nihayetinde geldi yolun sonuna. güzel takım palermo'da gollerini sıralayıp adını duyurmaya başladığında daha yağız bir delikanlıydı. serie b'de gol kralı olup da takımını serie a'ya çıkarınca bir tık daha büyük bir takıma gitmesi de kaçınılmazdı. e hak etmiyor da değildi; yıllarca serie c, serie b demeden oynamış, vicenza ile 23 yaşında ilk kez serie a yüzü görmüş ve fakat onda da bu zevki sadece bir sezon tadabilmiş ve gerisingeri serie b'nin yolunu tutmuştu. neyse efem, palermo'dan daha büyük bir kulübe gitmesi kaçınılmazdı dedik ama inter'de adriano, martins, cruz; milan'da şeva, gilardino, inzaghi; juve'de trezeguet, del piero, ibrahimoviç, mutu; roma'da totti, cassano, montella var. hepsi de gencecik ve formda adamlar. hal böyle olunca devreye mor menekşeler girdi, 10 milyon avroya fiorentina'nın oldu. işte asıl patlamayı burada yaptı koca oğlan. koca oğlan derken 1.93'lük bir zebellahtan bahsediyorum. serie a'da böyle cüsseli forvetler her daim iş yapmıştır zaten, toni de iki sezonluk fiorentina kariyerinde "iş yapmak" tabirinin bokunu çıkaran bir performans sergiledi adeta; 97 maçta 57 gol 9 asist kastı. 2004'te yani palermo'dayken 27 yaşında ilk kez giydiği milli takım formasıyla da dünya kupasını gene fiorentina futbolcusuyken kazandı 2006'da. artık harbiden de büyük bir kulübe gitmesi gerekiyordu, ribery ve klose'yle beraber bayern'in yolunu tuttu bu kez. artık 29 yaşında, kariyerinin ve formunun zirvesinde bir futbolcuydu. fiorentina'da 1,5 milyon avroya oynarken bayern'den senelik 4 milyon avroyu da koparmıştı. ha parasının hakkını da fazlasıyla verdi pek tabii: 89 maçta 58 gol 25 asist ve iki bundesliga, iki alman kupası şampiyonluğu. lakin ki aşil tendomundan yaşadığı sakatlık nedeniyle epey de sıkıntılar yaşadı gene bayern'deyken. zaten bir insanın düşüşü, zirveye çıktığı an gerçekleşmeye başlamaz mı? toni de çok çekti acı vatan almanya'da yaşadığı sakatlıklardan. akabinde de suratsız hocası van gaal'le papaz oldu, neredeyse tekme tokat dövüşme noktasına bile geldiler. bayern yönetimi de çareyi roma'ya kiralamakta buldu bizim ayı boğanı. yarım sezon roma'da kiralık oynadıktan sonra bedelsiz olarak genoa'ya gitti. oradan juve, sonra minik al-nasr macerası ve nihayet kürkçü dükkanı fiorentina derken yaşı geldi 35'e. artık herkes futbolu bıraktı gözüyle bakarken adam adeta üçüncü baharını yaşamak için kariyerinin 15. ve de sonuncu kulübüne, hellas verona'ya imza attı. tam üç sezon oynadı verona'da ki daha önce en uzun süre oynadığı kulüp 2,5 sezonla bayern'di. ilk sezonunda (13-14) 20 golle gol krallığında 2. olmuştu; geçen sezon (14-15) kariyerindeki 300. golü atmakla kalmadı, bu sefer 22 golle serie a'da gol kralı da oldu ve bunu 37 yaşındayken yaptı, boru değil. artık emekli olacağını açıkladığı bu sezon ise kendisinin de belirttiği gibi kariyerinin en kötü sezonu oldu. sakatlıklardan yaka silktiği bu sezonda sadece 6 gol atabildi. e normal tabii, 26 mayıs'ta 39 olacak; akranları çocuklarını öss'ye hazırlıyor, hac için para biriktiriyor, "siyatiğim geçer mi acaba?" diye kaplıca kaplıca dolaşıyor. lakin bazı adamlar vardır, sıçarken bile karizmatiklerdir ya, luca da o cinsten. geçen hafta kariyerinin son maçında şöyle bir kaşık penaltısı atarak ve meşhur gol sevincini yaparak kariyerini noktaladı:
https://streamable.com/9xxy bu da oyundan alınışı:
https://streamable.com/1m01 bu da taraftarı selamlayışı:
http://i.imgur.com/GIeclvb.jpg bu fettan dilber de karısı
*:
http://barbaradelsarto.com/.../marta-cecchetto.jpg edit: evgenygrinko'ya verdiği lojistik destekten ötürü teşekkürler.