• 26
    hayatım boyunca özendiğim 10 sporcu varsa biri bu adamdı.

    o kadar hayal kırıklığı olmuş ki bende doping yapması, "allah belasını versin" diyecek moddayım.

    yazık gerçeketen yazık! yıllarca ağzımız açık izledik yarışlarını bu adamın ve bir sabah ansızın uyandık ki " lance baba doping yapmış" dediler. inanmak istemedik, "yalan, hepsi yalan komplo" dedik. ama 3 temmzu süreci sonunda öğrendik ki * öğrendik ki kendimizi kandırmışız.

    bu saatten sonra bisiklet sporu benim için bitmiştir, yolda bisikletti görürsem arabamla kasıtlı vurabilirim, doğmamış çocuğuma da bisiklet falan almayacağım ileride.

    zaten siz armstrong sülalesi hep kolpacı çıktınız.

    büyük amcan neil de stüdyo resimleriyle yıllarca aya adım atan ilk insan pozlarıyla yemiş bizi öğrendik yıllar sonra, "kendisi için küçük, insanlık için büyük bir yalan" atmış.*
  • 27
    kendisinin iki tane otobiyogrofik romanı var. bize de lise 2 senemizde günlerce okutturdular ilk kitabın orjinal ingilizce olanını. ben sıkılmıştım okumamıştım. bu adam yüzünden ingilizceden çaktım demiyeyim de öyle uzun uzun yazmasaydı belki okur geçerdim :)

    sonra sana da bi şey kalmadı bana da kalmadı lance, başa döndük.
    (bkz: beni yak kendini yak)
  • 31
    hiçbir haberine hiçbir şekilde yorum getiremediğim ve bence ne başarıları ne de suçları tam olarak açıklanamayan bisiklet sporunun en büyük markasıdır. eğer doping kullanmışsa* ve 7 şampiyonluğu boyunca farkedilememişse yada bir şekilde üstü kapatıldıysa bu lance armstrong ve tüm bisiklet camiasının ayıbıdır ve bu olay sadece armstrongu karalayarak bitmemelidir. ve eğer gerçekten anlatıldığı gibiyse her şey, bu adamın kanseri yenen bir insan olduğu haberi neden uydurma olmasın, reklamsa al sana işte. ben şahsi düşüncemle, armstrongun bu kadar karmaşık bir haberler silsilesiyle değerlendirilmeyip, ona hala saygı duyulması gerektiğine inanıyorum. eğer gerçekten her şey anlatıldığı gibiyse de onu *hayali bir karaktere dönüştürüp içinde bulunduğu sporun* zirvesindekilerde* saklamaya devam edeceğim.
  • 34
    çekimleri dün yapılan oprah winfrey ile röportajında doping kullandığını itiraf etmiş.

    bisiklet sporuna olan az ilgiden ve en çok doping yapılan sporlardan biri olmasından mütevellit bu adamın doping yapıp yapmaması bizler için açıkcası pek de önem arz etmiyor. bisikletçilerden hangi biri yapmıyor ki. ama işte bu adam bir semboldü, kanserle savaştı, yetmedi defalarca fransa bisiklet turunu dopingsiz kazandı dedik. insan isterse olur dedik. fakat yanılmışız.

    onca livestrong bileklikleri, insanlığa verdiği ilham, kanserlilere verdiği yaşam azmi. peheyy... bunların böyle bir sona bağlanması üzücü. hiç yakışmadı.
  • 35
    hiç anlamadıgım sey ise bir insanın bu hırsızlıgı yapmayı kendine nasıl yakıştırabildiği. bizim gibi bisikleti sadece bakkala ekmek almak icin kullanan adamların bile bildiği bir insandı, cok kişi icin ise sembol olmuştu malum kanser konusu ile. ama eger soylenenler dogruysa şimdi sadece bir sahtekar olarak anılacak. keske bu emek hırsızlıgını yapmasaymıs da ortalama bir bisikletci olarak ama toplumsal konulara duyarlı bir spor adamı olarak aklımızda kalsaymıs eminim o zaman daha efsanevi bişey olurdu zaten herkesin nazarında. gerci o zaman bu bileklik olayı tüm dünyaya yayılır mıydı bilinmez tabi.
  • 36
    spor dünyasındaki ikinci büyük hayal kırıklığım. ilki, atletizme olan sevgimi yitirmeme neden olan marion jones idi.

    marion jones da, bütün doping testlerinden temiz çıkmış, hakkında açılan tüm davalarda hep doping yapmadığını savunmuştu. ''vicdanım beni rahat bırakmıyor, uyuyamıyorum.' dedi ve ağlayarak, doping yaptığını itiraf etti. daha önce yalan ifade verdiği için de hapis yattı. ve en büyük pişmanlığını bir röportajında anlatırken, benim de içimi burktu: ''doping yapmasaydım, kazandığım şeylerin ne kadarını kazanabilirdim, nasıl bir sporcu olurdum, bunu asla öğrenemeyeceğim.''

    lance armstrong hakkındaki iddialar daha vahim. sadece kendisi doping yaptığı için suçlanmıyor. takım arkadaşlarını da doping yapmaya zorladığı, hatta kurduğu doping çetesi sayesinde, doping testlerinin ne zaman yapılacağını öğrenerek, testlerden hep temiz çıkmayı başardığı konuşuluyor. kimsenin hapislerde sürünmesi taraftarı değilim, ancak eğer marion jones, bu adamın yaptığı şeylerin onda birini yapmadığı halde hapis yattıysa, adalet lance armstrong için de tecelli etmeli...

    iddiaların ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilemem... bugüne kadar eski takım arkadaşlarının suçlamalarına hep şüpheyle yaklaştım. ''lance üzerinden reklam yapıyorlar, kitap çıkardılar, para kaldırmak istiyorlar, vb.'' noktasındaydım. ne yazık ki, itiraf da geldikten sonra; kafamı, gömdüğüm kumdan çıkarmanın vakti geldi...

    performans sporlarında kendine bir kahraman seçmenin yersizliğini bir kez daha yüzümüze vurdu bu adam. usain bolt'u, michael phelps'i, chris hoy'u, bradley wiggins'i, mark cavendish'i ve daha nicelerini ayıla bayıla seyrediyoruz da, yarın neyle karşılaşacağımızdan; yetenekli sporcuları mı, yoksa yetenekli bilim adamlarının projelerini mi seyrettiğimizden ne kadar eminiz?
  • 39
    amerikan televizyonlarinda "alcak, namussuz, yalanci" seklinde uzayan bir dizi tanima maruz kalmakta. hatta nike ile yaptigi reklam gosterilip, nike'in imaj kaybina ugramasi gibi olayin bir cok yonu oldugundan bahsediliyor hakli olarak.

    uzun bir donem herkese ornek gosterilip, bir anda insanligin yuz karasi haline donusmek oldukca zor olsa gerek. yakin zamanda intihar edebilir kendisi ya da gercekten yuzsuz biri olarak takilir bu hayatta artik!
  • 45
    an itibariyle national geographic channel'da kendisi hakkında belgesel var. doping olayı anlatılıyor.

    inanılmaz şeyler konuşuluyor, kanım dondu. bu doping bisikletçiler arasında da feci yaygınmış. bir tane bisikletçi (o da doping yapmış) "birinci ile ikinci arasındaki fark, hangisinin doktoru daha iyi olduğuydu" falan dedi.

    armstrong'un doping yaptığı ta ilk başından beri sürekli konuşulmuş ve suçlanmış fakat armstrong çıkıp insanlarla taşak geçmiş. müthiş bir düzenek kurmuş ibneler.
  • 46
    neredeyse dopingin her turlusunu denemistir. abd bisiklet federasyonu bu dopingleri biliyor ve hasir alti ediyormus. lance dopingi sistemli bir sekilde devamli almis. hatta takim arkadaslarini da organize etmis.

    en sasirdigim dopingi ise kan tranfuzyonu idi. belirli araliklarla kan degisimi yapiliyormus lance'e. vucudunda dolasan yeni kan direncin onemli oldugu bisiklet sporunda basarili olmak icin cok ise yaramis.
  • 49
    dün gece hayatını anlatan the program isimli filmi izledim.

    http://www.imdb.com/title/tt3083008/

    hangi akıl danesinin fikriydi bilmiyorum ama bizim piyasaya "son efsane" adıyla sürülmüş. lance armstrong'u ben foster canlandırmış ki lance'e fevkalade benzetmişler, zaten oyunculuğu her daim iyidir. bir de ufak bir rolde dustin hoffman var.

    geçelim filme. (spoiler konusunda uyarmama gerek yok herhalde; "isa'nın çilesi filminin sonunda hz. isa çarmıha geriliyor!" demek ne kadar spoiler ise yazacaklarım da o kadar spoiler olur, yaşananları az çok herkes biliyor zaten.) lance armstrong'un hilekar bir dopingçi olduğunu takip ettiğimiz haberler vasıtasıyla zaten özümsemiştik de the program bundan daha fazlasını anlatıyor, armstrong'un kişilik olarak da ne kadar ahlaksız bir tip olduğunu gözümüze sokuyor. bu yönüyle objektiflikten kopuk gibi gözükse de filmin yapımında birçok tanıktan ve belgeden yararlanılmış. yani senaristin tamamen kafasında kurgulayarak yarattığı bir "ahlaksızlık" olamaz bu. tanıklardan yararlanılmış derken bunların arasında takım arkadaşlarının neredeyse tamamı da var. fakat onun hakkında en erken ayıkan kişi david walsh isimli irlandalı gazeteci: tam bir bisiklet tutkunu ve fransa bisiklet turunu her sene yakinen takip eden birisi. lance, hem testis hem de beyin kanserinden muzdarip olup bir mucizeyle ikisini birden atlattıktan sonra katıldığı henüz ilk fransa bisiklet turunu kazanınca david walsh bu işte bir bit yeniği olduğunu düşünüyor ki haklı da. zira kanser tedavilerinden sonra sektörde doping konusunda uzman olan italyan doktor michele ferrari'nin kapısını çalıyor. burası mühim çünkü benim gibi işin iç yüzünü bilmeyenlere kan dopingi denen şeyin ne olduğunu gösteriyor. vo2 max denen bir değer var. kabaca, kanın taşıyabileceği maksimum oksijen miktarını ifade ediyor ve bir sporcunun oksijen kullanılarak yapılan sporlardaki kapasitesini çiziyor. yanılmıyorsam lance'in vo2 max değeri 84'tü ve bu bisiklet dünyasında çok düşük bir değer. hatta filmde, bu değeri gören doktor ferrari: "kaybetmek için doğmuşsun, greg lemond*'un vo2 max değeri 93'tü. yani onunla yapacağın her yarışı kaybederdin..." diyerek bu değerin önemini açıklıyor. bu noktada işin içine epo diye anılan dopingler giriyor. bunlar sayesinde vo2 max değerini geçici olarak yükseltebiliyorsun.

    lance armstrong; hırstan gözü dönmüş birisi, başarı uğruna her şeyi mübah olarak görüyor ama iki konuda hakkını yememek gerek. filmden anladığım ve sonrasında araştırdığım kadarıyla bisiklet sporunu icra eden hemen hemen her sporcu zaten doping işine ucundan kıyısından da olsa bulaşmış vaziyette. ikinci husus ise şu ki lance armstrong gerçekten de çalışkan birisi, safi dopingten ibaret bir herif değil. e iyi de diğer bisikletçiler neden onun kadar başarılı değil? bu doping skandalı patladığında 90'a programında hıncal uluç güzelce anlatmıştı, -keşke o bölümü bulabilsem- bu dopinglere verilen tepki her insanda aynı değil ve vo2 max konusunda doğuştan şanssız olan lance bu konuda talihli ki bünyesi dopinglere üst düzeyde tepki veriyor.

    kariyeri boyunca 500'e yakın doping testini atlatmasına gelince... david walsh'tan bahsetmiştim. aslında o ta en başından beri bu işte bir iş olduğunu yazıp çiziyor. kanseri yeni atlatan bir bisikletçinin dünyanın en zorlu bisiklet turunu kazanamayacağını, performansını bir anda bu şekilde katlayamayacağını, yokuş çıkmasıyla meşhur olmamasına rağmen yokuşları kolaylıkla tırmanamayacağını iddia ediyor ama kanıtlandırmada zorluk çekiyor. daha sonra eline yeterli kanıtlar da geçiyor ama burada lance armstrong'un yukarılarda bahsettiğim o ahlaksızlığını konuşturuyor. kendisiyle ilgili doping iddialarıyla iki şekilde başa çıkıyor; birincisi kanseri atlatmasını ve kanserle ilgili kurduğu vakfı kullanarak popülizmin dibine vuruyor, ikincisi ise hayvani boyuttaki maddi ve medyatik gücünü kullanarak dopingle mücadele kuruluşlarına baskı uyguluyor. lakin kendisi 7. şampiyonluğundan sonra bisikleti bırakıp da eski takım arkadaşlarından biri şampiyon olunca ve doping konusunda onun kadar mahir olamayıp yakalanınca şüpheler gitgide büyümeye başlıyor ve belli bir noktadan sonra mızrak çuvala sığmaz oluyor, çevresindeki hemen hemen herkes lance'in aleyhinde tanıklık yapmaya başlıyor. en sonunda oprah'ın programında yediği herzeleri teker teker itiraf ediyor: https://www.youtube.com/watch?v=8MMZQVsf1ss

