6751
geldiği günden itibaren çok güzel işler yapmıştır. mali açıdan sıkıntılı bir dönemde büyük sorumluluk alarak kısıtlı imkanlarla göreve devam etmeyi kabul etti. yoksa o da mancini gibi şartları kabul etmeyip bırakabilirdi. bıraksaydı bir daha hiçbir zaman galatasaray gibi bir takım yönetemezdi, bu da doğru. hatta bırakmamasındaki esas etmen de budur bence. herkes önce kariyerini düşünür pek tabi ki. hepimiz yaptığımız işlerde bu şekilde profesyonel düşünürüz. bu sebeptendir ki "yerli oyuncuları kayırıyor", "transferden komisyon alıyor şeklinde" yapılan yorumlar saçmadır ve akılcılıktan oldukça uzaktır.
son 3 sezon yaz döneminde sadece bonservis bedellerine 30 milyon euro harcayan takım bu sezon 4 milyon euro harcamış. o 30 milyon euro hamza hamzaoğlu'na verilseydi alınacak oyuncular gignac, maxi pereira, gary medel (hoca hepsini istediği için yazdım) vs. olacaktı. o zaman zevkten dört köşe olacak, hem hocayı hem yönetimi sırtınızda taşıyacaktınız. hepsi vizyonlu olacaktı, çünkü sizin bildiğiniz oyuncular transfer edilmiş olacaktı. bu açıdan bakınca aslında sizin vizyonunuz dar. bildiğiniz birkaç dünya yıldızı var ve takımda hep onlar oynasın istiyorsunuz. galatasaray kalibresi diye birşey uydurdunuz, bütün gelen oyuncuları bu süzgeçten geçiriyosunuz. geçemeyenler galatasaray kalitesinde olmuyor. son olarak kolbein sigthorsson'da gördük bu manzarayı. oysaki transfer ihtiyaca göre yapılır. bütçene ihtiyacın olan oyuncu tipindeki en iyi oyuncuyu almaya çalışırsın. alamazsan da bir adım geri atarsın. burada yapılacak en yanlış iş kulübün olmayan parasını harcamaktır. yazın da bu yapıldı ve çok da güzel yapıldı. sadece 4 milyon euro bonservis ödenerek almanya milli takımının 2014 dünya kupasını kazana kadrosunda bulunan iki oyuncu takıma kazandırıldı. ispanya u21 milli takım oyuncusu alındı. bir adet taş gibi solbek, bence çok iyi bir alternatif ortasaha oyuncusu(bilal kısa) ve alternatif bir defansif ortasaha oyuncusu alındı. o verilen para nedense gözlere batan bilal ve jem'in yıllık toplam maaşları 1.4 milyon eurodur. jose rodriguez yıllık 800 bin euroya oynamaktadır. geçtiğimiz sezon ise pandev 2 milyon euro dzemaili de 2.4 milyon euro maaş almaktaydı. bu tabloya bakınca nereden bakarsanız bakın eldeki imkanlarla başarılı iş yapılmıştır.
şimdi çok önemli bir konu da bu kadar gelire rağmen neden sıkıntılı bir mali tabloyla karşı karşıyayız? bu konuda ne ünal aysal'ı ne de fatih terim'i eleştireceğim. takımın tabiri caizse aşırı derecede kısa vadeli başarıya ihtiyacı vardı ve bunu yüksek bedelden satın aldılar. stadyum açılınca ele sıcak para geçti ve o sezon sıfırdan takım kuruldu. 2 sezon da o takımı ayıla bayıla izledik. bu kadar. daha da uzatmaya gerek yok. drogba geldi, sneijder geldi, eboue vardı, melo vardı, riera... hepsinden aynı verim alınmasa da belli kalitenin üzerinde adamlardı bunlar. onlar yüksek kontratlar alınca yerli oyunculara da yüksek kontrat vermek gerekti. o sürekli dalga geçtiğiniz takım içi dengeler sandığınızdan daha önemlidir. orada drogba'ya senelik 5 milyon euro'dan kontrat verince, ligde 24 şampiyonlar ligi'nde 8 gol atan burak'ı 2 milyon euro'ya oynatamazsınız. sezonu 10 gol-12 asistle kapatan selçuk'u da tabi. benzer bir durum da sezon başında sabri ile yaşanmıştır mesela. tarık çamdal 1.25 milyon euro alıyorken onun önünde düşünülen sabri için kapıyı 1.5'ten açmanız lazım. şimdi derseniz ki "kardeş o paraya daha iyisini oynatırdın", ona katılabilirim. bulunamadı işte sezon başı sağbek. yabancıya da bonservis+kontrat maliyetine girilmek istenmedi. en kolay yoldan sabri ile anlaşıldı. doğru mudur? değildir bence. bunu hep söylüyorum ama bu sözleşmenin neden yapıldığını da bilin istedim.
hamza hamzaoğlu'nu yazıyorduk konu biraz dağıldı. ama hepsi de birbiriyle alakalı şeyler. geçen bir yerde okudum, çok hoşuma gitti. "tarihi kişileri bulundukları dönemin yakın tarihinden bağımsız değerlendiremezsiniz" gibi bir sözdü. hamza hoca'yı da değerlendirirken 2011-2012 sezonundan başlamak gerekiyor. hoca ne koşullarda göreve gelmiş ve ona ne şartlar sunulmuş. 4 milyon euro bonservis bütçesiyle galatasaray kalibresinde transfer yapmaya çalıştı adam. bu şartları görmezden gelerek kendisine yapılmış her türlü eleştiri kendisine yapılmış haksızlıkltır. tabi ki bazı demeçlerini, tavırlarını, oyun sistemini, yapmaya çalıştıklarını eleştirebiliriz. bunlar rasyonel eleştiriler olursa dikkate de alınır ama yok ırkçıymış, adam kayırıyormuş(kariyerini riske atarak), yok komisyon alıyormuş(buna gerçekten inanan var lan, yazık!) vs. gibi akılcılıktan uzak eleştirileri önemsememek gerekiyor. ilk önce de kendisinin önemsememesi gerekiyor hatta. kendisiyle ilgili bir sonraki yazım taraftarla inatlaşması üzerine olacak.
son 3 sezon yaz döneminde sadece bonservis bedellerine 30 milyon euro harcayan takım bu sezon 4 milyon euro harcamış. o 30 milyon euro hamza hamzaoğlu'na verilseydi alınacak oyuncular gignac, maxi pereira, gary medel (hoca hepsini istediği için yazdım) vs. olacaktı. o zaman zevkten dört köşe olacak, hem hocayı hem yönetimi sırtınızda taşıyacaktınız. hepsi vizyonlu olacaktı, çünkü sizin bildiğiniz oyuncular transfer edilmiş olacaktı. bu açıdan bakınca aslında sizin vizyonunuz dar. bildiğiniz birkaç dünya yıldızı var ve takımda hep onlar oynasın istiyorsunuz. galatasaray kalibresi diye birşey uydurdunuz, bütün gelen oyuncuları bu süzgeçten geçiriyosunuz. geçemeyenler galatasaray kalitesinde olmuyor. son olarak kolbein sigthorsson'da gördük bu manzarayı. oysaki transfer ihtiyaca göre yapılır. bütçene ihtiyacın olan oyuncu tipindeki en iyi oyuncuyu almaya çalışırsın. alamazsan da bir adım geri atarsın. burada yapılacak en yanlış iş kulübün olmayan parasını harcamaktır. yazın da bu yapıldı ve çok da güzel yapıldı. sadece 4 milyon euro bonservis ödenerek almanya milli takımının 2014 dünya kupasını kazana kadrosunda bulunan iki oyuncu takıma kazandırıldı. ispanya u21 milli takım oyuncusu alındı. bir adet taş gibi solbek, bence çok iyi bir alternatif ortasaha oyuncusu(bilal kısa) ve alternatif bir defansif ortasaha oyuncusu alındı. o verilen para nedense gözlere batan bilal ve jem'in yıllık toplam maaşları 1.4 milyon eurodur. jose rodriguez yıllık 800 bin euroya oynamaktadır. geçtiğimiz sezon ise pandev 2 milyon euro dzemaili de 2.4 milyon euro maaş almaktaydı. bu tabloya bakınca nereden bakarsanız bakın eldeki imkanlarla başarılı iş yapılmıştır.
şimdi çok önemli bir konu da bu kadar gelire rağmen neden sıkıntılı bir mali tabloyla karşı karşıyayız? bu konuda ne ünal aysal'ı ne de fatih terim'i eleştireceğim. takımın tabiri caizse aşırı derecede kısa vadeli başarıya ihtiyacı vardı ve bunu yüksek bedelden satın aldılar. stadyum açılınca ele sıcak para geçti ve o sezon sıfırdan takım kuruldu. 2 sezon da o takımı ayıla bayıla izledik. bu kadar. daha da uzatmaya gerek yok. drogba geldi, sneijder geldi, eboue vardı, melo vardı, riera... hepsinden aynı verim alınmasa da belli kalitenin üzerinde adamlardı bunlar. onlar yüksek kontratlar alınca yerli oyunculara da yüksek kontrat vermek gerekti. o sürekli dalga geçtiğiniz takım içi dengeler sandığınızdan daha önemlidir. orada drogba'ya senelik 5 milyon euro'dan kontrat verince, ligde 24 şampiyonlar ligi'nde 8 gol atan burak'ı 2 milyon euro'ya oynatamazsınız. sezonu 10 gol-12 asistle kapatan selçuk'u da tabi. benzer bir durum da sezon başında sabri ile yaşanmıştır mesela. tarık çamdal 1.25 milyon euro alıyorken onun önünde düşünülen sabri için kapıyı 1.5'ten açmanız lazım. şimdi derseniz ki "kardeş o paraya daha iyisini oynatırdın", ona katılabilirim. bulunamadı işte sezon başı sağbek. yabancıya da bonservis+kontrat maliyetine girilmek istenmedi. en kolay yoldan sabri ile anlaşıldı. doğru mudur? değildir bence. bunu hep söylüyorum ama bu sözleşmenin neden yapıldığını da bilin istedim.
hamza hamzaoğlu'nu yazıyorduk konu biraz dağıldı. ama hepsi de birbiriyle alakalı şeyler. geçen bir yerde okudum, çok hoşuma gitti. "tarihi kişileri bulundukları dönemin yakın tarihinden bağımsız değerlendiremezsiniz" gibi bir sözdü. hamza hoca'yı da değerlendirirken 2011-2012 sezonundan başlamak gerekiyor. hoca ne koşullarda göreve gelmiş ve ona ne şartlar sunulmuş. 4 milyon euro bonservis bütçesiyle galatasaray kalibresinde transfer yapmaya çalıştı adam. bu şartları görmezden gelerek kendisine yapılmış her türlü eleştiri kendisine yapılmış haksızlıkltır. tabi ki bazı demeçlerini, tavırlarını, oyun sistemini, yapmaya çalıştıklarını eleştirebiliriz. bunlar rasyonel eleştiriler olursa dikkate de alınır ama yok ırkçıymış, adam kayırıyormuş(kariyerini riske atarak), yok komisyon alıyormuş(buna gerçekten inanan var lan, yazık!) vs. gibi akılcılıktan uzak eleştirileri önemsememek gerekiyor. ilk önce de kendisinin önemsememesi gerekiyor hatta. kendisiyle ilgili bir sonraki yazım taraftarla inatlaşması üzerine olacak.