• 26
    milenyumdan sonra dönemsel olarak lig maçlarında şöyle bir değişime tanık ettiğimiz deplasman.

    2000'li yıllarda 10 mağlubiyet ▶ ibre tamamen onlardan yana
    2010'lu yıllarda 6 beraberlik 4 mağlubiyet ▶ ibre yavaştan bize dönüyor
    2020'li yıllarda 3 galibiyet 1 mağlubiyet ▶ ibre artık bizden yana

    milenyumdan sonra her şey tuhaf bir düzen içinde ilerlemiş. 2000'li yılların ilk kadıköy deplasmanıyla* fenerbahçe'nin galibiyet serisi başlamış ve 2000'li yılların son kadıköy deplasmanında* alınan mağlubiyetle üst üste 10 kez yenilerek 2000'li yılları tamamlamışız.

    2010'lu yılların ilk kadıköy deplasmanında* berabere kalarak mağlubiyet serisini bozmuş ve yeni dönemin habercisi olmuşuz. 2010'ların son kadıköy deplasmanında* da berabere kalarak bu 10 yıllık dönemi 6 beraberlik 4 mağlubiyetle nötr tamamlamışız.

    2020'lere ise galibiyetle* başlamış ve 20 yıllık ukteyi sonlandırarak yeni dönemi başlatmıştık. dünkü maç* bu dönemin bir diğer maçı oldu böylece son 4 deplasmanın 3'ünden galip ayrılarak yıllar sonra bile zor ulaşabileceğimiz bir istatistiğe imza atmış olduk. bravo aslanlar.
  • 30
    aziz yıldırım’ın hakem ordusuyla suni olarak yarattığı korku deplasmanı. başkanlığı bırakınca ortada zorlu deplasman falan kalmadı.

    arkadaşlar her şey bu deccal aziz’in başının altından çıktı. buraya gelen takımları gerek soyunma odalarını basarak, gerek hakem kararlarıyla, gerek medya baskısıyla sindirdi 20 yıl boyunca. bu deccal gidince, var sistemi de gelince kadıköy’ün sucuk değil bamya olduğu ortaya çıktı.

    bundan sonra iki senelik galibiyet serisi bile göremezler galatasaray’a karşı. kombine, bilet paralarını verip gs futbolcularının maç sonu tezahüratlarını dinleyecek köfteler. galatasaray’a hakemle ikinci üçüncü golü atıp ağzından tükürük saçarak sevinen makyajlı fenerli kadınlardan gına gelmişti mq.

    kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet.
  • 34
    efenim yıllarca küçük bir çocuğu "aaa bak polis amcan kızar" diye korkutur gibi, görsel ve yazılı basın tüm galatasaraylıları ne zaman havaya girseler "daha bunun kadıköy'ü" var der gibi korkuttu şu ülkede. ulan şerefsizler, sizin yüzünüzden basketbol takımı bütçesine kurulan 2005-2006 sezonundaki kadronun tadını çıkaramadık. ne zaman bi maç kazansak, "kadıköy'de beraberlik alabilir miyiz ki acaba?" diye ellerimizi cebimize sokmuş soğuk sokaklarda yürürken, kalitesiz spor ayakkabılarımızın lastik burunlarıyla yerdeki taşlara vura vura gezdik arkadaşlarımızla.

    ne olduysa fatih hocamın 2020 yılında takım otobüsüyle gidip, el arabasıyla çıktığı o derbiden sonra oldu.* her sezona -3 diye başlamamıza sebep olan kadıköy deplasmanını, bir tatlı huzur almaya geldik yumuşaklığıyla karşılar olduk. 4 senede 3 galibiyet alırken, 1 mağlubiyeti de domenec torrent yönetiminde dicem ama pek yönetemediği için kendisinin sorumluluğu altında dicem ama pek sorumlu bi kişi olmadığı için, işte onunla beraber aldık. 4 deplasmanda, 9 puan. 7 gol. kulağa şahane geliyor değil mi?

    hadi o zaman bir de son 4 senedeki deplasman istatistiklerimize bakalım.

    son 4 sezonda 4 kere deplasmanda oynadığımız takımlar ve sonuçlarımız;
    rakip maç galibiyet
    antalyaspor 4 2
    trabzonspor 4 1
    kasımpaşa 4 2
    kayserispor 4 2
    başakşehir 4 2
    sivasspor 4 2
    fenerbahçe 4 3

    en yüksek galibiyet oranı yakaladığımız deplasmanlar:
    rakip toplam maç galibiyet
    ümraniyespor 1 1
    fenerbahçe 4 3
    giresunspor 1 1
    altay 1 1
    bb erzurum 1 1

    rakip maç gol
    başakşehir 4 9
    fenerbahçe 4 7
    çaykur rizespor 3 7

    rakip maç mağlubiyet
    antalyaspor 4 0
    trabzonspor 4 0
    kasımpaşa 4 1
    başakşehir 4 0
    sivasspor 4 1
    fenerbahçe 4 1

    gördüğünüz üzere en çok galibiyet elde ettiğimiz, en yüksek galibiyet oranına sahip olduğumuz, en çok gol attığımız, en az yenilgi aldığımız deplasman olmuş nerdeyse kadıköy.

    ararım, ararım, ararım seni her yerde,
    sorarım,
    ıssız gecelerde
    128 milyar pardon feneriiiiim nerde.
  • 36
    unpopular opinion:

    2010’dan sonra hükmünü yitirmiştir. o tarihten sonra galatasaray takımı puan alması gerektiği yerde puan çıkarmıştır. zoraki bir şekilde 10 sene bunu sürdürdüler. sonra da azalarak bitti zaten. 2011-2012’de kupayı almışız ordan, playoff öncesi derbide son dakika el fatiha okutmuşuz baros’un topunda, onları bile başarı saydılar.

    kadıköy cehennemi dediğin 2000-2010 arası dönemdir. tarihin en rezil sezonunda hagi oradan 1 puan aldığında bitmişti zaten o cehennem. ondan sonraki döneme bi bakalım;

    2011-2012 sezonunda normal sezonda puan alıp aradaki farkı korumuşuz o sezon normalde şampiyon olmamız gerekiyordu o aldığımız 1 puanla, üstüne bir de süper final oynandı, puanı alıp kupa kaldırdık.

    2012- 2013 sezonunda oraya şampiyon gelmiştik zaten. iddiamız olsaydı yine puan ya da puanlar alırdık.

    2013-2014’de yenildik. iki takım da potadaydı, biz de sami yen’de yendik. normal bir sonuç yani.

    2014-2015 sezonunda ilk maçı içerde biz yendik. dışarda da onlar yendi. iki takım da potadaydı. yasin ve burak yılmaz akıl almaz pozisyonlar kaçırmalarına rağmen yenildik ama 4. yıldızı taktık.

    2015 - 2016 sezonunda sezonun ilk yarısı potadaydık. 1,60’lık olcan adın 1.90’lık ba’ya üstünlük kurup gol atmıştı kornerden. o sezon rezil bir kadromuz olmasına rağmen istediğimizi almışız.

    2016 - 2017: yine rezil bir galatasaray sezonu. yine bok gibi bir kadro ve biri serdar aziz’in hediyesi olmak üzere rvp’nin attığı iki gol. ikinci devre havlu atmıştık zaten.

    2017-2018: tarihin en çekişmeli sezonlarından birini oynuyorduk. çok da çekişmeli geçmişti maç. son dakika tolga ciğerci kale ağzından gol kaçırdı. istediğimizi aldık, sezon sonu şampiyon olduk.

    2018-2019: bu kez fenerbahçe çok kötüydü. onyekuru attıktan sonra ali palabıyık’ın hediyesiyle fener gol attı. ersun, maç sonu “galatasaray’ı şampiyonluktan ettik belki” dedi. ne hikmetse kimse sesini çıkarmadı. sezon sonu şampiyon olduk.

    2019-2020: pandemi öncesi doludizgin giden bir takıma fenerbahçe de dayanamadı. zaten yıllardır zorla kadıköy geyiği yapılıyordu. artık bitti. 1-3 bitti. 1-6 bitse kimse itiraz edemezdi. pandemi olmasaydı şampiyon olurduk bu formla. yine istediğimizi aldık.

    2020-2021: okçu saplamıştı. şampiyonluğa doğru gidiyorduk, averajla kaybettik. yine istediğimizi almıştık.

    2021-2022: taktik dehası torrent önderliğinde çıkılan maç. rezil bir sezondu zaten. o maçta ne oynadığımızı bile hatırlamıyorum. zaten iddiamız da yoktu. yenildik.

    2022-2023: belki de en ezici oynadığımız kadıköy deplasmanı. yine 6 7 atsak kimsenin şaşırmayacağı bir maç oldu. başakşehir ile arasındaki fark, o maçta icardi’nin 11 başlamasıydı. değilse bu maç da 0-6 falan biterdi. potadayız ve yine istediğimizi aldık.

    yani demem o ki, 2010’dan sonra potada olduğumuz her zaman istediğimizi aldık zaten. gerisi medya ve basının goygoyu.

    o cehennem 2010’da bitmişti zaten kardeşim. pino ile, lucas neill ile, lorik cana ile falan bitirdik o cehennemi.

    yav kısa bir yazı yazacaktım sözde, yine uzadı konu. siz anladınız bence demek istediğimi.

    biz ordan kupa kaldırmışız, seyirci sahayı yakmış, adamlar yine de fener’e yazdılar o maçı seri olarak. bu kadar objektif bir basınımız var işte ):
  • 48
    eski cumhurbaşkanı ve başbakan süleyman demirel'in söylediği rivayet edilen "ege bir yunan gölü değildir, ege bir türk gölü de değildir, binaenaleyh, ege bir göl de değildir." sözünden yola çıkarak;

    "kadıköy deplasmanı fenerbahçe'nin kalesi değildir, kadıköy kalede değildir, binaenaleyh kadıköy gelenin geçenin fenere üç beş attığı yerdir."
  • 50
    anadolu'daki 1960 model stadların yıkılıp tribünlerin saha kenarından başladığı modellere dönülmesi, galatasaray ve beşiktaş'ın da en az kendisi kadar heybetli yapılara geçmesiyle pek bir esprisi kalmayan deplasman. 2009 yılında kayseri kadir has stadyumu açılana kadar türkiye'de fiziki olarak eşi hatta benzeri yoktu. sadece bu sebepten ötürü bile çok uzun süre türkiye içinde ürkütücü bir deplasmandı. buna ek olarak dönemin şartlarında ihtiyaç halinde kapasite fazlası taraftarın da kolayca içeri alınabilmesi ve fenerbahçe'nin tarihindeki en önemli şampiyonluk serilerinden birini yapmasının verdiği coşkuyu ekleyince zaten çoğu maçta hakeme bile gerek kalmadan rakip takımın gardı çok kolay düşebiliyordu.

    10-12 bin kişi ortalamaya oynanan, arada koşu pisti hatta bisiklet veledromu olan konya atatürk stadyumu'ndan çıkıp da 55 bin azgın taraftarın sahanın dibinde olduğu saraçoğlu'na gelip de eli ayağaı titremeyen insan bulmak zaten çok istisnai bir olaydı...

    2010 sonrası dönemde ise ardı ardına açılan stadların etkisiyle pek bir esprisi kalmadı. hatta diğer stadların yanında eski ve güdük kalmaya başladı. fenerbahçe özelde 12 mayıs 2012 sonrası, genelde ise 2010'ların ikinci yarısından sonra kadıköy'deki hakimiyetini tamamen kaybetti, derbilerdeki serilere saha içi olsun saha dışı olsun tüm gücüyle tutunmaya çalıştı. özellikle 2017 sonrası iç sahadaki her derbide fenerbahçe'nin kaybetmemeye oynadığı, hakemlerin de buna yardım ettiği bir döneme girildi.

    23 şubat 2020 sonrası ise kelimenin tam anlamıyla ellerinde bir şey kalmadı.

    valla sevindirici bir durum....
App Store'dan indirin Google Play'den alın