1
bu konuda düşündüklerimi yazmayı düşünüyordum, ti esti to beni hazırlıksız yakaladı *.
en çok kazanılması gereken, galatasaraylı olması için en çok uğraşılması gereken çocuktur bu çocuk.
daha önce bir yazımda da yazmıştım. ben çocukken orijinal forma sadece büyükler için vardı. şimdiki gibi 0-6 yaş grubuna hitap edecek ürünleri bulmak çok zordu. ama yine de, o zamanki korsan formalar da formaydı hani. yeri geliyor, şansın yaver giderse arkasında numarası yazanı bulabiliyordun mesela. bu çocuk necati yazılı formayı almış, biz çocukken forma arkası yazıları sadece avrupa maçlarında olurdu. arması vardı, reklamı vardı. bildiğin spor mağazalarında satılıyordu bu formalar.
sonra birileri çıktı, storelar kurmak istediler. bangır bangır bağırdılar "korsan almayın, para kulüpte kalsın" diye. tabii, nitekim biz korsana 90 lira veriyorduk. aynı para kulübe gitsin, ne farkeder ki? düzenlemeleri yaptılar, korsan formalarda galatasaray (ve diğer takımların) amblemlerinin kullanılması yasaklandı. artık o çocukların üzerinde genellikle gördüğümüz formalar amblemsiz, tepesinde 3 yıldızı var sadece. bazısının yanında türk bayrağı oluyor. önünde avea reklamı olan, kırmızı bir t-shirt işte. benim o çocuğun giydiği korsan formaya göz diken adamlarla alıp veremediğim var *.
-e o da forma giymeyiversin. canım onun babası da ona bir forma alıversin.
çocuk abicim bunlar daha. ne anlasın ufacık çocuk korsan formanın kulübe zararlarından, çakma formaların bir şeye benzemediğinden filan? çocuk sevmeyi bilir. ben çocukken gittiğim kuran kursunda dayak atıldığını görmüştüm de, kaçarak uzaklaşmıştım oralardan. annesi babasına emanet etmiş, beraber bilardo salonuna filan maç izlemeye gitmişler, gide gele sevmiş galatasaray'ı. bak mesela, bizim konya bazı bölümleri hariç zenginlerle fakirlerin beraber oturduğu bir şehir. çocuk bu, zenginle de arkadaş oluyor, fakirle de. maç yaptığı arkadaşının üzerinde feneriumdan alınmış formayı görüyor. babasından forma almasını istiyor. ne desin babası çocuğa? "yok oğlum, alamayız. bizim çok paramız yok. e her yerden alırsak da kulübümüz kazanmaz" mı desin? veya çocuğuna bir forma alsın, "al oğlum, 50-60 liraya bir forma aldım, bir ay aç kalacağız ama buna kulübe feda olsun" mu desin? orijinal formayla kahvede maça gitsin de, takım mağlup olunca "biz para veriyoruz, forma alıyoruz. böyle rezalet olmaz" diyen abilerini mi görsün bu yaşta?
yok abi yok. popülistlik filan yapmıyorum. papaza kızıp oruç bozuyorum, bunca zamandır forma da almıyorum. ya her çocuğun alabileceği fiyatta orijinal forma satsınlar, ya da çoluğun çocuğun formasına karışmasınlar. ufacık çocukların paralarıyla yapılacak transferlere gönlüm razı olmuyor zira.
en çok kazanılması gereken, galatasaraylı olması için en çok uğraşılması gereken çocuktur bu çocuk.
daha önce bir yazımda da yazmıştım. ben çocukken orijinal forma sadece büyükler için vardı. şimdiki gibi 0-6 yaş grubuna hitap edecek ürünleri bulmak çok zordu. ama yine de, o zamanki korsan formalar da formaydı hani. yeri geliyor, şansın yaver giderse arkasında numarası yazanı bulabiliyordun mesela. bu çocuk necati yazılı formayı almış, biz çocukken forma arkası yazıları sadece avrupa maçlarında olurdu. arması vardı, reklamı vardı. bildiğin spor mağazalarında satılıyordu bu formalar.
sonra birileri çıktı, storelar kurmak istediler. bangır bangır bağırdılar "korsan almayın, para kulüpte kalsın" diye. tabii, nitekim biz korsana 90 lira veriyorduk. aynı para kulübe gitsin, ne farkeder ki? düzenlemeleri yaptılar, korsan formalarda galatasaray (ve diğer takımların) amblemlerinin kullanılması yasaklandı. artık o çocukların üzerinde genellikle gördüğümüz formalar amblemsiz, tepesinde 3 yıldızı var sadece. bazısının yanında türk bayrağı oluyor. önünde avea reklamı olan, kırmızı bir t-shirt işte. benim o çocuğun giydiği korsan formaya göz diken adamlarla alıp veremediğim var *.
-e o da forma giymeyiversin. canım onun babası da ona bir forma alıversin.
çocuk abicim bunlar daha. ne anlasın ufacık çocuk korsan formanın kulübe zararlarından, çakma formaların bir şeye benzemediğinden filan? çocuk sevmeyi bilir. ben çocukken gittiğim kuran kursunda dayak atıldığını görmüştüm de, kaçarak uzaklaşmıştım oralardan. annesi babasına emanet etmiş, beraber bilardo salonuna filan maç izlemeye gitmişler, gide gele sevmiş galatasaray'ı. bak mesela, bizim konya bazı bölümleri hariç zenginlerle fakirlerin beraber oturduğu bir şehir. çocuk bu, zenginle de arkadaş oluyor, fakirle de. maç yaptığı arkadaşının üzerinde feneriumdan alınmış formayı görüyor. babasından forma almasını istiyor. ne desin babası çocuğa? "yok oğlum, alamayız. bizim çok paramız yok. e her yerden alırsak da kulübümüz kazanmaz" mı desin? veya çocuğuna bir forma alsın, "al oğlum, 50-60 liraya bir forma aldım, bir ay aç kalacağız ama buna kulübe feda olsun" mu desin? orijinal formayla kahvede maça gitsin de, takım mağlup olunca "biz para veriyoruz, forma alıyoruz. böyle rezalet olmaz" diyen abilerini mi görsün bu yaşta?
yok abi yok. popülistlik filan yapmıyorum. papaza kızıp oruç bozuyorum, bunca zamandır forma da almıyorum. ya her çocuğun alabileceği fiyatta orijinal forma satsınlar, ya da çoluğun çocuğun formasına karışmasınlar. ufacık çocukların paralarıyla yapılacak transferlere gönlüm razı olmuyor zira.