ümitli olduğum bir hocaydı. kendisinin oynatmaya çalıştığı oyun 2017 yazından beri dikkatimi çekmişti. hatta henüz lig başlamadan sözlükte bu konudaki muhtemelen ilk entrylerden birini girmiştim:
(bkz:
4-1-4-1/@kocum kosecki)
kendisinin ligin ilk 8 haftasındaki iç saha oyununun, 4. terim dönemindeki en güçlü oyunlardan bile daha fazla keyif verdiği gerçek. ancak 9. hafta sonrası işlerin değiştiği de gerçek. özellikle o dönem sonrası ligde art arda 4 deplasman maçının kötü oyunla kaybedilmesi gidişatı epey değiştirmişti. takım zorlu bir viraja girmişti. özellikle başakşehir ve beşiktaş maçlarında oyun olarak rakip tarafından domine edilmenin oyuncuların özgüvenini zedeleleyebileceği konuşuluyordu. içerideki akhisar maçında 10 kişi kalan rakibe karşı 2-0 yenik duruma düşmek bu işin dip noktası olabilecekken müthiş bir geri dönüş gerçekleşmişti. takım özgüvenini geri kazandı mı diye düşünürken bu kez yeni malatya deplasmanından çok güçsüz bir oyun ve mağlubiyetle dönüldü. ligde puan olarak işler kötü olmasa da çok yükseklerde başlayan grafik dramatik şekilde aşağı doğru ilerliyordu. viraj iyice keskinleşmişti, araç yoldan çıkmak üzereydi.
peki tudor bu durumdan dönüp şampiyon olabilir miydi? içeride göztepe'yi yenip, kayseri deplasmanından zaferle dönüp, yakalanan özgüvenle bir anda işleri değiştirip ipi göğüsleyebilir miydi? olabilirdi, bunu bilemiyoruz. peki neyi biliyoruz?
fatih terim 1996 yılında galatasaray'ın başına geçtiğinde, iyi sayılabilecek bir kariyeri ve kulüpte oyuncu olarak efsane statüsü olmasına rağmen birçokları için soru işareti olduğunu biliyoruz. gençti, deneyimi görece azdı. ilk iki maçını kazansa da harika bir başlangıç yapmadı. üçüncü hafta berabere kaldı. dördüncü hafta ise kulüp tarihinin en ağır yenilgilerinden birini aldı. iç sahada fenerbahçe'ye 4-0 mağlup oldu. faruk süren o maç sonrası fatih terim'i kovmayıp arkasında durduğu için 25 yıl geçmiş hala övülüyor. peki süren bu olağanüstü cesur hareketi yapmamış olsa ne yapacaktı? milli takımla tarihi başarı yakalamış, kulüp efsanesi yeni hocasını ilk mağlubiyette, daha ligin dördüncü haftasında kovmuş olacaktı. içeride 4-0 ağır bir mağlubiyet olsa da, ilk mağlubiyette hoca kovmak skandal bir karardır. faruk süren'i bu skandala imza atmadığı için don kişot mertebesinde görmeye bence gerek yok. terim ileriki haftalarda 1-2 mağlubiyet daha alsa faruk süren arkasında durmaya devam eder miydi? bunu bilemiyoruz. peki neyi biliyoruz?
4-0'lık fenerbahçe mağlubiyeti sonrası fatih terim'in performansını biliyoruz. galatasaray bu ağır yenilgi sonrası iki ön eleme maçını gol yemeden geçiyor, ligde sonraki 5 maçı da gol yemeden kazanıyor, rakip filelere toplam 11 gol, puan hanesine +15 yazdırıyor. 5 maçın sonunda avrupa'da karşısına gelen psg'ye de içeride 4 tane sallıyor. lige dönüyor. sırasıyla aldığı sonuçlar şöyle: 6-1, 1-8, 6-1. üç maçta +9 puan, atılan tam 20 gol. yani ligin başında 4-0 yenildiği için kovmadığın adam akabinde 8 maçlık efsane bir seri yapıyor, aldığı liderliği de sezon sonuna dek bırakmayıp şampiyon oluyor. 4. hafta ile 5. hafta arasındaki zor geçen dönem harici yönetim için lokum gibi tablo. başlardaki keskin viraj sonrası çabuk düzelen ve son hız ilerleyen bir araç var ellerinde.
terim bu virajları sonraki dönemlerde de çok gördü. 97-98 sezonunda devre sonuna doğru 9 puan gerideyken, sezonu şampiyon tamamladı. 99 yılı sonunda 4 maç sonunda 1 puanda olduğu grupta son iki maçını kazanıp dönüşünde uefa kupasını aldı. 2013'te ilk 3 maç sonucunda 1 puana sahip olduğu grupta sonraki 3 maçı da kazanıp şampiyonlar ligi'nde çeyrek finale yürüdü. 2019'da bitime 10 hafta kala 8 puan geride olan takımı şampiyon yaptı. az sayıdaki başarısız sezonun yanında, neredeyse tüm zorlu virajlardan bir şekilde ayağımız yerde, başımız dik çıkmamızı sağladı. 2021-2022 sezonunda ise daha önce hiç girmediği kadar dar bir virajda, araç hiç olmadığı kadar tökezliyordu. yaşı da ilerledi. eskiden yaptığı gibi tekrar kontrolü sağlar mıydı, yoksa bu kez tamamen kontrolü kaybetmenin zamanı gelmiş miydi? bunu bilemiyoruz. peki neyi biliyoruz?
bir yanda kariyer boyunca onlarca virajı başarıyla almış deneyimli bir sürücü, bir yanda da ne kadar yetenekli olsa da ehliyetini yenice almış bir sürücü varsa, tehlike anında deneyimli olana güvenmek çok daha normaldir. aklın, mantığın, izanın söylediği budur. gerisi spekülasyondur. kariyeri boyunca onlarca güçlüğü lehine çevirmiş fatih terim'e zorluk anında gösterilen güven ile, bize gelene kadar yalnızca hajduk, paok, karabük gibi takımlarda umut verici performansları olan ıgor tudor'a gösterilen güvenin bir olmasını beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır. eğer 1996'daki fatih terim gibi yeni bir hocaysan, önceki başarıların ne olursa olsun, o güveni senin kazanman gerekir. art arda 8-10 maç kazanır herkesi susturursun. kimse seni tekrar övmek için 5 yıl sonra italya'da ortalama bir takımla göze çarpan işler yapmanı beklemez.