resim
Gheorghe Hagi
Görev:Teknik Direktör
Takım:FCV Farul
Yaş:59
Uyruk:Romanya
  • 5526
    takımıza gelmesiyle her yönüyle standartları yukarı çekmeyi başarmış ve muhteşem bir olgunluk dönemi geçirmiş oyuncumuz. hagi ve galatasaray'ın o jenerasyonu, bugün sahip olduğumuz taraftar profilinin artık her tür iyimser bakış açısının bile dışına çıkan tatminsizliğini yaratan başarı çıtası seviyesini çok yukarı taşımışlardır.
  • 5534
    bazı platformlarda tsl'de forma giymiş yetenekli futbolcularla kıyaslanan futbol tanrısıdır.iyi futbolcular size önemli maçlar kazandırabilir , hatta bir iki yıl şampiyon olmanızda büyük katkı yapabilir fakat takımınızda hagi varsa tarih yazarsınız.santiago barnabeu'da los galacticos size on kişi savunma yapar,san siro'da milan taraftarı buraya kadarmış der.barthez hayatının en iyi golünü sizden yer, roberto carlos pazara çokoprens almaya gider, 60 metre tek pasla leeds united' ı elersiniz, frikik olunca ayakta izlersiniz.hayat futbol olsaydı hagi güneş tutulması kadar ender meydana gelen ve şahit olanların unutamayacağı efsane bir olay olurdu.
  • 5539
    yetenekleri bakımından, sadece dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcuları ile kıyaslanabilecek oyuncudur. ama onu efsane yapan, sahada hem kendi takımının hem de rakip takımın psikolojisini yönetmesidir. sahada o varsa rakip kim olursa olsun, karşıda kim oynuyor olursa olsun, oyunun başrol oyuncusu odur. sahada dünyanın en iyi oyuncaları bile olsa, onun ne yapacağı senaryoyu belirler. bunu rakibine kabul ettirir. bazen bir çalım atar, bazen gider roberto carlos ile uğraşır veya bazen hiç beklenmedik bir anda hiç beklenmedik bir yerden bir gol atar. takım oyundan düştüğünde hiçbir şey yapamasa gidip rakip ile dalaşır, oyunda tansiyonu yükseltir ve takımı kendine getirir.

    kendini oyunun akışına kaptırmaz, tam tersi oyunun akışını o yönlendirir. gerçek manada ''comandante''dir. onu, başı önünde oyundan kopmuş bir şekilde pek fazla göremezsiniz. eger bugün finallerin takımıyız, galatasaray yarıştaysa geri kalanlar ancak ikincilik için yarışır diyorsak, onun çok büyük katkısı vardır. çünkü o, arsenal'e de real medrid'e de final kaybetmeyen takımın oyuncusudur. o, kazanan olma psikolojik üstünlüğünü elde etmemizi sağlayanlardan biridir. aynı şekilde rakibimizin kaybeden olmasında da katkısı vardır.

    yeteneklerini ise zaten anlatmaya gerek yok.
  • 5542
    karpatların maradonası lakaplı efsanemiz. uefa ve süper kupayı kazanmamıza çok büyük katkısı olmuştur. hani hep deriz ya; ''sağ ayağına 500 sayfalık roman yazılır, sonuna da solaktı diye eklenir'' hah, işte gerçekten bu söylemi hak edecek bir futbolcudur kendisi. bir nesilin galatasaraylı olmasında emeği geçmiştir. bugün en çok taraftar cimbom'da ise bunda hagi'nin de payı büyüktür. mesela kendimden örnek vereyim; bir abi vardı, mahallede maç yaparken klas hareketler yapınca ''haciii'' diye bağırırdı. tabii ben o zamanlar çocuğum, ne dediğini tam anlayamıyorum. hatta, acaba ''hacı mı'' diyor diye düşünürdüm. daha sonra anladım futbolcu hagi'den bahsettiğini. futbol takımlarını biliyordum ama oyuncularını öyle pek detaylı bilmezdim. bugün galatasaraylıysam, bunda hagi'nin payı çok büyüktür. o yüzden kendisini asla unutmayacağım. birçok futbol otoritesine göre türk futboluna gelmiş geçmiş en iyi yabancı futbolcu sayılır. ki bunu tartışmak bile bana anlamsız gelir.
  • 5543
    efsane 10 numaramız. (dakikalardır klavye başında duruyorum vallahi ona layık bir tanımlama yapamadım)
    evet, özlüyorum bu büyük futbol sanatçısını, sahada duruşunu, formasına olan aşkını, mücadelesini, yenilmez denilenlere baş kaldırışını, liderliğini, çalımlarını, uzaktan attığı harika gollerini hatta rakiple olan kavgalarını bile. benim için dünyanın en iyi bir kaç futbolcusundan biridir, çünkü o sadece futboluyla değil, liderliği ve karızmasıyla ve kazanma hırsıyla fark yaratıyordu. hagi uefa kupası başarımızın şüphesiz en önemli aktörüydü, çünkü o sahadaki duruşuyla bize hem futbolcu arkadaşlarına güven veriyordu. biliyorduk ki rakipte hangi büyük futbolcular olursa olsun farketmez, bizim de hagi'miz var. şanslıyım ki onu izleme fırsatı buldum. çocuklarıma senden çok bahsedeceğim kumandan hagi...
  • 5544
    13 ağustos dünya solaklar günü sebebiyle kendisini yad etmek istediğimiz canımız.

    ayrıca kendisinden özür dilerim. 1. özür sebebim bu entry'i bir gün geç girmem.
    2. özür sebebim ise, kendisini aldattığım için. kendisinin yerine başka bir solak koyamam diyordum. solak deyince aklıma ilk gelen isim hep hagi olur diyordum. anlatılması için 500 sayfa romanın bile yeterli olmayacağını, sabri ugan'ın dediği gibi nasıl anlatalım size şimdi bunu diyordum. sadece hagi demek bile yeterliydi bazı şeyler için. bu sevginin yerini başka bir sevgi alamaz diyordum ama yanılmışım.

    evet, nişanlım da solak. :)
    üzgünüm karpatların maradonası. hala bir solak olarak kalbimdesin ama solak deyince aklıma ilk sen gelmiyorsun artık.
  • 5547
    türkiye'ye gelmiş açık ara en iyi 10 numara olmasınının yanında dünyanın da sayılı 10 numara efsanelerinden biridir. biz kendisini kıyaslarken zinedine zidane gibi üst düzey 10 numaralarla kıyaslamalıyız, kıyıda köşede kalmış ve kendisini dünyaya ispat edememiş brezilyalılarla aynı cümleye bile konulursa kendisine haksızlık ederiz.

    hırsı, zekası, eşsiz top tekniği ve ileri düzeyde pozisyon bilgisi herkes tarafından biliniyor ancak bizim için en önemli olan, en özel olan takımın en zor zamanlarında maddi ve manevi sahaya koyduğu karakterdir. işler iyi giderken herkes gibi o da iyidir. fakat işler kötü gittiği her an ayakta kalır, ortaya çıkar ve sorumluluk alırdı. zaten onu hagi yapan en önemli özellik buydu.

    günün birinde yeniden galatasarayımız'ın başında teknik direktör olarak görmek isterim. hatta fatih terim ile birlikte aynı anda kulübümüzün çatısı altında olması hatta 10 numaralı formayı da oğlu ianis hagi'ye teslim etmesi rüya gibi olurdu.
  • 5549
    dün gece saat 23:15 sularında içine girdiğim soyut ruh hâlinin içinden, çocukluğumdan bana doğru, bir gol sonrası gülüşüyle, o çocuksu tebessümüyle beni allak bullak etmiş olan tarihsel şahsiyet; efsanemiz.

    engel olamadım ki. "durup dururken ben ne yapıyorum?" da diyemedim. fırsat olmadı. gözlerim beni pusuya düşürdü; çocuk gibi hüngür hüngür ağlamaya başladım. o 10 sayısı var ya formasının arkasındaki, işte o 10, benim çocukluğumun en özel sayısıydı. ben henüz okula başlamamışken, gazetelerden biri, hagi'nin masa üstü maketini vermişti, almıştık. yine aynı zamanlarda, babam (sanırım parasının yettiği kadarıyla), üzerinde arma, bayrak ya da reklam namına hiçbir şeyin olmadığı bir parçalı almıştı bana. küçücük bir şey. sadece arkasında, beyaz satenle "10" yazıyordu. ondan sonra hayatımda hiç forma alamadım. içim el vermedi.

    dün gece yaşadığım şeyse, 10'un, giderek ele ayağa düşmesine dairmiş; şimdi farkına varıyorum. bir insanın çocukluğu böylesine mutlu edilmez ki... ne şanslı çocukmuşum, ulan ne şanslı insanlarmış bu karakteri; bu öfkelenirken ve sevinirken dibine kadar çocuk olan karakterin sahada büyüyerek fezayı fethedişini izleyenler! sonrakilerin hiçbiri, ona bir adım bile yaklaşmadılar, bir adım bile! ben hagi sayesinde, profesyonel futbolcuyu değil; mesleğinin gerektirdiği için çalışan ve fit kalan futbolcuyu değil; karakterinden taviz vermeyen, tepesi atabilen futbolcuyu sevmişim. şimdi burada gollerini anmaya kalksam, bir daha başlayacağım dolup boşalmaya, hiç gerek yok.

    metin oktay ve onun sportmen ruhu arştaki yerinde kabul edilip o numaranın hagi'den sonra emekliye ayrılması teklif edilemez miydi? adım gibi biliyorum; onu kendimden tanıyorum; bu onun çok hoşuna giderdi ve daha da hazini, o bunu hak etmişti. eğer gerçekten idari bir geleneğimiz olmuş olsaydı, bu tip ritüellerimiz olurdu. kadim kültürler, özellikle bugün onları simule eden strateji oyunlarında, kendilerine has (diğer kültürlerde rastlanmayan) araçlarla sembolize edilirler. hagi de böylesi bir şeydi; bir şahi topuydu, bir rum ateşiydi. bugün "modern futbol" adı altında yaşanan kakofoni, şaklaban futbolcuların ilkel karakterlerinin etrafını saran süptil bir imaj inşa etme endüstrisinden başka bir şey değil. sanki artık doğuştan eşsiz futbolcular, bir suikastçı ordusu tarafından, bir bir, gizlice katledildi ve geriye "çalışarak" daha iyi yerlere gelebilen sikimin kanat forvetleri kaldı. bir değer olarak eskisine sadığım.

    dün gece o formanın ne hâlde olduğunu görmek, yüreğimin en ince sesini veren teline dokundu. kulaklarım sağır, gözlerim kör oldu bir süre için. şu an bile o ruh hâli hâkim. belki bu entryi de fazla tutmam burada, tıpkı 10 gibi, utanırım belli başlı şeylerden.
  • 5550
    "bir galatasaray efsanesidir" demek sanırım biraz bencilce olur.

    tüm dünyaca tanınan, gelmiş geçmiş en iyi birkaç solaktan biridir hagi. tabii bizim için çok daha fazlası.

    yanılıyor olabilirim, affınıza sığınıyorum; bir van deplasmanıydı galiba 10!unla tanışmam.

    1996 yılı, hem fatih terim'le hem de hagi'yle tanışmam anlamında nazarımda çok kutlu bir yıldı.

    kahvede ön sıralarda yer kapmış merakla bu "yeni takım"ı izliyordum. 12 yaşında olmanın verdiği çoşkuyla* o gün bir kahramanla tanıştığıma inanmıştım. frikik golünün her karesi hala gözümün önündedir.

    ama gün geçtikçe 10'un iyi bir futbolcudan çok daha fazlası olduğunu anlamak için genç yahut yaşlı olmağa gerek yoktu.

    hagi, duruşuyla, oyunuyla, isyanıyla tam bir komutandı.

    en korktuğumuz maçlarda, saçma sapan bir yerden kaleye vurur hedefi gösterirdi. "korkmanıza gerek yok!" derdi takıma. olmadık bir hareket yapar, takıma güven verir rakibi de sindirirdi. kabul etmezdi yenilgiyi ama malum bücür gibi değildi öfkesi de isyanı da. o kazanmak isterdi, kazanamayınca çirkefleşmek değildi 10'un yaptığı.

    sonra futbolu bıraktı. boğazıma kocaman bir düğüm geldi oturdu. futbolu bırakma gerekçesi şuna benzer bir şeydi sanırım:

    "her sabah erkenden uyanmak, uykuma, yemek düzenime dikkat etmek, yaşantımda özenli olmak... artık istemiyorum"

    ne kadar doğrudur bu ifade bilmem ama hayranlığımı bir kez daha kazanmıştı büyük komutan. mesleğine bu kadar saygısı olması üstelik bu saygısını onca yeteneğine ve müthiş zekasına rağmen tesis edebilmiş olması 10'u herkesten ayırıyordu.

    sonra teknik direktör oldu. takım kötü, oyuncu yok, borç çok falan dinlemedi. "gel" dediler geldi, "git" dediler gitti.

    her zaman kalbimin en güzel yerinde olacak büyük bir insandır hagi. ne mutlu ki biz, 10'u galatasaraylı hagi olarak izleyebildik.

    hagi'yi izlemek, gerçekten eşsiz bir fırsattı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın