3 yıl öncesine kadar bizim için sıradan bir avrupa takımıyken
2006 dünya kupası öncesi baraj maçlarında karşılaştıktan sonra daha yakından takip ettiğimiz bir takım haline gelen isviçre
2010 dünya kupasına katılan takımlardan. elemelerde bizim için pek de yabancı olmayan yunanistan ve letonya (bkz:
çek bir letonya)(bkz:
lokum gibi kura) milli takımlarının olduğu grubu lider bitirdi isviçre.
eskiden isviçre deyince akla
stephane chapuisat gelirdi. chapuisat futbolu bırakalı fazla zaman olmadı. isviçre'nin önümüzdeki yıllarda chapuisat gibi bir efsane çıkarıp çıkaramayacağını zaman gösterecek. şimdi ellerinde
alexander frei,
marco streller,
philippe senderos,
ludovic magnin,
valon behrami,
johan djourou,
blaise nkufo ve kaleci
diego benaglio gibi oyuncular var. bizim türk asıllı futbolcuları da unutmamak gerek.
gökhan inler,
hakan yakın ve
eren derdiyok'un performanslarını da yakından takip edeceğiz. bu oyuncular
ottmar hitzfeld gibi bir kurt hocanın elindeler. "general" lakaplı hitzfeld'in hem
borussia dortmund hem de
bayern münih'le şampiyonlar ligi şampiyonluğu var. münih'ten ayrıldıktan sonra isviçre'yi tercih etmesi şaşırttı açıkçası. ama kendisini bir milli takımın başında izlemek keyifli olacak.
şahsen hem bu takımdan, hem de bünyesindeki bazı oyunculardan
*** hiç haz etmiyorum. hatta nefret ediyorum. 2006'da, dünya kupalarında gol yemeden elenen ilk takım olduklarında içimin yağları erimişti. teknik direktörleri hitzfeld olmasa 2010'da gruptan çıkamayacaklarına kesin gözle bakardım ama böyle büyük teknik adamların takımlarına karşı oynayan rakiplerde bir önyargı oluyor. rakipler isviçre'den çok hitzfeld'den çekineceklerdir. yine de benim tahminim bu takımın maksimum ikinci tur göreceği yönünde. çeyrek final sürpriz, yarı final olay olur. final ihtimalinden bahsetmiyorum bile. zira bu takımın final oynaması show tv'nin yazın cennet mahallesi'ni yayınlamaması kadar imkansızdır...