan idare yüzünden psikolojiniz bozulur, bir yandan gece gündüz demeden peşinden koştuğunuz öğrencilerin aileleri tarafından tenkit edile edile çıldırma noktasına gelirsiniz.

    bu hengamenin herhangi bir yerinde hasbelkader atanırsanız kurtuldum sanirsiniz. devlet elini omzunuza koyar: "dur hemşerim, sen kadrolu değilsin, ben ücrada öğretmen tutamıyorum, onlara biraz yüksek maaş verip orda tutmaya çalışmaktansa seni sözleşmeli yaptım, git doğuda zorunlu 4 sene geçir, özlük haklarının bazılarından mahrum kal, sonra seni kadroya alacağım." der. mecbur gidersiniz. nereli olduğunuz, eşinizin nerde çalıştığı, hangi hastalığınızın olduğunun bir önemi yoktur. neyse düzgün durursam en azından kadromu alırım dersiniz, bir roket düşer kafanıza, bir araç durur yanınızda, bir silah patlar ensenizde, kaçırılır ya da şehit olursunuz. birileri çıkar "şehit olmasa ismini kimse bilmeyecekti, iyi ki şehit oldu bakın şimdi ismini herkes ogrendi." der. daha mezara girmeden kemikleriniz sızlar

    hadi bir şekilde bundan da yırttınız diyelim, meslek hayatında bir defa dövülme tehlikesi geçirmemiş, ya da dövülmemiş, tartaklanmamış, küfür edilmemiş, tehdit edilmemiş öğretmen olmadığı için siz de bunlardan birini ya da birkaçını yaşarsınız. yüce devletimizin hakkınızda açtığı ihbar hatları mesnetsiz iftiralarla dolup taşar. kadına çocuğa tecavüz edene, hayvana tecavüz edene, insanı öldürene, hırsızlık yapana gözünü kapayan devlet, sizin hakkınızda yapılan en iğrenç iftiralara bile koşa koşa müfettiş gönderir.

    nerde çalışırsanız çalışın, özelde ya da devlette; idareciniz sıkıntılıysa mobbinge maruz kalırsınız. yaptığınız işten zevk almazsınız. üç kuruş paraya çalışır üzerine bir de "aylarca tatil yapıyorlar yazın sokakları süpürüp devlet dairelerini boyasinlar" diye eğitmeye çalıştığınız halk tarafından paçavra muamelesi görürsünüz.

    öğrenci gelişsin ilerlersin diye ugraşirsıniz, ödevini yapmayan, derse ilgi göstermeyen çocuğa tatlı sert uyarılar yaparsınız, o tatlı kısmı da sorun olur ama sert kısmı büyük sorun olur. kendisi gelişsin, kendisini kurtarsın diye kızdığınız öğrencinin velisi akşam arayıp sülalenize söver, bazen zincirle okula sizi dövmeye gelir bazen de çocuğuna kallavi bir tokat yapistirip kendi attığı tokatin darp raporunu almak için hastaneye gider. sonunda anlarsınız ki kimse sizin öğretmenlik yapmanızı istemiyor, devletin egitmedigi anneler babalar bilinçsizce kendi cocuklarinin eğitilmesine de engel oluyor. birkaç idealist davranıştan sonra bakmışsınız ki meslekten ihraç edilme noktasına gelmişsiniz, öğretmenliği bırakıp devlet memuru olursunuz, dersinize girer, konunuzu anlatir, etliye sütlüye karışmadan, "istendik davranış değişiklikleri" yaratmaya çabalamadan evinize gidersiniz.

    n'apalim bari hayatımı böyle geçireyim dersiniz, pat! ülkede bir şeyler olur, filler tepişir, khk ile hiçbir hukuki dayanak gösterilmeden ihraç edilirsiniz. ihraç edildiğiniz yetmez, yıllarca emek verip aldığınız öğretmenlik diplomaniz yırtıp atılır. sonra gecinebilmek için pazarcilik yapmaya başlarsınız, gören velileriniz şöyle der: "eski öğretmen."

    böyledir bu ülkede öğretmen olmak. öğretmene göre rezalettir ama öğretmen harici herkese göre en kabap meslektir.

    yine de birileri var biliyorum. bu ülkenin çocukları için uğraşan, işinden, eşinden, mesleğinden olma pahasına bu ülkenin kurucularının değerlerini genç dimağlara işlemeye çalışan, birileri var biliyorum. o güzel meslektaşlarimın ellerinden öpüyorum. günümüz(!) kutlu olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın