futbolda rakibine kendini kabul ettirmek için yüksek rakamlara ulaşılması gereken, duruma göre sahada verilen mücadelenin somut göstergelerinden biridir.
son zamanlarda
galatasaray rakiplerinin çoğunun gerisinde kalan koşu mesafesi istatistiklerine sahip ve haklı olarak herkes bunu eleştiriyor, yadırgıyor.
son zamanlarda galatasaray'da sık forma şansı bulan isimlerden bazılarına bir bakalım:
radamel falcao,
mbaye diagne,
ryan babel,
younes belhanda,
sofiane feghouli,
arda turan,
ryan donk,
mariano ferreira filho,
jean michael seri.
bu oyuncuların çoğu takımda olduklarında en çok süre olan isimler. neredeyse taraftarların hepsi de bu isimleri az koşma, mücadele etmeme, sahada yürüme, gamsızlık, yaşlı olması, hızlı olmaması gibi sebeplerle eleştirdi, eleştiriyor.
bir de şöyle bir durum var, hatta geçenlerde bazı kıymetli yazarlar da uzun uzun yazmıştı bu konu hakkında;
galatasaray seviyesi. hatta sadece galatasaray değil türkiye futbol ligi seviyesi için de geçerli olan bu seviye ne yazık ki daha az yoğunlukta antrenman yapmak, sahada daha az koşmak isteyen oyuncuların ilgi duyduğu bir seviye. en somut örneği de bana göre
sofiane feghouli.
bahsettiğim, örneklediğim oyuncu profillerimiz ve galatasaray'ın-türkiye'nin futbol seviyesi bana göre sitem ettiğimiz futbolun, düşük koşu mesafesinin, eksik mücadelenin ve ruhsuzluğun altında yatan temel nedenler. kusura bakmayın da yukarıda bahsettiğim futbolcuların çoğunun istediğimiz koşu seviyelerine çıkması kim gelirse gelsin, ne oynatırsa oynatsın imkansız.
ekleme editi: yanlış anlaşıldığımı düşünerek eklemek istedim. koşu mesafesi üzerinden takımımıza yapılan eleştirilere bir bakış açısı katmaya çalıştım. çok koşmalıyız veya en çok koşan en iyidir demek; hele de bunun fetişizmini yapmak hiç istemedim
*. zaten ne manchester city iz ne b. dortmund; ne onlar kadar kaliteli oyuncularımız var ne de onlar kadar oturmuş sistemimiz. sadece bana göre hareketli oynamayan, gerektiği kadar da koşmayan bir galatasaray var ve altta yatan sebepler de bahsini ettiğim durumlar.