çok değişik argümanlarla eleştirilen oyuncu.
olay kendisinin 5 metreye pas atamaması, oyundaki silikliği falan değil, bunlar basit şeyler.
bu arkadaş genç milli takımlarla çok büyük işlere imza atmış, 2007 yılından beri a milli takım düzeyinde oynayan bir oyuncu. kağıt üstünde 33 maça çıkmış diyoruz ama kendisinin 5 senedir a milli takımla oynadığı resmi maçlarda aldığı süre toplam 383 dakika. evet, 4 maça denk geliyor bu. gidin bakın sitelerde, durum aynen bu.
futbolda artık harcanan paralar ve gelir-gider tablolarındaki rakamların değeri artıkça, altyapıya verilen önem de artmak zorunda kalıyor. bugün transfere çok büyük paralar harcayan takımlar gelir geçer başarılara imza atarken altyapıdan sistem oluşturup bu sistemi as takıma monte eden takımlar daha güncel başarılar kazanıyor. manu, barça, dortmund vs. bu kategoriye girebilir.
milli takımlarda da durum uzun zamandır böyle. bugün özendiğimiz, oynadıkları oyunu hayretle izlediğimiz almanya, ispanya vs. takımlar hep altyapılardan oluşan sistemleri as takımlara monte ederek buralara gelmiş.
mesela gidin almanya'nın genç milli takımlarına bakın, hepsi 4-2-3-1 oynar. ya da ispanya milli takımları, barça'nın da katkısıyla pasa dayalı 4-3-3 oynar. ancak bu sistem olayı altyapıdan üstyapıya yüklenir. "hadi bugün 4-4-2 oynayalım, altyapı da öyle oynasın" demekle olmuyor o iş. sonra yıldız dediğin adam "ben 4-4-2 oynamayı a milli takımda öğrendim" diyor, sıçıyorsun.
şimdi nuri şahin a milli takımla 4 tane maça çıkmış dedik. iyi hoş. kendisi genç takımlarda da 40 maça çıkıp 19 yaşında a milli olmuş. bu da güzel. şimdi sen bu rakamlara sahip bir oyuncuysan, yani 20-30 tane altyapılarda, 5-10 tane de üstyapıda maça çıkmışsan, a takıma genç yaşta alınmış olman dışında savunalacak bir yönü yoktur bunun. olamaz da. mesela cesc fabregas, mesut özıl, mario gotze vs. gibi isimler de altyapılarda bu sayılarda maça çıkmışlar. çünkü adamlar 19-20 yaşlarında a milli olmuşlar. ama a milli olma sayıları da 30-40'tan başlıyor hepsinin.
nuri şahin'in yerine milli takımda 11 başlayan
selçuk şahin'in 20 tane,
mehmet topal'ın da 10-15 tane falan altyapıda çıktığı milli maç var. milli olma yaşları da ortada.
mesela gidin
serdar aziz'in altyapıda milli olma sayısına bakın. bir de gidin
servet çetin'inkine bakın. servet dediğiniz adam çok değil 6 ay öncesine kadar mili takımın değişilmez oyuncusuydu. veya
gökhan zan, o da öyle. bu arkadaşların milli olma sayıları bu kadar azken
semih kaya, 18-19lu yaşlarında geçirdiği iki çok ciddi sakatlığa rağmen altyapılarda 50 defa milli olmuş.
sercan sararer. iyidir veya kötüdür demiyorum. daha önce altyapılarda milli formamızı giymemiş. veya
kazım kazım, iki sene öncesine kadar milli yıldızımızken altyapılarda o da formamızı giymemiş. ama bugün 90 defa altyapılarda milli olan
emre çolak, bu arkadaşları kesemiyor.
selçuk inan, altyapılarda 70 defa milli olmuş ama 27 yaşında ve üstyapıda oynadığı maç sayısı 20.
soner aydoğdu 60 defa milli olmuş keza, üstyapıda kendine yer bulamamış.
burdan çıkarmanız gereken sonuç altyapıda çok fazla oynayan her oyuncunun üstyapıda kendine yer bulması olmamalı. demek istediğim de o değil. ancak sen fenerbahçe şike yaptı diye siktirip giden lugano'nun yerine abdurrahman çelebi rolüyle oynayan
bekir irtegün'ü, kalıbı var diye
egemen korkmaz'ı, sırf fenerbahçe'de oynuyor diye
selçuk şahin'i ve hatta valencia'dayken oynatmadığın ama fenerbahçe'ye geldiğinde as takım oyuncusu yaptığın
mehmet topal'ı, altyapılarda 25 defa milli olup 29 yaşında 15 defa a milli olan
umut bulut'u bu takımın değişilmezi yaparsan olmuyor işte. elbet onlar da kadroda olacak ama, değişilmez olarak değil.
almanya'nın, ispanya'nın, hollanda'nın, arjantin'in, brezilya'nın seviyesine çıkmak için, robin van persie'nin, fabregas'ın, messi'nin, pato'nun daha önce de karşılaştığı oyuncuları hem milli takımlarda hem de kulüp takımlarında parlatman lazım. o parlayanları da değerlendirmen lazım.
almanya son 3-4 seneye kadar altyapıdan çatır çatır oyuncu çıkaran bir ülke değildi. ancak federasyonları bir kural getirdi ve kulüplere, yapılan her yabancı transfer sonrası belirli bir miktar ücreti federasyon hesabına ödeme zorunluluğu getirdi. bu paralar bir fonda toplandı ve ülkedeki her şehre, şehirlerdeki nüfus bakımından yoğun her ilçeye federasyon tarafından futbol okulları açıldı ve bu okullardaki tüm staff, malzeme vs. ihtiyaçları bu fondan karşılandı. bu okullardan yetişen çocuklar bulundukları bölgeye göre takımların altyapılarına yerleştirildi ve as takımda altyapıdan yetişen oyuncu oynatma zorunluluğu getirildi. sonuç mu ? bkz;
mesut özil,
mario gotze,
mario gomez thomas muller,
sami khedira,
manuel neuer,
bastian schweinsteiger,
mats hummels hatta ve hatta
nuri şahin. daha tam olarak parlayamayan ama ışık saçan schürrle, reus vs. gibi oyuncuları da saymıyorum.
bu işler altyapıdan başlamak zorunda, öyle olmalı yani. üstten alta geçiş olmuyor sistem olayında. altyapıdan belli bir program dahilinde ilerleyince üst yapıda oynatman gereken sistem ve oyuncular beliriyor zaten. mesut öziller thomas müllerler üstyapıda neyse, 3-5 sene önce altyapıda da oydular zaten. zamanı gelince olgunlaşıp şimdiki yerlerini aldılar o kadar.
hiç beklemiyorum ama, biz de serdar azizleri, semih kayaları, emre çolakları, okan alkanları, okay yokuşluları, cem sultanları bu plan program dahilinde yükselttiğimiz gün, bayrağımız hep en tepede dalgalanacak zaten. öyle olmalı zaten.