aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 101
    girilen bazı entrylerin içeriğine bakarak insanların zihin yapısını, türkiye'de neden akp den sol kesimin oy alamadığını vesaire anlıyoruz. sayın her şeyi bilen arkadaş akplileri küçümseyerek(göt kılı, beyinsiz, ak boy) diyerek manipülasyonun dik alasını sen yapıyorsun. mustafa sarıgül senin bu yazdıklarını görse allahını seversen sen oy verme der eminim.
    tanım: hepsi aynı bokun laciverdi. dün erdoğan oy kaybetmemek için şikeye sesini çıkarmadı, kişiler ve kurumlar ayrıdır dedi, bugün sarıgül. bunlar ikisinede oy vermek yada vermemek için sebep mi? bence değil. sonuçta siyasetçidir alabileceği bir oyun hesabını yapmaktadır. doğru mudur yaptıkları? bence değildir ancak ne yazık ki seçim böyle bir şeydir. yapan bendense köprüyü geçene kadar ayıya dayı demektir. eğer yapan karşı tarafta ise türkiye'de adalet mi kaldı zatendir.
  • 104
    kendisine galatasaray'lı olduğu için oy verecek veya fenerbahçe'li tweet attı diye oy vermeyecek hassasiyetteyiz. yani siyasi açıdan bu kadar küçük kaygılarımız bile bizim için çok önemli.

    rakip adaylara bakıyorum; kadir topbaş ve sırrı süreyya önder var.

    bu kadar küçük hassasiyetleri öne süren arkadaşlar yolsuzlukları, ayakkabı kutularını, gezi parkı olaylarını, biber gazlarını, özelleştirmeleri, dış borçlanmayı da önemsiyorlardır herhalde.

    ya bütün sözlük sırrı abiyi destekliyor, ya da evde zor tutulan anaplıların hepsi sözlük yazarı.

    şaka bir yana kendisini gerçekten galatasaray / fenerbahçe muhabbeti üzerinden değerlendirecek adam futbolun şov dünyası içine sıkışıp kalmıştır.

    edit: gelen mesajdan sonra biraz daha açık yazayım dedim. burada ''gördünüz mü fenerbahçe'yi destekledi'' kisvesi üzerinden malum partinin propagandasını yapmayın kardeşim. olaya ''fenerbahçe'yi destekleyeni desteklemeyelim'' mantığı üzerinden girerseniz kendi kazdığınız kuyuya düşersiniz. zira şikecinin en büyük dostunu hepimiz tanıyoruz burda.

    sadece siz de değil. şu adamı ''bakın galatasaraylı'' diye öne atan ve propagandasını yapanlar da bir sussunlar artık.
  • 105
    istanbul büyükşehir belediye başkanlığı için rakiplerine bakıyorum;

    kadir topbaş - akp'nin adayı. akp kim? adalet ve kalkınma partisi. başkanı kim? başbakan recep tayyip erdoğan. recep tayyip erdoğan kim? şikenin ve şikecinin fenerbahçeli savunucusu. aziz yıldırım'a yeniden yargılanma sözü veren kişinin bizzat kendisi.

    sırrı süreyya önder - şike süreci ya da futbol ile alakalı olaraktan kendisinin herhangi bir açıklamasını hatırlamıyorum. muhtemelen o da "biz hepimiz bir olalım"cılardan. kaldı ki oy kapasitesi belli, ipi göğüsleyemeyeceği çok açık.

    bu 3 isim de benim siyasi olarak kendimi yakın hissettiğim kanada ait isimler değiller. fakat eğer mustafa sarıgül'ün galatasaraylı olduğunu biliyorsam ve ali sami yen'e ulaşım ile ilgili olarak bana kolaylık sağlayacak isim kendisi ise bu durumda benim tek alternatifim oluyor. mesele burada stada yol yapmak değil, 3 yıldır ulaşım çilesini seve seve çekiyoruz zaten. mesele oy kullanma bilinci. dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olmamak için görünen o ki standart bir siyasetçi kisvesine bürünmüş mustafa sarıgül her türlü godoşluğuna rağmen eldeki tek seçenek.

