• 1204
    ugur karakullukcu basliginda girdigi son entryde sahsa yonelik su ifadeyi kullanmis moderator. "yiyemeyecegin seyin altina yatma birader." merakimi mazur gorun ama bir yazarla dmden mesajlasirken kullabdigim "ya bsg" ifadesine 1 hafta ceza veren maoderastonun bu konu hakkinda tavri ne olacaktir. adalet herkes icin midir yoksa ustunlerin hukukunu mu musahade ediyoruz. kendisine acik cagrimdir. zerre-i miktar adalet huyun varsa bu ifadenden oturu kendini cezalandir. galatasaray sozluk moderasyonunu tohmet altinda birakma.
  • 1207
    uğur karakullukçu için "yiyemeyeceğin şeyin altına yatma birader" cümlesini yazan moderatör harry kewell the wizard of oz. ceza alıp almayacağını ve diğer moderasyonun tutumunu merak ediyorum.

    uğur karakullukçu'yu ilk eleştiren yazar benim ama tek bir hakaret cümlesi ya da kelimesi yoktur eleştirimde. değil uğur'a hiçbir yazar'a hakaret etmem. ne gerek var, ne alıp veremediğim olabilir yazarlarla. tabi eleştiri başka bir şey. gelişim için eleştiri şart olduğundan yanlış yaptığına inandığım kişi babam olsa eleştirmekten çekinmem.

    insanların hakaret etmesi, aslında kendi komplekslerini gösterir. ancak kendine hakim olamayanların moderasyon tarafından uyarılması ve cezalandırılması gerekir. hakareti yapan moderasyon bile olsa!!! aksi halde bazılarının önünü almak imkansız olur.
  • 1210
    (bkz: penaltı reyiz)

    penaltılar, penaltıcılar ve oyuncuların penaltı atma stilleri üzerine yazdığı entryler ile seviyeyi yükseltiyor.

    tahminim odasında antonin panenka posteri vardır ve tarihte en dramatik bulduğu an şudur,

    http://4.bp.blogspot.com/...4dwTag4/s1600/59.jpg

    https://jeday.files.wordpress.com/...6/roberto-baggio.jpg

    http://2.bp.blogspot.com/...sOk/s1600/baggio.jpg
  • 1211
    besiktas basligina yazdigim: "yas ortalamasi yukseliyor. atiba en kilit adamlari sistemlerinin ama onun da zamani geciyor. bir anda degil de yavas yavas cokecekler cunku iyi bir sistemleri ve takimina ihanet degil hizmet eden bir baskanlari var. yine de mizragin ucu cuvaldan gorunmeye basladi. galatasaray ne kadar cabuk yukselirse besiktas o kadar cabuk dususe gecer. bu kadar basit." icerikli entryi baslikla uyumsuz diye silmis. inanilmaz hassasiyeti ve ultramegamanyak antipatikligi icin tesekkur ediyorum kendisine. entryi fenerbahce futbol takimi basligina tasiyacagim musaadesi olursa.
  • 1212
    geçenlerde mesaj atmış; ''bu başlığı neden bu şekilde açtınız'' tarzında. hiç tınlamadım. mesajına cevap da vermedim. egom tavan yaptı. * yüzünü görmediğin birini seversin ya hani. rüyalarında... işte öyle sevmiyorum kendisini. 4-5 sene evvel de küçük bir tartışma yaşamıştık. şimdilerde diyorum ki: ''o hep doğrudur,ses etme''. benim için kendisi murat the wizard of boz'dur. ama saygı duyuyorum. *
  • 1213
    gerçekten bazen kafasına göre entry silen mod. daha doğrusu, bir neden seçerek entry siliyor fakat o entrynin silinme sebebiyle seçilen sebep arasında hiç bağlantı olmuyor.

    niyet okuma yaparak entry'e kılıf kural bulup entry mi silinir yahu?

