2005 yılının ilk ayında devre arası transfer döneminde takıma kaleci fevzi elmas ile beraber çanakkale dardanelspor'dan katılan eski futbolcu. ilk maçı olan
4 şubat 2005 galatasaray gaziantepspor maçında oyuna sonradan girip 5-1 biten maçın son golünü atmış, "hoş geldin hasan kabze ooo" tezahüratlarıyla karşılanmıştır.
denk geldiği dönem galatasaray spor kulübü ilginç bir tezatlık ile, tarihinin en kötü dönemlerinden birisini geçirirken, aynı zamanda santrafor bölgesinde adeta oyuncu enflasyonu yaşıyordu.
hakan şükür,
necati ateş,
ümit karan ve
arif erdem'in yanına dahil olarak beşinci santrafor vazifesini üstleniyordu. aynı dönemlerde teknik direktör gheorghe hagi ile yaşadığı sorunlar ve disiplin problemleri yaşamasının üzerine büyükşehir belediye ankaraspor'a sezon sonuna dek kiralanan ümit karan ve sezon bitmeden daha futbolu bırakacak olan arif erdem'in ayrılıklarıyla bir anda üçüncü forvet konumuna erişti. iyi de dakikalar buldu hasan. çoğu kişi 2005-2006 sezonundaki performansıyla, hatta aynı sezondaki flaş beşiktaş deplasmanı golleriyle hatırlar, ancak en çok gol attığı sezon 2004-2005 sezonudur. çoğunlukla yedekten oyuna dahil olarak toplamda 14 maça çıkan hasan, tam 8 gol 1 asiste imza atmıştır.
rıdvan dilmen'in meşhur "
gol olur" sözünün kahramanlarından da birisidir. hat trick yaptığı ve galatasaray'ın 3-0 kazandığı
12 mart 2005 istanbulspor galatasaray maçındaki ikinci golünde soldan ayhan akman'ın kestiği ortaya göstere göstere çıkmış ve golü kaydetmiş, tam bu esnada maç yorumcusu olan rıdvan dilmen de meşhur "gol olur" repliğini dile getirmiştir.
yedek kulübesinden sonradan dahil olup, hem oyuna, hem skora bu denli fayda eden bir başka oyuncu daha hatırlamıyorum galatasaray'da. fenerbahçeli
semih şentürk için dile getirilen süper yedek kontenjanının galatasaray'daki temsilcisiydi.
hatta bana kalırsa semih ile çok benzer bir tarzları da vardı. her iki oyuncu da golü çok iyi koklama meziyetlerine sahipti. tabi semih fenerbahçe'nin şaşalı kadrolarıyla beraber mateja kezman gibi bir facianın bulunduğu takımda elbette daha fazla forma şansı bulmuş ve bir gol krallığı yaşamıştır. bu kıyasla bana göre hasan kabze, her ne kadar iyi hatırlansa ve kısıtlı dakikalarına rağmen iyi katkı vermiş olsa da galatasaray'da hak ettiği süreleri pek alamadığını düşündüğüm bir oyuncu. fakat yapabilecek bir şey yoktu. tekrar takıma dönen ümit'le beraber tam dört santraforu olan galatasaray'ın, hangisini yedekte bıraksa ona yazık olacak bir forvet rotasyonu olması, kendisini mecburen yedekte bırakacaktı. 2007 yılı yazında teknik direktör
karl-heinz feldkamp tarafından performansının yeterli bulunmaması sebebiyle takımdan gönderilmek istenmiş, o da hiç sorun çıkarmayarak kendisini izleyen rusya'nın
rubin kazan takımına cüzi bir bonservis karşılığı transfer olmuştur. rusya'da da şampiyonluk yaşayan hasan, 2011-2012 sezonunun ilk yarısında kadrosunda bulunduğu montpellier'den devre arasında ayrılarak farklı bir ligde daha şampiyonluk yaşama fırsatını ucu ucuna kaçırmıştır. üç farklı ülkede şampiyonluk yaşayan ilk türk futbolcu olma unvanına çok yaklaşmışken 2012 yılının başında orduspor'a transfer olmuştur.
aynı hasan kabze şu anda 2020-21 sezonu kadrosunda bulunsa eminim kimsenin aklına forvet eksikliği konusu gelmeyecekti. ne falcao, ne diagne, ne oğulcan, kimse hasan kabze'yi kesemezdi buna son derece eminim. son vuruşları çok iyi, 1.85m boyuyla hava hakimiyeti bulunan, hem pivot hem mobil forvet olabilmesiyle versatil bir yapısı bulunan, çok fonksiyonlu bir oyuncuydu.
transfer olduğu dönemde "kendimi sürekli menajerlik oyunlarında galatasaray'a transfer ediyordum, oyunda yaptığım bu transfer gerçek hayatta da oldu" açıklamasıyla epey sempati de kazanmıştır.
tüm bunlar bir tarafa,
zalad gelsin sizi kurtarsın tezahüratlarını bir anda usta bir maestro gibi
bu maçın satanın anasını ... haline çevirmesiyle bile tüm galatasaraylıların kalbinde özel bir yere sahiptir.