resim
Gheorghe Hagi
Görev:Teknik Direktör
Takım:FCV Farul
Yaş:60
Uyruk:Romanya
  • 5851
    spor bakanlığının anketine konu olmuş efsane. anket laf ola beri gele, onu geç ama galatasaray taraftarı da şu ülkede bir anket kaybediyorsa bu sadece organizasyon eksikliğinden olur, başka bir şeyden değil.

    bir youtube yarışı başladı, fenerbahçe youtube'da 1 milyon üyeye ulaşan ilk kulüp olacağız dedi, oldu da ve en çok üyesi olan biziz dedi. 3 4 gün sonra 100 bin fark yediler galatasaray'dan. sessiz kalsalar, galatasaray taraftarı youtube ile falan uğraşmazdı, fener gaza getirdi durduk yere. bu anket olayı da sosyal medyada duyulup patlarsa, fener taraftarları gaza gelirse galatasaray ezer geçer ama işte süre sınırı olduğundan muhtemelen alex çıkacaktır anket sonucu. galatasaray taraftarı uğraşmıyor çünkü böyle şeylerle pek.
  • 5852
    attığı spektaküler goller, nevi şahsına münhasır topuk pasları, çilingir misali kilitli maçları mucizevi şekilde açan ve 10 numaranın da hakkını sonuna kadar veren efsane futbolcumuz. kaybetmeyi asla kabullenmemesi, hırçınlığı ve mücadeleci yapısı da bu kadar özelliğin üzerine çileği. galatasaray tarihine kattıkları da tartışılmaz. küçük maçların büyük futbolcusu asla olmadı. hep büyük maçların büyük futbolcusu oldu ve gözümde kimseyle kıyaslanamayacak bir futbolcu olarak tarihteki yerini koruyor. futbolu bırakmasındaki en büyük 2 etkeni antrenmanlar ve yediği tekmeler olarak belirtmiştir. bunlara biraz daha sabredebilseydi en az 3 sezon daha gözlerimizin pasını silmeye devam ederdi. onu canlı canlı izleyebilen bir nesil olarak kendimi çok ama çok şanslı hissediyorum.
  • 5853
    sadece şu yaşadıklarımı örnek verip konuyu kapatmak istiyorum:
    1.
    yıl 1999: daha uefa kupası kazanılmamış vs. haziran ayında o zamanki kız arkadaşımın ailesinin yanına cenevre’ye gitmişiz. haziran, temmuz ve ağustos’un iki haftası toplam 2.5 ay orada kalıyoruz. haliyle ilk 10 günden sonra ortama alışıp gece çıkmalara falan başlamışız. leman gölü’nün kıyısında açık hava panayırı yapılırdı cenevre’de. orada müzik dinliyoruz, bira içiyoruz. çok kalabalık. masaya bizim yaşlarda gençler oturmak istiyorlar. tabi ki diyoruz. 5 dakikaya muhabbet başlıyor.
    “selam david ben. interrail ile dolaşıyorum. liverpool’danım. siz?”
    “selam. kowalski ben. istanbul.”
    “oo galatasaray. hagi”
    “hehe aynen”

    2.
    yıl 2003: yine yaz ayları bu sefer başka bir kız arkadaşımın grubuyla interrail’dayız. madrid’de bir festivale denk geldik. dönüşte kocaman bir grup olduk ve tren istasyonunun hemen aşağısındaki parkta takılıyoruz. real madrid formalı bir çocuk bizim istanbul’dan geldiğimizi öğrenmiş. “hey kowalski. you like galatasaray? hagi?” “sure. he is our idol”
    aradan 3 sene geçmiş adam hala galatasaray ve hagi diyor. eleman real madrid taraftarı.

    3.
    yıl 2007: hızlı ilişkiler geride kalmış, istediğim bir işe girmişim. yine güzel bir sevgilim var ama bu defa ilişkimiz ciddi. bu arada hem müzik hem yayıncılık aynı anda gidiyor. sürekli yurt dışı müzik fuarlarına gidiyorum. nitekim almanya musik messe’deyim. bir cihazı çok beğeniyorum. ama fuarda cihaz satın almak yasak. o yüzden butik üretici danimarkalı ema ile sözleşiyoruz. fuar çıkışı frankfurt am mein’daki irish pub’da buluşacağız. ema bana pedalı getirecek. ilk biralar benden. akşam 20.30’da buluşuyoruz. irıish pub’da formalı bir sürü insan var zar zor yer buluyoruz. eintracht frankfurt küme düşmemeye oynuyor. riskli maçlardan birisi. ama işler iyi gitmiyor herkes üzgün, tepkiler vs, ortam gergin. ema bana “sen neredendin kowalski?” diyor. “istanbul” diyorum. “oo tam bir futbol şehri. galatasaray’ı seviyor musun? hagi?” diyor. “hagi ilah ya sevmez miyim?” diyorum.

    bunların hepsini bizzat yaşadım. istisnasız her gittiğim ülke ve şehirde hagi-galatasaray muhabbeti yaptım. ve konuyu hiç bir zaman ben açmadım.
    bilmiyorum alex için benzeri oluyor mudur? hiç sanmıyorum.
  • 5856
    27 temmuz 1996'da beşiktaş'a tsyd kupasında 3-1 yenilmiştik. ilk yarısı 3-0 bitmişti, moraller bozuk tabi. devre arası spor haberlerinde hagi galatasaray için geliyor diye haber çıkınca hagiiiiiiii hagiiiiiiii diye evin içinde dört dönmüştük. irfan kurtoğlu getirmişti havaalanından görüntüler, çok sevinmiştik ama daha yaşatacaklarını bilmeden. neler yaşattın be hagi, ne sevinçler ne gururlar. emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
    irfan kurtoğlu şöyle bahsediyor;
    "romanya'ya hagi'ye gittim. becali diye manajeri vardı. meksika'dan transfer teklifi almış ve meksika'ya gidiyordu. ‘ne işin var ya senin 20 saat uçacaksın, gel 2 saate bizdesin' dedim. gülüştük. becali istanbul'a geldi. faruk süren bey'e gittik. fatih terim, ‘başkan ben bu sene hiç para istemiyorum. alın hagi'yi” dedi. başkan ‘hagi sizindir.' maç başı 25 bin dolar istemişti. faruk bey, ‘ne olacak ki kaç maç oynayabilir ki verin parayı' dedi. 40 maçtan aşağıya oynamadı."
  • 5859
    futbol konusunda kimseden kendisi kadar etkilenmediğim süper kahraman. adam bildiğin super man gibiydi saha içinde. sistem tarafindan dayatılan kötümserliğin ve imkansız denen şeylerin öyle olmayabileceğini, her zaman başka bir yol daha olabileceğini koskoca bir türk jenerasyonuna çatır çatır öğreten grand master, virtüoz. 90'larda genç olmuş galatasaraylılar için dönemin simgelerinden.
  • 5863
    türk futboluna gelmiş en iyi yabancı futbolcudur. gerek daha önceki kariyerindeki takımlar, gerek galatasaray'daki performansı bunu kanıtlar niteliktedir. çocukluğumun galatasaray'ının en önemli figürlerindendir. dortmund'a attığı gol, monaco'ya attığı gol, bilbao'ya attığı gol, hasan şaş'a yaptığı asist, leeds maçındaki asisti ağzımızda bıraktığı muazzam tadın örneklerindendir.

    sene 1999, yaşım 8-9. abim ile rapid wien şampiyonlar ligi ön elemesi maçını izlemek için evin yakınlarındaki bir kahveye gidiyoruz. kahve tıklım tıklım. herkes maçı sabırsızlıkla bekliyor. soyunma odasından oyuncular çıkıyor ve maç başlıyor. üzerimizde belki de galatasaray tarihinin en güzel forması olan forma. 35. dakikada hakan ünsal golünü atıyor ve 1-0 öne geçiyoruz. daha sonrasında hagi'nin enfes pasında fatih akyel topu ağlarla buluşturuyor ve skor 2-0 a geliyor. bu golden sonra bizim takım için tur kapısı laylaylom galiba sana göre sevmeler modunda ardına kadar açılıyor. maçın sonlarına doğru ise kendi ceza sahasından aldığı topu ileriye taşıyıp, rakibini çalımlayıp tam ceza sahası çizgisinde öyle bir vuruş yapıyor ki hagi, popüler tabirle adeta örümcek ağlarını alıyor filelerdeki. ben ilk gole sevindiğimden belki daha fazla seviniyorum bu gole. sonra maç bitiyor ve abimle beraber güle oynaya dönüyoruz evimize.

    nasıl halı saha maçlarında kaledeki güvendiğin bir kaleci varsa daha rahat oynarsın, geriyi pek düşünmezsin, hagi'li galatasaray da böyle bir şeydi işte. o takımdaysa daha bir özgüvenli olur, hücumu kim yönlendirecek düşünmezsin. karpatların maradona'sı, seni izleyebilmek büyük şanstı.
  • 5864
    günün -daha doğrusu dünün- anlam ve önemine uygun olduğunu düşündüğüm şu görseli paylaşmak istiyorum:

    https://gss.gs/4Ep.png

    görselde dikkat çeken birkaç ayrıntı var.

    mesela uefa kupası'ndan elenen bir galatasaray'dan bahsediliyor. hagi ismi geçiyor. ve gazete 30 eylül 1989 tarihli. daha hagi'nin galatasaray'a gelmesine aşağı yukarı 6-7 sene var.

    not: görseli vakti zamanında bir youtube kanalından çektiğimi hatırlıyorum ama hangi kanal olduğunu hatırlamıyorum. eğer dönüş olursa mutlulukla aracı kaynağı eklerim.
  • 5872
    kötü hoca iyi hoca tartışmasının yapılmasının bile abes olduğu bir adamdır gheorghe hagi. galatasarayın yaşayan iki efsanesinden biri ve kurumlar üzeri bir insandır. kendisi olmasaydı ne 4 sene üst üste şampiyonluk gelirdi, ne de uefa kupası. şu gün gelse sesimi çıkarmam. küme düşürse eyvallah derim. bunu bana söyletebilecek 2 adamdan biridir gica. galatasarayın en kötü zamanlarında elini taşın altına sokmuş, bir şeyler başarmaya çalışmış ama başaramamıştır. başarısızlığındaki en büyük pay bana adnan polat ve özhan canaydın yönetimidir. bok gibi yönetiliyorduk o dönemler. ne kadro istikrarı vardı ne de mali açıdan zenginlik. daha iyi bir ortamda gelseydi ne olurdu bilmiyorum zaten gelmezdi, getirmezdik, aklımıza gelmezdi getirmek. zor günlerin adamıdır çünkü gica. dursun özbekten bile daha kötü kulübü yönetmeyi başarabilen adnan polat ve özhan canaydın yönetimlerindeki başarısızlığını başarısızlıktan saymıyorum o yüzden.
  • 5873
    çok büyük futbolcu ve bu kulübün efsanesi. öyle de kalsın mümkünse, hoca olarak falan gelmesine gerek yok. hiçbir hocanın da futbolcunun da benim nazarimda geçmiş başarılarından dolayı(fatih terim'i biraz ayırırım burada) kredisi falan yok. geçmişi umrumda değil. geleceğe dair bir şey vadedip etmediği ile ilgilenir, krediyi buna göre veririm ben.
  • 5874
    teknik direktörlük meziyetlerini pek beğenmesem de 100. yılda gösterdiği performansın eleştirilmesini her zaman saçma bulduğum efsanemiiz. söz konusu yıllarda anadolu takımları tırttı doğru ancak biz de galatasaray standartlarına göre tırttık.

    söz konusu sezonda yaşanan o maddi imkansızlıklar içerisinde rigobert song - stjepan topmas tandemini kurmuş beklerdeki yokluk nedeniyle aslen bir stoper olan orhan ak'tan sol bek aslen bir ön libero olan cihan haspolatlı'dan sağ bek yaratmıştı. nasıl bir yokluk döneminde olduğumuzu başka nasıl anlatabilirim bilmiyorum. 2 beki birden devşirmişti adam. 2004-2005 sezonu için bende yarattığı en büyük hayal kırıklığı devre arası çok istediği vatandaşı mihaita plesan yerine transfer edilen hakan yakın'ın yüzüne bakmaması oldu.
  • 5875
    başarılı olur olmaz bilemem ama sırf başarılı olamama ihtimalinden dolayı bile olsa kulübümüzde çalışmasını istemem.

    hagi galatasaray tarihi için çok büyük bir figür; kulüp efsanesi denilince rahmetli metin oktay, baba gündüz, imparator fatih terim, büyük kaptan bülent korkmaz, efsane kalecimiz claudio taffarel ve bizim maradonamız olan gheorghe hagi akla gelir.

    kendisi yaşayan bir efsane, başarısız olması ihtimalinde arkasından kem söz edilmesine gönlüm razı gelmez.
App Store'dan indirin Google Play'den alın

Güvenlik hatası! (Ref)