• 4
    --- alıntı ---

    buna layik değiliz



    maç öncesi manzara gayet net… şampiyonlar ligi d grubu’nda yer alan anderlecht, 70 milyon euro’luk değeriyle en güçsüz takım.

    uluslararası arenada tecrübeli neredeyse hiçbir oyuncusu yok.

    onu 174 milyon euro piyasa değeriyle galatasaray izliyor. ancak, kadroda şampiyonlar ligi’nde çok önemli tecrübeler yaşamış isimler var.

    dortmund 344 milyon, arsenal ise 409 milyon değerinde…

    malum; bu işler parayla pulla değil, sahadaki mücadeleyle alâkalı.

    bu nedenle bahis sitelerinde grup liderliği için favori dortmund, ikincilik ise arsenal’in…

    gruptan çıkma şansı açısından galatasaray ile son sıradaki anderlecht arasında 1’e 5’lik bir fark var…

    galatasaray, anderlecht’e göre açık ara favori anlayacağınız.

    nasıl olmasın?!

    ali sami yen arena’da sahaya çıkan anderlecht’te bir futbolcu 33 yaşında, diğer ikisi 26, geriye kalanlar 20’lerin başında…

    hatta aralarında 17 yaşında olan tielemans bile var.

    adeta bir u21 takımıyla oynuyor galatasaray…

    ama sahadaki küçükler, galatasaraylı oyunculardan çok daha büyük maalesef.

    passolig saçmalığı yüzünden şampiyonlar ligi’nde dolmayan tribünler ve 5+3+1 kuralı nedeniyle adeta bulunmaz hint kumaşı haline gelen 23 yaşındaki tarık çamdal sahada yokken, rakibin neredeyse yüzde 80’inin 23 yaş altında olması büyük bir sorun…

    bu sorunun basın tarafından yeterince dillendirilmemesi ayrı bir sorun.

    galatasaray taraftarının maç sırasındaki protestolarıyla dile getirdiği şike ve ırkçılığın cezasız kalması en temel sorun.

    78 milyonluk türkiye dünya kupası’na gidemezken küçücük belçika’nın orada yer alması ise bir başka kritik sorun…

    pozisyon pozisyon maçı analiz edecek değilim; o işi sizlerin vergileriyle trt’den ayda 200 bin tl maaş alanlara bırakıyorum.

    haa onlara kalsa durum ayrı bir vahim.

    mesela fransa’nın en iyi defans oyuncusu seçildiği yıl türkiye’ye gelen ve dün gecenin muslera ile birlikte ayakta kalan nadir isimlerinden olan chedjou, çoktan gönderilmeliydi türkiye’den…

    200 bin tl maaşla futboldan anladıkları bu kadar…

    gelelim sadede…

    bence pozisyon gayet net:

    uluslararası kuralları ve değerleri hiçe sayarak, mahalle delikanlısı ayağıyla yola devam edersek birkaç seneye kalmaz maçları dortmund, arsenal, anderlecht ile değil işid’le oynarız

    --- alıntı ---

    http://www.iskenderbaydar.com/buna-layik-degiliz/
  • 5
    --- alıntı ---

    geleceği seçmek



    galatasaray yine, yeniden seçim sürecine girdi.

    ünal aysal aday olacak mı?

    haluk ulusoy sahneye çıkacak mı?

    alp yalman, 1990-1996 döneminden neredeyse 20 yıl sonra bir kez daha başarabilir mi?

    faruk süren, mehmet cansun, mehmet helvacı, adnan öztürk, ali dürüst, turgay kıran, işın çelebi, abdürrahim albayrak; peki ya onlar ne yapacak?

    sorular çok, bazı soruların cevapları henüz yok.

    zaten asıl sorun isimler değil aslında.

    yukarıda saydığım isimlerin tamamı, hatta çok daha fazlası, çeşitli dönemlerde galatasaray’da sorumluluk üstlendiler, başardılar ya da başaramadılar ama ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştılar.

    bunda bir sorun yok… sorun mantalitede…

    galatasaray gibi türkiye’nin batı’ya açılan penceresi olmakla övünen bir yapı, isimleri değil projeleri tartışmalı seçim sürecinde…

    baskın seçim diye bir şeyden bahsedilememeli; bu göreve talip olanlar her an ekipleri, projeleri ile hazır halde olmalı…

    seçim startı verildiğinde bir, iki, hatta üç ekip plan ve programlarıyla ortaya çıkabilmeli…

    mümkün değil demeyin; bu insanlar her hafta aynı localarda bir araya geliyor, aynı restoranlarda buluşuyor, yeri geliyor aynı teknede tatil yapıyor.

