faul pozisyonlarının ardından bir kaç saniye bekleyen hakeme hemen her pozisyonda isyan eden sunucu kişilik. bizim lehimize ya da aleyhimize fark etmez, adam doğru olanı yapıyor ama ligimizde oyunu sürekli durduran, kendisini maçın önüne çıkaran, oyunu düdük şovuna çeviren hakemlere o kadar alışmış ki hakemin yaptıkları olağan dışı geliyor.
örneğin van aanholt’un rakibinin darbesiyle yerde kaldığı, hakemin bir kaç saniye bekleyip sonra düdük çaldığı bir pozisyon var. “hakem sakatlığın durumuna göre düdük çalıyor.” dedi. bir de milinkovic-savic’in sanırım nelsson’u ceza sahası içinde düşürdüğü bir pozisyon var, top yere indi, immobile’nin önünde kalınca hakem faulü verdi, “faul pozisyonlarında saniyelerce düşünüp öyle karar veriyor.” dedi. yahu adam zaten olması gerekeni yapıyor; aanholt’un pozisyonunda belki oyuncu düşüp kalkacak, biz o esnada kontratağa çıkacağız ya da nelsson’un pozisyonunda bizim oyuncularımızdan birisi topa tam hakimiyet sağlayıp ileriye bir uzun top atıp tehlike oluşturacak, neden kessin adam pozisyonu? yukarıda belirttiğim gibi alışmış türkiye ligi’nde akan oyunun habire durdurulmasına, doğru uygulama adama yanlış geliyor. ligimizin kalitesini düşüren, oyunun masal saatine dönmesine neden olan en büyük etkenlerden bir tanesi bu olur olmaz düdükler, avantaj kuralı fiilen ortadan kalkmış gibi sanki.
(bkz:
9 aralık lazio galatasaray maçı)
öte yandan, bakın ben bizimle güzel anıları olan, aklımızda kalan unutulmaz anlarda fondaki sesin sahiplerini kolay kolay eleştirmem, olaya biraz duygusal bakarım. örneğin levent özçelik, eskisi gibi maç anlatabiliyor mu? hayır. ama sağda solda kötü şeyler de yazmam. uefa kupası finali, süper kupa finali ona ömür boyu iltimas geçmeme sebeptir. bir başka örnek, ercan taner. yaşlandıkça sesi çatallanmaya, olur olmaz yerde bağırmaya ve gün geçtikçe maçları abartılı sunmaya başladı ama gözümün önüne o kadar maç gelir, rahatsız olsam dahi levent özçelik gibi onu da açık açık eleştirmem. fakat bu adam, unutulmaz 2006 şampiyonluğumuzda son dakikalarını ağlayarak sunduğu kayserispor maçının sunucusu olmasına rağmen maç anlatımı inanılmaz derecede itici geliyor. topçunun ismini uzata uzata söyleme mi dersin, anlamsız yükselişler mi dersin, sonu gelmeyen devrik cümleler mi dersin, uyuya uyuya maç anlatma mı dersin, garip garip yorumlar mı dersin, ne ararsan var. “kerem kerem kerem kereeeeeem… (5 saniye sessizlik) topu ayağından… biraz fazla açınca… kaptırdı.”. ya melih abi, o 5 saniye içinde kerem’e ne oldu? çocuğu uzaylılar mı kaçırdı, buharlaşarak kadrajdan mı çıktı? nedir bu?
bakın yine ekranlarda görelim kendisini, uçankuş olur, televole olur, spor yorum programları yine olur, sima olarak ekrana yakışıyor, e gençliğimizin en güzel yıllarından da kendisine aşinayız,
akın sel gibi silinip gitse üzülürüm ama maç anlatma be abi. olmuyor işte.