*

  • 32531
    fenerbahçe’nin defansif oyunu ilk plan olarak anlaşılabilirdi. takım boyu bu kadar kolay uzayan bir takımın 2. bölgeye kadar bekleyebilir. ancak 2. bölgedede baskı yapamayışı... bu oyun galatasaray’ın işine geldi. fernando’nun yokluğunda oyun kurmada ve alan boşaltmada zorlanabilirlerdi. hiç zorlanmadılar. ellerini kollarını sallayarak rakip alana geçtiler. sonra da iyi bir baskıyla fenerbahçe’nin aradığı kontraları engelledi. konuk ekip orta saha doğru pas yapıp baskıyı aşamadı. çıkabildiklerinde ise benzia sürekli şut deneyerek akınları kötü bitirdi. galatasaray 2. topları belhanda, ndiaye, donk üçlüsü aldı. penaltıdan sonra fenerbahçe galatasaray’ın yumuşak karnına oynamaya başladı. bu kez oyunu kurdurtmamak için stoperler ve donk ndiaye ikilisine baskı yaptılar. galatasaray çıkamadı. bir maçın bu kadar ev sahibine dönmüşken moral olarak yıkılmış rakibin maça ortak oluşu kolay görülür bir durum değildir.

    gecenin sorusu

    bu sezonki fenerbahçe başka hangi rakibe karşı böyle geri dönüş yapabilir? büyük derbi’nin büyüsü bu.

    maçın yıldızı

    duran toplarda fenerbahçe stoperlerine hava toplarında üstünlük sağlayan sinan ve valbuena’nın ikinci yarıdaki başkaldırışı. yıldız seviyesinde olmasa da maçta farkı yaratan onlardı.

    maçın olayı

    fenerbahçe’nin tam savunma mantığıyla çıkıp rakibe verdiği hava topları ve tabii yine fenerbahçe’nin moral ve skor olarak bitmişken oyuna dönüşü. kabul etmek lazım ki galatasaray’ın anlaşılmaz şekide çözülen orta sahası da buna neden oldu.

    kısa mesaj

    ilk 67 dakikadaki oyundan sonra maçın bu skora dönüşü ancak büyük derbide olur.

    mehmet demirkol
    (bkz: 2 kasım 2018 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 32532
    koeman, kariyerinde kulüpler ve milli takımlar olan bir teknik direktör... yani klasik bir yardımcı hoca değil. cocu’dan sonra da onun kararlarının benzerlerini almayacağı belliydi.
    dünkü hikâyeyi doğru okuyabilmek için, filmi birkaç ay geriye sarmak gerek: fenerbahçe, haziran’da cocu’yu göreve getirirken planın içinde koeman yoktu; birinci yardımcı van der weerden’di. ilk bir ay cocu’nun ekibi ve kocaman’ın yardımcıları ile oluşan teknik kadroya, 2 ağustos’ta sürpriz bir isim katıldı: erwin koeman.

    koeman, kariyerinde kulüpler ve milli takımlar olan bir teknik direktör... yani klasik bir yardımcı hoca değil. cocu’dan sonra da onun kararlarının benzerlerini almayacağı belliydi. fenerbahçe bir aydır üçlü savunma kabusuyla uğraşıyordu, dün dörtlüye döndü. orta sahada iki klasik altı numarayla değil, bir klasik 6 (jailson) artı bir 8 numara (eljif) ile oynadı. önde ismail’i kullanma gibi bir korkaklığa başvurmadı. cocu’nun nedense 5 dakika bile vermekten kaçındığı valbuena’yı 11’e koydu. bu tercihler fenerbahçe’yi sorunsuz bir takım haline getirmedi elbette. ancak bence bir elektroşok gerekliydi ve koeman başardı bunu.

    fatih terim tecrübeli bir isim. bir motivasyon ustası. başlangıç 11’i de olması gerektiği gibi cesur ve enerjikti. hak ettiği gibi 2-0’ı buldu. ancak maça başlayan 11’i ne kadar doğruysa, bitiren 11’i o kadar tartışmalı. koeman, takıma zarar veren benzia’yı devrede hemen çıkarırken; terim yürüyen rodrigues’i almakta çok geç kaldı. onu çıkarırken de malatya’da ihanet eder gibi oynayan selçuk’u sokarak bir yanlış tercih daha ekledi tabloya.

    elbette santrforsuz oynamak büyük bir sıkıntı terim için. ancak bu formayı ligin en iyi oyuncusu gomis giyiyordu ve anladığımız kadarıyla zorla gönderildi. bir kez daha tekrar edeyim: gomis’i gönderen galatasaray’a ihaneti etmiştir. dünkü tablonun temelinde de bu ihanet var aslında.

