28
alt yapımız için iyiye işaret olmayan hadisedir. on senede bir tam anlamıyla tutar o da elden kaçar. dikkat edilmesi gereken, verimli olanların büyük kısmının fransa liginden gelmesidir.
29
geçmişteki tecrübelerimize dayanarak, bu şekilde yaptığımız transferlerin çok büyük bir bölümünde başarı sağlamayı bırak adamları 3 maçtan fazla sahada göremedik bile. ilk çırpıda aklıma gelen ve israfa dönüşen isimler günümüzden geçmişe ontivero, hajrovic, burdisso, öncesinde 1. 2. rumen çıkarmaları, barusso'lar daha eskilerde almaguerler, norvath'lar spehar'lar vs vs. bir diğer tarafta ise türk pasaportu taşıyan ve sikimsonik türkiye liginde azıcık top oynayıp büyük takıma kapak atıp bir bok olamayan sayısız transferimiz.
senelerin bana öğrettiği ve ortada gün gibi gerçek olan bizim yurt dışına çıkıp yıldız oyuncu keşfedemeyeceğimiz gerçeği. üzerine düşülse bu iş hakkıyla yapılsa 100 yıllık futbol tarihinde bir elin parmakları geçecek sayıda yıldız oyuncunun yolu türkiye'ye gencecik yaşta düşmez miydi? mutlaka düşerdi. hatta bu görüşü bir üst boyuta taşıyarak; yapılan binlerce transfer arasında ribery dışında bir dünya yıldızının genç yaşta yolunun türkiye'den geçmemesi ciddi bir skandaldır. esas amaç alınacak oyuncuların müstakbel takımlarına fayda sağlamalarından ziyade, oyuncuları getiren kişilere ve ceplerine katkı sağlamak türkiye'de. sen benim sırtımı kaşı ben seninkini kaşıyayım mantığı ile işliyor transferler.
artık bizler de hasbelkader bilinçlenmiş bir taraftar grubu olarak bu saçmalıkları yemiyor, elimizden geldiğince de ses çıkarmaya çalışıyoruz.
yabancı sınırının 14'e çıktığı ve türkiye liginde ilklerin yaşanacağı 2015-2016 futbol sezonunda, geride kalan iki aylık süreçte izlenen transfer politikasının hiç bir mantıklı açıklaması olamaz. özellikle her fırsatta dillendirilen "türk olmayan takımları yenmek" sözünü geçen 10'a aşkın sezonda ortalama üstü hiç bir katkı vermemiş sözde evladınıza milyon dolarlar vererek, elinizdeki özellikle o bölgedeki oyuncu şişkinliğine karşın son iki sezonda adam akıllı top oynamamış vasat bir türk'e paralar saçarak ve en önemlisi hayır kurumu misali olur olmadık ve galatasaray ismine yakışmayacak tiplere 3. 4. şanslarını tanıyarak yerine getirmek imkansızdır. bu yapılan tarafatarı alalen kandırmak, kulübün değerlerini hiçe sayarak kulübün parasını boşa harcamaktır.
ben kendi adıma etrafa sorumsuzca savrulan ve galatasaray'a hiç bir şey kazandırmayacak bunca paranın, ne kendini büyük takım futbolcusu zanneden vasat oyunculara ne de avrupa'nın ya da güney amerika'nın ücra köşelerinden getirelecek oyunculara harcanmasına karşıyım.
bu arada yıldız oyuncu statüsüne erişmiş bir kısım oyuncu dışında hiç bir oyuncuyu istanbul'a getirmek de göründüğü kadar zor değildir. cebinde parası, altında arabası olan adam için istanbul avrupa'da yaşanabilecek en güzel şehirlerin başında gelir. zaten türkiye şu an yöneltildiğinin onda biri kadar iyi yönetiliyor olsa türkiye'nin de dünyadaki yeri çok farklı olur. buna ek olarak, getirmek isteyeceğiniz oyuncuyu getirmeye çalıştığınız kulüp de her ne kadar oynadığı ligin seviyesi yerlerde olsa da düzenli olarak avrupa'ya giden ve çatır çatır top oynayan, tarihiyle ismini dünyanın dört bir yanına duyurmuş, avrupa'nın yine bir çok kulübünden başarılı bir kulüptür. tüm bunlara ek olarak her ne kadar ülke futbol ülkesi olmasa da, taraftarıyla özellikle iç saha maçlarında takımına yine avrupa'da görülmesi güç bir atmosfer yaşatan bir kulüptür.
ayrı bir paragraf açıp vergi sisteminden hiç bahsetmiyorum bile.
gerçekten istendikten sonra, kişilerin cepleri değil de kulübün başarısı arzulandıktan sonra transferde başarılı olamamak için hiçbir sebep yok. tüm boşa harcanan paralar ve futbolun yukarıda belirttiğim faktörleri göz önünde bulundurulduğunda; galatasaray'a yapılacak saçma salak 10 transfer yerine ismini bir şekilde duyurmuş ve üst seviyede futbol oynayan 4 5 oyuncu aynı paralara almak fazlasıyla mümkündür. geriye kalacak parayla da gider ufak çaplı kumarlar oynar, 14 yabancınızı bir şekilde doldurursunuz. yeter ki artık bizleri aptal yerine koymaktan vazgeçin.
