şimdiye kadar gördüğüm en büyük baskıya maruz kalmış teknik adam. bana göre, bu baskıya iyi dayandı. kendi adıma da konuşursam nasıl bir ülkede yaşamakta olduğumu bana tekrar hatırlattı. neyse yaptıklarına geçelim.
tudor, işe yaramayan oyuncuları gönderip yerlerine 9 tane as takımda banko oynayacak oyuncu aldırdı. sezon başı yaptırdığı kamplardan dolayı, kondisyon olarak iyi durumda olan bir takım bıraktı. takımı liderin 1 puan gerisinde, ikinci yarıda avantajlı olabilecek bir fikstür ile bıraktı.
maç öncesi planları, yediği baskıdan dağılmadan, psikolojisi bozulmadan önce gayet iyiydi. zaten o yüzden ilk yarılarda istediğimiz skorları alıyorduk. psikolojisi bozulmaya başladıktan sonra bu özelliği gitti ve akhisar
* ve malatyaspor
* maçlarında hata yaptı.
teknik, taktik olarak iyi bir adamdı. zaten takımla ilgili yapılan bir sürü taktik analiz videoları öyle haybeden çıkmıyor. önce sahada bir şey olması gerek onların hazırlanabilmesi için. bu adam
tolga'yı ''fake wing'' oynatıp, 6 gol attırdı ona. bunu akıl edebilecek pek hoca yok türkiye'de. böyle bir şeyi akıl eden bir başka hoca da
guardiola mesela, başlığının altı sayfalarca övgü dolu olan.
barcelona'dayken
keita'yı ''fake wing'' oynatmıştı, orta sahayı güçlendirmek için.
kadro seçimi ve oyuncu değişikliği kısmına zaten katılmıyorum. yedek kulübemiz 3. ligdeki
sivas belediye'ye yenildi
*. hem de hakem hatasıyla falan da değil. 3. lig takımı
sivas belediye'ye bile gücü yetmedi.
donk oynadı işte, biz de çileden çıktık. elimizdeki işe yarar tek yedek
rodrigues'di. zaten o da yedek kalınca tartışılıyordu. yedek kalmasının sebebi kulübede oyunu değiştirebilecek en azından 1 oyuncu olması gerektiği içindi. burada eksik olarak söylenebilecek şey; sürekli aynı 11'i kullandığı için yedeklerin hazır olmaması olabilir. o kısımda da
yasin oynadığı zaman katkı verdi
*, yani yine de takımda yedekleri hazır tutabilecek rekabet ortamı vardı. ancak
denayer'i hazır tutamadığı kesindi.
yönetim, basın ve taraftar baskısından dolayı oyun planını değiştirmemeliydi. bizim takımımız kontrol oyunu oynayamaz. en azından bu kadar kısa sürede. biz önde basıp, rakip takımları hataya zorlayarak gol bulan bir takımız. bu şekilde devam etmeliydik.
duran top sıkıntısına çare bulamaması.
gomis'i duran top savunmasında yanlış konumlandırması.
muslera her seferinde hata yapmasına rağmen basın toplantısında
* ''
muslera'dan gayet memnunum.'' demesi. gerçi bunu demesinde yönetimin onu
muslera'yı kesemeyecek kadar güçsüzleştirmesinin de payı vardı, ama yine de bu cümleyi kurmamalıydı.
basın ve taraftarla aşırı zıtlaşması. zıtlaşmasından kastım şu;
östersund'a elenmemiz sonrası basın toplantısı ve
25 kasım 2017 galatasaray alanyaspor maçı sonrası igor tudor'un basın toplantısı` gibi olmadı diğer basın toplantıları. taraftar olarak bizi maç içinde yaptığı hamlelerle ilgili düzgünce bilgilendirmeliydi. basına kızdı sordukları sorulara saçma sapan cevaplar verdi bu yüzden, bunu yaparak asıl cezayı bize kesti. ondan sonra da bir kısım taraftarla iyice papaz oldu. kendi etti kendi buldu.
bir diğer büyük hatası da puan kaybedilen maçlardan sonra oyuncuları suçlaması oldu. bunu tekrar tekrar yaptı üstelik. lider olan sensin, onlara suç atmak yerine organize etmen lazım. bu da oyuncularla arasının bozulmasına sebep oldu. en son da
malatyaspor maçının devre arası
maicon ile kafa kafaya gelecek boyuta ulaştı
*. hatta bu maçta oyuncuların performansından dolayı
tudor'u yediler diyenler oldu. işin garibi şu an oyuncuları suçlama işini
fatih hoca da yapmaya başladı.
4 şubat 2018 sivasspor galatasaray maçından sonraki basın toplantısı
* ve çıkan haberlere
* bakın. belki de sorun gerçekten oyunculardadır, zaman gösterecek. sorun onlarda olsa da suçlayamam gerçi, çünkü doğru düzgün maaş almayan adamlara ''neden tam performansla oynamıyorsunuz?'' diyemem ben.
hakkında daha da uzun yazılabilir ama kendisi zaten artık yok. bu yüzden eski defterleri açmaya da gerek yok. kendisine emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. saha dışındaki problemlerini; insan ilişkileri, basın ile olan ilişkisi, baskıyla başa çıkma vs. gibi problemlerini çözebilirse, ki bunlar tecrübeyle aşılabilecek problemler, kendisinin bir yerlere gelebileceği kanaatindeyim. yolu açık olsun.
not: depoda kalmıştı, kalmasın.