    ünal aysal başlığında, benzer cümle kalıbıyla birbirinden farklı, birbirine cevap olmayan ve tanım olma kuralını da tamamiyle yerine getiren 11 küsur entry'i sildi kendisi. entrylerin tamamı da gayet güzel ve bilgilendirici tanımlar hatta!

    silinme sebebi: önceki entrylere cevap niteliği taşıyormuş. taşımıyor efendim. o senin niyet okuman.

    edit: hatasiz olunur mu? tabi ki olunmaz. ben de hata yapiyorum. o da yapacak.

    yalniz buradaki fark su, bu arkadasimizin entry silme konusunda bir motivasyonu oldugu izlenimine kapiliyorum ben.
    orneklendirecek olursam; arkadas soyle dusunuyor galiba: "bu entry'i silmek icin bir sebep var midir?". halbuki, "bu entryi silmemek icin bir sebep var midir?" seklinde dusunmesi gerektigine inaniyorum. zira insan bahane aradigi seye bir sebep buluyor her zaman. insanin dogasinda var. bu da benim niyet okumam.

    belki arada toplu entry silmek hosuna gidiyordur, ben abartiyorum belki. bana batan sey, hem ani hem bilgi degeri olan 11 veya fazla entry'nin "muhtemelen hic dusunmeden/umursanmadan" silinmesi.

    kendisi hakkinda daha once yazdigim bir entry: (bkz: #1905475)
    on yargi falan degil yani.

    bu entryi de basliktaki baska bir entry'e referans iceriyor diyerek silin lutfen. iceriyor cunku. tamam?
  • 1214
    http://gss.gs/C1o.jpg

    sözlük yazarlarınca abartılı bir sevgiye maruz kalan moderatör. benim, cidden, en sevdiğim moderatör bu arada. hatta, merak etmediğinize emin olsam da, sevdiğim moderatör sıralaması tam olarak anket sonucunun tersi şeklinde.

    hktwoo benim gibi değildir, üzülünce susar. paşa iyi ki varsın, iyi ki moderatörümüz oldun. ben galatasaray sözlük yazarıyım ve önünde hep saygıyla eğileceğim. yine kaşındım ama ne yapayım bu benim hissettiğim. söylemesem ölürüm.
  • 1219
    türkçe derslerinin öğretim metotlarında çok önemli bir ayrıntı vardır. açıklama+cümle içerisinde kullanma. örneğin, "niteleme sıfatları ismin önüne geldiğinde ismi nitelik olarak temsil eder. hadi cümle içerisinde kullanalım. iyi yazar olmak için araştırma yapmalısınız."

    kendisi de brezilyalı isimlerin türkçe anlamlarına ilişkin güzel bir yazı kaleme almış. ama ilk aklıma gelen bu isimleri, anlamlarına uygun olarak, cümle içerisinde kullanmak oldu. hadi beraber kullanalım.
    bu yazısı; (bkz: brezilyalı futbolcu/#2269741).
    bu da örnekler:

    fikret silva "bir maçın derbi olabilmesi için, içinde beşiktaş'ın olması lazım" dedi.
    serdar santos yine sakatlandı.
    arda turan, bilal carvalho'nun ağzını burnunu kırdı.
    "mami" lakaplı muhammet ferreira beşiktaş'ın alt yapısından barcelona'ya transferini "helal et yiyemeyeceği" gerekçesiyle iptal ettirdi.

    daha akılda kalıcı oldu sanki. ne dersin?
  • 1220
    binali yıldırım başlığında açıkça konu dışı entry giren moderatör.

    binali falan umrumda değil ama yarın millet o entry'i örnek göstererek silinen entrylerine itiraz edeceği için başı ağrıyabilir. zaten yazarlar siyasi entry girmeye son derece meraklı, "ilgi alanımızın dışında" gerekçesiyle entryleri silindiği zaman ilk yapacakları itiraz "e hkwtoo binali yıldırım başlığına yazınca oluyor da biz yazınca niye olmuyor" demek olacak.
  • 1221
    binali basliginda konu disi entry girmemis yazardir.

    siyasetci olan ve basbakan oldugu ulkede basbakanligin kaldirilmasi icin calisma yapan binali, nasil ki haddi olmayarak galatasaraya laf atiyorsa, galatasaray sozlukte de onun hakkinda konusulmasi normaldir.