    sırf akp'yi sevmediğimden oy kullanabilmek adına kütüğümü istanbul'a aldırmış bir insanım.
  • 106
    kendisi çok akıllı bir adam. her şeyden önemlisi koyu bir galatasaray taraftarı. gerçekten kendi düşünceleri olduğunu düşünmüyorum aziz yıldırım hakkındaki tweet'lerinin. köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyor. işi bittiğinde kıçlarına en büyük tekmeyi vuran yine kendisi olacaktır. tek korkum fenerli oyu alacak diye galatasaraylı oyu kaybetmesin...
  • 107
    bazi arkadaslar icin not duseyim mustafa sarigul'un rakibi olan sirri sureyya onder sike surecinde cezalari dusuren kanun degisikligini onaylamayan nadir milletvekillerinden biriydi. ayrica gezi direnisini baslatan kendini dozer'in onune atan adamdi.
    varsin galatasaray'a faydasi olmasin. adaletten yana olsun yeter. ha siyasi dusuncesi bana cok ters, bolucu bilmem ne diyecekseniz onlar derin konular. ayrica isteyen istedigine oy verir akp'ye oy verene de saygim sonsuz, sarigul'e oy verene de. insanlari kucumseyip hakaret ettikce ve oy ugruna kisiliginizden odun verdikce asla kazanamayacaksiniz bunu bilin sadece.
  • 110
    hiçbir siyasi amaç taşımadan bu girdiyi yazmaya başlamış bulunmaktayım. zaten oy verin çağrısı da yapmayacağım ama olur da mustafa sarıgül ibb başkanı seçilirse, vaat ettiği harp akademileri kavşağındaki golf sahasını şehir parkına/ormanına çevirme projesini yapmak için her türlü çabayı sarf edeceğini her ortamda söylüyor. ve eğer orası söylediği gibi bir park olursa, yeni stadımız aslantepe'nin en büyük sıkıntısı olan maç öncesi takılmalık, marşlarla eğlenmelik mekan sorununu bir nebze olsun çözer. fenerbahçe tribünün etkili isimleri, (tribüncü triplerine girip ama maraton altta oturan cadde apaçileri değil) maç önceleri yoğurtçu parkında toplanırlar mesela. tamam adı geçen park yoğurtçu kadar stada yakın olmayacak ama yine de yürümeye müsait bir mesafe. umarım kendisi seçilir de hem istanbul'un 4. haçlı seferi zamanı misali yağmalanma dönemi sona erer ve aslantepe'nin sorunları da daha hızlı çözülür.

    ayrıca benim naçizane projeme göre de, tem'in stat, metro otoparkı ve polis lojmanları arasında kalan kısmının üstü bloklar kapatılıp mini bir tünel yapılarak, üstüne çim ekimi ve türevleri ekimi yapılarak bir park ve rekreasyon alanı yapılabilir. böylece maç öncesi ve özellikle maç sonrası stat çevresinin ulaşımındaki yoğunluk hafifler. örneğin bazı insanlar güzel biten bir maçtan sonra metro kalabalığını beklemek yerine o parkta zaman geçirir. maç önceleri o parktan heybetli arenamızı izleyerek biramızı yudumlarız. güzel olmaz mı ey sözlük. keşke buraları yetkili kişiler okusa da bu çağrım duyulsa.
  • 115
    samimi bir sekilde soylemek istiyorum ki siyasi nedenlerden dolayi kesinlikle ben kendisini galatasarayin baskani olarak gormek istemiyorum.
    adnan polat benzeri bir sonucla karsilasmak gayet olasidir kendisinin baskanliginda.
    malum, sevgili polat daha once belediye baskanligi yarisinda rakibi olan basbakanin gozune girebilmek icin galatasarayimizi kucultmekten ve ezilmesine musade etmekten kacinmamisti.
    benzeri bir senaryonun tekrarlanmasina gonlum razi olmaz.
  • 116
    samimi bir şekilde söylemek istiyorum ki, büyükşehir seçimlerinde oy verdiğim, ama galatasaray'ın başkanı olmasını istemediğim kişidir. politikacılıkla kulüp başkanlığı çok farklı şeyler, başarılı olabileceğini düşünmüyorum. geçmişindeki siyasi beyan ve hareketleri de kulübü zora sokabilir.

