dün
16 eylül 2023 galatasaray samsunspor maçını izleyemedim. o yüzden eve geçince ilk yarıyı açtım anca ilk yarıyı izleyebildim. hazır kayıttan izliyorken de not tuta tuta izleyeyim dedim. şimdi ikinci yarıyı izleyeceğim. zira ben ilk yarıda güzel bazı şeyler görsem dahi beğenmediğim hususlar var ve kopenhag maçı için endişelendiriyor. bu konunun kazımcan'la ne alakası olduğuna biraz geleceğim.
önce kazımcan'ın oynamasının beni daha mutlu edeceğini söylemem gerekiyor. ben kazımcan'ı beğeniyorum. aynı barış alper'de olduğu gibi onun da belli bir gelişimle beraber ilginç bir oyuncu olabileceğine inanıyorum, merak ediyorum. heyecanlandırıyor bu durum beni. ancak şu an ilk 11'e giremeyebilir. gelelim sebebine.
hani maçı durdura durdura not ala ala izledim dedim ya. çok net topla çıkış planı fark ediliyor. hatırlarsanız molde maçlarında torreira 2 stoperin arasına girmek zorunda kalıyordu. hareketlilik düşük ve rasicha gibi orta sahaya kırılabilen bir oyuncu olmadığından sayısal üstünlük ve/veya bu olmasın diye rakibin vereceği alnalar ya olmuyor ya da daha zor ve az hale geliyordu. bu yüzden torreira top alabilmek için stoperlerin arasına giriyordu. bu daha da kötü hale getiriyor tabi. hatırlarsanız orta sahaya eklenen bir oyuncu yok diyorduk. bu durum bizi 4-3-3'e benzeyen bir formasyona geçmemize sebep oluyordu. orta sahalaşan bir kanadımızın olmaması merkezde 3-2 bir sayısal üstünlüğü rakibe vermemiz demek (zira torreira artık orada değil). e zaten mertens tam olarak bu tip oynatmak isteyeceğiniz bir oyuncu değil. önemli bir problem oluşuyordu.
bu problemi çözmek için okan hoca samsunspor maçı için güzel bir çözüm bulmuş. biz 3-1-4-2 ya da 3-1-4-1-1 gibi şekilde topla çıktık. biliyorum bu tarz şeyler yazıldığında insanlar gıcık oluyor ancak durun bir dinleyin. ilk yarı için konuşuyorum hala zira ikinci yarıyı izleyemedim ancak kerem'in attığı 2 gol de bu birazdan anlatacağım mantıkla çıktı. aynı zamanda bu gol dışında da aynı paternle biz akın başlattık. bu planlı bir şey.
önce bir ortaya çıkan sahneyi bir yazalım:
-------------muslera-------------
---boey-----nelson-------apo---
---------------tor----------------
tete----mertens---kerem--angelino
------------------kerem---------
-------------icardi---------------
maç içinde tor ile kerem'in görevleri değiştiğini de gördük. sadece ikinci gole bakalım. boey önündeki koridoru kullanıp topu ileriye taşıdığı an bu düzen bozuldu. mertens bir koşu attı. bu yalancı bir koşuydu. boey hattını kullandığı için tete ile ikili bir oyuna girdi ve hatta çok fazla pozisyonda tete boey'in önüne de geçebildi. mertens'in bu koşusu hem eşleştiği adamı oradan çıkarmak hem de bu 2li oyuna katılıp bir üçgen kurabilmek içindi. top ileri taşınabildiği için boey artık normal görevinde. burada oluşan boşluğu da nelson alıyor. bu noktada artık deminki dizilişin getirdiği tuhaflık yok oluyor ve arka hattımız ve boey normalde bizim alışık olduğumuz görevlerine geçiyorlar. ancak mertens'in koşusu ve sağ kanadı 3lemesi bize nasıl golü getirdi bakalım. bu çıkış paterni bize bunu sağladı. mertens koşuyu atınca boşalttığı alana kerme demirbay geldi. yani tete mertens ve boey oyun yaratırken yayda iki kerem de bulunuyor. işin güzel kısmı rakibin merkezi kapatan 2 oyuncusundan biri eksik şu an. yani bizim 2 keremimize karşı adamların bir savunma oyuncusu var. mertens topu bakmadan içeri atıyor çünkü adamı onu takip ettiğinde keremlerden birinin boşta kalacağını biliyor ve harika tekte bir vuruş ile gol geliyor.
biz ilk yarı bu patern ile çok oynadık ve kerem merkezde çok fazla aksiyonda bulundu. top aldı almadıdan öte zaten forvetin yanına girmeye meyilli bir oyuncudan iyice merkezleşen ve merkezde de opsiyon olan bir oyuncuya dönüştü. şimdi ikinci yarıyı izleyeceğim bakalım buna devam edilmiş mi?
ee kazımcan başlığında sol bekten hiç konuşmadık. işte dikkat ederseniz angelino bu planda bir bek oyuncusu falan değil. düpedüz bir kanat oyuncusu. biz savunmada 4-4-2 ve 4-3-3 varyasyonlarını kullanıyoruz (bu ikisini beraber kullanabilmemiz de ayrı bir övgü ister). bu noktada kazımcan ile angelino arasında kategorik olarak bir fark yok. hatta set savunmasında angelino'nun sıkıntısını ve kazımcan'ın beni geçen yıldan heyecanlandırmasını bir araya getirirsem "kazımcan formayı alır." diye bir iddiada bulunabilirim. ancak bu bahsettiğim paternde angelino net bir kanat ve arkasında da apo var. önde sol kanat arkasında angelino gibi bir yapı söz konusu değil. bu sebepten dolayı kazımcan'ın (her ne kadar ileriden devşirme olsa da) geçen yılki gösterdikleri "bu yapıda nasıl yer bulabilir?" sorusuna olumlu ya da olumsuz bir cevap vermemi engelliyor. bu anca antrenmanda gözükür ama kazımcan milli arada da bizle olamadı. bu sebepten dolayı kısa vadede bu kurguya girebileceğine dair çok hevesli olamıyorum.
edit: bunun üzerine biraz daha düşündüm ve karar değiştirdim. kazımcan angelino'dan formayı alabilir ve tahminim alacak. ben demin anlattığım 3+1 yapısında angelino'nun önemli bir katkıda bulunduğunu düşünüyorum. barışla da 2'li bir oyun yapıp topu hiç kerem'e bırakmayıp direkt kerem'in koşusuna topu bıraktı yukarıda bahsettiğim maçın 2. yarısında. her şeye rağmen yukarıda anlattığım yapıda sağdan oyunu kurarken boey top ileri gittikten sonra kanadın bir parçası oluyor ancak apo en fazla üçgenlerde arkadaki oyuncu olabilir. haliyle angelino gibi topu kullanabilen bir oyuncu bu yapıya çok yardımcı ancak savunmasını düşünüyorum ve bu beni çok rahatsız ediyor. sanki kazımcan harika bir savunmacı gibi davranmak da istemiyorum ancak antrenman performansı el veriyorsa bu savunma zaafını değiştirmek daha akıl kârı olacak gibi. angelino da apo da çok saldırgan savunmacılar. angelino buna ek olarak beceride de düşük. çok kolay eksiliyor. ben sprintte fena bir savunmacı olmadığını düşünüyorum ancak bu rakip kaleden gelen geçiş hücumları için geçerli. kaleye cepheden gelen 2'ye 1'lerde zararı hiç minimalize edemiyor. zaten böyle yakalanmak bir problem adamı biz takımca zora sokmuşuz ancak bu şartlar altında da ortada kararsız kalmak en kötüsü. bunun üzerine eşleştiğinde ve set savunmasında bile çok kolay adam kaybediyor.