    ridvan dilmen nasil galatasaraya laf atinca tum hayati konu oluyorsa, binalinin de tum hayati konu olur.
  • 1222
    binali yıldırım başlığına "ilgi alanımız dışında" kategorisinde entry girdiğine yönelik iki gündür iki farklı yazar (reis, haci dayi) tarafından eleştirilen yazar.

    entry budur;

    (bkz: #2278578)

    öncelikle yabancı oyuncu sayısı binali yıldırım'ın, hatta binali yıldırım'ın karısının ne derece ilgi alanının ve yetkinliğinin içindedir? haliyle bu konuya salça olarak binali yıldırım'ın kendisi ve de karısı zorla ilgi alanımız içine girmiştir, daha doğrusu kendilerini ilgi alanımız içine bizzat ve mütecaviz bir şekilde sokmuşlardır.

    bu açıdan binali yıldırım'ın spor bilgisi, sportif konulara yetkinliği ve de entelektüel kapasitesi bizi pekala alakadar etmektedir; zira bizzat cumhurbaşkanı tarafından açıkça "düşük profilli" olarak tanımlanan bu şahsın mevkisini ve arkasına aldığı yandaş medya gücünü kullanarak birtakım konuları ucu galatasaray'a çok zararlı bir şekilde dokunacak biçimde maniple etme tehlikesi bulunmaktadır.

    bu hususta da kendisinin okuma-yazma gibi çok temel bir konuda dahi zorlandığı galatasaray taraftarınca bahis konusu edilmiştir. öyle ya, "düşük profilli" olmasının yanında bu kadar temel bir konuda bile zorlanan ilgili şahıs türk futboluna yön verecek önemdeki bir konuya yönelik sırf "başbakan" olarak o mevkiye, halkın oylarıyla da seçilip göreve getirilmeden, direkt tepeden inme bir şekilde oturtuldu diye nasıl karışabilir? kendisine, hatta ne alakaysa karısına bu haddi ve yetkiyi veren şey tam olarak nedir?

    bir yazar şu entry (bkz: #2278538) ile "el yazısına binaen" şeklinde dezenformasyon yapmıştır. ben de cevap niteliğinde entry olmasın diye direkt kendisini hedef almadan fakat kamuoyunca tartışılan "okuma-yazma konusunda bile zorlanma" konusuna net ve biraz da esprili bir argüman olsun diye ilgili entry'i girdim. ne yani sırf kağıt üzerinde "ilgi alanımız" içine girsin diye bu entry'nin sonuna "işte görüldüğü gibi en başta kendi ağzından bunu itiraf eden bir kişi türk futboluna yön verecek önemdeki bir konuya nasıl karışabilir?" falan mı yazmalıydım? her entry yazışımda okuyucuyu illa bilal mi farz edeyim yani hiç bu tip ince göndermeler, dokundurmalarda bulunmayayım mı? bilal sözlük mü burası?

    o zaman nedir yani yazmış olduğum entry "ilgi alanımız dışında" ise tam olarak hangi açıdan bu hususta ele alınabilir? ne bileyim mesela binali yıldırım'ın siyasi kariyeriyle mi ilgilidir? ya da özel hayatıyla falan mı alakalıdır? direkt olarak kendisiyle, akli melekeleriyle ve entelektüel kapasitesiyle ilgilidir yahu. bunu anlamayacak ne var? haliyle galatasaray taraftarı olarak bunu konuşmak da bir zahmet hakkımızdır. tekrardan soruyorum, o entry cidden siyasi bir entry midir?

    binali yıldırım'ın aylardan beri türk futboluna karışma teşebbüsünde bulunması zaman ve mekandan bağımsız bir gündemdir. bu durum da herkesçe malumdur. kendisinin özel yaşamı ve siyasi kariyeri dışındaki her şeyi şu an için ilgi alanımız içindedir; evet zekası ve okuma yazma bilgisi dahil.

    not: açıkçası bu mecrada istisnasız herkes gibi ve eşit düzeyde sahip olduğum yazarlık kariyerimdeki eylemlerime ilişkin moderatör görevim vurgulanarak yapılan eleştirilerden nefret ediyorum. beni üzmek, incitmek ya da kızdırmak isteniyorsa mümkünse özellikle vurgulansın bu, evet açıkça itiraf ediyorum. bir yazar olarak hata yapmam, anlık bir dalgınlıkla kuralların dışına çıkmam çok güçlü bir ihtimaldir, zira çok entry giriyorum, muhtemelen çok da hata yapıyorum ve buna dair saklayacak hiçbir şeyim olmadığım gibi gayet de şeffafım. ben de herkes gibi kurallara tabiyim (mesela daha geçenlerde salyangoz ve neverfall başka sebeplerden iki entry'mi silmişlerdir, hatta biri ihbar edilmiş. yine ihbar edilen kendi entry'mi bizzat silmişliğim de size yemin ediyorum çok vardır. başka moderatörlerin entry'sini de kurallar çerçevesindeki çeşitli sebeplerden dolayı bu kez benim silmişliğim de vardır). lakin buna yönelik ihbarda bulunulmadan, bir başka moderatöre mesaj atılmadan ya da ne bileyim direkt bana bir fikrim sorulmadan entry yoluyla "eyy moderatör hktwoo!" gibisinden eleştirilmekten inanılmaz rahatsız oluyorum. kural ihlali olduğunda moderasyon böyle mi yapıyor? silme işlemi bile kapalı kapılar ardındadır. hatta unutanlar vardır diye birinci ağızdan koz vereyim, biri yazarken (2 hafta), biri de moderatör iken (1 ay) olmak üzere iki kez sözlükten uzaklaştırma cezası aldım, trollükle itham edildim. "ceza alan troll moderatör mü olur lan, daha kuralları bilmiyor la bu!!! :)))" beni takip edenler bilirler, çok ciddi bir konu ya da salt bilgi içeriği olmadıkça kendi çapımda esprili şeyler yazıyorum, öyle geliyor yani içimden, doğal ve samimi halim bu şekilde... ki bir sürü de sırrımı, hayat hikayemi yazmışımdır şuraya yani. böyle böyle bir gün sanki mahkemede ifade verir gibi entry giren biri olacağım, ya da burayı bırakacağım. ağzının orta yerine sıçayım moderatör hktwoo'nun, ben burada hepinizin en başta bir renkdaşı, arkadaşı, kardeşiyim ulan... bir hata yaptığımda bunu fark edince en çok ben üzülüyorum. geri adım atmışlığım, özür dilemişliğim de çoktur ama hikaye tabi hktwoo gelmiş boş laf anlatıyor.
  • 1223
    galatasaray sözlük moderatörü.

    dernek ve partilerde öyle adamlar olur ki, her şeyi eleştirir, hiçbir şeyi beğenmez, yıpratır, yıpratır, yıpratır ki bazen yıprattığı konularda haklıdır da, tamam dersin çekilirsin, buyur dersin, yok der, ya da gelir işi daha beter bir hale sokar, içinde bulunduğu yapıyı işlevsizleştirir. bazen sözlük yazarları olarak bu moda giriyoruz.

    moderatörlerle ilgili üç kez düşünüp bir yorum yapmak lazım. sonuçta bu insanlar bir çıkarları olmadan fedakarca iş yapan insanlar. ufak tefek hataları görmeden, üsluba takılmadan yazı yazmaya devam etmek gerekir. sonuçta moderatörün tartışıldığı bir sözlük'le hakemin tartışıldığı bir lig aynıdır. bizim hakemlerin farkı kararlarının çoğunda haklıdırlar, haksız oldukları kararlar da düzeltilebilir. sorun oluşturan durumlarda da özelden dostane bir yazı yazmak çoğunlukla o sorunu çözüyor.

