151
moderasyon tarafından sadeleştirilmiş ve sözlükte kastedilen anlamı biraz sapmış olan bu başlığın asıl kastettiği şey;
kötü/kötü niyetli hakemlerin yönettiği maçlarda eğer takımı da kötü oynamışsa puan almayı hak etmediğini düşünen taraftar tipidir.
takımının koşulsuz şartsız her maç hakemi de yenmesi gerektiğini düşünen taraftar tipidir.
takımının büyük takım olduğu için her türlü adaletsizliği de yenmek zorunda olduğunu, yenemediğinde başarısız olanın takımı olduğunu düşünen taraftar tipidir.
böyle bir taraftar tipinin galatasaray’a ne katkısı olabilir?
“hakemden önce oyunu eleştiren taraftar” içinde bulunduğu konjonktüre göre değerlendirilmelidir. yani günümüz türkiye liginde veya malum bir latin amerika liginde oynuyorsanız hakemden önce oyunu eleştirmek sizin her zaman gerçekçi, ilerici, bahane üretmeye karşı bir karakter olduğunuzu göstermez. daha ziyade “gereğinden fazla iyi niyetli” olduğunuzu gösterir. takımınıza haksızlık edersiniz. adil olan veya adil olmaya çalışılan bir düzende ise hakem hataları bahane olmamalı tabii ki.
ayrıca “hakemi yenmek” kavramına da iyi bakmak lazım. hata yapan, gününde olmayan, bocalayan bir hakemi iyi oyunla ve şansla yenebilirsin ancak kötü niyetli bir hakemi ye-ne-mez-sin! (bunu futbol maçını cips, kola, biradan ibaret sanan halı saha topçuları anlayamaz, anlayamıyor). buradaki -yenemezsin- kelimesini tüm bir sezona yayıyorum. süper lig 2020-2021 sezonu buna güzel bir örnek. çoktan şampiyonluğu ilan etmemiz gereken bir sezon iken; 3 hafta kala hiç umudumuz yok, son haftaya girilirken yoktan var ettiğimiz çok ciddi bir umut ve heyecan var ama şansımız rakibe göre çok daha az. daha yüksek ihtimal şampiyon olacak beşiktaş futbol takımının kollandığı bazı (tartışmalı değil, gözümüze soka soka) maçları bir entry’de sıralamıştım detaylarıyla (birkaç tane değil çift hanelere varıyor). bu adaletsiz, yozlaşmış, kokuşmuş ortamda koşulsuz şartsız hakemden önce kendimize bakalım diye düşünenler beşiktaş’ın kollandığı maçları nereye koyuyor?..
“bir hakem attığın nizami golü mü iptal edecek” deniyor. onu da yaptılar daha birkaç hafta önce ama taraftarımız müthiş taktiksel dehasıyla takımın ve terim’in hatalarını incelemekten bu pozisyonu kaçırmış sanırım. (bkz: 2 mayıs 2021 gençlerbirliği galatasaray maçı)
ha buz gibi golü iptal etmek senede bir kere olur belki ama mesele zaten siyah-beyaz pozisyonlar değil gri pozisyonlar. tartışmalı her pozisyonda bir takım aleyhine yapılan çifte standartlar ile maçı da dizayn edersin ligi de.
sonuç olarak; bu taraftar tipinden olmayanlar “galatasaray uçup kaçtı” demiyor zaten. sorunun sadece hakemlerde değil çok daha yukarılarda olduğunu da biliyorlar. benim kötü oynamam beni ilgilendirir ama adaletin mülkün temeli olduğu unutulmamalı.
edit: yanlış anlatım düzeltilmiştir.
kötü/kötü niyetli hakemlerin yönettiği maçlarda eğer takımı da kötü oynamışsa puan almayı hak etmediğini düşünen taraftar tipidir.
takımının koşulsuz şartsız her maç hakemi de yenmesi gerektiğini düşünen taraftar tipidir.
takımının büyük takım olduğu için her türlü adaletsizliği de yenmek zorunda olduğunu, yenemediğinde başarısız olanın takımı olduğunu düşünen taraftar tipidir.
böyle bir taraftar tipinin galatasaray’a ne katkısı olabilir?
“hakemden önce oyunu eleştiren taraftar” içinde bulunduğu konjonktüre göre değerlendirilmelidir. yani günümüz türkiye liginde veya malum bir latin amerika liginde oynuyorsanız hakemden önce oyunu eleştirmek sizin her zaman gerçekçi, ilerici, bahane üretmeye karşı bir karakter olduğunuzu göstermez. daha ziyade “gereğinden fazla iyi niyetli” olduğunuzu gösterir. takımınıza haksızlık edersiniz. adil olan veya adil olmaya çalışılan bir düzende ise hakem hataları bahane olmamalı tabii ki.
ayrıca “hakemi yenmek” kavramına da iyi bakmak lazım. hata yapan, gününde olmayan, bocalayan bir hakemi iyi oyunla ve şansla yenebilirsin ancak kötü niyetli bir hakemi ye-ne-mez-sin! (bunu futbol maçını cips, kola, biradan ibaret sanan halı saha topçuları anlayamaz, anlayamıyor). buradaki -yenemezsin- kelimesini tüm bir sezona yayıyorum. süper lig 2020-2021 sezonu buna güzel bir örnek. çoktan şampiyonluğu ilan etmemiz gereken bir sezon iken; 3 hafta kala hiç umudumuz yok, son haftaya girilirken yoktan var ettiğimiz çok ciddi bir umut ve heyecan var ama şansımız rakibe göre çok daha az. daha yüksek ihtimal şampiyon olacak beşiktaş futbol takımının kollandığı bazı (tartışmalı değil, gözümüze soka soka) maçları bir entry’de sıralamıştım detaylarıyla (birkaç tane değil çift hanelere varıyor). bu adaletsiz, yozlaşmış, kokuşmuş ortamda koşulsuz şartsız hakemden önce kendimize bakalım diye düşünenler beşiktaş’ın kollandığı maçları nereye koyuyor?..
“bir hakem attığın nizami golü mü iptal edecek” deniyor. onu da yaptılar daha birkaç hafta önce ama taraftarımız müthiş taktiksel dehasıyla takımın ve terim’in hatalarını incelemekten bu pozisyonu kaçırmış sanırım. (bkz: 2 mayıs 2021 gençlerbirliği galatasaray maçı)
ha buz gibi golü iptal etmek senede bir kere olur belki ama mesele zaten siyah-beyaz pozisyonlar değil gri pozisyonlar. tartışmalı her pozisyonda bir takım aleyhine yapılan çifte standartlar ile maçı da dizayn edersin ligi de.
sonuç olarak; bu taraftar tipinden olmayanlar “galatasaray uçup kaçtı” demiyor zaten. sorunun sadece hakemlerde değil çok daha yukarılarda olduğunu da biliyorlar. benim kötü oynamam beni ilgilendirir ama adaletin mülkün temeli olduğu unutulmamalı.
edit: yanlış anlatım düzeltilmiştir.