• 132
    öncelikle başımızın tacı olan arkadaşlar olduklarını belirtmek isterim.

    her ne kadar ülkemizde hak ettikleri değeri göremeseler de, kpss gibi saçma bir zırva ile uğraşırken mesleklerinden nefret edecek duruma gelseler de kendilerine bu dönemlerde çok iş düşüyor.

    ülkenin genel gidişatı malum. cehalet günden güne azalması gerekirken maalesef tam tersi artıyor.

    haftasonu çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden babanın haberini hepimiz okuduk. hepimizde farklı duygular uyandı.

    benim bu haberin üzerine bu kardeşlerime anlatmak istediğim bir hikaye var.

    hikayede bahsi geçen kişi anadoluda bir şehrin varoş mahallelerinden birisinde ilkokula gitmiştir. ilkokula giderken baba hastadır ve eve yeteri kadar para girmemektedir. çocuk çalışkan öğrencidir. ailesinin okul süreçleri vs. den pek haberi yoktur. ilkokul 5'e geçtiğinde anadolu lisesi denen bir okul olduğunu öğrenir öğretmeninden. öğretmeni öğrenciye bu sınava yazılacağını, okulda haftasonları eşi tarafından verilen kurslara da gelmesi gerektiğini söyler. kurslara ücretsiz katılacaktır.
    çocuk öğretmeni tarafından kaydettirildiği sınavda başarılı olur ve anadolu lisesini kazanır.

    anadolu lisesini kazanır kazanmasına da okuldan istenilen kayıt parasını annesi denkleştirememiştir. birgün bu öğretmeni arar çocuğun evini, annesine kayıt durumunu sorar, anne istenilen kayıt parasını veremediği için okula kaydettiremeyeceğini söyler. öğretmen çocuğun annesine yarın okula tekrar gitmesini söyler.

    anne çocuğu yanına alarak okula yeniden gider. öğretmen okulu aramış destek istemiştir. çocuğun okula kaydı ücretsiz olarak yapılır. çocuğa yemek ve servis bursu bağlanır. o dönem okullardan alınan aidat parası çocuktan talep edilmez.

    çocuğun okul kıyafetlerinin bir kısmını çocuğun ablası maaşıyla alır, bir kısmını da yine öğretmenlerinin yardımıyla alınır.

    çocuk anadolu lisesinde 7 sene okur. fen lisesi sınavına bile öylesine katılır çünkü o okul onun için hayatının anlamıdır, okulunu bırakmak istemez.

    üniversite sınavında kendisine yeten puanı alır ve mühendis olur.

    çocuğun şimdi iyi bir hayatı vardır.

    öğretmenine sürekli dua eder. o olmasaydı acaba ben nerede nasıl olurdum der durur.

    öğretmen bir çocuğun hayatına ailesinden sonra en çok etki eden kişidir. işiniz çok zor biliyorum hele ki bu dönemde öğretmen olmak çok zor biliyorum.

    ama unutmayın bir çocuğun elinden tutarsanız onu belki de ileride düşeceği çukurlardan kurtarırsınız.
  • 133
    istanbul' dan içine dahil olduğum gruptur. genel bir şey söyleyeyim eğer yetiştirici kişi mutlu olmazsa o kişinin mutlu bireyleri yetiştirmesi oldukça zordur. futbolda da okulda da her yerde böyle bu sistem. şu an ben ve pek çok meslektaşım çalıştığı kurumlardan, hakkaniyetsiz atamalardan, aldığı maaştan, veli profili dahil pek çok şeyden mutlu değil. eğitim sistemi laçka, tepeden inmeci olduğu müddetçe pek çok şey sorun olarak devam edecektir.

    edit: düzeltme
  • 138
    başsağlığı dilediğim başımızın tacı canlarımız.

    kocaeli'de gözü dönmüş bir öğrenci tarafından öldürülen öğretmenimize allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.

    okullarda, tıpkı hastanelerdeki gibi güvenlik zaafiyeti büyük. hatta hastanelerde yine az da olsa tedbir var. okullarda durum çok vahim.

    bu acı olay sonrası twitterda #necmettinkuyucu hashtagi ile öğretmenlerimiz sesini duyurmaya çalışıyor.

    eğitimciye şiddete dur de!

    elbette gözü dönmüş katilin alacağı cezanın takipçisi olacağız.
  • 139
    içinde bulunduğum gruptur.
    eğitim seviyesinin yerde olduğu ülkemizde, elimizden geleni vicdani olarak yaptığımız halde sadece bize bağlı olmamasına üzülmek bir kenara kahredici bir hal alması işleri daha da karanlık hale getiriyor.
    bütün bunlar bir yana öğrencilerdeki eğitimin önce ailede başladığını düşününce bu cinayet haberlerine şaşırmıyorum.
    eğitim camiamızın ve ülkemizin başı sağ olsun. allah o öğretmenimin mekanını cennet etsin.
    cinayet haberleri olay oluyor, doğru. ama ben kendim maruz kalmasam da liyakatsız yöneticiler yüzünden mobing gören, öğrencilerin rahatlıkla tehdit edebildiği, velilerin rahatlıkla yerlerinden edebildiği öğretmenlerimize allah kolaylık versin.
    bunların yanında işinde gayri ciddi olan ve türkiye şartlarında çoğu mesleğe göre daha iyi koşullarda çalışıp her şeyden şikayetçi olan, tüm başarısızlıklarına kılıf uyduran, derslerinde telefonla oynayıp çocuklarla ilgilenmeyen ve gece kafasını yastığa nasıl rahat koyduğunu anlayamadığım meslektaşlarımı da vicdanıyla başbaşa bırakıyorum.
  • 140
    içinde bulunduğum gruptur. bugünlerde pek çok öğretmen ne yazık ki dersimi anlatır çıkarım başıma bir iş gelmesin diye düşünmekte. bunun nedeni en ufak olaylarda veli, idare ve toplum tarafından yalnız bırakılmaları. yaşanan en büyük olaylarda bile öğrencilerin ceza almaması öğretmenleri bıktırmış durumda. umarım yeni milli eğitim bakanımız sorunları görür ve kötü olaylar yaşanmadan önlenebilir. öldürülen öğretmen arkadaşıma allahtan rahmet diliyorum.
  • 141
    8 yıllık sınıf öğretmeni olarak benim de aralarında bulunduğumdur. hatta 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı'nı görevim icabı; anadolu'nun bir dağ köyünde, televizyonun radyosundan takip ettim*. hayatımın en güzel günlerinden biriydi. asla unutmam, unutamam.

    yenilsek de, yensek de, sarı-kırmızı atkımı takıp gururla girdim o öğretmenler odasının kapısından. yendiğimiz zaman bir başka oluyordu tabi... en son bu gururu 24 şubat 2020 pazartesi sabahı yaşattığı için*; galatasaray futbol takımına bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

    küçücük sabileri eğitmek için yalnız başına dağ köylerine giden, oralarda senelerini geçiren, soba yakan, galatasaray şampiyonluğunu bile yalnız başına kutlayan tüm cefakâr sınıf öğretmenlerine selamlarımı iletiyor, tüm eğitimci yazar arkadaşlarıma da meslek hayatlarında başarılar diliyorum...
  • 143
    cok saygi duydugum bir meslege sahip yazarlardir. zira, benim gozumde ogretmenlik gercekten isteyerek secilen ve severek yapilan bir meslek.

    fakat, biraz da isin aslini gecmisten gunumuze anlamak istedigimden dolayi kendilerinden goruslerini rica edecegim birkac sorum var. bu sorulara verilen cevaplar, egitim duzeyinin ulkede ne hale geldigini anlamamiza da yardimci olacaktir.

    - ulkede gittikce kotuye giden turkce kullaniminin sebebi nedir? anaokul ve ilkokul temel olmak uzere cocuklara ogretilen guzel yazma, konusma ve dilbilgisi egitimi varken, neden buyugu ve kucugu turkiye toplumunda cok kotu turkce kullanimina sahip? (turkce harf kullanamadigim icin ozur dilerim, turkce karakterli bir klavyem yok)

    - ulkede cumhuriyet doneminden beri mustafa kemal ataturk resimleriyle ve bilgileriyle donatilmis bir egitim sisteminden gecen cocuklar, neden bugunun ataturk nefreti kusan ebeveynleri oldu? neden artik cogu toplum uyesi ne yaparsa yapsin ataturk nasil yapardi diye dusunmuyor?

    - sinif ogretmenleri cocuklarin ailelerinden fazla gordugu ve ornek insanlar olmustur hep. peki, neden gittikce toplumda ahlaksizlik, hirsizlik, kohnelesme, saygisizlik, suclar ve hak yeme artiyor?

    - ogretmenlerde artan siddet egilimi nereden dogdu? eskiden de cetvelle ele vurma, kulak cekme vs. gibi zorbalik ve siddet ornekleri mevcuttu. fakat, artik acimasizca cocuklari kotu insan haline sokacak zorbaliklar da goruyoruz.

    zamanini ayirip simdiden bana ozelden ulasacak olanlara simdiden cok tesekkur ederim. konu elbet galatasaray degil. fakat, bu ulkenin ilim irfan yuvalarindan birisi olan galatasaray egitim kurumlari dahil pek cok yerde ogretmenlik yapan arkadaslardan konuya iliskin goruslerini dinlemek isterim.
  • 146
    içinde bulunduğum yazarlar grubudur.
    (bkz: #3012683)
    "tahmin etmesi çok da zor olmasa gerek. bu zor zamanda işimiz olduğu için şükrediyoruz elbette ama korona dönemi gerçekten insanların sandığının aksine iki kat daha zor geçiyor öğretmenler için.

    bir kere yatıyorsunuz kısmını zaten unutun. okulda kaç ders varsa tamamını online olarak veriyorum. haftada 26 ders + 1 saat veli toplantısı + 1 saat rehberlik yapıyorum. her hafta 1 gün okula gidip sınıf defterlerini ve uzaktan eğitim formunu dolduruyorum. her gün en az 5-6 veli veya öğrencinin araması, mesaj atması cabası. ayrıca öğretmenlik mesaili bir iş değildir tüm gün eba'dan ödev gönder, önce gönderilmiş ödevleri kontrol et, canlı derse katılamayan öğrencilerin velisine ulaş, ödevleri kontrol et gibi gibi bir çok şey var.

    he şikayetçi miyim? asla. mesleğimi çok ama çok severek yapıyorum ama insanı kıran şey hem normal dönemden daha çok çalışmamız hem de insanların öğretmenleri devlete bir yük olarak görmesi, yatıyorlar diye düşünmesi."
  • 147
    sözlükte yeniyim ama öğretmenlikte 15.yılımı doldurdum. ben de bile isteye bu mesleği seçen ve severek işimi icra eden birisiyimdir. öğretmenlerin pandemi dönemi durumu hakkında ileri geri konuşan ve haksız ithamlarda bulunan insanları görünce üzüntüm katmerleniyor. şunu söyleyebilirimki bir tek öğretmen bulamazsınız şu anki belirsiz ve tehlikeli durumdan memnun olan.
App Store'dan indirin Google Play'den alın