    bu satırların yazarını rahatsız eden haksızlıklar da var. ama düşündüğünde ve bir terazide tarttığında incir çekirdeği muamelesi yapıyorum.
  • 1224
    tribünden gelen yönetici gibidir kendisi. genel olarak moderasyon hakkında kamuya açık değerlendirme yaptığımdan şimdiye kadar gözlemlediğim ölçüde bir çeşit haldun üstünel'dir. nasıl ki idareciyken de taraftar gibi düşünüp heyecanını kaybetmeden yöneticilik yapmaya çalışmıştı, harry kewell the wizard of oz da bana onu çağrıştırıyor.

    atara atar, gidere gider yapan fatih hoca'nın dediği gibi salonu da biliriz sokağı da...beni sokağa çekmeyin diyen biri...galiba genel olarak tüm sözlüklerde her ne kadar çok bilmesem de ceza almış tek moderatör olabilir...

    duygularını işe karıştırıyor ama galiba önyargılarından kaynaklı bu durum. tribüne gelen ama rengini belirtmeyen taraftara göz ucuyla bakan amigo gibi izliyor izliyor adam 5 senedir tribün kovalasa da rengini belli ettiğinde harry kewell the wizard of oz'un renginden değilse anında atara atar gidere gider...

    aynı durum yeni gelen seyirci için de geçerli; rengini belli edene kadar önyargıyla yaklaşıyor. ama güzel bir huyu var önyargısı boşa çıkınca sahipleniyor yeni gelen taraftarı...kendisi her tribün lideri gibi tribünü tarafından çok seviliyor çünkü genel kitle ile beğenisi ortak ve çoğunluğun görüşünü kalabalıklardan daha güzel ifade edebilecek bilgi ve donanıma sahip yetkinlikte. onun için harry kewell the wizard of oz, daima sözlüğün en sevilen moderatörü olacak. kızmazsa kendisini sebo reis'e benzettiğimi söylemek isterim. üstat beni uçurma sonuçta teşbihte hata olmaz:)

    ama gayesi ve derdi galatasaray, bu çok belli...sadece ayrı dünyaların adamıyız gibi duruyor. benim için şahıslar değil fikirler önemlidir. gerçek kişiler toprak olur tüzel kişiler bakidir. yani beni de vefasız olarak görmeyin ama ben prensip adamıyım asla takımdaşımı, yoldaşımı kollayamam geçmişin hatrına, galatasaraylılığına...ve asla takiye yapamam...sonu çeğen tepesi olsa da...gıpgri kar sisinin arasına dalıp kafkasya'da pontus dağlarını allahüekber dağlarına çevirir rus hattına kıratıma bine yalın kılıçla dalarım, gidemeyip kendimi öldürmeyeyim diye kendi askerim atıma sıkıp beni düşürse bile bu seferde yayan olarak beylik tabancamı çeker hücuma devam ederim...gittiği yere kadar:)

    harry kewell the wizard of oz ise kendisini ve sürüsünü daima güvende tutacak onların için tüm çakalları ve ayıları parçalayacak bir alfa kurttur. ben de sürüden ayrı tek takılan, sağı solu yara bere içinde tek gözü kör ve topallayan bozkurt. kuvvetle muhtemel günlük hayatta da son derece başarılı, karizmatik, dikkat çekici, güven veren, donanımlı biridir. bense tam tersi pejmürde, sürekli risk alan, yarını belli olmayan, devamlı mücadele halinde, huzura sokayım deyip rahat batan bir mücahidim onun için zıt karakterlerde olduğumuzu seziyorum. teşkilat-ı mahsusa'dan örnek vereyim zira kendisini herhangi bir amerikan kurucu babasına benzetemedim:) ben ismail enver isem o mustafa kemal'dir...herhalde duyup duyabileceğin en güzel karşılaştırmayı yaptım sana bro:) ama sen yine de takiye yapanlara dikkat et, zoru gördüklerinde seninle halaya tutuşup tezahürat çekenler bil ki ilk tribün reisini fişleyenler olur...benim gibiler yan odada nar dalıyla işkence görürken bile senin adını vermezler...selamatle üstat hürmetler...
App Store'dan indirin Google Play'den alın