1
başarıyı yönetme konusunda sürekli sınıfta kalan, fakat başarısızlıklara güzel reaksiyon verip bir şekilde ayağa kalkmayı becermede iyi olan ülke futbolumuzda, kullanılan tekniğin ismi. ha tabi ayağa kalktıktan sonra ne oluyor derseniz, tekrar dip boylanıyor malumunuz.
bu tabirin iç yüzünde ise, kimi zaman hoca değiştirmek, kimi zaman kadroda keskin değişikliklere gitmek, as oyuncuları kadro dışı bırakmak gibi hamleler yer alır. ben galatasaray'da ilk defa fatih terim'in ikinci döneminde duymuştum bu tabirin kullanıldığını, hoca o 2 yıl içerisinde kötü gidişi önlemek adına çokça yapmıştı fakat özellikle ikinci senesinde çöküşü önleyemedi, yaşlanmaya başlayan uefa kadromuzdaki oyuncuları yavaştan keserek yerlerine genç yerli ve rumenler denenmişti, maç bazında neticeler elde edip 1 hafta umutlansak da, ertesi haftalarda gelişim gösteremedik ve en sonunda da istifa ederek bir başka kan değişikliği denemişti.
ligimizde de anadolu takımları bu tekniği hocayı kovarak bolca kullanıyor, ve istatistiği tutulsa görülecektir ki, çoğu takım yeni hocasıyla ilk maçını, ligin büyüklerine karşı olsa bile, kazanıyor. öyle ki bir takım 34 haftaya 34 farklı hocayla çıkarsa ne olur diye düşünmeden edemiyorum, bunu bir gün deneyen biri olursa da favorim tabi ki ilhan cavcav.
goygoyu kenara bırakırsak, kısa vadede galatasaray futbol takımının önündeki yegane reçete olarak bunu görüyorum. yapılır yapılmaz tabi ki bilemem, hamza hocanın mevcut kadrosuna olan güveni hala çok yüksek, fakat o güvenin bizi bir yere götürmediğini 2 yıldır tecrübe ettik ve hamza hoca'yı da yakın zamanda işinden edeceğini öngörmek zor değil. bir taraftar olarak sadece beklentim bu yönde, sinan, yasin, koray, bilal, tarık'ın, belki altyapıdan yeni oyuncuların 11'de başlaması, sabri-selçuk-burak-umut-semih'in bir müddet kadrodışı bırakılması, hatta kalede muslera-cenk değişikliği, denenebilecek bir olay, hem de en yakın zamanda, 19 eylül 2015 trabzonspor galatasaray maçında. saydığım isimler de neticede çok kaliteli, diğerlerinden iyi adamlar değil ama denenmemişi denemek, böyle ani bir şok etkisi yaratmak futbol psikolojisinde farklı neticelere yol açabiliyor.
bu tabirin iç yüzünde ise, kimi zaman hoca değiştirmek, kimi zaman kadroda keskin değişikliklere gitmek, as oyuncuları kadro dışı bırakmak gibi hamleler yer alır. ben galatasaray'da ilk defa fatih terim'in ikinci döneminde duymuştum bu tabirin kullanıldığını, hoca o 2 yıl içerisinde kötü gidişi önlemek adına çokça yapmıştı fakat özellikle ikinci senesinde çöküşü önleyemedi, yaşlanmaya başlayan uefa kadromuzdaki oyuncuları yavaştan keserek yerlerine genç yerli ve rumenler denenmişti, maç bazında neticeler elde edip 1 hafta umutlansak da, ertesi haftalarda gelişim gösteremedik ve en sonunda da istifa ederek bir başka kan değişikliği denemişti.
ligimizde de anadolu takımları bu tekniği hocayı kovarak bolca kullanıyor, ve istatistiği tutulsa görülecektir ki, çoğu takım yeni hocasıyla ilk maçını, ligin büyüklerine karşı olsa bile, kazanıyor. öyle ki bir takım 34 haftaya 34 farklı hocayla çıkarsa ne olur diye düşünmeden edemiyorum, bunu bir gün deneyen biri olursa da favorim tabi ki ilhan cavcav.
goygoyu kenara bırakırsak, kısa vadede galatasaray futbol takımının önündeki yegane reçete olarak bunu görüyorum. yapılır yapılmaz tabi ki bilemem, hamza hocanın mevcut kadrosuna olan güveni hala çok yüksek, fakat o güvenin bizi bir yere götürmediğini 2 yıldır tecrübe ettik ve hamza hoca'yı da yakın zamanda işinden edeceğini öngörmek zor değil. bir taraftar olarak sadece beklentim bu yönde, sinan, yasin, koray, bilal, tarık'ın, belki altyapıdan yeni oyuncuların 11'de başlaması, sabri-selçuk-burak-umut-semih'in bir müddet kadrodışı bırakılması, hatta kalede muslera-cenk değişikliği, denenebilecek bir olay, hem de en yakın zamanda, 19 eylül 2015 trabzonspor galatasaray maçında. saydığım isimler de neticede çok kaliteli, diğerlerinden iyi adamlar değil ama denenmemişi denemek, böyle ani bir şok etkisi yaratmak futbol psikolojisinde farklı neticelere yol açabiliyor.