    kaldı ki, dedikoduya bu kadar itibar etmemek lazım, kendisinin bu yönde bir isteği olacağına pek ihtimal vermiyorum.
  • 119
    takımımızın seyrantepe'ye taşınmasındaki başrol oyuncularından birisidir. bugün beşiktaşın ne fazlası var ki olduğu yerde stad yapabiliyor da biz allah'ın siktir ettiği seyrantepe'ye gittik.

    samimi bir şekilde söylüyorum ki tek sermayesi siyasi karizması olan. iş bilmeyen, eski milletvekili, belediye başkanı,gençlik kolları başkanı, ibb adayı ve yöneticidir. bunu kurduğu hareketin bizzat içinde vakti zamanında bulunmuş birisi olarak söylüyorum. sarıgül bugün sarıgülse bunu kimse kusura bakmasın başarısına falan borçlu değil karizmasına borçludur.
  • 122
    iyi bir galatasaraylı olması, belediye başkanı olduğu dönemde galatasaray'a elinden gelen tüm yardımı yapmış olması ve galatasaray'a yaptığı diğer tüm hizmetlerine rağmen, galatasaray tarihinin en büyük kazığı olan ali sami yen stadyumu'nun mecidiyeköy'den seyrantepe'ye taşınması projesine öncülük etmesi, kendisi ve dönemin başkan ve yönetim kurulu ile devlet arasında imzalanan anlaşmanın tüm şartları galatasaray'ın aleyhinde değişmesine ve stadın yarım yamalak, ulufe dağıtır gibi (stad açılışı, sonrasında yaşananlar, ulaşım vs. bir sürü sorun) galatasaray camiasını manevi olarak da derinden yaralayan bir şekilde teslim edilmesine kadar geçen süreçte olaya müdahil olmaması nedeni ile büyük hayal kırıklığıdır.

    fenerbahçe kadıköy'ün göbeğinde stadını hem de kaçak olarak yaparken, beşiktaş dolmabahçe'de yeniden stadyum inşa edebilirken, ne hikmetse tayyip erdoğan efendi şehir içinde stadyum istemiyor diye galatasaray'a bu anlaşma önerildi. kadıköy veya dolmabahçe'deki stadyumlar trafiği etkilemiyor, zira oralar istanbul dışı tabii.

    öncelikle belirteyim, mecidiyeköy'den ayrılmak her ne şart altında olursa olsun büyük bir hata idi. şayet mecidiköy'den vazgeçiyorsan en az onun kadar değerli bir yere geçmek gerekir ki istanbul'da öyle bir yer olmadığını biliyoruz. sarıgül'ün öncülük ettiği bu projenin nasıl başlayıp, nasıl bittiğine ve bu süreçte yaşananları hatırlamakta fayda var.

    ali sami yen spor kompleksi

    dönemin başkanı rahmetli özhan canaydın ve mustafa sarıgül taşınma konusu için görüşmelere başlayıp anlaşma sağlandığı zaman seyrantepe'de galatasaray'a verilen arazi ile şimdiki arasında çok büyük fark var. bilmiyorum sizlerin de dikkatinin çekti mi ama son günlerde stadın etrafında adeta bir şehrin yükseldiğini görmekteyiz. ilk yapılan anlaşmada şu an stadın bulunduğu arazi ile etrafındaki arazi de mecidiyeköy'e karşılık galatasaray'a verilmişti. dolayısıyla buraya stadyum ile beraber ileride kapalı spor salonu ve benzeri tesisler inşa edilerek gerçek anlamda bir spor kompleksine dönüşecekti.

