• 28
    fenerbahçe borazanlığı yapan 2 kanalın olduğu medyadır. birinci kanal: halk tv özellikle sabahları ismail küçükkaya önderliğinde algı yapmaya bayılır. ikinci kanal ise: szc tv kanalında sabah akşam uğur dündar'ın verdiği gazla fatih portakal eşliğinde algı yaparlar. sorsan adı da özgür gazetecilik, yersen. akp medyasından (a haber ve türevlerinden) bir farkları yok. izlemeyin ve algılara kapılmayın.
  • 29
    zaten lütfü savaş ve burada siyaset yapmak istemediğim bir konudan ötürü muhalif partiye ilk defa oy vermeyecektim, şimdi sizin bu düşmanlığınızdan dolayı anneme, babama ve arkadaş çevreme de sandığa gitmemeleri konusunda baskıda bulunacağım.

    yeter ki sizin ana muhalefetten gelen mamanız biraz kesilsin, yeter ki siz mutsuz olun. istanbul ve yaşadığım semtte büyük ihtimal kazanacaksınız ama en azından memleketim edirne'de, kaleniz olarak gördüğünüz 150 yıllık zihniyetiniz bu pazar gecesi değişecek. hiç yoktan iyidir.
  • 30
    türkiye'de muhalefet; iktidarın izin verdiği ölçüde ve belirlediği kişilerce yapılır.

    o yüzden muhalif geçinen siyasilere de, o siyasiler ve kendi çıkarları uğruna gazetecilikten vazgeçen kalemlere de itibar etmeyin.

    mesele bugün galatasaray. ama genel olarak, ülke menfaatleri için de bunu böyle bilmeli her muhalif. derdiniz gerçekten muhalefet etmek ve iktidarı değiştirmek olursa, size ilk saldıracak insanlar yine bu arkadaşlar olur.
  • 32
    elmayla armudun karıştırılmasına sebep olan medya unsuru.

    ülkenin yönetilmesi, ne kadar kötü yönetildiğinin gizlenmesi hakkında yapılan algı ile tutulan takım hakkında yapılan algının aynı kefeye konması çok garip. tuttuğum takım olan galatasaray hakkında yapılacak herhangi olumlu veya olumsuz algı benim cebimi veya fakirin cebini etkiliyor mu? hayır.

    bir tarafta evi ısıtmak için odun alacak parası olmadığından ötürü çocuklarının bulunduğu odada saç kurutma makinesini açarak çocuklarını ısıtmaya çalışıp, diğer odaya geçip intihar eden bir annenin olduğu bir ülkede yaşıyorken, "futbol" yüzünden kulübüme atılan iftiralar sebebiyle muhalefete kızıp da milleti çeyrek asırdır perişan edecek zihniyete oy vermeyi düşünecek kadar şuurumu kaybetmedim.

    hayat futboldan ibaret değil. bahsettiğiniz kurumlarda çalışan gazeteciler sayesinde bir tarikatçının 6 yaşındaki kızla nikahlanmaya çalıştığı da ortaya çıkarıldı. daha bir sürü pislik de ortaya çıkarılıyor. evet, futbol konusunda leş bir politika izliyorlar ve lube ayar gibi zamanında fetoyu öven birine yer vermeleri bile başlı başına skandal. böyleleri hakkında kulübümüz gereğini yapmalı ki zaten fatih portakal hakkında bugün gereğinin yapılacağı belirtilmiş. olumlu bir gelişme.

    nasıl ahaberi izlemiyorsam, böyle şeyler olunca bu kanalları da izlemiyorum. tepkiyi de sosyal medyadan veriyorum. çünkü konu futbol. mideme giren yemeğin fiyatını etkilemeyen etkilemeyen bir konu. "sandıkta görüşürüz" diyenlerin mantığını anlamıyorum ve anlamak istemiyorum.

    son seçim yüzünden kızgınım ve sandığa gitmemeyi düşünüyordum açıkçası ama bulunduğum şehirdeki belediye başkan adayı, benim kulübümün başkanının yüzünü iki elinin arasına alıp adamı sevdi. beni ve birçoğunuzu utandırdı. madem futbol konusu sizi bu kadar etkiliyor, bunu da hesaba katın bari.

