igor tudor, yönetmek, idare etmek, krizleri fırsata çevirmek konularından bihaber (habersiz) tam dursun bakkal'a yakışan bir antrenör.
orta sahası olmayan başakşehir'den beş yediği için kendisini eleştiren basına saldırarak ayakta kalmaya çalışıyor. saldırması gereken basın değil rakipler ama o donkişot gibi, düşman zannederek yel değirmenlerine saldırıyor.
yanında ayhan akman'ın da sancho panza'ya ne kadar benzediğini söylemeye gerek bile duymuyorum. şu tesadüfe bakın ki boyları itibariyle de cuk oturuyor.
sıradan takımları yenmek için teknik direktöre gerek yok. takım onları antrenörsüz de yenebilir. hele 60 m € vererek bir takım oluşturmuşsan. teknik direktörden beklenen, ciddi takımlara karşı ümit veren oyunlar oynatmasıdır. ben bu takımla dünyada her takımı yenebilirim mesajını vermesidir. galatasaray taraftarı ve basın buna isyan ediyor. galatasaray ciddi bir takımla oynuyorsa kazanabileceğine ilişkin en ufak bir ümit taşımıyor taraftar.
alanya maçını bir düşünelim. oyun olarak rakibi ezebildik mi? kesinlikle hayır. bizim sahamızda, hücum hattını tamamen yitirmiş bir alanya bize pres uyguladı ve defanstan pas yaparak çıkamadık.
türkiye ligi tabi ki önemlidir ama ben galatasaray'ın oynadıği oyunu hep şampiyonlar ligini ölçü alarak değerlendiririm. bana orada ümit vermiyorsa takımı beğenmem mümkün değildir. bu nedenle teknik direktörleri alınan sonuçlardan çok oynattığı oyunu esas alarak kantara çekerim. oyunu ümit vermiyorsa sonuçlar ne olursa olsun eleştiririm. oyunu ümit veriyorsa yine sonuçlar ne olursa olsun desteklerim.
kalli'de, fatih terim'de ilk aylarında mağlubiyetler almıştır ama oynanan futbol ümit verdiği için tam destek verilmiştir.
galatasaray içinde bulunduğumuz siyasi konjonktür nedeniyle çok zor bir süreçten geçmektedir. normal şartlarda galatasaray'da odacı bile olamayacak bir kezban, sırf siyaset baronlarının gölgesine sığınarak başkanlık koktuğunu işgal etmektedir. yine aynı konjonktürden yararlanan sülün orman tff, mhk ve pfdk'yı da yöneterek galatasaray'ı lime lime doğramaktadır. tam bu kara günlerde, galatasarayımızın bütün gayrimenkullerine de resmen ve hile ile el konulmuştur. ne yazık ki galatasaray'ın korkak ve medeniyet budalası divan üyeleri ve akil (!) adamları bu durumu izlemekle yetinmektedirler.
işte böyle bir zaman diliminde, galatasaray'ın başına gelmiş bir don kişot yaptığı hataları, saçmalıkları ve aldığı ağır yenilgileri unutturmak için yalnış hedeflere saldırmakta basını hedef almaktadır. oynattığı oyun gelecek adına ümit vermezken o puan hesapları yaparak aklınca türk basınıyla dalga geçmektedir.
hadi ordan be...
not: nevzat dindar, ali naci küçük gibileri her türlü aşağılamayı hak etmekle birlikte çoğunluk basın mensuplarını ayrı tutmak gerekir.
(bkz:
25 kasım 2017 galatasaray alanya maçı)