    ha şu da var, o itiraflar öyle durduk yere vicdan azabıyla gelen itiraflar filan değil. aleyhinde o kadar büyük bir kamuoyu oluşuyor ki yapacak hiçbir manevrası kalmıyor, kendisi itiraf etmese zaten bir şekilde yine ortaya çıkacak.

    film, çok kaliteli sayılmaz. birçok meseleyi yalapşap geçmiş. bu da süresinin 100 dakika civarında olmasıyla alakalı sanırım çünkü spor tarihinin belki de en büyük skandalını anlatmaya kifayetsiz kalmış, akla takılan bazı noktalara hiç değinilmemiş. doping kullanımı ve bunun nasıl örtbas edildiğini gösterişi ise takdire şayandı, konuyla alakası olmayan birisi bile yenilen haltların neler olduğunu kolayca anlayabilir. lance armstrong betimlemesi başlarda bana acımasızca gelmişti ama bu adam gerçekten de başarı uğruna ruhunu şeytana satabilecek biri hatta halen daha "yine olsa yine yaparım..." kafasında yaşamaya devam ediyor.

    filmin afişinde şöyle yazıyor: champion, hero, legend, cheat. gerçekten de öyle. atlattığı kanser(ler)den sonra kazandığı o şampiyonluklarla insanüstü bir varlık payesine yükselmişti... vakfının çıkardığı sarı bileziklerden takmayan yoktu bir ara. milyonlarca insan için ilham kaynağı olmuştu ve eğer "global idol" diye bir şey varsa o da lance armstrong'du. hatta benim çok sevdiğim, matrak mı matrak film dodgeball'da da arz-ı endam etmiş; pes etmemekle ilgili güzel bir tirad atmıştı.

    bunları gördükten sonra gel de gönül rahatlığıyla spor izle. henüz bilmediğimiz veya ebediyen bilemeyeceğimiz daha ne sırlar var kim bilir?
  • 50
    bisikletçi bir arkadaşımla konuştuktan sonra kendisinin dopingg mevzusuyla ilgili bilmediğim bir iki nüans öğrendim. öncelikle lance sadece kendisi doping yapmamış, takım arkadaşlarını da yapmaya zorlamış. zaten olay biraz da böyle patlamış. bunu -bisiklet sporu ile ilgilenmediğimden- neden yaptığını sorduğumda tek başına iyi olması yetmez, takım da ona ayak uydurmak zorunda yoksa kazanamaz dedi.

    dopingi bir madde alarak falan yapmamış. yani bana anlatılan bu. yani kimyasal bir ilaç almıyor. şu an tam hatırlamıyorum ama sanırım antrenman sırasında kan değerlerinin en yükseğe çıktığı anda vücudundan kan aldırıp yarışma sırasında bu kanı kendine enjekte ettiriyor. bu da arkadaşımın söylediğine göre performansını yukarı çıkartıyor.(çocuk bunu çok detaylı anlattı da ben şu an tam yazamıyorum)

    peki nasıl yakalanmadı mevzusu var. yine o arkadaşımın anlattığına göre dopingi gizlemeden yarışın ortasında yaptırıyor. kimse doping olabileceğini düşünmüyor haliyle.

    tabii tam bu noktada ben de bazılarınız gibi ''o zaman doping serbest olsun eşitlik olsun'' dedim. her vücut dopinge birebir aynı tepkiyi vermez o yüzden yasak zaten dedi.

    bunun dışında da lance' in yaptığının kabul edilemez olduğunu ama lance' i anlayabildiğini psikopatlık derecesinde bir kazanma arzusunun sonucu olarak bunu yaptığını anlayabildiğini söyledi. bir de kitabında anlatılan antrenman bölümleri için falan da şunu dedi; zaten sıkı antrenman yapmasa o dopingi yapamaz, doping hiçbir işe yaramaz dedi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın