icardi'yi fenerbahçe, batshuayi'yi galatasaray alsa, 'neden önceden duyurdunuz? bize beşiktaş'ın çöpü kaldı' denirdi.
en azından artık akıllanmışız ki, ön protokol sayesinde fenerbahçe icardi'ye sulanamadı bile.
şimdi gelelim genel olarak kıyaslanmalarına.
ben genelde oyuncuları kıyaslarken geçmiş örneklerin kullanılmasının daha anlaşılır olduğunu düşünüyorum. icardi'ye en çok benzeyen oyuncumuz mario jardel'di. icardi'nin alameti farikası, bir şekilde kutuda topu kendine çekmesi, bunda sezgisinin, hareketlenme becerisinin öneminden bahsetmek gerek. bunun anlamlı olmasını sağlayan şey ise bitiriciliği. bütün gollerini en az 3 kez izledikten sonra kesin emin olduğum ve jardel'e benzettiğim kısım topun geliş şeklinden bağımsız, vücut açısını inanılmaz bir şekilde ayarlıyor ve genelde tek hamlede kaleye gönderiyor. kondisyonsuzmuş vs. bir önemi yok. zaten icardi hiçbir zaman üstün fiziksel özelliklere sahip bir futbolcu olmadı. ama kendisi genç yaşlarda, 6 yıl gibi kısa bir sürede, inter'in en çok gol atan 9. futbolcusu oldu. ki bu dönemde inter'in pek güçlü olmadığı ve tarihteki rakiplerine göre daha kötü kadrolarda oynadığını da bir kenara not olarak bırakalım. bunun için inanılmaz bir pozisyon alma yeteneği ve bitiricilik gerekli.
batshuayi'yi hepimiz izledik. inanılmaz atletik, kendisine pozisyon yaratabilen, ancak vuruş açılarından bihaber bir oyuncudur. dayanıklılığı üst seviyede olduğu için 90 dakika pres yapabilme özelliğine de sahip. kısacası tarihimizdeki futbolculardan en çok benzeştiği oyuncu umut bulut. aslında belli oyuncular yüzünden, çok kısa süreler yapabildiğimiz ön alan baskısını daha uzun süreler yapmamızı sağlayabilirdi. hem seferovic, hem de gomis'ten farklı bir profil olduğu için elimizi de rahatlatabilirdi.
sonuç olarak, batshuayi yıllardır çektiğimiz yüksek xg, düşük g sorununa bir ilaç olur muydu? sanmıyorum. evet, takım oyunu ve kimya açısından daha iyi olurdu tahminen ama bizim kadromuz ne yazık ki artık pek takım oyunu ile ilerleyebilecek bir kadro değil. tek tek açıklamak gerekirse:
1) ilk geldiği günden beri, pva ve kerem aktürkoğlu'nun uyumlu bir ikili olmadığını savunuyorum. ikisi de çizgiye basmayarak oyunu daraltıyor ve karşı bek, resmen bize karşı 3. stoper olarak oynuyor.
2) mertens'e uygun bir sistemimiz yok. mertens en verimli yıllarında ya tek başına sahte 9 gibi oynadı, ya da gerçek bir santraforun yanında 2. forvet olarak oynadı. ilk durum zaten düşünülmedi, ki düşünülse bile 4 3 3'te bu sefer orta sahada oynayacak ofansif oyuncumuz olarak tek seçenek sergio oliviera kalıyor. çift forvet oynatalım desek, bu sefer içeri kırılan 2 tane kanat oyuncumuzla bunu bir sistematiğe oturtmak mümkün değil. çünkü 4-4-2'ye benzer bir şey oynayacaksak, daha çok sağ/sol açık gibi dizilip gerektiğinde sağ/sol iç olarak oynayabilecek kanatlara ihtiyacımız var.
* yani kısacası bizim puzzle'ımızda eksik parçalar var.
bu yapıya batshuayi'yi atmanın neresi verimli onu hiç anlamadım. icardi'ye gelirsek, evet takım oyuncusu değildir, ön alan presinde gomis gibi davranır, açılarak top almaya çok sevmez, zaman zaman şişirilen topları indirmekte müthiş mahir değildir. ancak, topu bir şekilde kutuya getirirsen, onu kaleye atar.
bütün bu sistemsizliğe rağmen, icardi'nin maç başına gol sayısında ligi lider bitireceğini düşünüyorum.