barışla çarpışmış da sakinleştirmek için yanına gitmiş. rijkaard'ı görmemiş bir de o var. lan bir insan bu kadar mı yalancı olur arkadaş?
hemen olayı özetliyeyim:
hocamız
frank rijkaard, barış'ı kolundan tutup yedek kulübesine doğru götürmektedir. barış'da hocasına saygısından olsa gerek gayet sessiz ve sakin rijkaard'ın yanında yürümektedir. o sırada bu sürahi ninenin torunu
* ağzından tükürükler saçarak barış'ın üzerine yürümektedir. işte orda rijkaard çileden çıkmış, bunun boğazından sıkıp, tavuk gibi atmıştır öbür tarafa. sen hocasının yanında futbolcunun üzerine yürüme cesaretini gösterirsen boğazına yapışırlar tabii. yine de şanslı görüyorum kendisini ben. torunlarına anlatır ilerde, bak oğlum bu
uefa başkanı frank rijkaard benim boğazımı sıktı diye gururlanarak.
biz kime neyi anlatıyoruz, sahada can çekişen, yerde yaşam mücadelesi veren bir adam varken ve bunu korkudan titreyerek takip eden
keita'yı seyirciye hedef gösteren, yerde yatan arkadaşının halini unutup yapmacık bir sinirle keita'nın üstüne saldıran futbolcuların olduğu ülkede...
bir de çıkıp yalan söylemezler mi? mal mıyız lan biz, gözümüz kör mü?
(bkz:
5 nisan 2010 sivasspor galatasaray maci)