    süper lig, kuzey afrika çiftliği olmamalı

    inanılır gibi değil: 2014-15 ve 2015-16’da ligde 6 adet kuzey afrikalı futbolcu varken, bu sayı önce 9’a, geçen sezon da 14’e tırmanmış. bu sezonsa süper lig’de tam 20 kuzey afrikalı futbolcu var! yerel ligleri ve fransa dışında 11 faslı ve 6 cezayirli’nin forma giydiği bir başka turnuva olduğunu zannetmiyorum.

    fifa sıralamasında fas 47, cezayir 67’nci sırada. yani öyle büyük bir sıçrama da yok futbollarında... süper lig’de 1 japon, 1 norveçli, 1 danimarkalı, 1 ingiliz, 1 ispanyol var mesela. benim kitabımda futbolcunun şuralı-buralısı yok, iyisi kötüsü var. ancak görüyoruz ki, kuzey afrika’da bu kadar çok iyi oyuncu yok. bu işte bir yanlışlık var.

    benzia-belhanda savaşı

    daha birinci dakikadan bu ikili birbirleriyle oynamaya başladılar dün. dakikalar geçtikçe bu işten moral depolayarak çıkan belhanda, demoralize olarak çıkan benzia oldu. ve benzia bu moral bozukluğunun etkisiyle lüzumundan bir fazlasını, ekstrayı denemeye başladı sıkça. olağanüstü hatalar yaptı ve doğal olarak çıkarıldı oyundan. belhanda’ysa iyi bir akşam geçirdi dün.

    maçın adamı: koeman

    uğur meleke

    (bkz: 2 kasım 2018 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 32533
    santradan az süre önce eren derdiyok tekrar sakatlanınca gol işi yine asli görevi forvetlik olmayan bir oyuncuya kalacaktı. yani galatasaray gol atacaksa %51 duran top sonrası kenar ortadan bulacaktı. bu nedenle fenerbahçeli oyuncuların duran top savunmasında ekstra dikkatli olmaları lazımdı ama yenen golde tam tersini yaptılar. ilk gole kadar galatasaray belhanda, fenerbahçe ise benzia liderliğinde hücum geliştirmeye çalıştı. benzia yeteneklerini sergilemeye çalışırken hatalı tercihler yaparken, belhanda daha dengeli daha sade ama kolektif açıdan daha verimliydi. skor eşitlense de koeman’ın benzia’yı çıkarıp alper’i almak yerine ikinci yarıda benzia’nın doğru tercihler yapmasını sağlayacak taktik direktifleri vermesi gerekirdi. ikinci golde linnes çok iyi vurdu ancak top norveçli’ye gelmeden önce alper’in yaptığı daha doğrusu yapamadığı tersine asist seviyesinde bir saçmalık. galatasaray’ın iç sahada 2 farklı öne geçtikten sonra maçı tutmaması ya da tutmayı tercih etmemesi büyük hata. valbuena’nın teknik yeteneğinin devreye girmesi maçı çevirmeye yetti.

    gecenin sorusu

    ayew sahiden de “hocam, valbuena bitti onu oyundan al!” dedi mi? sanki valbuena bitti demeden bitmeyecek bir maç gibi devam ediyordu.

    maçın starı

    valbuena teknik kalitesiyle maçı çeviren isimdi. donk ve elmas da iyi oynadılar.

    maçın olayı

    santra öncesi lösemili çocuklara verilen farkındalık desteği muhteşemdi. maçın sonu ise maça hiç yakışmadı.

    kısa mesaj

    maç sonunda yaşananlar tek bir maçta daha yaşanacaksa lig hiç oynamasa da olur.

    ali ece
    (bkz: 2 kasım 2018 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 32534
    tek sorumlusu fırat

    gazeteden beni ararlar. dakika 80… "yazı yazalım hocam" derler. tamam yazalım ama neticeye, pozisyona göre yazı yazmam. şunu söylerim hep, "90'ıncı dakikada öyle şeyler olur ki maçı yazmak hikaye. onu yazarsınız, onu yorumlarsınız iş biter" nitekim dün akşam böyle bir maç yaşadık. bu tip maçlar her zaman olmaz.

