• 64
    koltukta oturmuş fütursuzca kanal değiştiriyordu. gözleri buğulu, dalmış... ''abi'' dedim ''çıktın, terkettin sözlüğü s.k gibi takılıyorsun tek başına değdi mi? '' dedim. ''ne vardı bu kadar kızacak, otur yaz sanane elalemden, senin neyine milletle tokuşmak, otur yaz yazını, yap zirveni. mal mal tribe giriyorsun '' dedim. kafasını kaldırdı bir şeyler diyecek oldu, sonra sustu, çok derin sustu sözlük. gözlerinde bir şey vardı. ''senin monakyoum'' dedim, döndüm arkamı. neden sonra üstüme çıkıp boğazladı beni sözlük. canımı yaktı şerefsiz.
  • 138
    takip ettiğim kadarıyla günün 12 saatini sözlükte, 6 saatini sözlükle ilgili zirvelerde, 6 saatini de haliyle uyuyarak geçiren kardeşimiz. okuldur, iştir, karıdır, kızdır, yemektir, sıçmaktır tarzı olaylara pek zaman ayırdığını düşünmüyorum bu kardeşimizin. adam sanki yıllardır galatasaray sözlük tarzı bir platform bekliyormuş. resmen sözlüğün maskotu oldu ve bunu sonuna kadar hakkediyor.*

    toka'nın valide: toka oğlum kalk şu bilgisayarın başından...
    toka : tamam anne ya bak sen işine.
    toka'nın valide: oğlum bari kahvalt...
    toka : allah! sözlük kahvaltı zirvesi, hemen giyinmem lazım. iyi ki hatırlattın anne. annem formam nerde ya..
    toka'nın valide: oğlum bak öğle yemeğine gel ha.
    toka : tamam anne bye.

    bir vakit sonra

    toka : anne ben geldim. ne yemek yaptın?
    toka'nın valide: gel oğlum, bak en sevdiğin yemeği yaptım.
    toka : anne ısıt da, bilisayarın başında yiyeyim.
    toka'nın valide: al bakalım afiyetle ye. yemekten sonra dayının oğlunun asker eğlen...
    toka : ha siktir, afffection'un yemin törenine gitcektim. anne ben kaçtım
    toka'nın valide: oğlum yemeğini bitir bari, ah bu çocuk...

    bir vakit daha sonra

    toka : anne ben geldim. bana bir su getirsene, ben bilgisayara geçiyorum.
    toka'nın valide: oğlum gel bak, babanla otur biraz.
    toka'nın peder: toka gel bakayım buraya
    toka iç ses : yine mi nutuk atacak acaba peder?
    toka : baba hoşgeldin.
    toka'nın peder: oğlum artık bir iş bul, bir kız bul hayatını kur. bu ne böyle ömrün galatasaray maçlarında geç..
    toka : ahhhhhh unuttum.
    toka'nın peder: oğlum neyi unuttun?
    toka : ben çıkıyorum baba, önce galatasaray bayan basketbol takımının maçına ordan ali sami yen'e
    toka'nın valide: oğlum akşam yemeğini ye bari.
    toka : anne sözlük zirvesi var. yeriz biz bişeyler, hadi ben kaçtım.

    gecenin köründe tokaların zil çalar

    toka : arda turan oleeeeeey, arda turan oley, arda turan oley, arda turan oleeeeey heeeeeeey.
    toka'nın valide: oğlum bağırma baban uyuyor, gir içeri, içki mi içtin sen yine?
    toka : bu gece barda, gönlüm hovarda, abdul kader keitaaaa, shabani nonda shabani nonda otuz santim
    toka'nın valide: tokaaaaaaa oğlum sus. hadi yat uyu oğlum.
    toka : yok anne sen bana bi acı kahve yap. ben bilgisayara geçiyorum.

    bir vakit sonra toka bilgisayar başında başlık açıyor....

