- birçok kişi, hatta bazı arsenal taraftarları kendinizi bu felsefeye hapsettiğinizi; imkansız olsa ve takımı şampiyon yapacak olsa dahi düşüncelerinizden taviz verip iki büyük transfer yapmayacağınızı düşünüyor ve eleştiriyor.
+ evet, ama bu görüş aslında bir tuzak. fabregas’ı 18-19 yaşındayken 4-4-2 sisteminde vieira ile beraber oynatmayı denedim ve olmadı. vieira’yı gönderme kararı almak zorunda kaldım. fabregas 19 yaşındaydı; onu kenarda tutsaydım başka bir takıma gitmek isteyecekti. bu gençliğinden beri verdiğimiz emekleri riske atmaktan başka bir şey değildi. şimdi de aynı sorunu jack wilshere’le yaşıyorum. henüz 17 yaşında, her maçta oynaması mümkün değil. ama gelecek yıl tamamen hazır olacak ve her maçta oynamak isteyecek. şimdi onun pozisyonuna başka birini transfer edersek, seneye ayrılmayı talep edecek. o yüzden, ya 23 yaşın üstünde, kendini ispatlamış, üst düzey oyuncuları almaya dayalı bir transfer politikanız olacak ya da bizim yaptığımız gibi yapacaksınız. ben takımın başarıya gittikçe yaklaştığını düşünüyorum. 22-23 yaş olgunluğun başladığı dönem. önemli bir döneme geliyoruz ve çoğu kişinin fazla sabrının kalmadığının farkındayım.
- real madrid gibi, büyük paralar harcayarak, en ünlü oyuncuları alarak elde edilen başarı sizin için anlamlı değil mi?
+ ben çalışmaya ve futbolcular arasındaki ilişkinin önemine inanıyorum. futbolu bu kadar güzel bir spor yapan şey takım oyunu olması. kazanmanın farklı bir yolu olabilir, iyi bir takım olarak ya da bireysel yeteneklere dayanarak başarılı olabilirsiniz. beni en fazla ilgilendiren takım ahlakı. tenisten pek hoşlanmam, ama davis cup’a gelince iş değişir; o zaman takım oyununa dönüşüyor. tuhaf gelebilir ama böyle.
- göze çekici gelen bir futbol oynatmakta ısrar ederek belli bir seviyeyi korumak da kolay değil. kimileri sizi, güzel oyundan taviz vermediğinizi, pragmatik davranmadığınızı ve arsenal’ın bu yüzden kaybettiğini söyleyerek eleştiriyor.
+ size dünyanın en güçlü takımı kim diye sorsam, brezilya dersiniz. güzel futbol oynamıyorlar mı? avrupa’da en başarılı takım kim? barcelona, yine güzel futbol. pragmatik olmaya karşı değilim; kötü bir pas atmak yerine doğru pası atmak pragmatikliktir. top ayağımdayken gelişi güzel ileri yollamak gibi saçma bir hareket, sadece bazen kaza eseri işe yarıyor diye pragmatiklik mi sayılır?
(bkz:
arsene wenger)