lincoln'ün nerden nereye geldiğini gözler önüne seren başlık.
biraz hafızamı yokladım da, lincoln transferini öğrendiğimiz gün geldi aklıma. özhan başkan, başka bir amaçla gittiği ve konuşma yaptığı yerde vermişti haberi. saatine bakıp, "lincoln'le anlaşmaya varıldı." demişti. özhan canaydın'ı yerinde dinleyen kalabalığın sevinci geldi aklıma. herkes, hagi'nin yerini doldurabilecek bir transfer yapıldığı görüşünde birleşti. galatasaray tv'de kendisi adına klipler döndü durdu. fenerbahçe'ye attığı gol hafızalara kazındı.
lincoln'ün türkiye'ye ayak basışı geliyor bir de aklıma. taraftarlarımız hava alanında, en kalabalık karşılamalardan birine imza atmak için bekliyordu. öyle de oldu. lincoln, hava alanını dolduran taraftarlarımızın arasından alkışlar ve tezahüratlar eşliğinde geçmişti. televizyondan izlemiştim bu karşılamayı, yüzündeki şaşkınlığı hala unutmam.
lincoln öyle bir transferdi ki, o zamanlar "transferin en iyisini biz yaparız." diyenleri bile kıskandırmıştı. öylesine büyüktü işte. ve biz onu, yeni 10 numaramız olarak çoktan kabullenmiştik. sonrasında lig başladı, lincoln güzel şeyler yaptı. futbolun görsel yanını serdi önümüze. hoş pasları, hiç yoktan çıkardığı gol paslarıyla daha da mest etti taraftarı. bu büyük taraftar, "lincooln lincooln" diye, sesi kısılana kadar haykırdı.
sonrasında bir şeyler ters gitmeye başladı. kabullenmek istemiyordum; ama farkındaydım ortadaki yanlışların. yine de, bu adamın oynadığı güzel futbol hatrına katlanıyordum. deplasmanlara gitmedi, kamplara geç katıldı, her futbolcumuz canını dişine takmış çalışırken o tatilini bölmedi... yine de sabır gösterip bekledim. ne geçti elime? hiçbir şey. harcadığım zamanla kaldım. aynı şeyleri tekrarladı durdu lincoln. biz beklemekten yorulduk, o bunları yaşatmaktan utanmadı. ne ilk zamanlardaki kadar çok seven taraftar kaldı ne de kendisine gösterilecek sabır. hepsini bir bir tüketti, yok etti.
şimdi insan düşünüyor, geçmişe bakınca "nerden nereye gelmiş." diyor ister istemez. kendini bir çırpıda tüketen emre belözoğlu'na tanık oldum da, böyle ağır ağır sıfıra inen biri var mı, hatırlamıyorum. faydasızın önde gidenidir bu adam.
kamp meselesine gelirsek; kastedilen futbol takımımızın kampıysa "yok böyle bişey" derler, ister istemez. zor o iş, zaten gelmesin bu saatten sonra. takımdan ayrılsın da giderken bir faydası dokunsun. futbol kampından başka bir kamp kastedilmişse; gayet olasıdır. zaten kendisinin yapacak başka işi yok, kamplarda takılsın o öyle. lincoln'ün aynı anda iki ayrı kampta görüldüğü iddiaları var, söyleyenlerin yalancısıyım.
*