bu senenin avrupa'da iki sürpriz takımı var; premier lig'den hull city ve bundesliga'dan hoffenheim. bu takımlardan bundesliga'nın lideri hoffenheim'in hikayesi gerçekten ilginç bir yapılandırma hikayesi olarak karşımıza çıkıyor.
güney batı almanya'nın 3000 nüfuslu hoffenheim koyunun takımı 1899 hoffenheim, yeniden yapılandırma sürecinin başladığı 1990 yılında alman liglerinde amatör kümede, 8.ligde, mücadele ediyordu. takımın eski oyuncusu dietmar hopp 1990 yılında takımı satın alıyor ve kulübün dönüşümü başlıyor. hopp dünyanın en önemli yazılım geliştirme firmalarından biri olan sap'ın kurucularından biri olarak almanya'nın en başarılı ve zengin işadamlarından. hopp'un şahsi serveti 1.2 milyar euro civarı olarak hesaplanıyor ve dünyanın en zenginleri listesinde ilk 1000'de yer alıyor. aynı zamanda 1950lerde forvet olarak hoffenheim forması giymiş bir sporcu olan hopp takımı 18 yılda bundesliga'ya taşıyor.
hopp, diğer zengin yatırımcılar gibi satın aldığı takımı, pahalı ve üst düzey oyuncular ile donatacağına, öncelikle kulübün tesisleşmesi ve altyapısına yatırım yapıyor. hopp kulübe 18 yılda 80-120 milyon euro arasında bir yatırım yapıyor. bu yatırım oyuncu transferinden ziyade 60 milyon euro'luk yeni stada, 1998 yılında inşa edilen eski stada, 4 altyapı merkezine ve takimin zuzenhausen'deki antrenman tesislerine yapılıyor. kendi açıklamasına göre hopp, abramovich türü yatırımcıların tam tersi. ona göre bir başarının kalıcı olması için, başarıya uzun vadede ve adım adım ulaşmak gerekiyor. hoffenheim'da da süreç bu şekilde işliyor. takım 2006/2007 sezonuna kadar altyapısından yetiştirdiği oyuncular ile alman bundesliga'da 3.lig'e kadar ulaşıyor. 2006 yılında hopp, takımın başına bundesliga tecrübesi olan ralf rangnick'i getirerek takımı almasından 16 yıl sonra ilk önemli transferini yapıyor. bu arada ragnick'de bir mourinho değil, sadece bundesliga tecrübesine sahip bir antrenör. ragnick ile olan ilk sezonlarında 2.lig'e ulasan kulüp, bu sezonda takıma uluslararası tecrübeye sahip bazı oyuncular ekleyerek kadrosunu güçlendiriyor ama takıma eklenen oyuncular da dünya futbol kamuoyunun ismini bildiği marka oyuncular değil. türk oyuncu takımın geçen sezonki kaptanı eski denizlisporlu selim teber'de bu dönemde kadroya katılıyor. hopp takımın kendi kaynağını yetiştiren bir sistem olmasını istediğinden alınan oyuncularda da kapasitelerinin tamamına ulaşmamış ba, ibisevic gibi genç yetenekler veya takıma yol gösterecek per nilsson, andreas ibertsberger gibi profesyonellerden seçiliyor. takım halen 30 yaş altı oyunculara odaklanıyor; avrupa'nın genç yıldız adaylarından bir şekilde göz ardı edilmiş oyuncuları ve kendi altyapısını kullanıyor. kulüp hali hazırda 12-19 yas arası kadrolarını ve tesisleşmesini tamamlamış durumda. 30.000 kişi kapasiteli yeni stadı yapım halinde. hopp bölgenin insanları için hoffenheim'in tercih edilen bir kulüp olmasını hedefliyor; 3000 nüfuslu bölge takımının ortalama 13000 taraftara oynaması da bu hedefin gerçekleşmekte olduğunu gösteriyor. bölgede bundesliga'da oynayan tek takım karlsruhe, o da hoffenheim'in yeni stadına yaklaşık 50 kilometre mesafe oynuyor. dolayısıyla hoffenheim daha doymamış bir futbol pazarına hitap ediyor. hopp, kulübünün gelecek yıllarda taraftarı ile kendine yeten bir kulüp olacağını söylüyor. burada da gerçekten haklı olabilir. takım taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanmayı ilk bundesliga sezonunda başardı bile.
hopp geçmiş dönemde hoffenheim yatırımı için almanya başta olmak üzere kuzey avrupa'da çok eleştirilse de burada durum farklı çünkü kendisi la liga ve premier lig'deki zengin yatırımcılar gibi borç yükü içinde yüzen kulüpleri yatırım kaldıraçları ile kullanan veya kendi pazarlaması için milyonlarca euro'yu takımlara döken yatırımcılardan değil. burada konu zengin yatırımcıdan ziyade bir taraftarın takımına yaptığı akılcı bir yapılandırma olduğundan çok enteresan. hopp istese parasını direk olarak bundesliga'da oynayan bir kulübe yatırıp çok daha önceden bu noktaya gelebilirdi. örneğin geçtiğimiz dönemde ciddi ekonomik sıkıntı yaşayan ve yatırımcı arayan dünyaca ünlü dortmund kulübünü rahatlıkla satın alabilirdi. ayrıca hopp uzun yıllar boyu tesis ve genç oyunculara, yani futbola, sporcuya ve bölgeye yatırım yapacağına, takıma chelsea gibi dünyaca ünlü yıldızları satın alıp başarıyı çok kısa vadede yakalayabilirdi. tabi ki hopp ve ekibi de transfer yaptılar. 2.lig'e obasi ve eduardo gibi oyuncular getirdiler ancak bunlara harcanan paralar 10-15 milyon euro civarındaydı. yani kısacası bu başarı para ile satın alınmış bir başarı değil.
şu anda her şey onlar için çok iyi gidiyor; ortada uzun vadede elde edilen bir başarı var: takım 18 senede 8.lig'den bundesliga'ya geldi ve bu sene ulaştığı bundesliga'da fırtına gibi bir sezon geçiriyor. halen 34 puan ile bundesliga'da liderler ve kış tatiline lider girmek için 2 maçları kaldı. 23 civarı olan yaş ortalaması ile de gelecek için olumlu sinyaller veriyorlar. ayrıca bundesliga'nın gol krallığında ilk sırasında bir oyuncusu (ibisevic) ve adından sıkça bahsedilen birkaç yıldız adayını kadrolarında bulunduruyorlar (ba, salihovic, obasi, eduardo). takım bu ilk sezonda bundesliga'nın elit takımları arasında yerini aldı.
bu başarının kalıcılığı hakkında konuşmak için çok erken denilebilir ancak ben hoffenheim'in ve hopp'un bundesliga ve dünya futbolunda kalıcı olacağını düşünüyorum. bunun sebebi de hopp'un bir röportajında söylediği şu idari felsefe: "emeklemeden yürümeye çalışmayacağız; yürümeyi öğrenip yürüyünce koşmayı hedefleyeceğiz; koştuktan sonra da uçmaya çalışacağız". burada tek risk kulübün halen hopp'a dayanarak ayakta durması; eğer hopp sağlığını veya ilgisini kaybederse, kulüp tepetaklak düşecektir ancak bu durum bizim ülkemizde pek çok köklü aile şirketi için bile böyle. hopp bu durumu değiştirmek için de sıkı çalışmalar yapıyor. takımın hali hazırda profesyonel bir yönetimi; ciddi bir oyuncu tarama altyapısı, altyapıdan oyuncu yetiştirmelerinden kaynaklanan sağlıklı bir gider yönetimi, coca-cola, t-mobile, puma gibi önemli sponsorları ve oluşmaya başlayan bölgesel bir taraftar kitlesi var. 67 yaşındaki hopp bir süre daha sağlıklı kalırsa avrupa futbolu önümüzdeki yıllarda önemli bir futbolcu fabrikası ve saygın bir takım kazanacak.
bu model esasen bizim uygulamamız gereken bir modelken bunu zengin kuzey avrupa'nın uyguluyor olması ilginç. biz belediyelerin ve siyasetin futbola müdahaleleri, bölgesel takımların birbirleri ile çekişmeleri ve kısa vade hırslarımızla uğraşmaktan büyük resmi kaçırıyoruz. bizim amacımız akılcı bir sistem ile sporcu yetiştirmek ve onları başarıya taşıyacak altyapıyı kurmak olmalı. bunu daha sonra ekonomik katma değere çevirerek ve profesyonelleştirerek kalıcılığı sağlamalıyız. bundan aynen hollanda futbolunun yaptığı gibi para da kazanabiliriz ancak öncelikle önemli olan bu mantalitenin oturması. futbolun ekonomik ve sportif prensiplerini anlamalı ve uzun vade planlamaya gitmeliyiz. bu bağlamda türk futboluna, büyük kulüplerimiz de dahil olmak üzere, hoffenheim örneğindeki gibi yatırımcılar/yöneticiler, böyle bir kafa yapısı ve tutarlı bir uygulama gerekli.
kaynak :
http://www.ntvspor.net/Pages/30172.asp dorukhan acar' ın yazısıdır. başarı hikayesi böyle olur. sen buna tesadüf demeden ben olay yerinden uzaklaşıyorum. sen sen arkadaki !! kısa boylu gözlüklü !!!