    90 dakikayı yorumlamadan önce şunu yazalım; ey g.saraylı ve f.bahçeli futbolcular! 90 dakika öyle veya böyle mücadele ettiniz. sahadaki oyun kalitesi sıfır. heyecan var mı? var… dört tane de gol var. maç bitiyor… iki takım oyuncuları 90 dakika sonunda inanılmaz eforlar harcayarak birbirlerine giriyorlar. tekmeyi, tokadı birbirine yapıştıran yapıştırana! iğrenç… maçta kalite yok. teknik, taktik hak getire… ama maçtan sonra sahada tekme tokat muazzam.
    bakınız! ilk kıvılcım son dakikalarda çakıyor.
    soldado ile belhanda birbirine giriyor. fırat aydınus, her zamanki gibi idare etmeye çalışıyor. bakın yönetmiyor, idare ediyor! olaya orada el koysa bunların hiçbiri olmayacak. ama hep eyyam, hep eyyam! "olay bana yıkılmasın.
    90 dakika bitsin ben gideyim" diyor… al git işte ne oldu? millet birbirini yedi.
    mutlak bunun faturası ağır olacaktır. tabi tff, tff'yse… ama futbolculara çıkan fatura kadar da hakeme çıkmalıdır.
    fatih terim maçtan sonra hakeme bir şeyler söylüyor. eğer terim, fırat'a "son dakikalardaki bu olayları biz kenardan gördük. sen görmedin.
    bu maçı bu hale soktun. yapacağın hakemliğin içine…" demişse yüzde 100 haklı. başka şeyler demişse onu bilemem. çünkü terim'e kırmızı kart gösteremedi. raporuna ne yazar bilemem.
    yarın öbür gün bu futbolcular ceza alacaksa bunun baş sorumlusu fırat aydınus'tur. maçı yönetmediği idare ettiği için.
    şimdi oyuna gelelim... f.bahçe, fizik olarak g.saray'a göre daha iyi. nitekim her geçen dakika f.bahçe'nin lehine işledi. g.saray 2-0 öne geçmesine rağmen maç 2-2 bittiyse bu fenerbahçe'nin şanssızlığı ve beceriksizliği!
    peki, bu galatasaray şampiyonluğa oynuyor.
    ama söyleyeyeyim; işi çok zor, oynayamaz!
    çünkü sahada sağlam duramıyor.
    yalnız, şu da bir gerçek; soldado'yu en az 45 dakika oynatmayan bir teknik adam veya menajer takımına ve kulübüne ihanet ediyor demektir.
    yahu kardeşim! aldığın frey santrfor oynadı dün. hadi hücumda bir şey yapmadın, yenilen ilk golde bari rakibini boz. fenerbahçe'nin yediği ilk goldeki baş sorumlu frey'dir.

    size yuh olsun!
    nereden bakarsanız bakın kalitesi olmayan ama heyecan düzeyi yüksek bir maç. 4 gol oldu, maç 2-2 bitti.
    burada yazık olan futbola oldu. daha da yazık olan maçtan önce kalp krizi geçiren fenerbahçe taraftarına… onun ruhu şad olsun! sahada bize bu çirkinlikleri yaşatan hakem, teknik heyet ve futbolculara da yuh olsun!.

    erman toroğlu

    (bkz: 2 kasım 2018 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 32545
    "adeta boğazlandım. hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşadım. aralarında yedeklerin de bulunduğu galatasaraylı futbolcular üzerime yürüdü. o an çok zor durumdaydım. kendimi kurtarmak için koşarak soyunma odasına yöneldim. ancak bu şekilde ellerinden kurtuldum."

    jailson marques siqueira

    sizde karakter yoksunluğu doğuştan mı yoksa malum imzayı atarken kapıda mı bırakıyorsunuz?
  • 32547
    "sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmaları hususunda takipçi olacağız. saha içinde bu tarz olayların artık yaşanmaması adına şiddetin nereden geldiğine bakılmaksızın aynı şartlarda değerlendirilip, cezalandırılması gerektiğine inanıyorum"

    muharrem kasapoğlu (tc. gençlik ve spor bakanı)

    (yine bir milat, ibret olacak ceza denk gelecek sanırım galatasaray'a)
  • 32549
    her kim ki, yaşananlardan fayda sağlıyor ve içinde bulunduğu durumdan çıkmak için hedef şaşırtarak gündem yönetmeye çalışıyorsa, her kim ki galatasaray ile fatih terim adı yan yana gelince rahatsız oluyorsa, her kim ki kalemiyle sarı kırmızı renklere adanmış hayatları yok sayıyorsa, karşısında yüreği, duası, emeği, sözü, alın teri ile kenetlenince müzesi dolan 30 milyon galatasaraylı olduğunu unutmamalı.