    buraya bilhassa dikkat; ayrıca o anlaşmanın hemen ardından türkiye'nin en büyük bankası, galatasaray'a verilen arazi üzerinde toplu konutlar inşa etmek üzere anlaşmış hatta broşürler dahi basılmış ve öncelikle çalışanlar olmak üzere dağıtılmaya başlanmıştı. söz konusu projeye ait bröşürleri bizzat gözlerimle gördüğüm için bu kadar rahat konuşabiliyorum. yani spor kompleksi ile beraber ufak bir de şehir kurulacaktı. hasılı galatasaray'ın mecidiyeköy'den ayrılmak karşılığında devlet ile yaptığı anlaşma bu şekilde idi. yani galatasaray bu projeler ile muazzam bir maddi gelir elde edecekti. (tüm bunlara rağmen yine de mecidiyeköy'den ayrılmanın büyük bir hata olduğunu yine belirtmek isterim)

    bu anlaşmanın açıklanmasından itibaren fenerbahçe ve özellikle de sahibi aziz yıldırım tarafından ciddi anlamda bir operasyon başladı. yanında yalanarak gezen, satılmış, kukla medyayı kullanarak galatasaray aleyhinde kamuoyu oluşturuldu. son olarak da devlet ile galatasaray'ın anlaşmaya resmi imzaları atacağı gün, her ne hikmetse (kendisi genelde bunlara tesadüf der) aziz yıldırım'ın gönderdiği bir yönetici anlaşmanın yapılacağı binaya girdi, yaklaşık yarım saat sonra filan binayı terk ettikten sonra anlaşmanın "iptal" edildiği duyuruldu. bu arada kendisinin topladığı arazinin haddi hesabı yok.

    bunları çoğumuz unuttuk belki ama ben hayatım boyunca unutmayacağım.

    bundan sonraki süreçte ise ilk anlaşmanın şartları devamlı surette galatasaray aleyhine değiştirilerek sadece stadyum galatasaray'a küfür eder gibi, yarım yamalak teslim edildi ve sonrasında da ulaşım başta olmak üzere birçok eksiklik stadyum açılışında yaşanan olaylar nedeni ile kasıtlı olarak düzeltilmediği gibi üstüne bir de galatasaray'ı linç kampanyası başladı. sonrasını biliyorsunuz zaten.

    hasılı; kendisinin öncülüğünde bir anlaşma yapıldı, protokol imzalandı ama konuyla resmi olarak hiçbir alakası olmayan bir adam desem de olmayacak ya neyse, biri(leri) yüzünden anlaşma habire galatasaray aleyhine değişti ve sonunda, başta da belirttiğim gibi bana göre galatasaray tarihinin en büyük kazığı olan bu stadyum kaldı. insan neye üzüleceğini bilemiyor. seyrantepe'de sırf aziz yıldırım istemiyor diye galatasaray'dan çalınan ve kala kala sadece stadın kaldığı onca araziye mi, eksik, gedik, küfür edercesine kafamıza atılan, ulaşım vs. birçok anlamda sorunları olan ve kasıtlı olarak da düzeltilmeyen, sadace onbeş günde bir kullandığın ve onun dışındaki zamanlarda atıl bir yapı olarak duran stadyuma mı, mecidiyeköy'de kalmış olsa idik; yapılacak yeni stadyum sayesinde gerek otopark, gerek düzenlenecek organizasyonlar ve kira gelirleri ile günün neredeyse hemen her saati para kazanan bir yeri kaybetmeye mi, üstüne bir de kulübün maruz kaldığı siyasi linç operasyonuna mı?

    karar sizin artık, hangisini isterseniz ona üzülün.

    işte bu süreçte en çok konuşması gereken kişilerin başında geliyordu mustafa sarıgül, hatta belki de en başta konuşması gereken kişiydi. zira başkan veya yöneticiler belki siyasi baskıdan çekindikleri için fazla ses çıkaramasa da mustafa sarıgül'ün ortalığı ayağa kaldırması, başta galatasaray camiası olmak üzere tüm kamuoyunun dikkatini bu konuya çekmek sureti ile insanları bilgilendirmesi ve hatta projenin iptal edilmesini sağlayabilirdi. projenin başlangıcına öncülük ettiği gibi galatasaray'ın kazıklanmasına engel olmak için de öncülük etmesi gerekirdi.

    galatasaray spor kulübü'ne, dolayısıyla kamuya ait araziyi çalıp bunları bi'kaç kişiye peşkeş çekenler, buna aracılık edenler ile yancıları, kısacası galatasaray'a tüm bu kahpelikleri yapanlar her kimse dünya ahiret iki elim yakasındadır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın