kutu kola'dan top yapmak

• 26

  çocukluğun verdiği gazla havadayken kafa vurmuşluğum bile vardır. ne güzel süzülürdü mübarek.
• 27

  karton meyve suyu kutusu ayakkabı dostu olduğu için daha çok tercih edilendir. evden-okuldan fırça yemeyi engeller.
• 28

  derse terli terli, leş gibi toz ve ter kokarak girmeye sebebiyet veren sürecin başlangıcıdır.
• 29

  ilkokul zamanı okulun arka bahçesinde gerçekleştirdiğim eylem. bir keresinde hayvanın teki nasıl becerdiyse kutu kolayı kafama nişanlamıştı, eve kafamda boynuzla gitmiştim. kafamdaki şişlik yetmiyor bir de anamdan dayak yemiştim. anam kendime zarar verdiğimde sinirlenir, üzerine bir de kendisi tokatlardı. karadeniz kadını işte, sevgisini de bir değişik gösteriyor. *
• 30

  en son askerde yapmıştık, bir an durup dalmıştım kendime şöyle dedim: ulan başa döndük be ilkokul yıllarına... *
• 31

  ilkokul bahçesindeki futbolun vazgeçilmezi. tam böyle ortası şişkin olarak ezebilirseniz, harika top oluyordu.
• 32

  bizim okulumuzun bahçesi biraz küçüktü. o yüzden okulun girişinde bulunan fayans döşeli bir alanda oynardık. hem kutu kola çok daha iyi kayıyordu. kutu kola bulmaktan çok onu düzgünce ezecek ve muhteşem bir futbol topuna çevirecek kişi en önemli görevi üstlenirdi. eğer muntazam bir kutu kola topunuz varsa onu saklamak önemliydi. çantamda getir götür yapardım. ayakkabılarımızın burunları az delinmedi bu sevda yüzünden.
  
  brezilyalıların kumda futbol oynayan nesli varsa, bizde de kutu kolayla harikalar yaratan nesli var!
• 33

  ilkokul 3.sinifta süleyman isimli arkadaşın kafasını bununla yarmış, üstüne sınıf öğretmeninden sağlam bir dayak yemiştim. o günden sonra dokunmadım. üstteki arkadaşın* kafası şişmeyip yarıldıysa ve adı da süleyman ise o hayvan ben olabilirim :( süleyman, özür dilerim kardeşim.
• 34

  servisten güneş doğmadan indiğimiz günlerde zaman,mekan farketmeksizin yapabildiğimiz ilkokul aktivitesiydi. nice gol, galibiyet uğruna feda ettik ayakkabıları.
• 35

  tekniği vardir üstüne cuk diye basmak gerekir yanlara taşmalar topun kalitesini bozar. işin ehli ayagina mahir arkadaşlar tarafından yapılmasi gerekir. iyi yapilan bir coca cola topuna sahip çocuklar belirli bir süre* gerçek top eksikliği cekmezler.
• 36

  teneffüste yapılan aktiviteler içinde belki de en keyifli olanı. çok da iyiydim bu merette. her ayağıma geldiğinde en az 3 kişiyi geçerdim. kendimi hagi gibi hissederdim.
  
  fakat öğretmenimiz bize çok kızdı. çöple top oynanmayacağını söyledi. başka biri oynuyorsa eğer alın onlardan ve çöpe atın dedi. ben de hem çevreci hem de öğretmenini dinleyen örnek öğrencilerdendim o zamana kadar. teneffüste yürüyorum yanımda bir arkadaşımla. alt sınıflardan çocuklar da kutu kola ile top oynuyor. yaklaşık 30 kişi varlar. gittim aldım şişeyi ve çöpe attım. sonra o 30 kişinin üstüme çıktığını hatırlıyorum. kamyon çarpmışa döndüm. beni çok güzel dövdü keratalar. ondan sonra da ne bununla oynadım, ne oynayana karıştım, ne öğretmenimi dinledim, ne de böyle güzel dayak yedim.
• 37

  futbolun tüm dünyada bu kadar çok sevilmesinin ve oynanmasının sebeplerindendir.
  
  sokakta kutu kola, evde çorap, mutfakta aşçı, yatakta orospu öhöm öhöm ile kolayca oynanabilir. koltuktan, iki tane taştan, ağaçlardan kale yapabilirsin.
  
  o yüzden futbol evrenseldir.
  
  kaldı ki benim topum da kutu kola gibidir :(
• 38

  başlığı görünce feci özlediğimi fark ettiğim eylemin öznesi.
  
  öğlencisin. kış günü. hava kararmış. son tenefüse çıkıyorsun. zil çaldı, gittin bahçeye, sahayı boş buldun, takımları hızlıca kurdun derken kalıyor elinde 6-7 dk. o kısıtlı sürede o topu kovalamanın hatta gol atmanın verdiği tat.
  
  zevkte sneijder'ın fener'e attıklarının tek alternatifi.*
• 39

  çocukluğumuzda yapar ve hatta japon kale maç yapardık.
  tek sorun bizim şaşkın bir arkadaşın nasıl havalandığına akıl sır erdiremediğim bu kutu kola topa kafa vurmak istemesiydi.
  çocuğun kaşı açılmıştı. o yüzden eski çorapları iç içe geçirerek yapılan top candır.
• 40

  ilkokulun ve ortaokulun belli dönemlerinde çok yapardık. arkadaşın elinde kutu kola heyecanla teneffüsü beklediğimizi hatırlıyorum. yukarda da bahsedildiği gibi bu işi kutu kolayı ezmesini iyi bilen biri yapmalıydı çünkü öbür türlü ezilen kutunun kıçı başı ayrı çıkar sivri uç verirdi. uç vermek biraz şey oldu ama idare edin.
  
  orta 2 gibi başka bir sisteme geçmiştik. hani futbol toplarında nasıl değişim ve devrim oldu fevernovalar çıktı, biz de o misal vurdun mu daha isabetli giden ve 200 şutun 194'ünün hedefi bulduğu * bir top yapmaya başlamıştık. herkes defterinden birer ikişer parça kağıt koparır o kağıtları bir bütün haline getirip avuçta ezerek yuvarlak sayılabilecek bir tomar haline getirir. avuçta sımsıkı tutulan kağıtların açılmasına izin vermeden hemen bant ile etrafında defalarca tur atılıp, sağdan soldan çıkan kağıtlar bastırılıp maksimum ovallik sağlanıp kağıdın beyazı görülmeyecek şekilde 3-4 tur sarılırdı. yapılan bir kaç yere atma ve sekme testinden sonra ise topumuz hazırdı. abartmıyorum 2-3 gün götürürdü bizi. daha sonra artık bantları açılmaya kağıtlar içinden çıkmaya başlardı. kan ter içinde gömlek bağırsak dışarda girerdik sınıfımıza.
  
  çok özlüyorum o zamanları be.
• 41

  en önemli kısmı kutunun tam ortasından nizami bir şekilde ayakla ezmekti. bu işlem ne kadar doğru yapılırsa maçın kalitesi de o kadar artardı.
• 42

  bir yerde duymuştum, çok hoşuma gitmişti. “imkansızlıklar içinde yapılan her aktivite yetenek katar” diye. gerçekten de öyle. gheorghe hagi misal. ilk futbol topu, dedesinin domuzun idrar torbasından yapmış olduğu toptu. daha sonra da çeşit çeşit şeylerden kendisi için top yapılmış. o eşsiz topa vurma yeteneğini oralardan almış desem kim itiraz edebilir? futbol ve boks fakirlerin, ezilmişlerin, horlanmışların, dışlanmışların, geri kalmışların sporudur. fakir bir aileden gelmezsen ve imkansızlıklar içinde büyümezsen bu sporlarda başarı şansın çok az. şimdi bakıyorum tarihin dünyanın en iyi futbolcularına ve boksörlerine, bu tezi doğrulayacak nitelikte. burdan sözlükteki anne ve babalara şunu tavsiye edebilirim; çocuklarınıza bir şey alırken asla tam olmuş şekliyle almayın. parça parça alın, üzerine kendi hayallerini de katsın ki, o şeyi elde ettiğinde değerini bilsin.
• 43

  pele pele pele diye ses çıkartan aktivite.
• 44

  nasıl yaptığını hatırlamıyorum ama bir arkadaşımız bildiğin havadan uzun pas, orta falan yapardı kutu kola topu ile, biz de bildiğin hava topu mücadelesi yapardık kornerlerde falan. hey gidi günler....
• 45

  kutunun sag ve sol tombul taraflarina esit bir sekilde parmaklarinizla hafif gocertip, ardindan dikkatlice bastiginizda tam yuvarlak sekli aldirabildiginiz toptur. burak buralari okuyorsan kolayi sen iciyon diye takimi sen kuruyordun, o takimi bir kere bile kuramadim. insallah cocugun o kutu kola macinda kaleye geciyordur simdilerde...
• 46

  özel bir teknik ister bu işlem. yavaşça ezilmez kutu kola, önce yan merkezlerden hafifçe içeri doğru itilir ve sonra tepeden tek hamleyle taban darbesi vurulur. tek hamle olması önemlidir, bu işte ne kadar uzman olduğunuzu gösterir.
• 47

  kola içildikten sonra iki yandan birer parmakla boş kutu hafifçe dürtülürdü, akabinde ayağı büyük biri tarafından tam ortadan bam diye üzerine basılırdı. karşınızda kutu kola topunuz.
  bu topla en iyi maçlar kapalı alanda yapılırdı. özellikle de cilalı zemine sahip okul koridorları üçerlikten maçlar için idealdi. daha o dönemden no look pass, ayak dışı, fake, ver kaç gibi çakallıkları bu dandik topla bile yapardık.
  havalandırmanın benim hatırladığım iki yöntemi vardı:
  birincisi duran toplarda yaptığımız kutuyu çok hafif ayakkabımızın üzerine çekerdik çaktırmadan.
  ikinci yöntemse ayağını hafif yere vurarak şut çekip, çektikten sonra ayağı yukarı doğru kaldırmaktı.
  bir 90’lar klasiğidir. özletti kendini.