aynı isimdeki diğer başlıklar:
resim
Metin Kurt
Mevki:Sağ Kanat
Doğum:15.03.1948
Ölüm:24.08.2012 (64)
Uyruk:Türkiye
  • 60
    insan gibi bir oyundan yanaydı.

    insan gibi kuralları olmayan yönetenler arasında.

    insan gibi kalmakta direndi.

    sadece topa değil hayata da insan gibi vurdu.

    ve şimdi çekti gitti.

    belki efsaneden falan saymadılar seni.

    belki öyle fiyakalı tarihin de olmadı.

    ederi unvanıyla kaşelenmiş bu çağda paranın saltanatında ancak ölün "edecek" belki.

    belki seni "anmayacak efsanelerinde" kimse.

    ama güzel abim;

    ne zaman topa vursak insanca yanımızla "fena halde hayata benzeyen" bu oyunda seni hep insan gibi hatırlayacağız...

    uğurlar ola metin abi. uğurlar ola!
  • 5
    galatasaray ve milli takımın eski sol açığı. tüm futbol camiası galatasaraylı olduğunu bilir.
    futbol kalitesiyle tanınmasından çok, futbol düzenine karşı çıkışıyla hatırlanır. zamanında bu direniş kendisinin galatasaraydan gönderilmesine yol açmıştı. şimdilerde, galatasaraydan kovulmayan, metin kurta yapılanların onda biri yapılmayan, metin kurttan yüzlerce kat fazla para kazanmış eski futbolcuların çıkıp abuk sabuk konuşmalarını görünce metin hocanın kıymeti daha iyi anlaşılıyor. ben hiç duymadım galatasarayla ilgili kötü bir şey söylediğini. gazetelerde, televizyonlarda.

    iki kez yollarımız kesişti metin hocayla. birinde, (bkz: yedikule gençlik spor) 2.lige çıkmıştı. metin hocayı getirmişlerdi takımın başına. bense genç takımdayım önceki sezon ve nasılsa beni profesyonel takıma almazlar diyerek başka bir takımla anlaşmıştım, burada adını vermek istemediğim. 18 yaşındaydım be sözlük.
    lisansı almaya gittiğimde, yardımcı hoca 6 tane top getir lisansını al demişti. ben de beklemiştim başkanı, bir abimiz konuşacak diye. o zamanlar 6 tane top, hem de mikasa 18 yaşındaki adam için ciddi paraydı.
    neyse, başkanı tanıyan abi geldi, başkan sonradan geldi yanında metin kurt. sezon falan açılmamış, transferler yapılmaya çalışılıyor falan. ben onu tanıyorum, küçükken izlediğim sol açık, sakallı adam aynen karşımda. geldi elimi sıktı, ben metin dedi. ben de captano.**
    metin hoca, bir ara yardımcı hocayla bir şeyler konuştu. sonra yanımıza geldi, benimle 2 saatten fazla konuştu. seni hiç bir yere göndermek istemiyorum, iyi referans aldım seninle ilgili minvalinde bir konuşma yaptı. en sonunda da ama sen bilirsin diye konuyu kapattı.
    hayatımın en büyük hatalarından biridir metin hocayı dinlememiş olmak.
    daha sonra benden bişey olmadı tabii.

    25 yaşında yine karşılaştık bir takımda hocayla. bu sefer hocam oldu. ama kötü şartlardı. kulüpte para yoktu, transfer yapılamıyordu. takım düştü, bir daha da çıkamadı profesyonel lige zaten. metin hoca takımın düşmesi kesinleşen son maçtan önce istifa etti.

    futbol camiası içinde çok sevilen biri değildir kendisi. geçmişinden ve şimdisinden kaynaklanan halleri bizim futbol camiası içinde pek kabul görmedi. futbolcularla arasında, futbol teknik, taktik gibi asıl işle ilgili sorunlar hiç olmaz. hayatın diğer alanlarını kafaya takmışlarla geçinmek zor metin kurt gibi biri için. adamı yerler burada. metin kurtu kimse yiyemez, sadece yediğini zanneder.
  • 154
    35 yıllık devrim sempatizanı olarak diyorum ki müthiş bir sol adamıdır. önüne kimseyi koymayın yine idare eder. bu adamla, kaleciyi çıkar, kendini çıkar, kaldı mı dohuz? hepsini yerleştir kafana göre. sağ kanadı üçlü kur bence hatta; öyle bir adam.
    mazlumların delice ihtiyacı var bu adama.
    kızıllar yalan söylemez.
    yalan bizi bozar hacı.
    yalan söyleyebilecek kadar büyük ve zengin değiliz. olmadık. olmayacağız.

    sol bizim.
    ortayı, sağı, sosyal demokratı, onu-bunu alın. kimliğim kalsın; milliyetçiliği de sizde kalsın.
    sol bizim.
    gerisi sizin olsun.
    sol, kimsenin uşağı olmaz.
    emekçiden başka...
  • 143
    --- alıntı ---

    "kesmeşeker’in adına yazdığı şarkıda;

    iki şişe ucuz şarap bir tarih yazabilir
    verdiğim tüm sözler bir anda uçabilir
    sıcak bir bira aşk sendikasında
    metin kurt gibi yalnızız ceza sahasında da..."

    ...diyordu solist cenk taner.

    metin kurt yalnızlığı öyle şey bir yalnızlıktır ki, tüm sevdikleriniz size yüz çevirir. emekleri için çabaladığınız insanlar baskı görür ve sindirilir. yıllarca verdiğiniz emekler, döktüğün kan ve ter, bacaklarınızdaki şişlikler hiçe sayılır. yine de siz çıkıp o sinen arkadaşlarınızı hiç suçlamaz, empati yapmaya çalışırsınız…

    metin kurt’u izleyebilen nesil artık 50’lili yaşlarında. 70’lerin başına denk gelen bir efsane, metin kurt efsanesi. şeref tribünün tersindeki kanattan (sağ-sol fark etmez) rüzgâr gibi esen, üst üste çalımlar atan, bol bol alkışlanan bir efsane.

    kurtların kararlılığında çakallara ezilmeden

    kısa kıvırcık saçları ve sakallarıyla politik görüşlerine rağmen kimse bir şey diyemiyordu metin için. “e allah için, adam oynuyordu!” tüm iyi oyununa rağmen, metin kurt hiçbir zaman “sallarım başımı, alırım maaşımı” demedi. bir kurt kararlılığında saldırdı haksızlıkların üzerine. bir kurt kararlılığında ama çarkların ezemediği bir insanmışçasına… bir sendika kurulmasını istiyordu futbolcular arasında. bu sendika, çok fazla güvencesi olmayan, bir sakatlıkta hayatları iki seksen yere uzanan, boş mukavelelere imza atan futbolcuları kollayacak, patronların sömürüsünü engelleyecek ve hak hukuk nedir bilmeyen futbolcu kaçırmalarına son verecekti…
    görünürde her şey güzeldi…

    karagümrük doğumlu kurt daha küçükken başlamış mücadelesine. baba selanikli, anne bulgaristan göçmeni… fakir bir ailenin çocuğu… geçinebilmek için amatör kümede komik ücretlere oynuyor. ağabeyi ismail galatasaray’da oynamasına rağmen aile iyi geçinemiyor. metin, izmir’in altay kulübüne gidene kadar amatör kümenin çilesini çekiyor. ardından ankara’nın ptt kulübüne. oynadığı futbolla parlayınca da galatasaray’a… ama galatasaray’ın ünü bozmuyor onu, aksine büyüklüğünü daha da büyütmek istiyor kulübün. “komünist metin” diyorlar ya, ezdirmek istemiyor arkadaşlarını… ne para babalarına karşı, ne de kulüp kodamanlarına karşı… metin’in hedefi onlar…

    çünkü her zaman babasının lâfını kulağına küpe etmiş. “zayıflara asla bulaşmayın, onları kollayın. biriyle mücadele edecekseniz, sizden güçlü olan biriyle mücadele edin…”

    ilk spor grevi

    1970’te galatasaray kariyerine başlayan metin; gökmen özdenak, yasin özdenak, büyük mehmet ve çilli mehmet gibi isimlerin yer aldığı kadroyla üç sene üst üste şampiyonluk yaşıyor. ve geliyor sıra transfer görüşmelerine. yasin, gökmen ve metin bir arada, aynı odada…

    o dönemde mukaveleler iki yıllık, tek tip. kulüp isterse tek taraflı mukavele uzatabiliyor. istemezse uzatmıyor. uzatmamasına rağmen kulüp izin vermezse oyuncu başka takıma gidemiyor. üç sene üst üste şampiyon olan oyuncuların önüne mukavele koyuluyor ve “hadi iyisiniz yine. 110’lar lira veriyoruz, imzalayın” diyorlar. oysa ki o dönem metin kurt 225 bin lira alıyor. metin ve arkadaşları isyan ediyor. “220 istiyoruz” diyorlar. yönetim vermiyor, 28 bin lira lisans ücretini yatırıyorlar ve sözleşmeyi uzatıyorlar…

