• 1
    çok uzun zamandır başıma gelmeyen hede idi. feghouli ve babel sayesinde bu akşam muzdarip oldum. normalde yenilmiş olmak bu kadar etkilemez ama böyle ruhsuz adamları takımda görmek gerçekten ızdırap veriyor artık. futbolcu hata yapabilir, hiçbir şekilde sorun etmem. ama allah aşkına birisi açıklasın. takım 2-0 geride, takım arkadaşın rakibi korner köşesine doğru püskürtmüş, bir oyuncu beş metre uzağındaki arkadaşının yanına nasıl gitmez? yılda dört buçuk milyon euro ödüyoruz bunu yapan arkadaşa. daha önce de yazmıştım, kimse hem bu parayı feghouli'ye verip hem bonservis ödemez, talibi varsa bonservisini hemen vermek lazım diye. şimdi diyorum ki verin parasını, gitsin paf takımla idmana çıksın. bize daha az zararı olur. en azından yerine arkadaşlarının emeğine saygı duyacak herhangi bir oyuncu koyabiliriz sahaya.

    (bkz: 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı)
  • 2
    onun bir de uyuyamadıktan sonra, işe, okula gitme versiyonu vardır ki dağ gibi adamı sivrisinek gibi yapar! hele ki bulunduğunuz ortamda metrekareye düşen yavşak sayısı fazlaysa o gün işte size hayattaki her şeyi sorgulatır. "lan şunu asansöre soksam, beş kat dövsem ama aralıksız! döverken bir beşe bassam bir zemine. kimse binmese hala dövsem!"

    neyse sabah olacak, "bu poğaçalar neli?" :(
  • 3
    uyuyamamak değil ama maalesef yıllarca hatıralardan çıkmayacak bir avrupa kupası maçının gecesindeyiz.

    (bkz: 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı)

    zamanında trömsö, steau bükreş, karpaty lviv, östrendus'a karşı yaşanan elenişlerin hangi sezonlarda olduğu ve skorları bile hala aklımdadır. maalesef rangers maçı da içime oturdu.

    avrupa'da olmamak, hele bu kadar erken elenmek bize çok koyuyor. fb ye yenilsek bu kadar üzülmezdim.
  • 4
    bazen öyle bir maç kaybedersin ki ,o kayıp; her türlü uykusuz kalmayı da, ertesi gün yorgunluğunu da, yıllarca unutamamayı da hak eder.
    şampiyon kulüpler kupası yarı finalinde hagili, lakatuşlu, belodedicili, petresculu steaua bükreşe deplasmanda 4-1 yenilirsin mesela. ah o penaltı verilseydi dersin içinden.
    kupa galipleri kupası maçında rotariu bir gündüz maçında karlar altında werder bremene son dakikada altı pastan topu içeri itememiştir mesela. kahrolursun. sonu nerelere gidebilirdi o serüvenin diye yıllarca düşünürsün.
    deplasmanda roma'nın liberosu (o zamanlar libero vardı ) aldair nerelerden vurup son dakikada gol atmıştır sen nasıl düştüysen çekyattan boynunun üzerine üzüntden. acını da gösteremezsin ailene kızmasınlar oğlum sen salak mısın bir maç için değer mi demesinler diye.
    böyle yenilgiler her türlü üzüntüyü de sıkıntıyı da hak ederler. hatta takımınıza olan bağı sağlamlaştırır bile.
    ama tromsö yenilgisi, karparty lviv falan rangers falan nedir ya. geldiğimiz nokta gerçekten içler acısı. o şekilde üzülmeyi bile özledim.
    yaşım itibariyle bir gün sonra bu tarz bir yenilgi sebebiyle benimle dalga geçecek bir zevzek bulundurmuyorum etrafımda. sanırım yaşlanmanın tek iyi tarafı bu.
  • 8
    genc yaslarda bende uyuyamazdim. cok daha sinirli oluyordum. yas 38 olunca artik uyuyorum. soyle garip bir durum oluyor ki gece uykudan uyanip bir rahatsizlik ve kaybedilmis yada berabere kalinmis olan mac geliyor aklima saat 4-5'te. tabi bu durum sampiyonluk yarisindaysak yada simdiki gibi ligin basindaysak oluyor. kazanamayagimizi bildigimiz sezonlarda ne olursa olsun diyorum ve onemsemiyorum.

    bu arada kesinlikle televizyon acilmiyor futbolla ilgili birsey yok, ne yabanci mac, ne haftanin maclari ne de bir futbol programi. mesela dun kazansaydik bugun basaksehir - leipzig macini izlerdim ama dunku mactan dolayi izlemeyecegim. zaten daha gencken italyadan, ingilitereden mac kacirmayan ben yillar ilerledikce futbola degil sadece galatasaraya zaman ayirmaya basladim.

    neyse yinede fenerbahceli oldugunuzu bir an icin dusunun son hafta 2-3 sampiyonluk falan vermissiniz. birakin uyumayi hayata kuserdiniz herhalde. bu senede bizden birsey olmayacagini bildigim icin cok fazla onemsemeyecegim artik.
  • 10
    eskiden çokça olurdu. yaş ilerledikçe hayatta çok daha ağır dertler çıkıyor karşına ama yinede galatasaray için yanacak bir köşe hep var içimde. gecenin dördünde bilmem kaç bin kişiyle stad inşaatı seyretmiş psikopatlarız sonuçta.
    en son dün 19 ekim 2020 galatasaray alanyaspor maçı canımı çok yaktı, hazmedemedim. tam birşeye gülerken aniden aklıma gelip tadımı kaçırdı kaç kez.
  • 12
    yönetimin 2020-2021 sezonuna şampiyonluk hedefiyle girdiğine çok ihtimal vermediğimden bende gerçekleşmeyen durum. 3 aşağı 5 yukarı herkesin hayalindeki kadro ile sahaya çıktığımızda 2 kişi eksik gibi oynuyoruz, penaltı atmaktan başka hiç bir işe yaramayan 5 milyon euro kemiksiz maaş bağladığımız bir santraforumuz var. 3-4 oyuncumuzun yerini dolduracak oyuncu yok. sakatlandıkları gibi seviye düşüyoruz. kolay değil işimiz, hem de hiç kolay değil.
  • 13
    en son 17 ekim 2010 galatasaray ankaragücü maçından sonra çok üzüldüğümü, uyuyamadığımı hatırlıyorum. lisedeydim o sıra. sevdiğim galatasaraylı bir coğrafya hocamız vardı, derslerde bazen futbol muhabbeti yapardı. fenerli öğrencilerle atışırdı, sözün özü gülerdik eğlenirdik.

    bir gün hocanın anlattığı bir anektot beni düşünmeye sevk etmişti. galatasaray şampiyonluk kaybediyor. hoca perişan, dünyası başına yıkılmış ertesi gün trafikte seyrederken ışıkta duruyor. yanındaki arabanın içinde hasan şaş'ı görüyor. kendisi telefonda bağıra bağıra kahkaha atıyor, keyfi gayet yerinde. hoca da onu görünce düşünüyor, ulan bu adam hem çuvalla para kazanıyor hem de hiçbir şey umurunda değil. ben niye kendimi paralıyorum?

    yenince sevineceksin, yenilince de çok üzülmenin bir anlamı yok. bakacaksın keyfine.
  • 16
    an itibariyle yaşadığım durumdur. üzüntüden beyin kanaması geçirmeme ramak kaldı. uyku uyumak haram. yarın arkadaşımın evine gidecektim ailesi davet etmişti, konya maçını kazanırız mutlu mesut uyurum ertesi gün erken kalkar berberime gider tıraşımı olur arkadaşıma giderim diyordum, dediğimle kaldım. erken kalkmam lazım ama uyku haram, yemin ederim gram uyku yok. kendimi sıkıntıdan camdan atasım geliyor. "ya 1 puan alsaydık bari, nasıl kaybettik abi delireceğim" düşünceleri yüzünden kafam patlayacak. sosyal medyaya giresim gelmiyor. ne instagrama gidiyor elim ne whatsapp'a. hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. fonksiyonlarım durmuş sanki. ne diyim, canımı iste vereyim cimbomum. varsın üzüntü senden gelsin, yolundan dönenin anasını avradını...
  • 19
    ne hissedeceğimi bilmiyorum. ulan helal olsun size diyerek izlediğimiz bir maçtı. bu sefer skoru alacağımıza da inandırdı takım. bayern maçını da kazanıp avrupa'da spor medyasını sarsan bir galatasaray hayali kuruldu içten içe.

    belki de kulüp tarihinin en epik ilk yarısını oynamıştık, ikinci yarıya da iyi başlamıştık. ancak ilk yarı sonlarına doğru kendini hissettiren yorgunluk, ikinci yarıda da 10 dakika sonrasında nüksetti.

    bu noktada hocanın değişikliklerde geç kaldığını düşünüyorum. 2-1 olunca santradan önce değişiklikleri görünce sinirler gerildi haliyle. ancak diğer yandan da oyuna alınan isimlerin yetersizliğini görünce ne diyeyim ki?

    demek ki bu transfer dönemi başarısızdır demek lazım. geçen yılın transfer dönemi genel olarak nasıl olumluysa bu yıl da sanchez dışında başarısız. halil, ndombele, zaha, ziyech, bakambu, angelino vs. derken şu veya bu sebepten kasım ayına kadar verim alamıyorsak şapkayı öne eğmek gerekiyor. oyuncuların hangisini hoca istedi, hangisini yönetim kendi inisiyatifiyle aldı bilmiyorum. o nedenle kusurlu şu veya bu diyemiyorum.

    bunları dile getirince nankörlükle, şımarıklıkla itham etmek de doğru değil. yanlışa yanlış diyeceğiz ki hatalarımızdan ders alarak büyüyelim ve gelişelim. devre arasında en azından birkaç hamle yaparak hataların telafisini sağlamaya çalışmalıyız. bu noktada hocaya ve erden timur'a güvenimde bir azalma yok.

    maç 0-1 olduğunda kızmadım, üzülmedim. adamlar yakaladığı pozisyonu değerlendiriyor neticede diyip olağan karşıladım. ancak sonrasında adamları ne denli çaresiz hale düşürdüğümüz ortada. oyundan düşmedik, kendi oyunumuzu oynadık ve rakibe kabul ettirdik. bu noktadan sonra galibiyeti hak ettik, çabaladık; ancak olmadı. maç içerisinde duygu kontrolünü sağlayıp takımın düşen temposunu ve artan yorgunluğunu da dikkate alıp son 25 dakikada 1-1'i korumayı da dikkate alacak şekilde dengeli bir oyun izleme stratejisi gütmek gerekirdi. hücuma çıkarken defans hattını çok önde kurmadan ve orta sahada dengesiz yakalanmadan dört oyuncuyla fırsat kovalamak denenebilirdi.

    olmuşla ölmüşe çare yok; ancak insan işte sürekli olarak kafasında tekrar tekrar oynuyor maçı. farklı skorla sonuçlanacak bir ilk yarı olsa bugün burası bayram yeriydi. ancak olmadığı için de takımı suçlamadım. benim kızdığım nokta, madem ki skoru elde edemiyorsak 1-1'in de altın değerinde bir skor olduğu gerçeğine uygun hareket etmeyişimiz ve aksiyon almayışımız.

    maçın ilk anlarını tnt sports'tan dinlerken onlar da geldikleri nokta inanılmaz dediler. iki sene önce yerel ligde 13. olan bir takımın bu seviyeye gelmesine hayranlık duydular. bizler de buna vesile olan herkese tek tek şükran duyuyoruz.

    ancak galatasaray'ın potansiyeli gerçekten en üst noktada. bu kadar yaklaşmışken bunu avrupa'nın devlerine bir an önce gösterebilelim istiyoruz. sol bek, sekiz ve on numarada üç doğru hamle ile bu takım neler yapabilirdi diye düşündükçe hayıflanıyoruz. geçen yılki oyuncuların üst düzey performansına eşlik edebilecek sadece üç yeni oyuncu ile kupanın hayallerini kurabileceğimizi görmüş olduk.

    bu çok tuhaf bir dilemma. aynı anda hem mutluyuz, hem üzgünüz, hem umutluyuz, hem pişmanız. duyguları nasıl tarif etmek gerekir bilmiyorum. bu seviyelerden kopmamalıyız. bu seviyelerde tecrübe kazanmaya devam etmeliyiz. kulüp kültürü olarak alışık olsak da oyuncu kadrosu da bunu yaşamalı. her geçen gün üstüne koya koya gitmemiz lazım.

    bugün yalnız şu tartışma bitti bence. üçüncü olalım ve avrupa ligi'nden devam edelim diyenler ebediyen sessizliğe gömüldü. bu takımın birkaç hamle ile bu kupada sonuna kadar zorlayabileceğine inandı herkes. bence günün en anlamlı kazanımı bu olsa gerek.
  • 20
    '' ismet diyor ben bu kafayı durduramıyorum diyor '' ah paşam biz de durduramıyoruz. bir yanımız mutlu bir yanımız hüzünlü. buruk bir mutluluk var üzerimde. uyuyamıyorum. takımımızın oyununun ne denli güçlü olduğunu ve neler yapabildiğini (bkz: 24 ekim 2023 galatasaray bayern münih maçı) ile gördüm. skoru alamamak üzdü. geleceğe umutla bakıyorum.

    ah yine de kaçtılar elimizden ah ah, yazık oldu mükemmel bir atmosfer muazzam oyun gücü ve oyun isteğimiz vardı..
    her ne olursa olsun ,sonuul güzel bitecek gibi bir his taşıyorum. emeği geçen herkese teşekkürler.
  • 22
    topun boey'e çarpıp tekrar kane'nin önüne düşmesi saçmalığından nefret ediyorum.

    özetini izlerken bile her seferinde canlı izlerken yaşadığım üzüntüyü yaşıyorum yediğimiz gollerde.

    ilk golde kazım'ın kaymayıp ayakta kaldığı, 2. golde boey'e çarpan topun yeniden kane'nin önüne düşmediği senaryo hangi paralel evrende yaşanıyorsa oraya gitmek istiyorum.

    (bkz: 24 ekim 2023 galatasaray bayern münih maçı)
  • 23
    spor medyasında çalışıyorsanız pek yaşamayacağınız bir durum. sıcağı sıcağına haber yetiştirmek için uğraştığınızdan maçı taraftar olarak takip edemiyorsunuz. önceliğiniz iş yetiştirmek olduğu için sevinçleriniz, üzüntüleriniz anlık oluyor. maç öncesi ayrı, maç esnasında ayrı, maç sonrasında ayrı bir yoğunluk oluyor. eve geldiğinizde artık özet bile izlemek istemiyorsunuz. kendimden biliyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın