her ne kadar sözlük formatıyla arası çok çok kötü olsa da
*, her daim çok kıymetli bilgiyi tabiri caizse "beleşe" vermesiyle sözlük için aslında maddi manevi değeri ölçülemeyecek bir iş yapmakta olan sözlük yazarı.
kendisindeki galatasaraylılık, mesleki birikim, network ve bilginin yüzde birine sahip olup gazetecilik anlamında "soytarı" diyebileceğimiz tiplemeler saçma sapan şeyler yaparak bir youtube kanalında hatta televizyon ekranında yer kapmaya çalışıyor günümüzde. galatasaraylılık ve gazetecilik taslayıp bir programa çıkabilmek uğruna galatasaray'ı bile isteye sabote etmek dahil yemediği nane kalmayan, hatta ve hatta seçim döneminde cemiyette bir tabak yemek karşılığında taraftarı camiayı manipüle eden tiplemelerle muhatap oluyoruz yıllardır.
bu konudaki sayısız örneği şöyle bir gözünün önüne getirince bile yaptığı şeyin değerini anlayabilmek mümkün...
çağımızın önemli hastalıklarından olan doyumsuzluk ve sabırsızlıktan sebep; verdiği duyumların kap açıklaması ya da gazete haberi netliğinde olması beklenmektedir. kendisine hemen her transfer dönemi sonunda benzer bir yakınma entrysi yazdıran tepkilerin(!) önemli bir miktarının çıkış noktası budur. milleti kıvrandırmakla ya da prim yapmakla falan suçlanır ki piyasaya hakim olan soytarıların yaptığı şey genelde maalesef tam olarak budur. ellerinde olmayan bir bilgiyle, rüzgarın estiği yöne doğru saçma sapan bir iki cümleyle gazı verip dururlar.
ancak gurrpegi'nin yaptığını bu tarz şeylerde ayrı tutmak gerekmektedir. her ne kadar günümüzde etik sadece bir kelime olarak bırakılmaya çalışıldıysa hem kaynağa hem de mesleğe saygının bir gereği olan etik değerlere bağlı kalarak verilen duyum ancak bu kadar olabilmektedir.
hazır gurrpegi'nin yazarlığını masaya yatırmışken, daha ilerisine de bir bilgi olarak kalması için yönetimsel anlamda şöyle bir ince detayı da açık etmekte fayda var. en genel tabirle sözlükte "birinci ağız" olarak entry giren, kaynak olarak kendini gösterip duran ya da kaynak göstermeden entry girmeye devam eden yazarlar, sözlüğün bilgisine gelse de gelmese de bir konfirmasyon sürecinden geçirilir sözlük yönetimi tarafından.
mesela kendi ismiyle sözlükte yazar olan
cem davran(u: beyaz show'a çıkıp ben galatasaray sözlük yazarıyım demesi de sözlük tarihinin underrated olaylarındandır) ya da
nkantarelli nickiyle bir dönem aramızda aktif olan
nurettin kantarelli gibi iki örneği, zaten sözlük ahalisinin de bilgisinde olduğu için vermek mümkün.
bu konunun diğer boyutunda bir örnek olarak
ismailenver vakasından bahsetmek mümkündür. zira hakikaten üzerinde çalışılmış entryler girmesine, entry girdiğinde "ne diyor bu" etkisi yaratıp doğruluğu zaman içinde şaşırtıcı şekilde ortaya çıkan pek çok "insider" bilgisine rağmen net bir kimlik konfirmasyonu sağlayamadığı için günün sonunda sözlükten uzaklaştırılmak durumunda kalmıştır.
burada net olarak anlaşılması gereken konu, beklenen şeyin sözlüğe "ben de şu kişiyim" diyerek kimliğini kamuya açık etmek değil sözlük yönetimi sorduğu zaman "arkadaşlar ben böyle rahat yazıyorum ama falanca gazeteciyim" tarzı bir doğrulamayı yapabilmek olmasıdır. zaten bu konularda pek sesi soluğu çıkmasa da
hagi sözlük yazarlarının önemli bir kısmının kim olduğu konusunda bilgi sahibidir.
her ne kadar moderasyon herkese göre en kötüsü olsa da; bir yazarın uzun senelerce böyle whatsapp grubuna yazar gibi yazmaya devam edip hem de insider verip durmasına rağmen sözlükte var olabilmesi ancak bu tarz bir güvenin ve konfirmasyonun sağlanmasıyla mümkün olabilmektedir.
bunu böyle yazınca da galatasaray sözlük moderasyonu hakkında torpilci ya da adil olmama eleştirileri getirilecektir her zamanki gibi ama; "format bilmiyor" diye gurrpegi uçurulsaydı muhtemelen sadece moderasyon değil, moderasyon ile bir şekilde iltisaklı olan bizler dahi darağacına asılırdık...