    bu zamanlarda galatasaray’ın geleceğini konuşmuyorlarsa şayet, bu göreve de talip olmasınlar bir zahmet.

    birkaç basit örnekle ilerleyelim:

    almanya, 2000 avrupa şampiyonası finalleri’nde, grupta sonuncu olunca tüm altyapı sistemini değiştirdi.

    alman milli takımı’nın 2002 dünya kupası’nda final oynaması bile bu yeniden yapılanma sürecini değiştirmedi.

    bir yerde hata yaptıklarına inanmışlardı bir kere, yola devam ettiler.

    tüm kulüplere akademi kurma mecburiyeti getirdiler.

    akademileri çok sıkı denetlediler.

    eğitim hayatında başarılı olmayı ilk şart saydılar.

    çocukların öncelikli olarak futbolu sevmesini önemsediler.

    aileleri sistemin içine soktular.

    ve 14 futbolcusu 25 yaş altında bir takımla, hem de yarı finalde ev sahibi brezilya’yı 7-1 gibi sansasyonel bir skorla yenerek 2014 dünya kupası’nı kazanma başarısını gösterdiler.

    var mı galatasaray için böyle bir model öneren, bunu hayata geçirmeyi düşünen; bilmiyorum.

    devam edelim…

    porto yıllardır 1’e futbolcu alıp, 5’e, 10’a, 15’e satıyor. buna rağmen belli bir başarı çıtasını da sürdürüyor.

    var mı porto’nun scout sistemini detaylıca inceleyen; sanmıyorum.

    dört yıl önce, sadece 19 yaşındayken james rodriguez’i 7 milyon euro’ya alıp, 45’e monaco’ya nasıl sattıklarını, aynı rodriguez’in 80 milyon euro’ya nasıl real madrid’in yolunu tuttuğunu araştıran var mı; ihtimal vermiyorum.

    tüm dünyanın medeni statlarında zemin hibrit çimken, yıllardır ısrarla ve ısrarla arena’nın zeminini hibrit çim yapmayarak kulübün neden gereksiz yere masrafa sokulduğunu araştıran birileri var mı; inanın olsa duyardım.

    galatasaray ekonomik açıdan sıkıntılar yaşarken, çok kısa bir süre öncesine kadar batık durumda olan dortmund’un ceo’su watzke ile imza attığı ekonomik başarının sırrını araştıran var mı; umarım vardır.

    kişi başına düşen milli geliri türkiye’nin beş katı olan almanya’da 12 euro’ya bilet satılırken, bizde niye en ucuz bilet bile ateş pahası hiç merak eden var mı; yoktur muhtemelen…

    orada statlar kapalı gişeyken buradakilerin neden boş kaldığını biliyoruz da, galatasaray’ın bunu nasıl aşacağı konusunda proje üreten var mı; duymadım.

    bu soruların cevabını verecek bir aday yoksa o zaman kimi seçecek galatasaraylılar sandığa gittiklerinde?

    ada’da en çok kokteyl düzenleyen adayı mı?

    --- alıntı ---

    http://www.iskenderbaydar.com/gelecegi-secmek/
  • 6
    iskender abi yine altına imza atılacak bir yazı yazmış çok sevgili renktaşlar:

    --- alıntı ---

    düzen böyle
    gazetelere, televizyonlara bakıyorum da resmen bir gülme geliyor.

    kendini bu kadar ciddiye alan adamların, ‘ciddi ciddi’ onlara kulak verenlerin halini görünce eskiden olsa üzülürdüm, artık ciddiye bile alamıyorum.

    düşünün; “şeytan” lakaplı rıdvan dilmen, “türk futbolunda devrim geliyor” demiş…

    ve bu sözler neredeyse her yerde ‘ciddi ciddi’ manşet olmuş…

    “büyük müjde” falan bile demişler…

    “devrim” dedikleri, “müjde” dedikleri şey yabancı sınırının ocak ayında kaldırılacağı iddiası…

    müjdeye gel…

    galatasaray yasağın ta en başından beri buna karşı çıkarken, kahvedeki adam bile bu işin yabancı sınırlamasıyla düzelemeyeceğini açık seçik görürken siz çok bilmişler nerelerdeydiniz?

    şike cezaları nedeniyle avrupa’ya gidemeyen kulüpler ile galatasaray arasındaki sportif başarı dengesinin açılmaması için üretilen bu yapay sınırlamayı allayıp pullayıp elbirliğiyle desteklemediniz mi?

    yasağa rağmen tüm kulüpler sahaya çıkartabileceklerden fazla yabancıyı kadrolarında tutarken bunun türk takımlarına yüklediği mali külfeti fark edemediniz mi?

    bonservisi 500 bin, bilemedin 1 milyon euro etmeyecek yerli futbolcular yabancı sınırı yüzünden bulunmaz hint kumaşına dönüşürken kulüplerin sırtına binen yükü göremediniz mi?

    başta 3 büyük olmak üzere neredeyse tüm kulüpler akıl almaz zararlarda şu an… finansal fair play’e uymadıkları ya da uyamayacakları için muhtemelen avrupa kupaları’nın dışında kalacaklar birkaç seneye…

    bugün türk futbolunu yönetenler, futbol kamuoyunu ekrandan, köşelerinden, sayfalarından yönlendirenler o zaman geriye dönüp “ya biz nerede hata yaptık” diyebilecek misiniz?

    tabii ki demeyeceksiniz…

    ne de olsa play-off garabetini savunanlar, yabancı sınırını alkışlayanlar, şikeye sessiz kalanlar, hatta kefil olanlar, suni federasyonun önünü açanlar, doğruları görmezden gelenler, passolig’in yaratacağı zararı bile bile umursamayanlar da sizlersiniz…

    siz sadece suçu birinin omuzlarına yıkıp, hiçbir şey olmamış gibi yolunuza devam edersiniz.

    bu suçlu bir gün mehmet ali aydınlar olur, bir gün abdullah avcı, bir gün ünal aysal…

    bir sizlere bir şey olmaz bu ülkede…

    ne de olsa bu ülkenin düzeni böyle…

    ***

    bu arada işini layıkıyla yapanlar üzerlerine alınmasınlar bu yazıyı… çünkü bu piyasanın içinde olanlar kimleri kast ettiğimi gayet iyi biliyorlar…

    --- alıntı ---

    http://www.iskenderbaydar.com/duzen-boyle/
  • 8
    --- alıntı ---

    stay with us harry



    derbi zaferi, sneijder’in füzeleri derken çok önemli bir ismi, plaket verilmek üzere arena’ya davet edilen harry kewell’ı ihmal ettik doğrusu…

    oysa gülen yüzü, mütevazı kişiliği, ardında bıraktığı sevgi seli asla ihmal edilmemesi gereken biri ‘daddy cool…’

    5 haziran 2008′de başlayıp 31 mayıs 2011’de sona eren ve şampiyon olunamayan üç sezonun en akılda kalan isimlerinin başında yer alıyor hiç şüphesiz avustralyalı yıldız…

    galatasaray’a bedelsiz olarak gelen ender yabancılardan biriydi.

    ilk olarak türkiye süper kupası finali’nde forma giydi.

    sonradan oyuna girdiği maçta 1 gol 1 asist yaparak galatasaray’ın 2-1 galip gelerek kupayı almasını sağladı.

    uefa kupası maçlarındaki performansıyla resmen göz kamaştırdı. bordeaux’ya 25 metreden attığı inanılmaz gol ile galatasaray’ı dördüncü tura taşıdı.

    galatasaray’ın hamburg ile oynadığı uefa kupası 4. tur rövanş maçında, takımdaki defans oyuncularının sakatlığından dolayı gönüllü olarak stoper mevkiinde oynayarak taraftarın kalbinde taht kurdu.

    en büyük sorunu sık nükseden sakatlıklarıydı.

    güney afrika’da düzenlenen 2010 dünya kupası’ndaki performansının ardından, ülkesinin takımlarından gc united’ın 3 milyon euro’luk teklifini reddedip, 1 milyon euro garanti para ve 30 bin euro maç başına ücret ile galatasaray’da kalmayı tercih etmesiyle de tarihe geçti.

    sarı kırmızılı formayla toplam 63 maça çıkıp 22 gol kaydetti.

    galatasaray’ın hiç tartışmasız en çok iz bırakan yabancılarından biri olan harry kewell’ı kulüp çatısı altında görmek isteyen o kadar çok taraftar var ki…

    buradan iki başkan adayına açık çağrı yapmak istiyorum: harry kewell’ı sportif direktör yapın… inanın onun pozitif enerjisi galatasaray’a çok şey katacaktır.

    ***

    galatasaray sözlük ya da internetteki adresiyle rerererarara.net yazarları sık sık yazılarımdan alıntı yaparak daha çok taraftara ulaşmamı sağlıyor.

    bugün tersini yapıp ben onlardan alıntı yapacağım. işte, sözlükte hakkında 171 sayfa dolusu övgüler yazılmış harry kewell’ın sadece son sayfasında yer alan mesajlardan bazıları:

    “ilk formasını aldığım futbolcudur. daha da kimsenin adını yazdırmadım henüz. futbolculuğundan öte öyle müthiş, öyle sıcak, öyle karizma bir adam bu. yeniden futbola döndürülüp sol kanadımızda oynasa dünyalar benim olur adeta. yapsanıza şu adamı sportif direktör, arena’da maç izlerken görsem bile yeter…” (tozsoy)

    “üzülüyorum, kendisi öyle saçma sapan bir dönemde bizim formayı giydi ki keşke daha oynuyor olsaydı ama bize geldiği yaşta olsaydı.” (ser987)

    “acaba ne zaman kendisi hocalık lisansı alıp, şanlı armaya hoca olarak gelecek diye merak ettirendir. çok özledik be adam.” (restinmusic)

    “çok sevdiğim bir isimdir. sanırım kendisini sevmeyen galatasaraylı da yoktur. fakat kabul edelim ki sakatken kendisini kadroda tutup da takımın en golcü ismi olan nonda ile yolların ayrılması bize bir şampiyonluğa mal olmuştur. o sezon kewell sözleşmesinin dondurulmasını kabul etmiş olsaydı rijkaard’ın ilk sezonu bambaşka bir şekilde sonuçlanabilirdi.” (andrei taganov)

    “yarın maçı arena’da izleyecekmiş. biri passolig’i olmadan stada giremeyeceğini söylese keşke. yarın kapıdan dönecek.” (thebeastlorikcana)

    “kulüp tarafından maç öncesi plaket verilecek daddy cool’umuz.” (durmstrang)

    “yarın arena’da olacakmış, yarınki maç için değil de plaket verilirken ‘harry, harry kewell’ diye bağırmak için orda olmayı çok isterdim…” (parhuto)

    “ne yaptı da plaket alıyor insan şaşırıyor. şu adama gösterilen değerin kimlere gösterilmediğini düşündükçe üzülüyorum.” (fırt)

    “plaket alması için kupalar, başarılar, zaferler yaşatmasına gerek olmayan futbolcu. kaldı ki bize az güzel anlar yaşatmadı hani kendisi. herhalde 25 milyon taraftarın içinden bu adamı sevmeyen birisini bulmak çok zordur. takıma yürekten bağlı oyuncularımızdan biriydi. ki bu bana göre sembolik bir şekilde ödüllendirilmesi için yeterli bir sebep. nobel ödülü vermiyoruz burada sonuçta. neyse, hoş gelmiş diyorum sevgili daddy cool’a. ayrıca kendisi benim bu takımda hagi’den sonra gördüğüm en temiz sol ayaklı futbolculardan biriydi. hani ‘ayağına top yakışıyor’ derler ya öyle bir şey. kadife gibi bilek vardı adamda.” (wes we can)

    “benim için belki de galatasaray tarihinin en sevdiğim beş futbolcusundan biri kendisi ama en basitinden ifade etmek gerekirse; galatasaray kulübüne yaraşır bir sporcuydu kewell.” (levendinho)

    “plaket alması abartılmaması gereken futbolcu. bence hakkıyla bu formayı terletmiş, potansiyellerinin üstüne çıkmış, iş ahlakı üst düzey her futbolcu için küçük bir jest çok görülmemeli.” (batıya açılan pencere)

    kendisi en sevdiğim futbolcular listesinde en tepelere oynar. plaket verilmesi normal ama kendisine verilen değer, bir suat kaya’ya veya ne bileyim bir ergün penbe’ye verilmemiştir. hoş hakan şükür gibi bir adama bile hâlâ saldıranlar var aramızda.” (eski açık çocuğu)

    “benim için çok değerlidir kendisi. bu takımda oynayan en karakterli, en candan adamlardan biridir. çok özledim çok…” (babadan cimbomlu)

    “şu adamı birkaç sene daha fazla izleyebilseydik keşke… gelir gelmez bütün kulüp personelini ziyaret etmiş aşırı sempatik eski:( futbolcu…” (batıya açılan pencere)

    “dün maç izlediğim mekânda, televizyonda kendisi gösterilince birden yaşları 60’a kadar giden erkek topluluğu ‘ayyy kewell; bak yine gülüyor’ şeklinde cümleler kurdu. ne sevimli adamsın be kewell.” (durmstrang)

    “bir kez tt arena’da maç izlerken görsem yeter dedim, yetti. sıra sportif direktörlükte…” (tozsoy)

    “o gülüşünü görünce gerçekten yüzüm güldü. istemsizce yüzümü güldürdü seneler sonra. hani hoşlandığınız kızdan öyle bir mesaj gelir de bir anda aptal gibi gülümsemeye başlarsınız ya. tribünleri selamlayıp gülümserken işte aynen şapşallar gibi gülüyordum sadece ona bakıp bir şey demeden… ah şu formayla bir şampiyonluk yaşasaydı.” (poacher)

    --- alıntı ---

    http://www.iskenderbaydar.com/stay-with-us-harry/
  • 9
    volkan demirel'in milli maçı terk etmesi'yle ilgili çok güzel bir yazı kaleme almış.

    --- alıntı ---

    faili malum

    hafızaları tazelemek adına hatırlatmakta fayda var… bundan yaklaşık 2 yıl önce… yer yine milli takım… olayın kahramanı yine volkan demirel…

    idman iptal olunca oyuncular bulundukları kenti gezmeye çıkıyorlar…

    keyifli bir gün… bir eğlence parkının yolunu tutuyor futbolcular…

    gazeteciler de fotoğraf çekiyorlar doğal olarak.

    ortada gerginlik yok, özel hayata müdahale durumu yok… ama çok geçneden çıkıyor…

    olayın bu kısmını, o tarihte bir gazetede yer alan cümlelerle aktarıyorum:

    “volkan demirel, habertürk muhabiri vedat danacı’ya, ‘ne ters ters bakıyorsun’ dedi… ‘niye sana ters bakayım’ yanıtını alınca da danacı’nın üzerine yürüyüp ‘insanlığı bilmiyorsunuz, hayvanlığı da bilmiyorsunuz. seni yazdım lan bir kenara. seni evinden aldıracağım lan g…’ diye devam etti. araya milli takım yardımcı antrenörü tayfun korkut girdi…”

    evet; olay özetle böyle…

    “ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim” diyen gazi mustafa kemal atatürk’ün devrimlerinin takipçisi olmayı başarabilsek, o gün volkan’ın milli takım’daki son günü olurdu.

    olmadı.

    tıpkı ırkçılıktan ceza alan emre’nin halen milli takım kadrosunda yer alıp zaman zaman kaptanlık pazubandını takması gibi bir aymazlık olarak spor tarihimizdeki yerini aldı.

    ya da takım arkadaşlarına silah çeken gökhan töre’nin durumu gibi…

    sorun da burada zaten.

    suç cezasız kalınca suçu işleyenler daha da pervasızlaşıyor; “nasıl olsa bana bir şey olmaz” diyerek bir adım ileri geçebiliyor.

    ve olaylar her geçen gün içinden çıkılmaz bir hâl alıyor.

    gelelim maç gecesine, volkan’ın sahayı terk etmesine ve sonrasında yaşananlara…

    görüntüleri defalarca izledim… amasyaspor formalı olan ve daha sonradan aslında fenerbahçeli olduğunu söyleyen şahıs, her ne kadar inkâr etse de, pek hoş olmayan şeyler söylüyor.

    bu arada küçük bir çocuk galatasaray armasını gösteriyor.

    volkan’ı alkışlayanlar da var, tepki gösterenler de…

    bugüne kadar çok daha vahim olaylar karşısında soğukkanlılığını koruyan, hatta taraftarı çileden çıkartmayı başaran volkan, bu kez çabuk teslim oluyor ve eldivenlerini çıkartıp sahayı terk ediyor.

    küfür edenleri destekleyecek değilim.

    volkan’ın sabrı taşmış, bir insan olarak sinir sistemi iflas etmiş olabilir.

    hocası da izin verdiğine göre sahadan da çıkabilir ama stattan çıkamaz.

    ama çıkıyor…

    sonrası tam rezalet.

    evinden alınıp yeniden stada döndürülmesi, emre’nin ve fenerbahçe futbol takımı idari menajeri hasan çetinkaya’nın da işin içine girmesi, federasyon’un güvenlik görevlileri ve spor büro oradayken aziz yıldırım’ın kulüp güvenlikçilerini olay yerine göndermesi, o stadı en iyi bilen isimlerden hande sümertaş’ın ikazına rağmen basın mensuplarının beklediği kapıdan çıkmakta ısrar edilmesi, futbolcular araçlarına bindikten sonra ve ortada hiçbir neden yokken güvenlikçilerin gazetecilere saldırması adeta planlı bir eylemin parçası gibi…

    hele bir de bu olayın federasyon ile aziz yıldırım arasındaki iplerin gerildiği, yıldırım’ın “sen önce milli takım’ın şerefini kurtar” diyerek federasyon başkanı demirören’e meydan okumasının ardından gelmesi de kelimenin tam manasıyla mide bulandırıcı.

    sadece olaya adı karışan taraflar adına da değil üstelik bu mide bulantısı.

    naklen adam dövenlerin serbest bırakılması, yerde yatan muhabirin kafasına tekme atarak cana kast eden birinin sadece 1 yıl hak mahrumiyeti ile kurtulması, dayak yiyenlerin adı sanı bilinirken, dövenlerinin isimlerinin adeta devlet sırrı gibi saklanması da cabası…

    buradan sormak istiyorum: görev yaptıkları yer, isimleri, cisimleri bilinenler ve suçu kameraların önünde işleyenler cezasız kalırken, tribünde küfür edenleri nasıl cezalandıracak federasyon?

    üstelik sporda şiddetin panzehiri gibi sunulan passolig, milli maçlarda devre dışıyken…

    daha da vahimi, satılan 17 bin küsur biletin yanı sıra 10 bin bilet de kontrolsüzce sağa sola dağıtılmışken…

    her olayda olduğu gibi balık baştan kokuyor aslında.

    tepeden başlayan sorumsuzluklar silsilesi kademe kademe alta intikal ederek kapı önünde güvenlikçi terörüyle son buluyor.

    “tepedeki suçludur, sorun oradan başlamaktadır” denilemediği için de el birliğiyle her olayın üstü örtülüyor.

    futbol dünyasının içindeki yöneticisinden sporcusuna, gazetecisinden yazarına kadar hemen hemen herkes bu zincirin bir parçası.

    ama bilerek ve isteyerek; ama görüp söylemeyerek.

    bir güne gelmedik bu noktaya… hemen altta yer alan skandal karelerdeki gibi pek çok olayı unutarak rezaleti biriktirdik hep birlikte…

    http://www.iskenderbaydar.com/faili-malum/

    --- alıntı ---
  • 11
    --- alıntı ---
    galatasaray spor kulübü medya ve iletişim direktörlüğü görevine, deneyimli gazeteci ve iletişimci iskender baydar getirildi.

    gazeteciliğe 1990 yılında sabah gazetesi dış haberler servisi'nde başlayan iskender baydar, 8 yıl grubun farklı yayınlarında haber müdürü, yazı işleri müdürü gibi görevler üstlendikten sonra, 1998 yılında star gazetesi'nin kurucu kadrosunda yazı işleri müdürü olarak yer aldı.

    2004'de geri döndüğü sabah grubu'nda ise fotomaç genel yayın müdürlüğü, sabah gazetesi spor müdürlüğü, sabah gazetesi genel yayın yönetmen yardımcılığı, atv genel müdür yardımcılığı ve takvim gazetesi genel yayın yönetmenliği görevlerinde bulundu.

    baydar, üç yıl süren hürriyet gazetesi yan yayınlar yönetmenliği’nin ve sektördeki 22 yılın ardından 2012 yılında elite basın danışmanlık şirketi’ne ortak olarak katıldı. baydar buradaki görevinde bir çok tanınmış kurum ve kuruluşun iletişim danışmanlığını üstlendi.

    galatasaray lisesi mezunu olan iskender baydar, evli ve üç çocuk babasıdır.

    --- alıntı ---

    http://www.galatasaray.org/.../bilgilendirme/27510
  • 12
    bilançoyu güzel analiz eden adam...

    o tarafa da bi güzellik yapsa bari... mali tabloları değerlendirme konusunda gayet yetenekli ondan eminim. ama bünyeye dahil olunca "abi bak burada bu var şurada şu var" diyerek müdahil olması gerekiyor...

    en azından bünyede kulübün mali tablolarının rezalet durumundan haberdar birilerinin olduğunu bilmek güzel.
    başarılar diliyoruz kendisine.

    merak edenler şuradan takip edebilirler:

    http://www.iskenderbaydar.com/...ali-ligde-son-durum/
  • 13
    evet arkadaşlar karşınızda galatasaray medya ve iletişim direktörü.

    https://twitter.com/...s/729768440685338624

    https://www.instagram.com/p/BFMx1YEyNqq/

    kendisi, başka takımın başarısını yıldız resmi koyarak tescil etmiş. başka takımın şampiyon olmasıyla övünüp aklı sıra ezeli rakibine selam çakıyor.

    bu adamı galatasaraylı'lar tanır. eskilerin gazetecisi. şimdilerde ise galatasaray futbol kulübü medya direktörü.

    görev olarak ne iş yapıyor hala kimse bilmiyor sanırım. nereyi yönetiyor bilenler bana söyleyebilir.