    neyse sözün özü, takımımıza yaptıkları algılar sebebiyle oyunuzu şu anki iktidar uzantılarına vermek istiyorsanız sizler mehmet büyükekşi gibilerine layıksınız demektir.
  • 33
    izlenme sayılarının düştüğü bir zamanda chp oyları tavan yaptı. 31 mart 2024 yerel seçimlerinin net kaybedeni iktidar partisidir. kaybetmelerinin birçok sebebi de vardır. ama özellikle chp tarafından da bu seçimden alınacak çok ibret vardır. türk halkı marjinal, aşırı şeylerden hoşlanmaz. zorla gösterilen proje adaylardan hoşlanmaz. çok sesi çıkanlardan ama boş tenekelerden hoşlanmaz. onlar kazanırsa türkiye'de bir daha seçim bile olmayacak diye abartılı yalanlara prim vermez. muhalif medyaya çağrımdır, yandaşın laciverdi olmayın. yalanlarla, çarpıtılmış gerçeklerle bu halkı manipüle etmeyin. umarım yaşananlardan yaşanacaklardan biraz ders alırsınız.
  • 35
    genelde para ve mevki için, nadiren de peşin para ile haber yapan medya kuruluşları bütünü. burada yer alan herkese bunu söylemek ayıp ve haksızlık olur, aralarında çokça gururlu gazeteciler olmasına karşın bütün yapılarını yozlaştırmaya yetecek kadar bu tıynette insan aralarında bulunur. zaten futbolla falan işi olmayan adamları inandırabilecek öyle yalanlar var ki iğrenç futbol iklimimizde, inanın galatasaray hakkında art niyetli olmadan yalan haber yapan da çoktur aralarında. bunlar art niyetli değil, kötü gazetecidir. özür neden dilemiyor diye sorarsanız bu kişiler için, taş mı yesinler o zaman diye cevap veririm. zira istisnalar dışında medya sektöründe insanların ekmekleri ile oynamak çok kolay. ponzi şeması gibi, bilgisizliğin nedeniyle birine kandın mı işin içinden çıkamazsın. sözlüğü ilgilendiren kısmı sadece futbol ve spor kısmı elbet, ancak inanın az biraz para dönen çoğu konu için yukarıda açıkladıklarım geçerli.

    tabanını kaybetmemek için aynı tandanstan haber yapması gerekiyor olduğu gerçeği de görüşlerini yansıtmaz. gerçekleri bağırmak, bunlar saklanıyor toplumdan demek şu an işlerine geldiği için objektif görünürler. yakında hükümet değiştiğinde şu an ayıpladıkları gibi gerçeğin üstünü kapatanlar onlar olacak.

    şu anda menfaatleri vatanseverlerle örtüşüyor diye buraya mensup herkes vatansever de değildir. yandaş medya her ne ise (ki inanın yandaş medya içinde bile gururlu gazeteciler mevcut) birebir, noktasına virgülüne kadar aynısıdır. tek farkı, biri kazandığı parayı evlerine altın varak yapmak gibi şeyler için kullanırken, öbürü daha kültürlü zengin alışkanlıkları için kullanır. yakında zaten muhalif medya değil yandaş medya olacaklar. o zaman da kendileri güldükleri gibi konyada değil ama izmirde gizli uzay üssü kurduk gibi yalanlar söyleyecek. gizli uzay üssünü konyada kurduk yalanı yerine izmirde kurduk demek ne kadar farklıysa, kendilerinin mevcut yandaş medyadan farkları da o kadardır.

    gerçek her zaman birinin lehine değildir, farklı olaylarda bu kapsamda dinamiktir. bir gün bir tarafın, ertesi gün başka tarafın işine gelir. haliyle objektiflik ve tarafsızlık kisvesi altında belirli bir tandansta kalmayı kendine şiar edinen, gerçekliğin dinamizmine meydan okumaya çalışan her yapı yanlıdır, yancıdır. her yancı da çıkarcıdır. savunulabilecek tek yanı "ama bizim tarafın yancısı" söylemi olabilir ki, bu ne kadar ahlaklı olur onu da sizin takdirinize bırakıyorum.
  • 36
    fatih terim olsa da olay çıkartsa diye iç geçirerek bekleyen medya. şimdi hepsi laptoplarının başında 'ah be ali koç yerine fatih terim yapsaydı keşke bunu ballandıra ballandıra yazardık' elleri ensede birleşik bilgisayar koltuğunda geriye yaslanarak offf çekiyorlardır. neden? çünkü fatih terim'in kimseye kahvaltı verecek bir oteli, depoları dolduracak benzinliği ve en önemlisi reklam gücü... ah be hocam sevabıyla günahıyla b.k vardı da tırnakların ile kazıya kazıya bu kariyeri yaptın tek başına! b.k vardı da en olmayacak zamanda uefa kupası kazandırdın bu kulübe! b.k vardı da bu ülkeye adana'da yoksul bir ailenin oğlu olarak inşa ettiğin bu kariyer ile milyonlarca insana ilham kaynağı olduğun. meğersem bu insanlar senin yaptıklarına değil ağzında gümüş kaşıkla doğan bir psikopata hayran olmayı tercih etmişler.
  • 37
    (bkz: lağım medyası)
    iktidar medyası ile yarışacak kadar leş bir medyadır.
    bugün de evrensel gazetesinde, mehmet özyazanlar ortalık yere bir şeyler pislemiş(!).
    https://x.com/...lnvifi5j61g&s=19

    --- alıntı ---

    iyiler şampiyonluğu böyle kutlar!

    okan buruk, galatasaray’ın başındaki üst üste ikinci şampiyonluğunu, ağızlarından salyalar saçarak annelere tecavüz etme arzularını böğüren lümpen güruha coşkuyla eşlik ederek kutluyor. eleman, bir gün öncesinde ise, “sonunda mutlaka iyiler kazanır” gibi kendi kendisini payelendiren “derin” bir lafla kameralar karşısında sırıtıyordu.

    gerçekten sonunda iyiler kazanıyormuş!..

    annelere tecavüz etme arzusuyla yanıp tutuşanlardan kim daha iyi olabilir ki?

    bir teknik direktörün cinsiyetçi küfür içeren tezahürata hoplaya zıplaya eşlik etmesi ne büyük bir kepazelik, ne utanç verici bir pespayelik…

    bu rezilliğin ardından yapılacak savunma belli. “onlar da bize küfretmişti!”

    aferin, altta kalmadınız, öcünüzü aldınız ve şampiyonluk kutlamasına ayrı bir renk kattınız!..

    kendinizle gurur duyabilirsiniz!..

    ayrıca, kazandıktan sonra “sonunda mutlaka iyiler kazanır” dersen aynı zamanda kaybedenlerin kötü olduğunu da söylemiş olursun. bu nedenle, illa “iyi” kavramı kullanılarak bir şey söylenecekse “sonunda iyi oynayan kazanır” demek gerekir.

    iyiliği kazanmakla ilişkilendirerek sahiplenmek ahlaki açıdan sorunlu bir davranış. iş, buradan “kazanan her zaman haklıdır” gibi bir önermeye gider ki cinsiyetçi küfürler bunun doğurabileceği vahim sonuçların bir örneği…

    şampiyon olmak hiç kimseye, başkalarını yargılama, iyiyi, kötüyü belirleme ve birilerini iyi, birilerini kötü ilan etme hakkını vermez.

    anlaşılıyor ki okan buruk, bir dönem avrupa’da top koşturmasına rağmen oranın rakibe ve oyuna saygıyı esas alan futbol kültüründen zerrece dahi nasiplenememiş. artık nasıl bir kafa varsa. spor kültürüyle ilgilenme ve kendisini bu konuda geliştirme ihtiyacı duymayan lümpen taraftarlardan hiçbir farkı yok…

    şampiyonluk mücadelesi verdiğin rakibinle oynadığın iki maçta da takımın kaleyi bulan tek bir şut bile atamamış. üstelik de son maçta rakibin yaklaşık 70 dakika 10 kişi mücadele etmesine rağmen.

    böylesi bir tablo karşısında utanç duyacağı yerde, cinsiyetçi tezahüratlar haykırarak kendince “şov” yapıyor!.. yapar tabii, nasıl olsa “kazanan iyidir ve ne yaparsa hakkıdır.”

    memlekette herkes skorcu. oynanan oyunun seviyesini gerçekçi ve doğru bir şekilde değerlendirebilecek bilgiye, birikime sahip çok az kişi var. medya, pazarlama stratejisinin bir gereği olarak illaki kazananı pohpohlayacak, yüceltecek argümanlar bulur. bulamazsa uydurur…

    bizim liglerimizde oynanan futbolun seviyesi çok düşük. çoğunlukla şuursuzca koşuşturmaca ve itiş kakış şeklinde geçiyor maçlar. seviye düşük olunca, kadrosunda sıra dışı birtakım özelliklere sahip 3-4 oyuncu bulunduran bir ekip, etkili bir takım oyunu sergilemeden de o oyuncuları sayesinde fark yaratıp kazanabiliyor. galatasaray’ın şampiyonluğu da etkili takım oyunundan çok, özellikle bazı oyuncularının kritik anlardaki katkılarıyla gerçekleşti…

    şu da var ki, kafası futbolun bilgisiyle dolu olan, oyuna ve rakibe saygı gereği ileri spor kültürünü özümsemiş, sporun ahlaki boyutunu göz ardı etmeyen ve sürekli olarak hem kendisini hem de oyunu geliştirmeyi düşünen bir teknik direktör futbolcularının saha içindeki sahtekarca davranışlarına asla izin vermediği gibi amigoluk yapmaz, küfürlü tezahüratlara eşlik etmez.

    oyuncularının sahtekarlığından medet umması okan buruk’un teknik anlamdaki yetersizliğini, küfürlü tezahüratlara eşlik etmesi ise okan buruk’un kültürel anlamdaki çapsızlığını ve ahlaki zaafını yansıtıyor…

    bu rezilliğe, galatasaray gibi kendisini ülkenin batıya açılan penceresi olarak gören, yani batı kültürünü rehber edinip memleketteki spor ortamına farklı açılımlar getirme iddiası taşıyan bir kulüpten hiç ses çıkmaması da ilginç.

    gerçi yöneticilerin konuşmalarına bakıldığında, onlarla okan buruk arasında bir “imam-cemaat” ilişkisi kurmak mümkün...

    rekabet diye diye, futbolun rant, prestij, kompleks, kibir savaşına dönüşmesinin ve işin ahlaki boyutunun tamamen geri plana atılmasının sonucunda gelinen nokta, insan olanı duyması bile utandıracak kadar iğrenç cinsiyetçi küfürlerle kutlanan şampiyonluklar oluyor işte!..

    --- alıntı ---

    yalı çocuğu küfür edince yalamak için sıraya giren it sürüsü ahlâk dersi vermeye çalışıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın