dürüst ve iyi niyetli bir yöneticidir. taraftarı ve kamuoyunu enayi yerine koymuyor. bu sebeple içimiz rahattır ve kendisini seviyoruz, sayıyoruz.
127
serdar aziz icin, kimseye sormadan 4,5 milyon euro arti 3 oyuncu veriyor ama taraftari ve kamuoyunu enayi yerine koymuyor.
kendisi saibeli bir transferin bir numarali sorumlusudur.
128
aynı anne-babadan olan kardeşlerin bile kişiliklerinde bir sürü farklılıklar oluyor. bir adamın yanlışlarını bütün yönetime mal etmek ne kadar doğdu bilemedim. yönetimde bazıları saçmalayabilir ama böyle açık sözlü bir yönetici bulmuşken en ufak hatasında 'al işte dursun özbek'in yöneticisi bu kadar olur' denilmesine karşıyım.
kimse dört dörtlük değil ki.
129
kendisi şu ana kadar bana göre gayet iyi bir iletişim performansı göstermiştir fakat 2016-2017 sezonu öncesi takıma nispeten yüksek ücretle kazandırılan yerli oyuncuların transferini sürekli ve maalesef biraz fazla iddialı bir şekilde sahiplenmesi beni hafiften kıllandırıyor :(
galatasaray'ın bu sezonki abdürrahim albayrak'ı. evet şeffaf ve iyi konuşuyor iş bitirici bir hava veriyor ama koskoca galatasaray sezon öncesi tek ciddi hazırlık maçını manchester united ile yapmış, fark yemiş. üstüne berbat bir beşiktaş maçıyla kupayı almışız. o maçtan sonra söyledikleriyle şu maçtan sonra söyledikleri arasında dağlar var. hani forvet lükstü? eren -podolski- sinan vardı orada? şimdi 1 maçla mı değişti tüm fikirler? böyle günlük kararlarla takım kurulup yap-boz haline getirerek bir şeyleri düzeltmek zor.
belki en az ihtiyacımız olan yer forvet şu anda bence. evet alınsa niye alındı demem ama , dünkü maçtan anladığı buysa levent nazifoğlu bu konuda çok ama çok yanlış düşünüyor demektir.
* dün açıkça gördük ki geçen seneden hatta bu senenin başından beri bas bas bağıran olmayan , olmayacak bir orta sahamız var. selçuk ve sneijder ile oluştuğu sürece geçen seneden farklı bir sonuç beklemenin bir anlamı yok. 2 tane yürüyen ve sürekli al-ver yapan , yumuşak adamla bu iş olmaz. sneijder gerçekten çok kötü geçen yıldan beri buna artık kimse mazeret aramasın. geçen sene süper lige çıkmış bir takım 118 km koşabiliyorsa biz de koşmalıyız. durarak oynayan bir takımın pozisyon yaratması imkansız. son dakikalarda tolga'nın direnciyle biraz bir şeyler yapar gibi olduk.
* martin linnes kesinlikle bu takımın oyuncusu değil, sabri bile çölde bir vaha gibi geldi sonrasında. ki kendisini bu takımın a2 'sinde bile görmek istemiyorum.
* kanatlarımız set oyununda kediye dönüyor. bruma ve sinan kontrataklarda iyi oynarlar, ama şu ağır orta sahamız ile kontratak bile oynayamayız.
* defansın orta sahaya set oyununda katkısı yok. ikisi de ağır adamlar ve ileri çıkamıyorlar. en azından kendi sahamızdan çıkarken hazırlık paslarını selçuk ve tolga ile yapmamamız lazım artık. hazırlık paslarını bile selçuk ile tolga yaparsa pas verecek adam kalmıyor geriye.
131
"dursun özbek nasıl oldu da böyle net bir adamı buldu" diye düşüncelere daldırandır. ultra hd 4k maşallah...
öl desen ölmeme küçücük bir şey kaldı be adam. biliyorsun sen de ne olduğunu.
134
caner'le ilgili bir durum yok dedi. ohh be!
135
umut bulut'a isviçre'den talip var ama hayır dedi diye ekledi. olcan adın için gayreti var görüyorum diğer iki futbolcunun dışında değerlendiriyorum dedi kendisi.
136
son zamanlarda konuşmaları ve tavırları ile dikkat çeken yönetici.
uzun zaman sonra basının karşısında yaptığı açıklamaları ve tavırları bu kadar düzgün bir yönetici gördüm. bunu dursun özbek yönetimi altında görmek beni daha da çok şaşırtı. zira geçen sene maçlardan sonra neredeyse direk ahirete yol alacak adamlar açıklamalar yapıyor ve taraftarı çileden çıkartıyordu. bu beyefendi gayet nazik ve kibar bir şekilde tüm sorulara bütün içtenliğiyle cevap veriyor. karşısında duran ve kendisini dinleyen insanlara konuşması ile güven veriyor. çok beğendim ben bu adamı sözlük. umarım çok göz önünde diye arkasından oyunlar dönmez.
ayrıca bundan sonra kendisine levent nazifoğlu beyefendi demeliyiz. sonuna kadar hakediyor.
daha önce söyledim yine tekrar edeyim; mevcut yönetimde ali yüce ile birlikte olumlu düşündüğüm yegane adam.
142
bonservis için verilen ücretleri eleştirebilirsiniz de, yıllık verilen ücretler aşağı yukarı normal şu açıdan söylüyorum. önceden misal oyuncuya 1.5 milyon € veriliyordu ve maç başına 10-25 bin € arası değişen bir sistemlede prim ödeniyordu ve sezon sonunda maç başılarla birlikte 300-600 bin € daha ödeniyordu futbolcuya. şimdiki sistemde puan üzerine olduğu için en az 200-500 bin € tasarruf ediyoruz ve bir bakıma bir birini dengeliyor.
yani kısacası daha önceden maaş daha düşük, verilen primler yüksekken, şimdi puan usulü maaşlar daha yüksek, verilen primler daha az gibi. yani çok fazla değişen bir şey yok ama az da olsa tasarruf yapılıyor bu sözleşmelerde. gözden bir şey kaçırmadıysam durum buna benzer şekilde.
143
ismi sürekli dillendirilirdi geçmişte de ama bir türlü yönetim içinde görememiştik kendisini, hoş şimdi de yönetim içinde değil dışarıdan destek veriyor.
ilk başta eleştirilse de vizyonu ve netliği ile taraftarın sevgilisi olmuş durumda. ''bizim gibi emekçilere para çok olduğunda ihtiyaç duyulmaz.'' sözüyle de beni benden almış, mest etmiştir.
yönetim içinde bir yıldız gibi parlıyor adeta.
144
futbolu bilmiyor demiyorum ama yanlış değerlendiriyor.
beşiktaş maçında selçuk en çok koşan oyunculardan biri olduğu için iyi bir oyun koymuş ortaya kendisine göre. o maçta top rakipteyki koşmak gayet doğaldır.
karabük maçı icin ise az kostuk neden böyle oldu dedi. top bizde niye çok kosalim ki?
aykut kocaman gibi kosu mesafelerinin üzerinden değerlendirmeye devam etmez umarım.
145
kitabın ortasından konuşmayı seviyor gibi gözüküyor. böyle adamları taraftar ve gazeteciler çok sever. taraftar dobra olduğu için ve yeri geldiğinde futbolcuları/hocayı eleştirebildiği için sever... gazeteciler ise bol malzeme verdiği için sever. ben ise olaya başka türlü bakıyorum. bana kalırsa yönetici ketum olmalıdır. kol kırılır yen içinde kalır atasözü boşa söylenmemiştir. mesela karabük maçından sonra forvet eksiğimizin olduğu söyledi levent nazifoğlu. birincisi bu eksiği söylemek yöneticiye düşmez. ikincisi bu sözü duyan eren ne hisseder? üçüncüsü kusura bakmasın ama bunu diyen adam futboldan çok ta anlamıyordur. sanki eren'e orta üstüne orta açtık, ara pasına boğduk ama çocuk kötü oynadı. bu takımın eksikleri bellidir. ortasahamız kadayıf gibi. selçuk ve sneijder yaşları ilerledikçe bizim için kabus olmaya başladılar. ikisinin de genç ve kaliteli muadilleri kadroya monte edilmelidir. josue hamlesi on numara oldu bu açıdan ama bakalım sneijder'i kesebilecek babayiğit çıkacak mı. sırada yapılması gereken hamle ise selçuk'u kesecek adamı bulmakta. lassana oraya çok iyi olur ama eğer senelik 4.5 milyon euro falan istiyorsa koşarak uzaklaşmak gerek. ben zaten bizim bu takıntılı transfer anlayışımızı hiç anlamam. koca yazı hep bir tek adamın peşinde heba ederiz. geçen yaz ibrahimoviç'ti bu yaz lassana. laf lafı açtı ama levent nazifoğlu'nun tavırlarından hiç memnun değilim kısacası. sosyal medyanın ve gazetelerin gazına gelmeden çalışmalı. gelmiş geçmiş en başarılı galatasaray yöneticilerinden ali dürüst'ü kendine örnek almalı.