    fatih terim

    https://twitter.com/.../1059795806558003200
  • 32550
    sayın seyirciler merhaba,

    bildiğiniz üzere altınordu futbol kulübü’nün kuruluş amacı 2 tane ;
    1. birincisi sosyal görevimiz ;
    bu toprakların çocuklarına spor yaptırmak, sporu sevdirmek, sportmen bireyler olmalarına katkı sağlamak..
    2. diğeri ise sportif görevimiz ;
    içlerinden seçilmiş “doğal yetenekli”, “dayanıklı” ve “dikkatli” olanlarına “ileri futbol eğitimi” vererek, onların üst düzey kalite ve kapasitede “gerçek” profesyonel futbolcular olarak yetişmelerini sağlamak..

    yani altınordu, “sonuç odaklı” bir kulüp olmaktan ziyade, öncelikle “süreç odaklı” bir futbol kulübü..
    herkesin anlayacağı dilde söyleyeyim, “yarışmacı” değil, “yetiştirici” kulübüz..
    isteyerek, bilerek, “yabancı” oynatmayan tek kulübüz.. inşallah yanımıza başka kulüpler de gelir, yalnız kalmayız..

    sosyal görevimizi anadolu’da yaygın 125 futbol okulumuzda sayıları 10.000’i aşkın çocuğumuza spor yaptırarak yerine getirmeye çalışıyoruz..
    çok talep var, ama bizim kriterlerimiz biraz keskin.. o yüzden fazla yayılmamaya özen gösteriyoruz..
    bu arada belirteyim, çünkü ağzı sulananlar olabilir, futbol okullarından kesinlikle para kazanmıyoruz.
    ayda 2 defa selçuk ismet orhunbilge tesisleri’mizde yapmakta olduğumuz “hafta sonu çocuk şenliği” etkinliklerimiz nedeniyle yıllık 750 bin tl eksideyiz..
    bu toprakların miniklerinden para kazanmayı allah bize göstermesin..

    sportif amacımız, nasıl anlatayım, teşbihte hata olmazmış, “futbolcu çiftliği” gibi düşünün mesela..
    biri “normal seri üretim” > kaleciler, bekler, stoperler, orta sahalar, kanat forvetler ve işin en zoru olan merkez forvetler yetiştirmek..
    diğeri “özel elit üretim” > içimizden çıkan ve şu anda a milli takım ilk 11’inin değerli oyuncuları “evlatlarımız” çağlar ve cengiz’ler yetiştirmek..
    yani hem “normal seri üretim” yapmak ve hem de aradan “elit üretim” çıkarmak..
    mesela şu anda seri üretimde sayı olarak 200, elit oyuncu adayında ise 20’lerdeyiz.. rakamları yuvarlak yazıyorum ki, akılda kalsın diye..

    63 yaşımdayım, 1975’ten beri insanlarla iç içeyim, birlikte çalışıyorum, 1989’dan beridir de bu bok yiyen işin içindeyim..
    • neyi öğrendim ?
    • “adam” gibi üretim yapacaksan “yerim dar” dedirtmeyeceksin..
    • vereceksin, isteyeceksin nokta

    bu işe “tam zamanlı” olarak 01.01.2007’de başlamıştık.. bugün 06.11.2018.. eder 11 yıl.. bir yıl “hicret” var, onu düş, 10 yıl..
    bizim seri üretimler bundan sonra başlayacak..
    10 yılda işin ancak “donanım” kısmını halledebildik..
    şimdi sırada ikinci 10 yıl var, “yazılım dönemi”..

    benden sonraki nesil, futbolu basketbol gibi oynayan bir futbol kulübü yaratacak..
    tavsiye ederim, ekşın istiyorsanız, nba izleyin, görün harlem’li çocukların yaptıklarını.. (ekşın = action = hareket)
    • neden harlem’li gençler usta?..
    • çünkü hayatlarında sadece basketbol var..
    ileride öyle futbolcular çıkacak ki şaşıracaksınız.. bir cimnastikçi gibi çok esnek, bir yüksek atlamacı kadar sıçrama özelliği olan, incecik bacaklardan müthiş şutlar çıkaran özel oyuncular çıkacak..
    huseyin bolt’a neden futbol oynatıyorlar sanıyorsunuz, denek olarak kullanıyorlar, deniyorlar acaba tutar mı? kesin tutacak, ben smö olarak görmem belki ama 30’lu yaşları yaşayanlar görecek..
    şu anda kim bilir nerelerde futbol arge yapıyorlardır da haberimiz yoktur..

    ben, allah nasip kısmet ederse, ancak kurulumu halledebileceğim, öyle görünüyor..
    yani bu arada a takımımız çıkarmış, düşermiş, yine çıkar, yine düşermiş vs.. bunların hepsi altınordu fk organizasyonu için süreçtir, sonuç değil..
    ………..............................................

    bayağı top çevirdim sayın seyirciler, artık topu ayağımdan çıkarmalıyım, ama çok iyi bir “final pası” vererek yapmalıyım bu işi..

    bizim ilk “toplu üretim”, jenerasyon gençlerimiz 2000 ve 2001 doğumlu takımlarımız.. yani şu anda 18 ve 17 yaşlarını geçmekte olan “evlatlarımız”..
    ama arada 1997, 1998, 1999’lu “evlatlarımız” var.. hepsini tff 1. lig çatırtısında oynatmamız mümkün değil..
    geçen sene bu gençleri oraya buraya “kiralık” gönderdik, herkes sonuç odaklı, senin çaylak oyuncuna yan bile bakmıyorlar!..

    gelecekte bu birikim daha da fazla olacak, “evlatlarımız”a maç yaptırmalı ve onların maç tecrübelerini artırmalıyız..
    ispanya’da birçok kulübün b ve c takımları var..
    almanya’da u21 ve u23 ligleri çok iddialı ligler mesela..
    avrupa’da birçok ünlü kulüp, alt liglerindeki kulüplerle iş birliği yapıyorlar, onları bir nevi “hazırlayıcı takım” olarak kullanıyorlar..

    biz de “hazırlayıcı takım” olarak “niğde”yi seçtik kendimize..
    niğdeliler çok çookk iyi insanlar.. ferit şahenk kadar olmasam da kendimi bir niğde’li gibi hissediyorum..
    başlangıç olarak iyi gidiyor.. 4 ayda bayağı yol aldık..
    yakın gelecekte niğde, anadolu futbolu’nun kalbi olacak inşallah.. (yakın gelecek = 10 yıl)

    şimdi öğrendim ki, niğde anadolu fk futbolcuları sigara içiyorlarmış..
    kimin içtiğini geçelim, magazine döndürmeyelim işi..
    bir gerçek var, o da; futbolcular sigara içiyorlar sayın seyirciler..

    şimdi siz bana sorun ;
    • usta, hani sen yerim dar dedirtmiyordun, hani her şeyi en incesine kadar düşünüyordun?..
    • evet sayın seyirci biz evlatlarımıza sporcu sağlığı eğitimleri veriyoruz, sporcu beslenmesi eğitimleri veriyoruz, kişisel gelişim vs.. her şeyi yapıyoruz..
    • peki bu neden böyle ?
    • çevre sayın seyirci çevre.. çevre kirli, çocuk kirleniyor..
    • ne yapacan usta, çocukları bir odaya mı kitleyeceksin?..
    • salacam sayın seyirci, salacam.. salacam çayıra, artık mevlam kayıra..

    bugünden itibaren niğde anadolu fk’da ;
    1. lojman kapatılacak. herkes kendisine ev tutacak.. çok sigara içenler bir evde, az sigara içenler başka bir evde, sigara içmeyenler ise başka bir evde kira ödeyerek yaşasınlar..
    2. yemek de yok, dışarıda fast food mu yerler, ikişer porsiyon döner mi yerler, artık kendileri bilirler..
    3. lojman yanında yapmış olduğumuz “fitness salonu” da kapatılacak.. niğde’de özel fitness salonları var.. hem fitness yaparlar, hem arada sigara molası verirler, hem de orada arkadaşlar edinirler..
    4. hepsini yeni aldığımız tüm fitness aletleri izmir’e taşınacak. altınordu futbol akademisi bünyesinde kullanılacak..
    5. herkes serbest.. diğer kulüplerde olduğu gibi özgürler : ).. antrenman saatinde sahada olacaklar, antrenmandan sonra fıııyyyy özgür dünya aç bana kendini geliyoruuummm..

    bu sözlerim altınordu a takımı için de geçerli..
    sigara içen varsa, delikanlı gibi, ben içiyorum abi diyecek, a takım beytullah baliç yerleşkesi’ni terk edecek, gidecek nerede kalacaksa orada kalacak..
    antrenman için sahaya gelecek, antrenman bitince ister evine gidecek, isterse kuşadası sahilde rahat rahat cigarasını tellendirecek..

    ahh sezen ahh.. hep senin başının altından çıkıyor bunlar.. cigaramı sardım karşı sahile / yaktım ucunda acıları..

    özgürlük..
    herkesin aradığı..
    buyrun beyler, özgürsünüz..

    • ben mi düzelteceğim bu dünyayı allah aşkına!..

    vay anasına sayın seyirciler,

    seyit mehmet özkan
    futbolun don kişotu(bu adam da her sefer ayrı enteresan tanımlıyor kendini :d)
App Store'dan indirin Google Play'den alın