resim
Mário de Jardel Almeida Ribeiro
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Santrfor
Yaş:51
Boy:1.88
Uyruk:Brezilya
  • 526
    en büyük şanssızlığı uyuşturucu, alkol ve o dönemki karısı olan futbolcu.

    düzenli bir aile hayatı olsaydı belki uyuşturucu ve alkol batağına saplanmazdı bilemiyoruz tabi ki ama jardel gibi bir yeteneğin futbolda çok çok kısa anılar bırakması insanı üzüyor.

    kendisini futbola vermiş olsa muhtemelen bize gelmezdi, gelseydi de tüm gol rekorlarını alt üst edip giderdi. günümüz futbolunda yeri yok ama o zaman için jardel gibi oyuncular leblebi gibi gol atardı. (sadece gol atıyor diye eleştiri yağmuruna tutuluyordu)

    doya doya bir sezon bile izleyemedik.
  • 527
    valla futbol bilgisi tanju, maradona ve hagi ile sınırlı 70 yaşında ki babam bugün hala messi, ronaldo kimdir bilmez ama kazayla olurda tv' de maç görürse jardel olsa kaçırmaz atardı onu diye söylenir. kısa dönemde bence inanılmaz iz bırakmış bir golcü. nasıl kaçırdık, nasıl çöp topçular için bedavaya gönderdik hala aklım almıyor. süper kupa finali ve süper mario jardel repliği ile muhtemelen 50 yıl sonra bile * hatırlanacak futbolcu.
  • 528
    o dönem yanılmıyorsam ntv'de, haftasonları uefa şampiyonlar ligi röportajlarının türkçe dublajı yayınlıyordu. kendisinin konuk olduğu programda; "futbolda ne kadar iyi oynadığınızın, ne kadar topa hakim olduğunuzun, ne kadar pozisyona girdiğinizin skor açısından bir önemi yoktur. gol atmanız gerekiyor. ben de bunu yapıyorum; evet oyunun diğer yönlerinde zayıflıklarım var. ancak benim görevim gol atmak ve ben de bunu yapıyorum." demişti.

    uluslararası arenada, prime döneminde olup da türkiye ligi'ne transfer edilebilmiş başka bir ismi hatırlamıyorum. kimi düşüşe geçtiğinde, kimi yaşı ilerlediğinde, kimi kadro dışı bırakıldığında bu topraklara geldi. ama jardel, real madrid'i şampiyonlar ligi'nde tokat manyağı yaptığı yılın yazında bu kulübe gelmişti.

    hepinizde az çok olmuştur; çocukken olmayacak transferler hayal edersiniz, kadro mühendisliği yaparsınız. işte jardel'in transfer söylentileri çıktığında yok artık o kadar da olmaz dedirtmişti. yani o çocukluk hayallerinde bile gerçekçi gelmiyordu. şimdi geriye dönüp bakınca oyun yapımıza tamamen zıt bir isim olmasından ötürü yanlış bir hamle olduğunu düşünüyorum. özellikle hagi ve jardel gibi oyunun savunma kısmında yok hükmündeki iki isimle sahaya çıkınca diğer oyunculara binen yük daha da artmış ve takım içi huzursuzluklar zirve yapmıştı. ancak o dönem bunların konuşulmadığı, cem uzan'ın şovuna dönen bir transfer süreciydi.

    gelelim ayrılış hikayesine. üzülerek burada faruk süren'e ve yönetimine efsane dendiğini çok gördüm. 2000 yılı yazında, transfer döneminde çeke yanlış rakam yazarak fazladan ödeme yapmamızı sağlayan da yardımcısı mehmet cansun'du. jardel'i yok pahasına elden çıkartırken jardel'in gelecek yıllarda alacağı yıllık ücretlerden kurtuluşumuzu sanki bonservis geliri elde etmişiz gibi anlatan da bunlardı. adam sporting lizbon'a gittikten sonra da porto'da kaldığı yerden devam etti. 16 milyon euro'ya alıp 5 milyon euro'ya bu adamı elden çıkardık. üstelik bir önceki yıl içinde porto'nun yaptığı muazzam teklifi reddetip aynı yılın yazında elimizle lizbon'a ikram ettik.

    bu çapsızların yaptığı onca skandal iş varken efsane olarak anılmaları koyuyor.
  • 530
    kendisi bize transfer olmadan, bir sezon önce star tvde cumartesi günleri yayınlanan şampiyonlar ligi magazin programında kendisini izlemiştim. izlerken de, içimden keşke bizim olsa diye geçirmiştim. bir sonraki sezon geldi bize ama biz kendisini 1 sezon kullandıktan sonra hastalıklı muamelesi yaptık her zamanki gibi ve birbirinden çöp 3 futbolcu karşılığında sporting lizbona verdik. onlar da, keriz silkeledik diye düşünmüştür.
  • 532
    bay xg. bu adam doğru açıyı yakalıdığı anda en temiz vuruş ile golü elde ederdi. gol atmak söz öbeği kendisi için hafif kalır. elbette her yeni transfer söz konusu olduğunda geçmişten bir isim adettendir ki yad edilir fakat mario jardel talihsiz bir kaç maçı hariç ve uefa' nın en üst organizasyonları dahil olmak üzere sürekli gol atan bir makinadır, ayrı tutmak gerekir.
  • 533
    dergilerden o hafta ne yaptığını takip ettiğim bir adamdı ve takımımıza gelmişti. çocukluğumun en büyük sevinçlerindendir kendisi. küçük arkadaşlar bilmez, türkiye'ye değil yıldız, adını bildiğin oyuncu çok nadir gelirdi doksanlarda ve iki binlerin başında.

    öyle sivasspor'un her yıl bir eski star oynattığı, her anadolu takımında bir tane dünyada bilinen ismin olduğu günler gibi değildi. fenerin yıldızı viorel moldovan'dı öyle düşünün. kenneth anderson en büyük transferleriydi.

    hikaye kısa sürse de hep çok güzel hatırlamışımdır kendisini. porto'daki prime dönem falcao neyse, kendisi de o dönem en az o durumdaydı.
  • 535
    işte bu adamın bize geldiği yaz hazırlık maçları vardı onları izliyorduk. lan adam iki metreye koşmaz mı? aha dedik ayvayı yedik bu ne. işte bir yandan diyorlar adam golcü hazırlık maçlarında kendini yormuyor ligde görün siz onu falan. dedik inşallah ama zor.

    neyse sonra ağustos sonu geldi. malum bir önceki sene uefayı aldığımız için avrupa süper kupası oynayacağız. rakip de real madrid. kupa da real madrid'in müzesinde olmayan tek kupa. işte o zamanlar real madrid, milan, juve gibi takımlarla oynardık :(

    maç başladı. baya baya iyi oynadığımız maçı bu arkadaşın iki golüyle 2-1 kazandık. ertesi gün ispanyol gazetelerinden biri şu başlığı atmıştı: "tek fark 9 numara"

    işte bu başlığı attıran adamdır.

    ps: adamların 9 numarası, aslında 7 numarayı giyen rauldu. gerisini siz hesap edin.
  • 536
    real madrid'in ve casillas'ın korkulu rüyasıydı. bize gelmeden önce porto'dayken real madrid'e iki maçta 3 gol atmış. bize geldi, süper kupa maçında real madrid'e 2 gol attı. daha sonra şampiyonlar ligi'nde çeyrek final eşleşmesinde de 1 gol daha attı. kafayla gol atardı, karşı karşıya atardı, arka direkte boş kaleye atardı, ceza sahası dışından voleyle atardı. atılabilecek bütün gol çeşitlerini atabilecek bir golcüydü. galatasaray formasıyla izlediğim için mutluyum.
  • 537
    hala bu adamın elimizden bir çuval un parasına kaçısına acıdığım kadar hiçbir batık transferi acımadım.
    17milyon euro verdiğimiz adamı bize mpenza, horvath, spehar diye 3 tane sakat adam verip aldılar ya la. üstüne bi 5 milyon verdiler onu da 82 taksite böldüler. galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en büyük kazığı bu satıştır. cm’de bile satamıyordun o çöp üçlüyü, resmen bize ellerindeki bam üçlüsünü paket yapıp çakmışlar biz de para yerine saymışız bu çöpleri, olacak iş değil.
  • 539
    etkileşim almaktan hoşlandığından mıdır yoksa gerçekten galatasaray'ı sevdiğinden midir bilmem ama instagram hesabını genellikle galatasaray ağırlıklı kullanan, kendisine doyamadığımız brezilyalı eski efsane santraforumuzdur.

    son story'sinde re re re ra ra ra'nın remix versiyonuna eşlik ediyor:
    https://instagram.com/...igshid=1oe7omaucpuh3
  • 545
    hakan şükür sonrası galatasaray taraftarını sudan çıkmış balığa döndüren abimiz. saha dışı ayrı tabi ama o dönem hakan şükür tipi santrafor dedirtecek kadar apayrı bir oyuncuydu. pres yapan, hava topunun her türlüsünü alıp saklayıp takımının ileri gelmesine vakit sağlayan, alan boşaltan, gol atan komple bir paketti.

    o hakan şükür takımdan bedelsiz olarak ayrılmış, biraz da sürpriz şekilde. yerine o dönemin yaklaşık 2 sezonluk transfer bütçesine denk bir parayla bu abimiz gelmiş. tabi günümüzdeki gibi 10 yaşında çocuk sana brezilya ligi'nden scout raporu çıkarmıyor. eurosport'ta pazartesi geceleri yayınlanan eurogoals programını izleyen bir azınlık hariç türkiye'de kimse bu abimizi tanımıyor. üzerine bir de hazırlık maçlarında "ne yapıyor ya bu?" dedirten bir görüntüde olunca hakikaten taraftara yazın ortasında bir soğuk duş aldırmıştı bu abimiz.

    st. gallen deplasmanında attığı iki golle galibiyeti getirince kendisini ve kendisini takıma getirenleri yerden yere vuran gazeteciler bir anda "uyum sürecini tamamladı" demeye başladı. ertesi hafta sami yen'de 7-0 biten maçta erzurumspor'a yazı ile beş tane sallayınca hakkındaki soru işaretleri silindi, hele bir de bir sonraki hafta belalısı olduğu iker casillas'a iki tane atıp süper kupayı da getirince "süper mario jardel"e evrildi. nitekim hagi'nin 40 metreden koyduğu efsanevi monaco maçında attığı golden sonra sabri ugan'ın da bu şekilde anons etmesiyle o lakap türkiye çapında üne kavuştu.

    çok enteresan bir adamdı. helikopterle florya'ya inmesiyle başlamıştı galatasaray kariyeri. bir masa başında föy dosyaya imza pozu verip akabinde arkadaki bayrağı öpüp sahaya çıkıp yalandan top sektirmeli imza merasimlerine alışmış türk futbol seyircisi için muazzam bir olaydı. zaten o günden sonra öyle sükseli bir ilk adımı görmek nasip olmadı.

    hazırlık maçlarındaki görüntüsü de enteresandı. neredeyse düzgün koşamıyor gibi görünen, 10-15 metreden fazla aksiyon almayan bir havası vardı. lucescu'nun yönetimi arayıp "ya bu adam iyi bir futbolcu değil galiba" dediğini, yönetim kurulunun teminatı iptal etme çabalarını yıllar sonra socrates dergi röportajında öğrendik ama hakikaten garip bir tarzı vardı. en bariz örneklerden biri kadıköy'de normal süresi 4-4 biten efsanevi kupa maçında* attığı gol ve kaçırdığı penaltıdaki yürüyüşüdür.

    ama bir şekilde golleri sıralıyordu. en başta ayağıyla şut çeker gibi kafa vuruşları vardı. hatta sırf o manyak kafa gollerine devam edebilsin diye championship manager oyununda normalde hiç zıplamamasına rağmen jumping'i 19-20 arası gidip geliyordu. bursa'da emekleyerek attığı kafa golünden tut beşiktaş'a diklemesine uçarak attığı kafa golüne, aziz başkan'ın videosunu izlettiği strum graz maçında neredeyse sıfırdan attığı kafa golünden st gallen'e neredeyse penaltı noktasından attığı kafa golüne kadar bu alanda geniş bir yelpaze sundu.

    kafanın yanı sıra yarı vole tarzı golleri de severdi. mesela san siro'da milan'a attığı gol, yine kadıköy'deki maçta neredeyse ceza yayından attığı no look vole... hatta yanılmıyorsam siirt jetpaspor'a da öyle bir golü vardı, ya da belki ankaragücü'dür. biraz abartırsak sami yen'de rangers'a neredeyse 25 metreden gelişine vurduğu şutla atttığı garip gol bile sayılabilir.

    tabi en bilinen ve hala anlatılan özelliği, bir şekilde doğru yerde doğru zamanda olabilmesiydi. real madrid'e attığı altın gol ile bunun ilk sinyallerini vermişti aslında. defanstan seken toplar, kaleciden seken toplar, bazen ıska geçen rakibin arkasına geçen toplar bir şekilde bu abimizi buluyordu. üstelik bunu "koşmuyor" dedirten temposuna rağmen yapmayı başarıyordu. bu özelliğinin ekmeğini yiyen bir diğer isim hakan ünsal oldu. birinci fatih terim döneminde 103 maçta 10 asisti olan bu abimiz, jardel'in bir şekilde ceza sahasına gelen her topu gol yapma potansiyeli sayesinde 15 maçta 5 asiste ulaşmıştır o sezon.

    uzun lafın kısası golün her türlüsünü attı bu abimiz. kafayla attı, sağıyla attı, soluyla attı, yerde sürünürken attı, ceza sahasının dışından attı. hatta hızını alamadı işte böyle her sene böyle milan'a da böyle koyarlar aman tezahüratından gaza gelip tarihin en yavaş driplingiyle bile gol attı. 43 resmi maçta 34 gol 5 asist yaptı. üstelik bunu takımda bir önceki sezonun türkiye gol kralı varken yaptı.

    ama işte enteresan bir adamdı. saha içinde ne kadar başına buyruk ise saha dışında da o derece kılıbığın bayrak tutanıydı. karısının* dizinin dibinden ayrılmayan, sözünden dışarı çıkmayan bir yapıdaydı. karısı da birazcık zor bir karakter olunca saha dışında bir türlü mutluluğu bulamadı.

    (bkz: #2909832)

    üzerine bir de soyunma odasında emre belözoğlu ve o dönemki manevi abisi okan buruk'tan dayak yedi. kendisinin yıllar sonra paylaştığı fotoğraflarda malum şahsın yüzünü sansürlemesiyle tekrardan gündeme gelen bu olay iddialara göre efsanevi real madrid maçı sonrası soyunma odasında yaşandı. zaten o maçtan sonra doğru dürüst kadroya giremedi, hakkında net bir açıklama da hiçbir zaman yapılmadı. serkan aykut'un golleri arka arkaya sıralamaya başlaması, ankaragücü maçında yaşanan o kansız satışı ve ligin sonunun etkisiyle yeteri kadar konuşulmadı.

    yaz döneminde sessiz sedasız şekilde karısının peşinde portekiz'e döndü. sporting lizbon'dan kendisine bir yıl önce ödenen bonservisin üçte biri kadar bir para ve mbo mpenza robert spehar pavel horvath üçlüsünü aldık. ikisi sıfır dakika forma giydi, horvath ise malatya ve beşlik olduğumuz bursa deplasmanlarında 45'er dakika oynadı. totalde yaklaşık 3 senelik transfer bütçesi eksiye girerken üzerine apar topar gönderilen bu üç oyuncuyla davalık olduk. neticede o 3 transfer sezonu bütçelik zarar bir daha hiç kapanmadı. ama öyle umarsızca gol atan bir forvet de bu topraklara bir daha gelmedi...

    sen ne süper mario golcümüzdün be jardel...
  • 546
    kendisi geldiği dönemde prime falcao gibi bir oyuncuydu. porto’da yılda 35-40 gol atan, şampiyonlar ligi’nde de ciddi skorlar yapan bir golcüydü. genç arkadaşlar hatırlamaz ancak o dönemlerde bırakın bir yıldızı, ismini bildiğimiz bir oyuncu geldiği zaman çok büyük transferdi.

    bahsedilen dönemde fenerbahce’nin en onemli oyuncusu kenneth anderson, beşiktaş’ın ki ise ciddi bir kariyeri olmayan pascal nouma’ydı. fenerbahçe yeni stadını yaptıktan sonra biraz daha üst sınıf oyuncular getirmeye başladı. bu tarz oyuncular artık ligimizin düşme hattındaki takımlara geliyor.

    hagi, popescu ve taffarel’i değerlendirirken de o günler için ne kadar ekstrem bir durum olduğunu unutmamak lazım. normal şartlarda kariyerleri bitme eğiliminde görünen isimlerdi ancak muhteşem bir kimya yakalayıp tarihe geçtiler.

    mario jardel ise neredeyse zirvedeyken bize katıldı. maddi problemler ve takım içi durumlar müsaade etmedi ancak onu bir yıl da olsa izlemek çok güzeldi.

    hagi’de olan bir özellik onda da vardı. bu özellik rakibin real madrid’de olsa sahadaki en iyi oyuncu benim mesajı vermeleri ve bunun gereğini yapmalarıydı. bu adamlar her yerde ağırlıklarını koydular. erzurum deplasmanında neyse, süper kupa finalinde de oydu.
  • 547
    bize gelmeden önce tanınmadığı söylenen star futbolcu. tam tersi porto formasıyla şampiyonlar ligi'ni sallayan, kendi liginde gol kralı olan ve yine real madrid gibi bir çok dev takıma enfes golleri olan bir futbolcuydu. birçok otoriter porto'dan ingiltere, ispanya veya italya'ya transfer yapacağını düşünürken sansasyonel bir şekilde türkiye'ye getirmiştik. bu arada hücum presi yok denecek kadar azdı.

    ekleme: porto formasıyla milan, bayern, real madrid ve barca gibi takımlara attığı enfes golleri izlemek isteyenler varsa: https://www.youtube.com/...amp;ab_channel=atFCP
  • 549
    kendisi cem uzan'ın bir armağını olup, zamanın parasıyla çok yüksek bir bonservis karşılığında kulübe kazandırımış 9 numaralı süperstarımızdı.
    o kadar sansasyonel bir transferdi ki yanlış hatırlamıyorsam boyboy tv reklamlarında oynamışlığı bile vardı.
    mahalle maçlarında ismini bağırarak goller atardık, sonrasında heyecanlandıran isimler pek gelmedi, belki felipe(10) belki lincoln biraz da keita :).

    özellikle gelişine bekletmeden attığı gollerin her biri ayrı bir yetenek isterken kafa golleride oldukça fazlaydı.

    peki bu kadar önemli bit oyuncuyu nasıl yıpratabilirsiniz eğer kaleminiz satılıksa?
    bugün birçok oyuncumuza medya tarafından yapılan baskı jardel içinde koşmuyor eli belinde bekliyor diye yapılmıştı.böyle böyle yediler başını bu futbolcumuzun.

    yinede bunca güzel duygularla andığım bu futbolcumuzu antrenör olarak görmek istemezdim.kendisi gerek aktif futbol zamanında gerek seyrettiğim sonraki zamanlarında bana her zaman gereğinden fazla rahat oluşu nedeniyle uzun planlı çalışılacak hissi vermiyor, sorumluluk alan ve bu düzeyde hareket edebilecek birisi olduğundan emin değilim.
  • 550
    hakan şükür'ün hemen ardından galatasaray'a katılmasıyle elbette ilk anda attan inip eşeğe binmiş gibi hisseden taraftarlar olmuştur, zira jardel, hakan şükür gibi pres yapmayı bırakın, aralıksız 10 metre koşmayı bile sevmeyen bir forvetti. fakat önce şampiyonlar ligi ön elemesinde st. gallen'e 3, sonra da real madrid'e süper kupa finalinde 2 gol atınca bir anda bu düşünceler değişti. jardel o sezon takım alışamama, takımdaki bazı gruplaşmalar sonucu pas alamama gibi bir dolu söylenti ve zorlukla uğraşırken dahi şampiyonlar ligi'nde 6 gol attı. e zaten o sezonun gol kralı olan raul da 7 gol atmıştı, hem de kupayı kazanarak bu sayıya ulaşabilmişti.

    kendisiyle bir başka ilginç not da, porto'da attığı sayısız golün bir çoğunun sırp kanat oyuncusu ljubinko drulović'in ortalarıyla gelmiş olması ve jardel'in, galatasaray yönetimine drulović'in alınmasını önerdiği dedikodusunun türk basınının sayfalarını süslemesiydi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın