resim
Milan Baroš
Takım:Vigantice
Mevki:Santrfor
Yaş:43
Boy:1.83
Uyruk:Çek Cumhuriyeti
  • 751
    (bkz: #286480) nolu entryde yazılanlarda ve sonrasında bir tuhaflık var. rıdvan dilmen adnan polat'a sormuş, adnan polat'ta "baros'un kırığını yanlış kaynatmışlar, o nedenle baros almanya ya gidip yeniden ayağını kırdırıp kaynattırmak zorunda kalmış. " demiş..

    birincisi; bu 25.10.2009 tarihli resmi site alıntısında ne diyor!
    http://www.galatasaray.org/...ol_as/haber/5141.php

    "emre belözoğlu ile bir pozisyonda giriştiği ikili mücadele sonucu sakatlanarak oyunu terk etmek zorunda kalan milan baros, soyunma odasında yapılan ilk müdahalenin ardından bakırköy acıbadem hastanesine nakledilmiştir. yapılan ayrıntılı muayene ve tetkiklerde sol ayak ikinci ve üçüncü tarak kemiklerinde kırıklar tespit edilen milan baros’un ayağı hemen alçıya alınarak hastaneden taburcu edilmiştir."

    yani neymiş? baros'un sakatlığının tedavisi ile bizim kulübün sağlık kurulunun hiç bir ilgisi yokmuş.

    ikincisi; bu da 14.01.2010 tarihli resmi site alıntısı. bakalım bu ne diyor!
    http://www.galatasaray.org/...ol_as/haber/5889.php

    "oyuncumuz milan baros’a, almanya’da olduğu muayene sonrası alman sağlık ekibi tarafından iki tedavi seçeneği sunulmuştur.

    birinci seçenek şu anda yürütülmekte olan tedavinin devamı şeklindeyken, ikinci seçenek tedavi süresini uzatmakla birlikte nüks ihtimalini azaltacağı ifade edilerek küçük bir cerrahi girişim yapılması yönündedir. kendisine yapılan bilgilendirme sonucu oyuncumuz ikinci seçeneği tercih etmiş ve bugün başarılı bir müdahale geçirmiştir.

    uygulama sonrası alman sağlık ekibinin yaptığı bilgilendirmeye göre sporcumuz 2 hafta sonra su içinde koşulara, 4 hafta sonra ise saha çalışmalarına başlayabilecektir."

    ---------------

    garip!!!!

    rıdvan dilmen böyle bir yalanı söylemeye cesaret edemez. muhtemelen adnan polat ile karşılaştığında adnan polat'ın ağzından bu sözleri gerçekten duymuştur.

    gelelim adnan polat'ın ağzından çıkanların açılımına ve gerçeğe;

    bazı kırıklar üç türlü tedavi edilirler;

    1-dışardan sabitleme; (alçıya alınarak) (çivi, vida veya platin gibi araçlarla içerden sabitlenmeden); bu tedavi türü hastayı daha çabuk iyleştirir ama az da olsa aynı yerden tekrar kırılma riskini taşır. (buradaki "alçıya alınma" sadece olayı anlaşılır kılmak açısından kullanılmıştır. günümüzde alçı yerine plastik ve metal dışarıdan sabitleştirme araçları da kullanılmaktadır)

    2-içerden sabitleme; (çivi, vida veya platin gibi araçlar kullanarak) bu tedavi türünde risk minimize edilir ama tedavi süresi çok uzundur. ayrıca bu tür araçlar bazı bünyelerde problem çıkarmasa da bazı bünylerde uyumsuzluk yaratıp tekrar bir operasyonla alınma gerekliliği doğurur.

    3-ucu dışarıda olup içeriyi sabitleyen metal araçlar ile: bu da ikinci maddedeki gibi uzun erimli ve zahmetli bir tedavi yöntemidir.

    bu olaydaki tuhaflık yıllardır futbolcuların türkiye de çektikleri eziyet te saklıdır.
    bizde futbolcu sezon içerisinde bu tür bir sakatlık geçirdimi, hemen hastahanede ayağı alçıya alınıp kısa süre içerisinde gözünün içine bakılarak futbol oynayabilecek kadar iyileşmesi istenir. platinmiş çiviymiş kulüp yönetimlerinin ve teknik ekiplerin umrunda bile olmaz. futbolcudan, riski ortadan kaldıracak hareket olan platin taktırması işini ise sezon bittikten sonra yaptırmasını beklerler. hatta sezon oynanırken sakatlığı nüksetmemişse sezon bitiminde bile platin taktırmasını hoş karşılamazlar.

    bu olayda da hastahane her futbolcuya uyguladığı standardı kullanmış ve platine filan gerek duymadan dışardan sabitleme yöntemini kullanarak baros'un yeşil sahalara bir an evvel dönmesini sağlamaya çalışmıştır.

    baros ise yurtdışında yaptırdığı tetkikler neticesinde olayın riskini öğrenip hemen içerden sabitleme tedavisini uygulamaya geçerek sezonu kapatmıştır.

    -baros'un böyle davranmasının asıl nedeni sadece bu olaydaki risk faktörümüdür? hayır!

    baros'un asıl derdi galatasaray filan değil ömrünün son dünya sahnesi olan dünya kupasında oynamak istemesidir. işte bu nedenle galatasaray için fedakarlık yapmayıp, kendini düşünerek dünya kupasına yetişebilmek maksadı ile bu tedaviye hemen başlamıştır.

    haklımıdır? evet! bana göre haklıdır ve doğru olanı yapmıştır. uluslararası kurallardan doğan hakkını kullanmıştır.

    peki! bir türk futbolcu baros'un bu yaptığı şeyi yapabilirmi? nah yapar!

    sıkıyorsa yapsın! hemen tribünlere ve basına haber uçurulur, toplum "abi lüzümsuz adam yeaaaa.. sezon sonuna kadar yatıp parasını alacak hain pezevenk" mealinde gazlandırılarak türk futbolcunun itina ile istikbali söndürülür.

    türk çocuğu kendisine yönelik bu baskı ve tehditler nedeni ile her türlü riski alıp her türlü fedakarlığın altında ezilirken bir türlü verimli olamaz, sakatlığı nükseder, formdan düşer ama herkes onu anlamak yerine ona küfredip insanlığından utandırır. sonra da sorar bizim taraftarımız;
    "ya bizim filankeş var ya, hep sakat mnakoyum.. bu ne lan siktirisin gitsin.."

    işte, beni bu olayda esas kızdıran şey türk futbolculara yapılan ikiyüzlülük ve allahsızlıktır.

    edit: çek cumhuriyeti dünya kupasında yok efenim.. özür... camelsoft'a teşekkürler..
  • 757
    dünya kupasında oynamak için ayağını kırdırdığı yetmiyormuş gibi, öncesindeki sakatlık pozisyonunda emre ile anlaştığı öğrenilen futbolcumuzdur.. medyada geçen son dakika haberine göre, aralarında şöyle bir diyalog geçmiştir..

    baros: emre bana şöyle hafifinden bir ayak kırdırcak tekme at da sezon sonuna kadar oynamayayım, rahat rahat dünya kupasına gideyim.

    e.b: tamam abi olur, o zaman maçın başında sakatlayayım da seni,biz de bu maçı alırız.

    baros: tamam abi anlaştık.

    e.b: dur lan bi dakka siz dünya kupasına gitmiyorsunuz ki.

    baros: abi ben o işi hallettim, gitmeye yakın "barosaki" diye değiştiriyorum adımı, gözler de hafif çekik zaten kimse farketmez, rahat ol sen..
  • 765
    ezelden beridir kanımın ısınmadığı fakat ezelden beridir attığı gollerle kadroda olduğu maçlarda takımıma daha fazla güvenmemi sağlamış futbolcudur. şuan dünyada mevcut forvetler arasında fm diliyle "bitiricilik" alanında benim "top 10"uma girmektedir. büyük bir golcüdür ve şuanda takıma alınacak yeni santrafordan çok onun iyileşme ihtimali bünyede daha fazla heyecan yaratmaktadır.
  • 767
    sayesinde hala yerli-yabancı futbolcu ayrımının olduğunu gördüğümüz can. anlamıyorum yeminler olsun anlamıyorum; futbolcunun yerlisi yabancısı mı olur? futbolcu futbolcudur. niye hala bu kavramları baş tacı ediyoruz? biz sahaya çıkan on birlere bakınca ayırt edici ne gibi şeyler görüyoruz acaba? sarı kırmızı futbolcular görüyorum ben. iyi bir futbol oynayıp takımına katkı sağlamaya çalışan on bir tane adamı ne hakla sıfatlandırıyor bu millet?

    çok üzülüyorum ben bu denli önemli futbolcuların içinde bırakıldıkları kısır konuların varlığına. hakan ünsal'ı, şükür'ü geçtim kendi taraftarı bile adamın ameliyatından olayı nereye taşıdılar. resmen günlerdir bir linç kültürünün etkisi altında baros. sanırım en son seçilen pikaçu kendisi. hayır hakkında çıkan haberler, söylemler, o kadar tanıdık ki.

    ''otorite boşluğu var galatasaray'da..''
    ''yerliler olsaydı böyle mi olurdu..''
    ''fedekar türk oyuncuları, hain elin oyuncularına karşı vol. 2345..''

    ne türk oyuncusuymuş böyle. sanırsın her biri bir malkoçoğlu. sağlık için spor yapmayan bünyeleri de gördü bu taraftar. özveride bulunmaktan dem vurarak milan'a laf atıp, galatasaray'a sallıyorum öyleyse varım felsefesinin öncüleri olan kişilerin de minnet duygusundan bi haber olmaları ne trajikomiktir. maalesef bu ülkede ırkçılıktan ekmeğini kazananlar var. ha bir de ekmeğini taştan çıkaranları unutmamalı. evet taştan; galatasaray'a attığı taşlardan. o taşları atan, ırkçılığı popülist söylemlerle pompalayan yazılar yazan ellerin sahiplerine karşı biz ne yapıyoruz, yönetimimiz ne yapıyor? madem savaş istiyorlar ben varım. çünkü geçen senenin kopyala yapıştır versiyonunu izliyorum. aynı söylemler, aynı gazlar, aynı kışkırtmalar.. yettiler artık. bu kadar mı değersiz bizim oyuncularımız, onların değimiyle yabancı oyuncularımız. ne kadar rahat damgalanıyorlar; şaşırıyorum. yok terbiyesiz baros, pes artık baros, hain baros... ya sabır!

    biliyor musunuz bir sabah uyanacağız; bakacağız ki gitmişler. elanooooo diye seleneceğiz, baros nerdesin diyecek, kewell'ı arayacağız sokak sokak. öğreneceğiz ki gitmişler ansızın. cidden bu olacak. bir gün gidecekler elvadasız, kaçarcasına köhnemiş ayrımcılığımız ve karanlık zihniyetimizden. daha önce defalarca olduğu gibi. biz belki kaçtıkları için yine onları suçlayacağız. ama ne zaman ki aynaya bakmayı öğreneceğiz, ne zaman ki futbolcumuza sahip çıkmayı becereceğiz adam akıllı ve ne zaman ki faşizan zihniyetin ürünü kişilerin maskelerini sıyırıp atacağız o vakit bir şansımız olabilir.

    son bir seslenişle bitireyim. ey yönetim uyuma, futbolcuna sahip çık! milan'ın ameliyat kararı ve sağlığı ile ilgili bir yazılı açıklama yapıp çenesizlere meydan bırakmamak zor olmamalı. bu sefer olmamalı!
  • 768
    galatasaray'da hakan şükür'ü ilk unutturan kişidir. belki yıllar sonra gelse, o arada hala yeri doldurulamayacaktı kralın. yeri hala doldurulamasa da, milan baros, hakan şükür olsaydı'cılara o cümleyi kullandırtma fırsatını ilk vermeyen adamdır. kendisi galatasaray'dan ayrılırsa büyük ihtimal bundan sonra milan baros olsaydı'cılar türeyecek. onları susturacak adamı da umarım bu kadar hızlı bulur galatasaray.
  • 769
    hakkındaki genel kanı atletico maçlarını kaçıracak, ancak atladığımız taktirde bir sonraki turda oynayacağı yönündedir. oysa bu büyük bi soru işareti konularak düşünülmesi gereken bir durumdur. zira kendisinin mart ayının ortalarına doğru takımla çalışmalara başlayabilecektir ve 5 aya yakın bir süre ayağına top değmemiş bir oyuncu için pat diye oynanacak denmesi de gariptir. kendisini en erken nisan gibi sahalarda görebiliriz ki bu da çeyrek final maçlarına yetişmesinin bile soru işareti olduğunu gösterir.
  • 770
    aslında bunu söylemek pek uygun bir durum değildir. fakat sakatlığı bir nebze de galatasaray adına hayırlı olmuş gibidir. yükselen formu sayesinde elde tutmanın zor olacağı zamanlar da uzak değildi. benim tahminim bu sezonu, sakatlığı düzeldikten sonra bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar maç yapıp kapatacaktır artık. bundan dolayı ise talipler sıfıra kadar ineceği için artık kafasında tümüyle galatasaray ve galatasaray'ın başarısını, bunlara artı olarak 2012 avrupa kupası sahnesini düşleyecektir.

    bu sene itibari ile baros'un futbolu yıllar sonra bizde bırakması durumu gerçekleşmiş olabilir.
    şimdi iyi bir senaryo çizelim:

    yaş: 29
    2009-2010 sezonu: talihsiz sakatlık.
    2009-2010 yaz transfer dönemi: teklifsiz geçer.
    2010-2011 sezonu: galatasaray ile yeni bir başlangıc. başarılı sonuçlar.
    euro 2012: başarılı sonuçlar.

    yaklasık 31 küsür yaşına gelecek. belki de avrupa'nın büyük bir takımında tekrar forma giyme şansı yakalayacak. ya da galatasaray'a gönülden bağlanıp aslantepe'de bizlerin karşısına çıkarak elini kalbinin üzerine götürecek.
App Store'dan indirin Google Play'den alın