    şimdi bu akıllı abimiz dördüncü yıldız ehhueuuehe sadece bizde kaldı diyerek mutlu oluyor.

    takımın rezil halde olduğu, kulübü berbat şekilde yönettikleri pek umurunda değil. adam beşiktaş'a yenildik diye seviniyor. ligde ki konumumuzu yorumlamadan.

    takım beşiktaş maçında 2. yarı top oynamadı ve resmen maçı beşiktaş'a teslim etti. bu arkadaş şimdi soyunma odasına girip, yenseydiniz size ekstra prim verecektik. yenildiniz de prim cebimize kaldı diye futbolcuları tebrik de etmiştir. (bu işin latifesi)

    dikkat ederseniz zaten fener maçını yenin size adam başı 100 bin tl vericem diyen yönetim bjk maçına böyle bir şey uygulamadı.

    şahsi olarak benim fenerbahçe veya beşiktaş şampiyon olmuş umurumda değil. bizim beşiktaş'a arena'da kaybetmemiz zoruma gidiyor. ve yönetimden biri galatasaray lisesi bir adam bu duruma seviniyor.

    kendisi sabah, star, hurriyet, amk, fanatik, fotomaç, takvim vs. gibi gazetelerde çalışmış. genel yayın yönetmenliği yapmış. müdürlük makamına filan gelmiş. şimdi yönetim için de yer alıyor.

    ve beşiktaş galibiyetine ve şampiyon olmasına seviniyor. ben bu durumu hazmedemiyorum. bi de çocuk gibi 4 yıldız resmi koyarak.

    ulan galatasaray kimlerin elinde arkadaş. adnan polat yönetimini de gördüm. özhan canaydın yönetimini de dursun özbek yönetimi de kadar kötü bir yönetim görmedim.

    kim kurtaracak bizi bu durumdan bilmiyorum.
  • 18
    https://twitter.com/...s/855189429618651136

    ''saygı göstermeyi bilen dostlar alınmasın; bir başka dostun cümlesiyle iyi geceler: hayallerinizin bittiği yerde bizim gerçeklerimiz başlar.''

    işte karşınızda galatasaray medya ve iletişim direktörü. bu adam iletişim direktörü olmadan önce yönetimin en büyük muhalifiydi. şimdi ise beceriksizliklerini geçmiş ile örtmeye çalışıyor. podolski transferini bile makul bulan adam sonuçta. '' arsenal 15 milyon euro'ya aldı, oynatıp 600 bin'e inter'e kiraladı, 2.5 milyon'a galatasaray aldı, oynatıp 2.6 milyon''a sattı, hesap bu!!'' şöyle salakça bir açıklama ile poldi transferini başarılı bulan adam. acaba iletişim direktörü olmasa bunu der miydi?

    evet arkadaşlar geçen sene galatasaray içeride beşiktaş'a 1-0 yenildi ve beşiktaş'ın önü açıldı. sonra da şampiyon oldular. bu adam naptı biliyor musunuz? gitti 4 yıldız hala bizde diye paylaşım yaptı. amaç ne fenerbahçe'nin şampiyon olamaması. yahu kardeşim sen beşiktaş'ı yenememişsin. üstüne üstlük şampiyonlukla önünü açmışsın. gelmiş 4 yıldızla övünüyorsun. beşiktaş'ın şampiyonluğuna seviniyorsun. neden? çünkü fenerbahçe olamadı diye. sen kaçıncı bitirdin o sezonu? 6. (altıncı) işte bu zihniyet galatasaray'ı bitiriyor.

    şimdi de gelmişler sosyal medyadan uefa kupası resmi paylaşıyorlar. hayaller biter gerçekler başlar filan. bu nedir ya? sen ilk önce bugünün hesabını ver! ligde kaçıncısın? derbilerde naptın? içerde dışarda beşiktaş'ı yenebildin mi? tranfer sezonunu beşiktaş'tan iyi geçirdin mi? beşiktaş'tan daha iyi futbol oynuyor musun? bu sene beşiktaş'ın avrupa da yapabildiklerini sen yapabildin mi? sen uefa ya bile gidemiyorsun!! gelmiş 20 yıl önce kazanılmış kupa ile övünüyorsun.

    sanki her sene şampiyon olup uefa kupası kazandırıyor paşam? bu acizliğinizden ben utanıyorum. senin başkanından da senden de. gazeteciyken tarafsızım diye övünen adam, içeride olmadan önce muhalif olan adam, şimdi yönetimin tüm beceriksizliğini görmezden geliyor. senin gibilere sektörde omurgasız diyorlar. sen de öylesin.

    sosyal medya'yı iyi takip ediyorsan buraları da okuyorsundur iskender. gücün varsa beni bul. çapsız herif. i

    edit: bazı arkadaşlar komik ya espririk böyle şeyler demiş. avrupa'da böyleymiş. bak güzel arkadaşım türkiye'de futbolda nefret var, kin var. her takım taraftarı rakibinden tiksiniyor ve nefret ediyor. bunu sokakta da görürsünüz sosyal medyada da. senin ülkende futbola dair hoşgörü yok. spor taraftarlılığı yok. sen sadece takımını önemsersin. o yüzden senin yaptığın espriden sayılmıyor. buna acizlik denir.
  • 21
    https://twitter.com/...s/903719183288029184

    aynen iskender, olay çıkmasının nedeni senin resmi hesaptan doğrulanmamış bir transfer haberini 'komikli' geçmen değil, bizim bütün gün seni nasıl yereceğimizi düşünmemiz. çünkü, kimsenin işi gücü yok; iskender baydar'ın açığını arıyor herkes bütün gün. özür falan da dileme, bir daha aynı fotoğrafı paylaş hatta. kralsın iskender. seni sevmeyenler hep açığını arıyor.

    yaptığı aptalca hatayı savunmak için kullandığı üsluba bak, yazım hatalarına bak:
    https://twitter.com/...s/903781572167557120
    https://twitter.com/...s/903878715259670528
  • 24
    https://twitter.com/...s/934558289827901440

    " çok da umurumdaydı, galatasaray benden iyisini bulamaz, beni de bir daha bulamaz zaten:) "

    sozlerinin sahibi zat. kendisine yonelik negatif ya da pozitif herhangi bir dusuncem yoktu hatta baska bir konuyla alakali sunlari yazmisim kendisiyle alakali (bkz: #2139654). ama kulupten ayrilip son zamanlarda twitter'da takindigi tavirlari ve su tweeti gorunce iyi ki galatasaray'dan ayrilmis ya da kovulmus dedirtti.

    ben boyle bos ego gormedim. sen kimsin galatasaray benden daha iyisini bulamaz diyorsun ya ? galatasaray sana muhtac mi ? sokakta 100 kisiye sorsan seni tanimaz bir tanesi de sarkici miydi o der. biraz retweet alinca kendisini kanaat onderi falan zannediyor heralde.

    neyse bu attigi rezalet tweet ve her gelen elestiride kendi takipcilerini azarlayip, "iq'suz" gibi ergence cevaplar vererek kendi kalitesini gostermis.

    ayrica kulupteki gorevi biter bitmez tudor yonetimden talimat aliyor minvalinde bir yazi yazip tudor'un kotu bir fotografini koymus yaziya. e be kardesim 2 ay once beraber calisiyordunuz yeni mi aklina geldi bunlar ? ama iyi retweet almistir twitter'da tebrik ederim.

    sozun ozu, galatasaray isminin agirligini kaldiramayacak dursun ozbek gibi bir baskan ve yonetim olunca, bunlarin belirledigi gorevlere de maalesef ayni vasatlikta levent nazifoglu, iskender baydar gibi sahislar getiriliyor. sukur bir kismindan kurtulduk. umarim galatasaray hak ettigi kalitede bir yonetim ve profesyonellere yakin zamanda kavusur.
  • 25
    https://twitter.com/...s/934546115432730628

    --- alıntı ---

    biri de çıkıp desin galatasaray'da çalıştın, galatasaray'ı dolandırdın.. allaha bin şükür bir yanlışımız yok. hiç kimseye de bir borcumuz yok. geçmişte 300 bin euro'ya 8 plazma tv alanlar el üstünde, biz istifa ettik:)

    --- alıntı ---

    kimdir abi bu 8 televizyona 300 bin euro verenler. nasıl oluyor bu iş aklım almıyor gerçekten. işin daha da ilginci adam bunu yazınca birden herkes tepki göstermeye başladı. kol kırılır yen içinde kalır olayının iyice boku çıkmaya başladı yeter artık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın