• 2
    şimdi size kendi başımdan geçen bir olayı anlatacağım. bu olayda geçen kişi ve kurumlar tamamen gerçektir :(

    baştan uyarayım, biraz uzun, canı sıkılan okusun, kendimi övdüğüm keyifli gerçek bir hikaye:(

    çaylar, kahveler hazırsa başlıyorum.

    ben deniz 1988'den* beri ankara'da yaşıyorum ve o yıldan beri de aynı mahallede oturuyoruz, ben evlenip, çoluk çocuğa karışıp, 2 yıl alanya, 7 yıl samsun'da yaşasam da döndüm yine aynı semte geldim. annemlere 300-400 metre yakındayım.

    özetle ankara bebesiyim.

    yaşadığım semt gecekondu semtiydi, biraz kenar mahalle. her ne kadar şimdi 25 katlı siteler olsa da düne kadar ağaçlarına daldığımız bahçeli gecekondular vardı.

    babam öğretmendi ve ben de ilkokuldan bu yana hep okul 1.'ydim. çalışkan değildim ama ortalama üzeri bir zekam olduğunu düşünüyorum *:(

    orta okulu da babamın müdür yardımcısı olduğu okulda okumuştum. hem öğretmen çocuğu olmam, hem de notları 5.00 ortalama ile giden bir tip olmam vesilesiyle de oldukça popülerdim. okulda çıkamayacağım kız yoktu :(

    yani boyum hobbit seviyesinde olsa da okul voleybol takımında pasör, basketbol maçlarının alen iverson'ıydım. takımda benden uzun 3 pasör olduğu için voleybol kariyerim kısa sürse de cidden iyi basketbol oynardım. 20 cm daha uzun olsam liglerde oynayacak seviyede bir şutör guardım. attığımı sokardım, bire birde geçemeyeceğim adam yoktu. bir adım bıraksa şut atardım, yaklaşsa basar potaya giderdim.

    neyse efendim,

    işte bu okulun lojmanı da vardı ve biz bir 5 yıl orada oturduk, sonra oradan taşınıp şu an bizimkilerin oturduğu eve geçsek de her gün oradaydık. diğer öğretmen çocukları, mahalledeki diğer iyi ailelerin çocukları falan, semt ortalamasının üstündeki çocuklarla güzel bir ortamımız vardı.

    bizler büyüyüp çeşitli üniversitelere girdik ankara'da.

    ben de o bahsettiğim çocukluk yıllarından beri az çok iyi giyinirdim, belli bir tarz ve stil sahibiydim. yani mahalle ortalamasına göre konuşuyorum, pahalı veya marka şeyler değildi giydiklerim ama giydiğim yakışırdı, az çok trendi takip ederdim, bir de dedim ya mahalle o açıdan vasatın altı olunca dikkat çekiyorsun.

    biz üni.li olduk tabii, hemen saçları uzattık, zaten bizim dönemin ikonu beckham'dı. şu gün oynasa imajı için 200 m euro ödenir, bırak adrese teslim ortalarını, topçuluğunu falan.

    (bkz: david beckham/#1608829)

    bu arada 20 yıl öncesinden bahsediyorum, şimdiki gibi saç uzatmak falan nerede, saçı uzatınca hemen adının ibneye çıktığı zamanlar, serserilerin salça olduğu, laf attığı, büyüklerin "cık cık cık" çektiği zamanlar.

    neyse çinçin bebesi gibi oluruz diye biz saçı boyatamadık, biraz da mahalle baskısından tırstık, beckham olamadık ama sonradan ilhan mansız olduk, ilhan'ın en popüler olduğu zamanlar...

    saçlarım uzun, last samurai gibi geziyorum, istersem önüme döküyorum, istersem üstten bağlıyorum tom cruise gibi.

    tipim şunun aynısı, hatta daha yakışıklısı :(

    https://gss.gs/LeA.jpg

    https://gss.gs/qqh.jpg

    işte gençliğimizin en havalı yıllarındayız, o aralar da mahallede bir kız var, adı elif*. çok güzel çok havalı, herkes biliyor kızı herkes hasta kıza, mahallede ne kadar tip varsa kızın peşinde. kız benden iki yaş küçük. elif'le aynı mahallede oturuyoruz, ortak çok arkadaşımız var ama muhabbetimiz yok. o beni çok iyi biliyor ben de onu biliyorum, hepsi bu.

    meğer kız daha orta okuldan beri bana aşıkmış, teneffüslerde falan peşimde gezermiş ama ben görmezmişim, bakmazmışım bile. zaten 2 yaş küçük orta 3'e giderken orta 1'e mi bakacağım? sübyancı mıyız biz amk :(

    neyse biz bununla bazen otobüste falan karşılaşırdık. hiç sohbetimiz olmadı ama karşılaşınca selamlaşırdık hatta arka beşlide 1 boşlukla yan yana oturmuşluğumuz bile var ama ben sırf havayım ya amk kıza hiç pas vermiyorum. yüzüne bakmıyorum ki çok güzel bir yüzü vardı, bakılmayacak gibi değil. ona rağmen o popülerliğin g.t kalkışıyla küçük dağları ben yarattım tribindeyim. sanırsın brad pitt amk :(

    kız beni görebilmek için 2 kız arkadaşını da alır bizim maç yaptığımız yerin yakınlarına falan gelirdi, bizim maç yaptığımız tayfada ortak arkadaşlarımız falan da vardı, onların yanına gelme ayağına gelir beni keserdi, ben de arada bakar, cool takılırdım.

    bizim bebelerin hepsi "olm elif senden hoşlanıyor galiba, niye konuşmuyorsun" falan derdi. ben "ya salla" mk kafasındaydım. bir yandan ilgisi çok hoşuma gidiyor ve kızı beğeniyordum, diğer taraftan da mahalleden birisiyle sevgili olmak istemiyordum.

    elif'ten hoşlanan, beğenen tipler hep kuruluyordu bana ama bir şey diyemiyorlardı. çünkü niye?
    hepsinin g.tünü keserim, aklını alırım. tip ilhan mansız ama bülent korkmaz yüreği var :(

    elif de kendi arkadaş grubunun alfa'sı. havalar 1 milyon, bir görün. etrafın ilgisinin, beğenildiğinin farkında ama bir bana diş geçiremiyor.

    bu kız arkadaşlarını da alıp bizim basketbol maçlarını yaptığımız okulun bahçesine hemen her gün gelmeye başlamıştı.

    şimdi size sahayı tarif edeceğim çünkü az sonra gözünüzün önüne gelmesi lazım.

    ----------buse - elif - merve ------- / duvarın üstünde oturuyorlar. tribün gibi.
    ---------- 1.5 metrelik duvar------

    ----------------basketbol-------------
    pota
    -----------------sahası----------------

    --------1 - 1.5 metrelik demir çitler--- / (mont, yelek, tişört vs bu tellere asıyoruz)
    ------------------------------------------

    bir gün yine maç yaptığımız sahanın hemen kenarındaki duvara oturmuşlar bizi izliyorlar. ben tabii alen iverson'dan enstantaneler, tişörtün kollar katlı, https://gss.gs/BrY.jpg kojiro hyuga gibi takılıyorum.

    herhalde artık hamle yapma isteği uyanmış veya arkadaşlarıyla iddiaya girmiş falan olacak ki,

    biz 3'e 3 çok da kafa kafaya giden zevkli bir maçın ortasında, top da benim elimdeyken, şöyle seslendi,

    elif: - mocuishle, bakar mısın?

    topu elime alıp, maçı durdurup,

    mocuishle: - efendim

    montunun asılı olduğu karşıdaki telleri işaret edip, benim getirmemi umarak ve isteyerek,

    elif: - montumu alabilir miyim acaba?

    önce monta ve tellere bakıp sonra da elif'e bakıp tüm coolluğumla, telleri gösterip

    mocuishle: - tabii alabilirsin.

    demem ve bizim tayfanın kopması, sahanın ortasına kendilerini atmaları, elif'in arkadaşlarının bile yarılması ve elif'in kıpkırmızı olup, tırıs tırıs basıp gitmesi...

    anlayamazsınız...

    dünya spor ayar tarihine girecek bir hareket ve hala konuşulan o tavrım...

    ulan maçın en güzel anı, biliyorsun şeklim var, egon için niye kendini ateşe atıyorsun, böyle rezil olursun işte :p

    o an elif'in arkadaşlarının gözünde ilah olmuştum. bizimkiler resmen beni ayakta alkışlar haldeydiler. yani karınlarını tuta tuta gülerken, yerden kalkıp, gülmeleri geçse eminim yaparlardı.

    -------------------------

    sonra ne oldu derseniz, elif beni kandırdı, biz sevgili olduk, çok sevdik, küstük, barıştık ayrıldık, bir daha başladık ve o kız bugün benim karım oldu, 6 yaşındaki oğlumun da annesi.

    şaka lan şaka 8-9 ay çıktık sonra olmadı, o yıllarda uzun süreli ciddi birliktelik benim işim değildi, arıza çıkardım, ayrıldık.

    -------------------------
App Store'dan indirin Google Play'den alın