    ...... galatasaray sözlük geleneksel halı saha maçı zirvesi...
  • 280
    bugün doğum günü olan iki gözümün çiçeğidir.
    son günlerde hayat onun için fazla mesai yapmakta. çok sevdiği galatasaray'a onu biraz daha yakınlaştıran sözlüğe moderatör olur, çok geçmez hemen ardından onu büyüten babannesini yitirir. bir gün sonrasında yani bugün doğum günüdür. birkaç gün sonra ise dayı olduğuna sevinecektir. tüm bu duygu karmaşasında ayakta duran, ara sıra da olsa gülümseyebilen aslan parçası.

    ne tesadüftür ki farkında olmadığımız onca ortak arkadaşımız olmasına rağmen, bizi birleştiren galatasaray sözlük ile aynı gün doğmuştur.(u: gaipten bir ses, "sana göre tesadüftü diyor" sanki )
    sarı-kırmızının pek bir yakıştığı kendisine bugünden sonra hayatın onun iyiliği, mutluluğu, başarısı için akmasını diliyor ve sözlerime anonim bir eserle nokta koyuyorum:

    sonsuza dek sürecek bizim aşkımız,
    biz galatasaraylıyız!
  • 67
    pc yi kapatıp yatmayı düşündüğüm sırada olanları öğrenip* beni hakkında birşeyler yazmaya sevk etmiş yazardır. captano'nun #244904 entrysinde dediği gibi aferin size birilerine kızın ve bırakın sözlüğü. en kolay çözüm bu nasıl olsa. hayır arkadaşım gitmeyeceksin, kalacaksın ve düşündüğün doğruları verilen tepkilere bakmadan çatır çatır yazacaksın. ayrıca daha yapılacak birçok organizasyon var. bizleri bu organizasyonlardan ve yazılarından daha fazla mahrum etme.
  • 333
    kendisi bazı şeyleri iyi anlayamıyor ve bu yüzden fevri davranışlarda bulunuyor.

    kavrayamadığı şey moderatörlük. türkçesi yöneticilik. yönettiğin yerin menfaatine uygun şekilde davranmak, yeri geldiğinde onu korumak için savaşmayı göze almak.

    tam bunu yapmışken, pat diyor ki moderatörlüğü bırakıyorum.

    arkadaşım sen elbetteki bu sözlüğü kendi kişisel fan clublarının reklamını yapmak için kullananlara siktiri çekeceksin.

    çok sevdiğim bir lafı var: bu sözlükte herkes bloğunun reklamını yapar da hiçbir blogda sözlüğün esamesi okunmaz. ne bir ilinti ne bir girinti.

    tam bu noktada koyuyorsun çocuğu, yüzlerine tokat gibi yapıştırıyorsun, iplikleri pazara çıkarıyorsun.

    hazretler kendilerini allame-i cihan zannedip üstün futbol bilgileriyle sözlüğe değer kattıkları heyezanına kapılmışken. madara ediyorsun hepsini. ki şu ortam mürekkep! yalamamış saf çocukların bir şeyler doldurmaya çalıştığı zamanlarda daha bir katma değeri yüksek bir ortamdı. ego yarıştırmaktan uzak harbi galatasaray mekanıydı. çakma futbol üstadlarına inat galatasaray sözlük vurgusunu, galatasaray sözlük olayını, anlayışını yeniden gündeme getiriyorken..

    tam umut olmuşken bazı şeylerin düzelmesi için; iki üç sivrisineğin lafıyla her şeyi sıfıra indiriyorsun.

    moderatörlüğü bırakırsan da sana yazıklar olsun çocuk. o kadar diyorum. açık yürekliliğin, cesurluğun adı bile kalmamış demektir o zaman.
  • 334
    tanımıyorum, iyi bir insamış ama galiba. sözlükte de güzel şeyler yazıyor çoğu zaman. zerre alakam olmadığı için tamamen objektif bakarak şunu söylüyorum;
    türk futbol blogları, başlığında yazdığı giri; futbolla zaman geçirmemiş, bir şeyin içinde bizzat var olmamışların o konu hakkında yazmalarından, yapmacık ve ezbere konuşmalarından rahatsızlık duyduğunu anlatıyor. şimdi bunu biz sözlük moderatörü söyleyince şöyle bir anlam çıkıyor; sözlükte, futbolla alakası olmayan yazarlar da yazmasın. bu durumda insan bir an için, oldu yazmadan önce izin alırız bundan sonra senden diye düşünüyor.
    ama sonra, bana öyle geldi ki, bir şeye sinirlenip patlamış orada. dediğim gibi sanırım sevilen de biri. sanmam ki durduk yerde böyle bir çıkış yapsın.
    vardır bir bildiği.

    tüm bunlardan bağımsız bir şey söylemem gerekirse, sözlükte eski olmama rağmen, belgarath'a edilen küfür, bilmem ne gibi detay olaylardan haberim yok. eminim ki yazarların %80'inin de haberi yok. bu tip, gelmiş geçmiş kişisel olaylar etrafında dönen muhabbetler, pek çok yazarda, dışarıda bırakılma hissi yaşatabilir. oluyor yani, ortak payda galatasaray diye giriyorsun adamlar hiç bilmediğin şeylerden bahsediyor. ne işim var burada diye kalıyorsun.
  • 442
    (bkz: galatasaray sözlük/#1479194)

    uzun uzun yazmak gerek aslında ama ne kadar yazsak da yaşanacak olan şeyler kadar iyi anlatamayacak. ben yine elimden geldiğince anlatmaya çalışayım, az kişiye anlatabilsem de kardır.

    liseyi yatılı okulda okudum, doğduğum, büyüdüğüm yerden yaklaşık 700 km uzağa gelmiştim, zamanla hiçbiri doğduğum, büyüdüğüm yerden olmayan ülkenin her bir yanından, çok farklı şekillerde yetişmiş arkadaşlarım oldu, aradan geçen "20" yılda hala daha çoğunluğunun benim için yerinin çok farklı olmasının nedeni bu farklılıklardan güzel ortak noktalar çıkarabilmek, ama ondan fazlası farklılıkların aramıza girmesine neden olacak kadar yüzeysel bakmamak oldu.

    6 sene önce evlendim, 6 sene boyunca birlikte olduğum ve her ne kadar şu anda görüşmesem de benim için hala önemli olan birisiyle 2 sene kadar evli kalabildik. nikah şahidim fanatik olmasa da fenerbahçeli bir arkadaşımdı, haliyle en yakın arkadaşlarımdan birisi. düğünümüz için kalkıp ta almanya'dan gelmişti. burada daha hayati bir işim olmadığı sürece ben de onun için kalkıp giderim, yol boyunca "ulan gidiyoruz ama adam da fenerbahçeli" diye düşünmeden.

    14 sene önce odtü 2. yurt kantininde uefa kupası finalini izlerken yanımdakilerden birisi benim galatasaraylı olduğum kadar fenerbahçeli olan bir arkadaşımdı, hiç de yapmacık bir sevinç göstermedi, galatasaray'a olmasa bile benim mutluluğuma sevinmişti, maç çıkışı sevinç gösterilerine katılmıştı.

    yine yatılı okuldayken fenerbahçe'yi yendiğimiz bir maçın sonunda hayatımda tanıdığım düzgün insanlardan birisi olan fenerbahçeli oda arkadaşım uzun uzun ağlamıştı. o günden beridir -ki o günden önce de çok adetim değildi ama- başkasının mutsuzluğu üzerine abartılı sevinç inşa etmemeye çalıştım.

    bugün devlette karşılaşma olasılığınızın hemen hiç olmadığı kadar düzgün karakterdeki eski daire başkanım -kendisi her kupa alışımızda veya avrupa'da tur geçişimizde, derbi galibiyetinde falan arayıp tebrik eder- geçenlerde galatasaraylı başka bir arkadaşımla beni görünce takılarak "artık seneye ben de sizi arayıp tebrik ederim" dedi. koskoca adamın fenerbahçeliliğine halel falan getirmedi hiçbir zaman beni vd. arayıp tebrik etmesi.

    hayatımda tanıdığım en fanatik fenerlilerden bir arkadaşım 2008 yılında şampiyonluğumuzdan sonraki ilk halısaha maçımızdan önce gelip beni tebrik etti, galatasaray'dan nefret eden birisi, belki de hayatta tebrik ettiği birkaç galatasaraylı'dan birisi benimdir.

    iş yerinde en çok güvendiğim arkadaşlarımdan birisi kendini milliyetçi olarak tanımlayan birisi, eski oda arkadaşım cemaate yakın birisiydi, küçüklüğüm tarikatçilerin yoğunlukta olduğu bir apartmanda geçti, hayatım boyunca kendime yakın görüşteki insanlar hiçbir zaman çevremin çoğunluğunu oluşturmadı. hiçbir zaman da sırf aynı memleketten, aynı siyasi görüşten, aynı takımdan, vb. diye bir insanla dostluk kurmadım. dostluğun başlangıç aşamasını kolaylaştırır bu saydıklarım, ortak bir şeyde buluşursunuz çünkü, ama sonraki aşamalar için tek başına anlam ifade etmez.

    tüm bunların yanında fenerbahçe'ye 6-0 yenildiğimiz maçın sonunda üniversitede sırf sevindiği için fenerli bir çocuğa saldırdım, demek istediğim yukarıda saydıklarımın bir kısmını ben yapamam, yani bir fenerbahçeliyi arayıp tebrik etmek, fenerbahçe kulübüne ve temsil ettiklerine karşı olumlu bir duygu beslemek benim için kolay kabul edilecek şeyler değil. ama yapanlar veya yaparsam ben yapmayanlardan daha az galatasaraylı olmuyoruz, hatta samimi bir şekilde bunu yapabilmek de güzel bir şey. dedim ya ben yapamam, düşününce zor.

    ama dağınık yazdığım yazının en kritik noktasına geleyim. yolun yarısına yaklaşmışken, bir dolu densizlik yapan insanla karşılaşmışken ve küçüklüğümden beri futbol muhabbetinin içindeyken, bir kez olsun bulunduğum ortamda kimse "densiz"ce galatasaray'a laf söylemedi, söyletmem, söylemeye çalışan olursa da kısa sürede söylememesi gerektiğini anlar. kulübün bana göre bir yanlışı varsa ben açık yüreklilikle ve uygun dille dile getiririm, herkesin görüşünü dile getirmesinden de yanayım ama dediğim gibi densizce lafı galatasaray gibi değer verdiğim bir kulübe söylettirmem.

    hal böyleyken, ben fenerbahçe kulübünün temsil ettiği değerlere karşıyım ve haldunustunelinsactokasi gibi feneri severim diyemiyorum ama samimi şekilde fenerbahçe'ye gönül veren pek çok insanın benim için yeri ayrıdır, diğer kulüpler için olduğu gibi. farklı bir hayattan gelen ve tam tersini söylemek için nedeni olanlara da sonuna dek saygı duyarım, yeter ki körü körüne bir düşünce olmasın.

    ama ben böyle düşünüyorum çünkü onlarca farklı takım taraftarı hayatımda bana galatasaraylı olduğum için o saygıyı gösterdi, en fanatiği dahil. saygı karşılıksız oluşmaz.

    bunun da çok kişinin diline doladığı romantiklikle falan zerre alakası yoktur, zaten beni tanısanız pek romantik düşünceye sahip olmadığımı anlarsınız. yazdıklarımın sanırım daha ziyade insanlıkla alakası vardır.

    sonuç olarak, haldunustunelinsactokasi salt feneri sevdiği için kendisine getirilen eleştirilere yönelik yazdığı cevapla takdir ettiğim bir yazardır.
  • 145
    delidir...

    30 tane khalkedonlunun arasına sarı kırmızı atkısıyla girer, yediği omuzlara ses etmez ama boynundaki kutsal renklere uzanan bir el oldu mu gözü döner. dün akşam*eve dönerken, maçtan dönen bir grup fenerlinin arasında kalmış, tüm küfür, taciz ve sataşmalara direnmiş ve o kalabalıktan bir çizik bile almadan çıkabilmiştir. atkısı da boynunda hala...
  • 11
    jübilemi yapmak istiyorum. yani bunun sebebidir bu adam. hayat enerjimin 35bin792'sinin 10 katına mukabil olanı kendisinde mevcut. elimi eteğimi çekerim ben ama. yani öyle işte böyle işte... kendisini değerlendirirse termik santral bile kurabilir vücuduna. bu arada onun üzerinden captano'ya, javed'e , reew'e ve karşı takımdaki bütün oyunculara sesleniyorum; '' akıllı olun akıllı ! ''

    tokanın çektiği yarım vole kaleyi bulsaydı maçı ilk 10 dakikada kaybediyordunuz var mı haberiniz?
    üçüncü maça da aynı kadaro ile çıkarım ben. takımımı satmam, rakip çözüldü çözülecek. yani bu iş tamamdır. ha ama ileride javed gibi bir kardeşime sahip olmak istemem mi? isterim tabii ki. bir dahaki maça bizim takımın formaları da hazır şimdiden söyleyeyim. bu güzelliği için başlığına yazdığım saç tokasına sonsuz teşekkürler sevgiler öpücükler... sanıyorum araya da bir iki hafta boşluk giriyor. daha sonra bomba gibi g-e-l-i-y-o-r-u-z !

    (gbkz: hatırlatmasyon formasyon navigasyon de la pena in the la liga to playin calcio with saber krombi and pitch): hamam zirvesi iyi olur bence.
  • 81
    kendisine zirvelere gelesice demek istediğim yazar.* yahu kardeşim insan kendine biraz zaman ayırır, kendisi için de bir şeyler yapar ama bu kardeşimiz ne yapıyor? sözlük ile yatıp sözlük ile kalkıyor. yatmadan önce kendisi gibi arma sevdalısı olan sözlük ahalisi ile birlikte acaba yeni neler yapabiliriz diye düşünmeden uyuyamıyor. eminim ki burda yokken de deli gibi merak ediyordur yokluğunda sözlükte neler olduğunu. imrenerek seyrediyorum kendisinde ki bu azmi, heyecanı, organizasyondan organizasyona koşma aşkını. kendisi ile 1768. sözlük zirvesini de görürüz inşallah diyerek yazımı burada noktalıyorum.

    captano'dan gelsin.

    toka başkan
    duy bu sesi, uçak kaldır uçur bizi.
  • 83
    sözlüğümüze geç katılmasından mütevellit olarak "sizlere geç katıldım ama bunu telafi edeceğim" diyerekten organizasyonlara adeta açık çeke imza atar gibi imza atmaktadır. şöyle bir beyin fırtınası yaşamaya kalktığımda ise beni benden almaktadır. mesela bu yazar kardeşim sözlüğün birinci nesil yazar olsaydı ne olurdu diye. muhtemelen 32. galatasaray sözlük halı saha turnuvası, 5. galatasaray sözlük hentbol turnuvası, 2. galatasaray sözlük eskrim turnuvası, 3. galatasaray sözlük bowling turnuvası ** ve benzeri bir sürü turnuva ve zirve düzenleyerek, bizleri turnuva ve zirve manyağına çevirebilirdi. bu nedenledir ki kendisini seviyor ve başarılarının devam etmesini temenni ediyorum.

    tanım:
    (bkz: hiperaktif yazar)
    (bkz: mesir macunu yiyen yazar)

    edit: imla
  • 321
    moderatörlüğü ciddi ciddi sorgulanmaya başlanan bir kişinin moderatörlüğe devam etmesi, hem kendine hem sözlüğe zarar vermesi anlamına gelir. sanırım moderatörlükten emekli olması kendisi için en sağlıklı karar olacaktır....*

    ''ne zaman savaşta yandaşlarının artık senin yanında olmadığını gördün ve tek başına kaldın, o zaman anla ki o savaş bitmiştir ve sen çoktan yenilmişsindir. bu durumda yapılabilecek en güzel şey gururlu bir şekilde kendini öldürmektir...''
App Store'dan indirin Google Play'den alın