    metin kurt iki sene boyunca o paraya oynarken bir yandan da bir hak mücadelesi başlıyor. galatasaray’ın primleri yatırmaması üzerine politik görüşleri ve teorisi kuvvetli olan metin kurt sözcü seçiliyor, arkadaşları onu görüşlerini iletmek üzere yönetime gönderiliyor. ankaragücü beraberlikle kupadan elendikten sonra, bir yönetici “top mu oynadınız ulan, yok prim mirim” diyor ve bağırıp çağırıyor, hakaret ediyor. metin kurt’un isyanı başlıyor! meşhur sakal bırakılıyor…

    arkadaşlarıyla konuşuyor metin ve “bu hakaret hepimize yapılmıştır. benimle misiniz?” diye soruyor. hep bir ağızdan cevap geliyor, “seninleyiz…” ilk eylem antrenmanda yarım saat boykot. türk spor tarihinin ilk grevi…

    yönetici turgan ece yanına çağırıyor kurt’u “futbola da anarşiyi soktunuz. elebaşı da sensin!” diyor.

    “evet” diyor metin kurt, utanacak bir şeyi olmadığının farkında. büyük mehmet ve gökmen özdenak da azarı yiyorlar metin’in deyimiyle ‘genereal turganko’dan.
    `

    terim düzgün insandır

    “bizimle misiniz” diye soruyor tekrar ‘komünist metin’ arkadaşlarına soyunma odasında. olumlu cevap alıyor. kaptan yasin özdenak’la beraber basın toplantısına gittiklerinde, bir de bakıyorlar ki takım kampa girmiş, tüm “evet” diyenler, koşmaya başlamışlar bile… kadro dışı kalıyor metin kurt… fatih terim’in yönetime yakın durarak arkadaşlarının aklını çeldiği söylentileri bugün dahi sıkça tekrarlansa da –hatta metin kurt’un ağzından terim’e karşı söylenen olumsuz lâflar olduğu güvendiğimiz birkaç isim tarafından söylense de- o bir röportajında “fatih düzgün bir insandır. o zaman özel bir işi için adana’daydı” diyor.

    tribünler bu olumsuzluklara rağmen metin, yasin, mehmet diye tempo tutuyor, kadro dışı kalan diğer oyuncuların ardından. “mücadelemiz haklı” diyor kurt kendi kendine… bir gün gazeteyi bir açıyor ve yasin ile mehmet’in özür dilediğini görüyor. “beynimden vurulmuşa dönmüştüm” diyor kurt o an için. meğer abdi ipekçi oyuncuları çağırıp, “metin kurt iyice sola kaydı, onun işi bitti. siz kendinizi kurtarın” demiş. işte böyledir metin kurt yalnızlığı… yalnız bırakılmışlığı…

    “68 kuşağından geliyorum” diyen metin kurt, daha sonra ptt ve kayserispor formalarını giydikten sonra futbolu bıraktı. sonrasında spor-sen’i de kurdu, spor-emek-sen’i de ve bir öncü oldu. türkiye komünist partisi’nin istanbul milletvekili adayı olsa da seçilemedi. yılmadı, maden işçileri için para topladı, sosyal projelerden geri kalmadı. hayatının büyük bir kısmında, işçi sınıfının üstüne vuran kızgın güneşin, gölgelerle yer değiştirmesi için çalıştı. artık aramızda yok metin kurt. ama her temas iz bırakıyorsa, “futbol arsada güzel, borsa da değil” diyen metin kurt da iz bırakmıştır bir şekilde futbol dünyamızda… allah rahmet eylesin.

    doğum tarihi: 15 mart 1948
    ülke: türkiye (26 milli maç, 4 gol)
    pozisyon: sol kanat, sağ kanat, forvet arkası
    öne çıkan özellikler: hız, çalım, top tekniği, pas, oyun zekâsı
    boy: 1.79 cm
    oynadığı takımlar: altay (66-67), ptt (67-70), galatasaray (70-76)
    kayserispor (76-79), türkiye milli takımı (1988-2004)

    --- alıntı ---

    ''futbol arsada güzeldir, borsada değil.'' ruhun şad olsun metin kurt...
  • 210
    çok sevdiğim biridir. beraber yemek yemişliğimiz, sohbet etmişliğimiz vardır. ofisini hazırlarken bizzat kendim odanın temizliğini yapmış düzenini kurmuş biriyim.

    çok temiz bir insandır. her söylediği, her eylemi ileriye dönük biriydi. korkmanın, yerinde saymanın, geride durmanın düşmanı olmasına rağmen yüzündeki hüzün hep vardı. o yorulmuşluk hissini en çok metin abinin yüzünde görmüştüm.

    galatasaray metin kurt ve metin oktay'ların gönül verdiği bir camia. bu gurur bize yeter.
  • 7
    büyük futbolcudur. üst üste 3 yıl şampiyonluğumuzun başından sonuna mimarlarından birisidir.

