576
--- alıntı ---
tarih 14 eylül… günlerden cumartesi. saat 10.00.
istanbul kenti yorgun cuma gecesinin mahmurluğunda. ali sami yen stadı’nın önü adeta ana-baba günü. şeref tribünü tıklım tıklım dolu. sahanın üzerinde ise yüzlerce sivil dertli dertli dertleşiyor.
stadın scorboard’unda “sevgili metin oktay daima aramızdasın. galatasaray spor kulübü” yazıyor. kapalı tribünün üzerinde ise sarı-kırmızı renklere bezeli bir afiş. “büyük kral, sen galatasaray varoldukça nesilden nesile ulaşacak, yaşanacaksın. çünkü sen, metin oktay’sın”.
işte tam o sırada ali sami yen stadı’nın maraton kapısından içeri giriyor. açık tribünü ayakları üzerine değil, bu kez eller üzerinde hem de kadife eller üzerinde hafifçe yalayarak süzülüyor. kapalı tribünün önüne geliyor. şeref tribünü ayakta. kapalının ilk katı dolu. dopdolu. herkes ayakta.
kral ise, ona gönülden bağlı sağlam bilekler üzerinde.
her zaman ki gibi mağrur. yüzünde asil bir tebessüm var.
şeref tribünün önünde bu kez tribündekiler ona saygı ile eğiliyor. işte tam o sırada bir alkış tufanı kopuyor.
gözler yaşlı. yürekler dolu. tribünler “krallar ölmez. krallar ölmez” nidaları ile inliyor.
“kral” yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği yeşil, yemyeşil sahanın tam ortasında. santra yuvarlağında. ve de veda maçında.
kale direkleri mahzun. ağlar ise tek kelime ile perişan.
açık tribünün bayrak direğinde iki galatasaraylı sporcu var. biri türk bayrağını göndere çekiyor. diğeri ise galatasaray bayrağını direğin ortasına indiriyor.
“taçsız kral metin oktay. santrada.”
sarı-kırmızılı takımın çeşitli sporcuları yanı başında. o sırada biri metin oktay’ın yanına sokuluyor sarı-kırmızılı formasının yanına sarı-lacivertli flamasını takıyor.
herkes saygılı, herkes ölçülü. ama herkes üzgün. tribünlerde çıt bile çıkmıyor.
bir ara gözler tanju çolak’ı arıyor. gerçek kral metin oktay’ın kendi elleri ile teslim ettiği krallık tacının yeni sahibi tanju çolak’ı arıyor.
derken başkan alp yalman’ın stad hoparlöründen sesi geliyor. başkan yalman’ın sesi titriyor. kuşkusuz yüreği de öyle. başlıyor konuşmaya.
“metin.. metin.. seni anlatamıyorum. senin için konuşmak çok zor.. senin bize çok emeğin geçti.. biz sana borçlu kaldık.. güle güle sevgili kral..”
yalman ağlıyor.. herkes ağlıyor..
derken mikrofonu naci özkaya alıyor. özkaya da ağlıyor. heyecanlanıyor. özkaya “ ben tüm sporcu arkadaşların adına seni uğurlamak istiyorum.. sen türkiye’nin gelmiş geçmiş ve de gelecekteki en büyük golcüsüsün.. en büyük futbolcususun.. güle güle metin..” diyebiliyor.
ardından da kral, yarım asırlık yaşamını geçirdiği stada, sahaya ve de tribünlere son kez bakıyor. tribündekileri içte, saygılı-tıpkı aktif sporculuk yaşantısındaki gibi selamlıyor. tribünler ise onu gözleri yaşlı şekilde uğurluyor.
taçsız kral.. dev golcü.. eşsiz sporcu.. büyük insan.. metin oktay.. sessiz sedasız geldiği gerçek yuvası ali sami yen stadı’nı sessiz sedasız bir şekilde terk ediyor.
kadife bileklerin, sevgi dolu ellerin üzerinde bu kez yıllarca çalıştığı milliyet gazetesine doğru yolculuğa çıkıyor.
istanbul sokakları sakin, istanbul halkı hüzünlü.. gökyüzü sıkıntılı.. güneş ise yüzünü göstermekte kararsız.
istanbul emniyet müdürü mehmet ağar. trafikten sorumlu istanbul emniyet müdür yardımcısı mehmet çetin alp’in aldırdığı süper önlemlerle oktay stadlardan sanraki ikinci yuvası milliyet’e geliyor. kendisini burada spordan sorumlu devlet bakanı ilhan aküzüm, istanbul valisi hayri kozakçıoğlu, gazetemiz genel yayın yönetmeni doğan heper, spor servisi sorumlu müdürümüz şansal büyüka, gazetemiz genel müdür yardımcıları, milliyet spor servisi arkadaşları, gazeteciler karşılıyor.
milliyet’teki uğurlama töreninde kahraman bapçum bir konuşma yapıyor ve “eşsiz sporcu.. büyük insan.. gerçek kral”ın yaşamını, özelliklerini anlatıyor.
milliyet’teki mesai arkadaşları sarı-kırmızı renklerden oluşan çiçekler ile oktay’ı ikinci yuvasından uğurluyor.
oktay’ın üçüncü durağı ise fatih camii.
yollar kesilmiş.. insanlar ayakta.. avlu ise adeta insan seli.. gönüller bir, yürekler yumak olmuş..
gözler yaşlı..
metin oktay, kuşkusuz mutlu..
galatasaraylısı.. fenerbahçelisi.. beşiktaşlısı.. trabzonsporlusu.. sonuçta tüm türkiye hemen hemen herkes orada.
oktay’ın tabutunun üzerindeki galatasaray forması ile fenerbahçe flamasının yanına bu kez beşiktaş’ın ufak bir bayrağı asılıyor.
derken, birer ikişer metin oktay’ın futbolcu arkadaşları fatih camiine geliyor.
bir zamanlar büyük coşku içinde sahaya çıkan.. kimi zaman birbirlerine rakip olan. kimi zaman milli forma altında ulusal başarılar için ter döken futbol kahramanları bunlar. türk futbolunun eşsiz kahramanları bunlar.
onlar da metin oktay’ın veda maçına davetli. ama bu kez onlar heyecanlı. hepsinin dizi titriyor. yürekleri acı dolu.
yaşlı gözlerle metin oktay’a, metin oktay’larına bakabiliyorlar.
kral, sevenlerinin sevgi çemberinde. herkes birbirini eziyor. metin oktay’ın üzerine kapanıyor. kapanıyor . ve de sel gibi göz yaşı döküyor.
devlet bakanı imren aykut, devlet bakanı ilhan aküzüm, shp genel başkanı erdal inönü, istanbul anakent belediye başkanı nurettin sözen metin oktay’ın eşi servet oktay’a başsağlığı diliyor.
tam o sırada tanju çolak fatih camii’ne geliyor. ama gelmesi ile birlikte birkaç kendini bilmezin reaksiyonuyla ortadan kayboluyor.
ve sabahtan beri yüzünü göstermekte nazlanan güneş ortaya çıkıyor.
kral’ın naaşının dini vecibeleri yerine getiriliyor.
fatih camii’nin avlusu ise artık metin oktay’ın sevenlerine dar geliyor. avlu bitiyor, yollar kapanıyor. halk fatih’e sığmıyor adeta.
daha sonra oktay artık son yolculuğu için kozlu mezarlığına doğru yöneliyor.
ama buna inanın imkan yok.
sevenler önüne çıkıyor bu kez.
gidemezsin diye diretiyor.
kimse ona yol vermiyor.
insanlar birbirinin üstünde.
ortada aşılması gereken bir etten-kemikten oluşan baraj var.
kral çaresiz. dini görevliler çaresiz. herkes birbirinin üzerinde. dillerde ise şu şarkı söyleniyor.
“bir şarkısıne sen ömür boyu sürecek, yıllarca dillerden düşmeyecek.”
işte tam o arada. evet, evet yanlış değil tam o sırada kral tabutunda başlıyor gözyaşı dökmeye. o da razı değil veda maçının bu şekilde bitmesine. o da memnun değil, kendisini sevenleri bu denli ansız bırakıp gitmeye.
ama o inanın çok mutlu. artık biliyor ki, çıktığı uzun yolculuğa rağmen, yine kalplerde.
dünya varolduğu sürece de hep gönüllerde.
--- alıntı ---
tarih 14 eylül… günlerden cumartesi. saat 10.00.
istanbul kenti yorgun cuma gecesinin mahmurluğunda. ali sami yen stadı’nın önü adeta ana-baba günü. şeref tribünü tıklım tıklım dolu. sahanın üzerinde ise yüzlerce sivil dertli dertli dertleşiyor.
stadın scorboard’unda “sevgili metin oktay daima aramızdasın. galatasaray spor kulübü” yazıyor. kapalı tribünün üzerinde ise sarı-kırmızı renklere bezeli bir afiş. “büyük kral, sen galatasaray varoldukça nesilden nesile ulaşacak, yaşanacaksın. çünkü sen, metin oktay’sın”.
işte tam o sırada ali sami yen stadı’nın maraton kapısından içeri giriyor. açık tribünü ayakları üzerine değil, bu kez eller üzerinde hem de kadife eller üzerinde hafifçe yalayarak süzülüyor. kapalı tribünün önüne geliyor. şeref tribünü ayakta. kapalının ilk katı dolu. dopdolu. herkes ayakta.
kral ise, ona gönülden bağlı sağlam bilekler üzerinde.
her zaman ki gibi mağrur. yüzünde asil bir tebessüm var.
şeref tribünün önünde bu kez tribündekiler ona saygı ile eğiliyor. işte tam o sırada bir alkış tufanı kopuyor.
gözler yaşlı. yürekler dolu. tribünler “krallar ölmez. krallar ölmez” nidaları ile inliyor.
“kral” yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği yeşil, yemyeşil sahanın tam ortasında. santra yuvarlağında. ve de veda maçında.
kale direkleri mahzun. ağlar ise tek kelime ile perişan.
açık tribünün bayrak direğinde iki galatasaraylı sporcu var. biri türk bayrağını göndere çekiyor. diğeri ise galatasaray bayrağını direğin ortasına indiriyor.
“taçsız kral metin oktay. santrada.”
sarı-kırmızılı takımın çeşitli sporcuları yanı başında. o sırada biri metin oktay’ın yanına sokuluyor sarı-kırmızılı formasının yanına sarı-lacivertli flamasını takıyor.
herkes saygılı, herkes ölçülü. ama herkes üzgün. tribünlerde çıt bile çıkmıyor.
bir ara gözler tanju çolak’ı arıyor. gerçek kral metin oktay’ın kendi elleri ile teslim ettiği krallık tacının yeni sahibi tanju çolak’ı arıyor.
derken başkan alp yalman’ın stad hoparlöründen sesi geliyor. başkan yalman’ın sesi titriyor. kuşkusuz yüreği de öyle. başlıyor konuşmaya.
“metin.. metin.. seni anlatamıyorum. senin için konuşmak çok zor.. senin bize çok emeğin geçti.. biz sana borçlu kaldık.. güle güle sevgili kral..”
yalman ağlıyor.. herkes ağlıyor..
derken mikrofonu naci özkaya alıyor. özkaya da ağlıyor. heyecanlanıyor. özkaya “ ben tüm sporcu arkadaşların adına seni uğurlamak istiyorum.. sen türkiye’nin gelmiş geçmiş ve de gelecekteki en büyük golcüsüsün.. en büyük futbolcususun.. güle güle metin..” diyebiliyor.
ardından da kral, yarım asırlık yaşamını geçirdiği stada, sahaya ve de tribünlere son kez bakıyor. tribündekileri içte, saygılı-tıpkı aktif sporculuk yaşantısındaki gibi selamlıyor. tribünler ise onu gözleri yaşlı şekilde uğurluyor.
taçsız kral.. dev golcü.. eşsiz sporcu.. büyük insan.. metin oktay.. sessiz sedasız geldiği gerçek yuvası ali sami yen stadı’nı sessiz sedasız bir şekilde terk ediyor.
kadife bileklerin, sevgi dolu ellerin üzerinde bu kez yıllarca çalıştığı milliyet gazetesine doğru yolculuğa çıkıyor.
istanbul sokakları sakin, istanbul halkı hüzünlü.. gökyüzü sıkıntılı.. güneş ise yüzünü göstermekte kararsız.
istanbul emniyet müdürü mehmet ağar. trafikten sorumlu istanbul emniyet müdür yardımcısı mehmet çetin alp’in aldırdığı süper önlemlerle oktay stadlardan sanraki ikinci yuvası milliyet’e geliyor. kendisini burada spordan sorumlu devlet bakanı ilhan aküzüm, istanbul valisi hayri kozakçıoğlu, gazetemiz genel yayın yönetmeni doğan heper, spor servisi sorumlu müdürümüz şansal büyüka, gazetemiz genel müdür yardımcıları, milliyet spor servisi arkadaşları, gazeteciler karşılıyor.
milliyet’teki uğurlama töreninde kahraman bapçum bir konuşma yapıyor ve “eşsiz sporcu.. büyük insan.. gerçek kral”ın yaşamını, özelliklerini anlatıyor.
milliyet’teki mesai arkadaşları sarı-kırmızı renklerden oluşan çiçekler ile oktay’ı ikinci yuvasından uğurluyor.
oktay’ın üçüncü durağı ise fatih camii.
yollar kesilmiş.. insanlar ayakta.. avlu ise adeta insan seli.. gönüller bir, yürekler yumak olmuş..
gözler yaşlı..
metin oktay, kuşkusuz mutlu..
galatasaraylısı.. fenerbahçelisi.. beşiktaşlısı.. trabzonsporlusu.. sonuçta tüm türkiye hemen hemen herkes orada.
oktay’ın tabutunun üzerindeki galatasaray forması ile fenerbahçe flamasının yanına bu kez beşiktaş’ın ufak bir bayrağı asılıyor.
derken, birer ikişer metin oktay’ın futbolcu arkadaşları fatih camiine geliyor.
bir zamanlar büyük coşku içinde sahaya çıkan.. kimi zaman birbirlerine rakip olan. kimi zaman milli forma altında ulusal başarılar için ter döken futbol kahramanları bunlar. türk futbolunun eşsiz kahramanları bunlar.
onlar da metin oktay’ın veda maçına davetli. ama bu kez onlar heyecanlı. hepsinin dizi titriyor. yürekleri acı dolu.
yaşlı gözlerle metin oktay’a, metin oktay’larına bakabiliyorlar.
kral, sevenlerinin sevgi çemberinde. herkes birbirini eziyor. metin oktay’ın üzerine kapanıyor. kapanıyor . ve de sel gibi göz yaşı döküyor.
devlet bakanı imren aykut, devlet bakanı ilhan aküzüm, shp genel başkanı erdal inönü, istanbul anakent belediye başkanı nurettin sözen metin oktay’ın eşi servet oktay’a başsağlığı diliyor.
tam o sırada tanju çolak fatih camii’ne geliyor. ama gelmesi ile birlikte birkaç kendini bilmezin reaksiyonuyla ortadan kayboluyor.
ve sabahtan beri yüzünü göstermekte nazlanan güneş ortaya çıkıyor.
kral’ın naaşının dini vecibeleri yerine getiriliyor.
fatih camii’nin avlusu ise artık metin oktay’ın sevenlerine dar geliyor. avlu bitiyor, yollar kapanıyor. halk fatih’e sığmıyor adeta.
daha sonra oktay artık son yolculuğu için kozlu mezarlığına doğru yöneliyor.
ama buna inanın imkan yok.
sevenler önüne çıkıyor bu kez.
gidemezsin diye diretiyor.
kimse ona yol vermiyor.
insanlar birbirinin üstünde.
ortada aşılması gereken bir etten-kemikten oluşan baraj var.
kral çaresiz. dini görevliler çaresiz. herkes birbirinin üzerinde. dillerde ise şu şarkı söyleniyor.
“bir şarkısıne sen ömür boyu sürecek, yıllarca dillerden düşmeyecek.”
işte tam o arada. evet, evet yanlış değil tam o sırada kral tabutunda başlıyor gözyaşı dökmeye. o da razı değil veda maçının bu şekilde bitmesine. o da memnun değil, kendisini sevenleri bu denli ansız bırakıp gitmeye.
ama o inanın çok mutlu. artık biliyor ki, çıktığı uzun yolculuğa rağmen, yine kalplerde.
dünya varolduğu sürece de hep gönüllerde.
--- alıntı ---