zeki önder özen’in
roberto carlos ile bir anısı var. başta
roberto carlos’dan çok çekinirlerken adamın idmanda ne deseler yaptığını, son derece mütevazi ve ılımlı olduğunu falan görüyorlar. bir gün uçakta dayanamıyor soruyor “ya sen los galacticos’da oynadın, tarihin en iyi sol bekisin. nasıl bu kadar mütevazisin?” diye. carlos da diyor ki “gerçek süper starlarla bu konuda sıkıntı yaşamazsın. sıkıntıyı kendini star zannedenler çıkarır.” diye.
dinlerken aklıma direkt
icardi geldi. bu adam gerçek bir dünya starı. aurasıyla, futboluyla, iletişimiyle, tavrıyla falan. ve prime döneminde. kulağa korkunç geliyor; ama dünya’nın aktif en iyi bir kaç forvetinden birisi galatasaray’ın forvetinde oynuyor.
tekrar ve ayrı paragrafta şu cümleyi yazmak istiyorum; dünya’nın aktif en iyi bir kaç forvetinden biri, hem de prime döneminde,
galatasaray’da oynuyor. bonservisi bizde. korkunç yahu. çünkü galatasaray budur.
euro,
dolar 30’lara dayanmışken oluyor bu olay. hep söylüyorum; biz elimizdeki markanın değerini gerçekten bilmiyoruz. merkantalizm görmüş topraklardaki marka pazarlama yeteneği bizde olsa türk büyüklerinin; ama özellikle
galatasaray’ın 7 düvelde fanatikleri olurdu.
ama işte bazen her şey kafayı takmış bir adama bakıyor.
erden timur diye vizyoner bir genç adam çıkıyor, “galatasaray” markası ne demek biliyor ve gerekenleri tek tek yapıyor. bakıyorsun dünya’da galatasaray konuşuluyor. forvetin
icardi oluyor. youtube’da “
icardi’nin dirilişi” videoları çekiyor yabancı hesaplar.
dönelim icardi’ye. gelmeden önce çok çekincesi olan vardı. çünkü kendini yıldız sananların egolarını çok çekti bu ülke. deplasmana gitmem diyenlerden, sahada dolananlara.
icardi de öyle sandı insanlar. fakat geldi gol attı, asist yaptı, takımı kaynaştırdı yetmedi en zorlu anadolu deplasmanlarında hücum prese en önde başladı. çünkü
carlos’un tarif ettiği gibi çakma değil gerçek bir süper yıldız.
aşığız ulan sana arjantinli.
romanya ekolü sonrası
arjantin ekolü bile başlayabilir bu takımda sırf senin yüzünden. nitekim paredes falan gelse belki de başlayacaktı. çok star gördük.
drogba,
sneijder,
melo,
falcao vs. bir kaçı hariç hala severiz birbirimizi. mesela
drogba’nın gönüllü elçimiz gibi çalıştığını bilmeyen kalmadı.
sneijder gelirken tuttuğumuz nöbetleri giderken girdiğimiz hüzün nöbetlerini falan kim unutabilir? fakat seninle başka bir uyumumuz var be ırz düşmanı. sanki yolumuz hasbelkader kesişmiş gibi değil de allah daha baştan yazmış birbirinize en ihtiyaç duyduğunuz zamanda kesişecek yollarınız ve çok seveceksiniz diye. profesyonel futbolcuların aidiyetine çok inanmam. ama mesela senin geçen sezonun son haftalarında oyun durduğunda
ultraslan “
aşkın olayım” söylerken girdiğin halleri, hafif utangaç; ama hayranlık dolu bakışını, vücut dilini gören biri de seni normal bir profesyonel futbolcu olarak değerlendirmez. ben o tavırlarını görünce inanmıştım bir şekilde kalacağına. sevenleri üzmedin.
ve en çok da
falcao faciası falan derken büyük futbolcu isminden çekinir hale gelen taraftarı yeniden
galatasaray’a yakışır seviyedeki isimleri kabullenir ve arzular hale getirdiğin için seviyorum seni. benim kendi hesabıma
muslera,
melo,
hagi,
icardi şu ömrümde gördüğüm ve aşık olduğum yabancı oyuncular. ama kabul etmek gerekir ki
berk göl’ün dediği gibi taraftarın
hagi’den sonra en çok sinerji yakaladığı yabancı futbolcu
icardi. elbette
muslera’yı ayrı tutuyorum; çünkü
muslera artık zaten
galatasaray ile bütünleşti. 13 yıl kalede olmak ne demek?
muslera artık başka bir şey oldu zaten, çok başka. prime dönemde dünya’nın sayılı kalecilerindendi ve tüm prime dönemi bizde geçti. dolayısıyla muslera - hagi gibi isimleri kıyas yapmak mantıksız bunlar galatasaray için artık lügattaki kelimeleri kifayetsiz kılan adamlar.
icardi de bu seviyeye 1 senede ne kadar gelinebilirse o kadar yanaştı. allah nazardan saklasın, bu aşkın sonu kulübün sayılı efsanelerinden olmaktır. efsaneler genelde belli bir sene izledikten sonra efsanelikleri kabul edilir işin mantığı gereği. bunu yazıyorum; çünkü her şeyiyle bir efsanenin tarihte yer edişine tanıklık ediyoruz. tadını her saniye her salise çıkaralım.
ben entryi artık bitireyim beraber sokaklara kulak verelim. sokakta top oynayan 5 yaşındaki koyu fenerli, hasta beşiktaşlı babanın oğlu gol atınca aşkın olayım söylüyorsa elleri kulak arkasına atıp zaten konuşmak da gereksiz artık. icardi nedir en güzel çocuklar anlatıyor yine.