    1970 1971 sezonunda bize ptt'den önce kiralık, bir yıl sonrada 2 yıllık sözleşme yapılarak gelmiş olup, 1973 1974 sezonunun başında kulüp yönetiminin, o zamanki yönetmeliklerden aldığı güçle klüp lehine sözleşmeyi uzatma maddesini kullanarak rızası hilafına sözleşmesini uzatma isteğine isyan etmiştir.

    aslında metin kurt olayı şöyle başlamıştır. o zamanlar yönetimler yönetmelikten doğan haklarını kullanarak futbolcuyu ister atar ister satardı. eğer sözleşmesini uzatmak isterse de kendisi bir miktar belirler ve futbolcunun önüne mukaveleyi uzatarak imzalamasını isterdi. futbolcu da iyi ve uslu bir çocuk olursa az da olsa parasını almaya çalışır, primlerini filan alabilmek için de yöneticilerin önünde el pençe divan gezinirlerdi.

    işte metin kurt ilk olarak buna karşı çıktı. o tarihe kadar kimseye saygısızlığı ve terbiyesizliği görülmemiş örnek bir adamdı zaten. tek isteği vardı, bu mukavele imzalamadan önce karşılıklı konuşulup anlaşılması. yönetim aslında ona da diğer futbolculara verdiği miktar olan 100.ooo.-tl yi değer olarak biçmişti. işte metin'in bu isteği üzerine çarşı karıştı.

    rakamı da verelim. diğer futbolculara 100.ooo.- tl civarında bir para verilirken, metine bu zoraki uzatma karşılığında 30.000.-tl verilmiş olup, isyanı karşılığında aradaki farkın telafi edileceği sözü ile yarım sezon oyalanmasına rağmen ödeme yapılmayınca 1973 1974 sezonunun ortasında metin bu haksızlığa sessiz kalmamış ve türkiyeyi ayağa kaldırmıştır.

    işte bundan sonrası tam bir film olmuştur. o zamanki köleci zihniyet bu arzusu hilafına düşük ücretle sözleşmesini uzatma işini 1975 1976 sezonunun sonuna kadar uzatmış olup bu arada sık sık cezalar, prim ödememeler ve kadro dışı bırakmalarla metin'i süründürmüştür. 1976 1977 sezonun başında bonservisini kayseriye satarak ta metin'e ölümlerden ölüm beğendirmiştir.

    hayat ne kadar garip;
    metin kurt'un o zaman toplum tarafından dışlanmasına neden olduğu talepler, bugün tüm futbolcularımız tarafından hak olarak kullanılmakta. ilk olmak böyle bir şey ister.

    haaaa.. aklıma gelmişken.. lakabı için;
    (bkz: gladyatör)
  • 3
    --- alinti ---

    unutulmaz aslanlardan

    vecdi çıracıoğlu’nun ‘gladyatör’ kitabının konusu metin kurt, 70’li yıllarda üst üste üç kez şampiyon olan galatasaray’ın önemli isimlerindendi.

    okuryazar takımı arasındaki futbolseverlerin çoğunun, sahici futbolcularla sıcak temas sağladıklarında elleri ayakları kesilir. ergence kabararak heyecanlarını gizlemeye çalışırlar ama aslında o an, kurdukları kuracakları bütün cümleleri şu karşılarındaki gencin bir vücut çalımına feda etmeye hazırdırlar. hele sohbeti koyultabildiklerini, mevzuları derinleştirebildiklerini gördüklerinde... vecdi çıracıoğlu’nun bursa’da ders çalışmaya gittiği bir çay bahçesinde kitap okurken görüp şaşırdığı milli futbolcu metin kurt’la tanışması, böyle bir tatlı gerginlikten azadeymiş, belli. vecdi çıracıoğlu daha yazar olmamış, mühendis çıkmamışken, futbol yıldızları henüz fanilerin milyarlarca ışık yılı uzağında değilken... bu erken tanışlığın demlene demlene hasıl ettiği dostluk, geçen ay bol sulu bir meyve verdi: vecdi çıracıoğlu, metin kurt’un hikâyesini onun dilinden anlatarak kitaplaştırdı: ‘gladyatör’ (everest yayınları).

    ‘halka en yakın yer’de
    metin kurt’un herhangi bir eski futbolcu olmadığını ‘şimdiki kuşaklar’ da bilsin ne olur! 26 defa a milli, galatasaray’ın üç sene üst üste (1970-73) şampiyon olan takımının temel taşlarından olan bir yıldızdan bahsediyoruz. zamanının ilerisinde bir çizgi açığı. ‘halka en yakın yer’ diye seviyor kendisi, uzun deparları ve sert ortalarıyla şenlendirdiği o güzergâhı. sakalıyla zarif bir asi olduğu kadar, tıraşlı (ve uzun favorili) yüzündeki aydınlık şahin bakışıyla da ‘şık’ olan bu fevkalâde futbolcunun, esas saha dışındaki tavrıyla sıra dışı olduğu da unutulmasın. ptt’de genç bir topçuyken genel kaptanın hoyratlığına meydan okuyan, bir milli maç öncesi hezimet beklentisiyle futbolcuları horlayan basını protesto eden açıklama kaleme alan, galatasaray’da şöhretken yöneticilerin dayattığı sözleşmeye itiraz eden ve onlarla kamuoyu önünde tartışmaya giren bir adamdan bahsediyoruz. (kitapta görürsünüz, demeçleri, çoğu sendikacınınkinden, siyasetçininkinden oturaklı.)
    kitabın adı, tahmin edileceği üzere, futbolcularla gladyatörler arasında kurulan malûm benzerliğe dayanıyor. vecdi çıracıoğlu, antik gladyatör düzeninin, futbol endüstrisiyle çağrışıma elverişli bilgilerini mayın gibi döşemiş dipnotlara. gladyatör mecazının hiç de boşa kullanılmadığını görüyorsunuz. 60’larda, 70’lerde soyunma odalarında ‘heyecan hapı’ adıyla ikram edilen dopingi ve yarattığı futbolcu posalarını anlatan satırları da bu fasıldan düşünün.
    nostaljikler ve melankolikler, metin’in futbolcu oluş hikâyesini okuduktan sonra kitabı dizlerine bırakıp nemlenen gözlerini ufka dikebilirler. kuvvetlenmek için kemik iliği soğuruşu, yokuş yukarı koşarak, belediye otobüsleriyle yarışarak idman yapışı, eski yerli film tadında sahneler.

    ‘sağ’dan da destek var
    keşke galatasaray’dan sürüldüğünde gittiği kayseri’deki macerasına, anadolu’nun futbol ortamına ilişkin gözlemler kitapta beş-altı paragraftan ibaret kalmasaymış.
    islâm çupi, 22 temmuz 1973’te, dönemin türk sağının resmî gazetesi olan tercüman’da metin kurt’a destek vermişti. bu manifestoyu, üstadın seçme yazılarının üçüncü kitabında bulabilirsiniz (‘mağlubu anlatmak’, iletişim, derleyenler barış karacasu ve yavuz yıldırım). spor basınımızın arşivinden kaldırılan bir sopalı pankart mahiyetindeki bu yazının uvertürü, çupi’ye rahmet, metin kurt’a selâm, vecdi çıracıoğlu’na teşekkür olsun: “spor basınına göre futbolcu sadece koşan, topu karşı kaleye götüren, kendi ceza sahası içindeki tehlikeleri taşıyan, hamallığa vücudunu kurmuş bir ‘kramponlu bebek’tir. sadece saha içinde kazanmayı düşünecek, stadın dışına çıktığında ise ‘ben sömürülüyor muyum?’ sorusunu soramayacak, yarattığı değerle onu satın alan fiyatın zıtlaşıp zıtlaşmadığını araştırmayacak, ‘ben neyim, nereye kadar varım?’ kurcalamasını yapmayacak, kısaca kafasını fötr şapka gibi vestiyere bırakıp, boynundan yukarısı olmayan bir jönün(!) hödüklüğü içinde takvim yaprağı koparıp duracak. boş mukavelelere atılan ve insan uyanışının çok gerisini tarif eden manzaralara flaş ve kalem patlatanlar için metin kurt, futbolumuzda esmeyen kafaların üzerinde çalan bir alârm zilidir. metin kurt, renk aşkı denen bir sosyal körlüğün, sırt sıvazlama denen afyonun günümüzde insan mutluluğu için yetmeyen ‘donmuş haklar’ olduğu şuuruna varmış bir isyanın kişisidir. metin kurt, türkiye’de ‘futbolcu aklı aut çizgisine kadar devam eder’ şeklinde tarif edilen saha inşasının haklarına birtakım boyutlar kazandırmak istediği için sivri adam olmuştur.”

    "aut çizgisinde bitmeyen bir akıl", tanıl bora - radikal, 13.10.2009

    --- alinti ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın