"hangi aslan, nereye döndü" diye sormuştum, cümle tabela yazarları ve sayfa editörlerine daha geçen hafta bu sütunda..
beşinci sınıf bir rus takımını kendi sahasında nasıl güç bela yenen galatasaray'ı, tabelaya bakıp göklere çıkardıkları için..
"döndü" denen aslan'ın ne olduğunu akhisar'da gördük.
aslan da, kuyruğunu tramvay çiğnemiş meğer..
çocukken, bandırma'da mahalle arasında sık kullandığımız bir deyimdi "kuyruğunu tramvay çiğnemiş aslan.." palavra övünen ve övülenler için kullanır, "onun kuyruğunu tramvay çiğnemiş" diye dalgamızı geçerdik.
bu sene oynadığı altı resmi maçı da kazanamayan, dört yenilgi ve sadece ve sadece iki beraberlik alabilen, hocası üç gün evvel kovulmuş, en iyi iki futbolcusu, santrforu ve stoperinden mahrum sahaya çıkan akhisar önünde bir de, rezilin beteri futbol oynayıp, hem sahada, hem tabelada hezimete uğradılar.. 3-0 biten maç, 5-6 da olabilirdi.
dahası hakem de acıdı kuyruğunu tramvay çiğnemiş aslan'a..
mesela bana sorarsanız takımın yüz karası muslera, sebep olduğu aptalca penaltıdan sonra hak ettiği sarı kartı da görse, ikinci sarıdan atılacaktı. (belki de iyi olacaktı ya..) benim tabelacı medyam, bu defa gerçekleri görebildi sanki..
"kazanan eleştirilmez.
hele yabancı önünde kazanan bir de şişirilir" kafası bu defa fırsat buldu ya "vur abalıya" girişmiş.
sen bakma onlara fatih hocam..
daha geçen, perşembe günkü, "tabelayı değil, gerçekleri konuşalım" başlıklı yazımın son satırı şöyleydi, hatırlarsın..
"dost acı söyler hocam!. şunu bil benden iyi dostun yok!."
akhisar maçındaki tüm hataları da madde madde yazacağım..
tabii en başta, senin hatalarını hocam!.
çünkü ben, galatasaray'ı 2000 yılındaki kopenhagen zaferine götüren fatih hocamı geri istiyorum!.
dostun, kardeşin hıncal, o fatih terim'i istiyor!."
hıncal uluç