2601
hakkındaki denklem çok basit olan futbolcu.
geçen sezon galatasaray orta sahası torreira - sergio’dan oluşuyordu. sergio temposuz ve yavaş, dolayısıyla defansa hızlı dönemeyen ama fazlasıyla teknik bir futbolcu. torreira da okan hoca’nın sisteminde hücum preslere çıkıyor, rakip ceza sahası önlerinde top yapmaya çalışan defansı ve kaleciyi ısırmaya gidiyor. dolayısıyla bu durum başta olmak üzere kontrataklarda ya da defansın arkasına top atmaya çalışan takımların topu bekler ile çıkarma çabasında rasica bizim için çok önemliydi. rakibi kovalayarak bir nevî orta saha kurgumuzun handikapını kapatıyordu. defansta 1 kişi eksik kalmamızı engellediği gibi boey’e de alan açıyordu.
rasica vazgeçilmez miydi? asla değildi. mevzu da bu aslında. yaz transfer döneminde galatasaray takım kurgusunun bu zaafını giderecek tek hamle vardı; torreira’nın yanında tempolu ve sert bir oyuncu eklemek. o hamle yapılsa rasica nispeten hücum odaklı izleneceği için göze bile batabilirdi. ama sen hem rasica’yı almayıp hem de son gün ndombele indirirsen oraya ondan sonra ağlarsın “bu takım neden geçen seneki patlamayı yapamıyor” “neden ilerde sete tam oturamıyor” falan diye. takımın şu anda üst üste kazanarak gitmesi ve yarışta olması tamamen okan hoca’nun mucizesi. yoksa bir yönetim takımını ancak son 2 transfer dönemi kadar sabote edebilir.
özetle ah, vah edilecek topçu değil rasica. ama yerini dolduramadığın her futbolcuya vah edersin. dönüp dolaşıp geldiğimiz yer aynı; felaket seviyesindeki kadro planlaması. korkunç.
geçen sezon galatasaray orta sahası torreira - sergio’dan oluşuyordu. sergio temposuz ve yavaş, dolayısıyla defansa hızlı dönemeyen ama fazlasıyla teknik bir futbolcu. torreira da okan hoca’nın sisteminde hücum preslere çıkıyor, rakip ceza sahası önlerinde top yapmaya çalışan defansı ve kaleciyi ısırmaya gidiyor. dolayısıyla bu durum başta olmak üzere kontrataklarda ya da defansın arkasına top atmaya çalışan takımların topu bekler ile çıkarma çabasında rasica bizim için çok önemliydi. rakibi kovalayarak bir nevî orta saha kurgumuzun handikapını kapatıyordu. defansta 1 kişi eksik kalmamızı engellediği gibi boey’e de alan açıyordu.
rasica vazgeçilmez miydi? asla değildi. mevzu da bu aslında. yaz transfer döneminde galatasaray takım kurgusunun bu zaafını giderecek tek hamle vardı; torreira’nın yanında tempolu ve sert bir oyuncu eklemek. o hamle yapılsa rasica nispeten hücum odaklı izleneceği için göze bile batabilirdi. ama sen hem rasica’yı almayıp hem de son gün ndombele indirirsen oraya ondan sonra ağlarsın “bu takım neden geçen seneki patlamayı yapamıyor” “neden ilerde sete tam oturamıyor” falan diye. takımın şu anda üst üste kazanarak gitmesi ve yarışta olması tamamen okan hoca’nun mucizesi. yoksa bir yönetim takımını ancak son 2 transfer dönemi kadar sabote edebilir.
özetle ah, vah edilecek topçu değil rasica. ama yerini dolduramadığın her futbolcuya vah edersin. dönüp dolaşıp geldiğimiz yer aynı; felaket seviyesindeki kadro planlaması. korkunç.