• 1
    35 yaşında bir galatasaraylı olarak sıkça gördüğüm bir durum oldu malesef bu. tarihimizin en büyük başarısı olan 96-2000 döneminin başlangıç ve sürecine tanık olamadım yaş itibariyle elbette, ama sonucuna yetişmiştim. sosyal medya da yok tabi, ama duyduklarımız, yazılanlar ve yaşadıklarımız yapılan hayati büyük yanlışları gösterdi. zira bir kaç sene de maddi manevi toparlayamadık zaten 2003 ve sonrasında. sonrasında alınan bir kaç şampiyonluk, bir kaç avrupa başarısı oldu, lakin devamını getirecek adımları yine beceremedik. geçtiğimiz sezonla beraber 3. kez 2 sene üstüste şampiyonluk aldık bu periyotta, lakin ilk 2sinde olduğu gibi(özellikle ünal aysal-terim olayı), 3.seneye çok daha özgüvenli, rakiplerle arayı vurup geçerek daha da açma fırsatını kovalayan bir takım olmak yerine, baştan aşağı sorunlarla çevrili hale geldik. şaşırtıcı değil, zira kendi adıma bu sene bu riski zaten görüyordum. bunun toplumsal sebepleri de var elbette, ülkemiz de başarılıyı öven, yücelten, örnek alıp, referans görüp orayı hedefleyen profil yerine, başarılıyı bozup kendi seviyesine düşürmeyi hedefleyen bir yapıda. bu yüzden de zaten 2000'den beri 3.sene başarı sürdüren hiçbir takım olmadı, hatta 2. senesinde de büyük patlak veren şampiyonlar gördük.

    galatasaray camiası taraftarıyla, kongresiyle, yapısıyla bana göre diğer rakiplerden farklı bir durumda, taraftarı olarak söylemiyorum bunu asla. başarısızlığı en iyi yöneten, hatta dünya çapında iyi derecede yöneten bir kulübüz. dibi görüp müthiş bi reaksiyon verebilme kapasitemiz var, lakin başarıyı yönetme konusunda da fecaat haldeyiz ki kısa sürede resetleniyoruz. düşüşümüz de yumuşak olmuyor malesef, baştan aşağı yenilenmek gerekiyor başkan, yönetim, hoca, oyuncu kadrosu vs. niyetim asla takım ve teknik heyet için bir acil butonu basmak değil, acaip hatalar ve kaoslar var elbette orda da, ama yönetimsel olarak gelinen noktanın gözümde hiçbir sabredilecek yanı kalmadı. onların da saçmaladığı yerde oyuna odaklanmak kolay olmuyor elbette, yanınca hepimiz yanıyoruz. bu yıl gösterecek o bakımdan tarih tekerrür mü edecek, yoksa okan hoca yönetimindeki takım bir ilki başarıp türlü faktörlere rağmen saha içi başarısını sürdürebilecek mi? ağustos itibariyle emareler iyi değil, ama kredileri var, güveneceğiz. ama öbür yandan yönetimsel değişim kaçınılmaz duruyor, allah sonumuzu hayretsin. umarım bir gün başarıyı da yönetebilen bir galatasaray görürüz.
  • 2
    %100 gerçek bir önermedir.
    galatasaray ne zaman avrupa'da tekrar zirvelere gider desek, yönetimden birileri çıkar ve kendi bacağına sıkar.
    tabiri caizse kendi şehzadesini boğar.
    ve artık kabak tadı vermeye başladı bu durum, yaş ilerledikçe aynı senaryonun tekrar tekrar yaşanması mental olarak dayanamaz hale getirdi beni maalesef.
    insanı gerçekten yoran bir durum, galatasaray ile aramdaki ilişki sanki toxic sevgili ilişkisi gibi oldu.
    bir o yakınlaşıyor bana bir ben yakınlaşıyorum, sonra her şey güzel giderken bir anda işleri batırıyoruz.
  • 3
    galatasaray'ın başarıyı yönetemeyen diye bir şey yoktur. başarıdan gelen imkanların birileri tarafından sömürülen istenmesi vardır. 2 yıllık bir başarı sağlanmış ve o gelir yaratılmış ise hoop bu başarıdan nemalanmak, artan kaynaklardan pay kapmak isteyenler devreye girer ve yönetimlerde yerlerini alarak kişisel kazanımlarına odaklanırlar. kısa bir süre başarı odaklı çalışan her yönetim bir süre sonra bu parayı yeme savaşını ya kendi içinde verir ya da genel kurul üyeleri ile verir. mustafa cengiz genel kurul ile vermişken dursun özbek tam da bu takımın temsilcilerinden görünmektedir. dönüşümlü olarak yiyecek adamlar yönetimde yerine alır. buna bağlı başarısızlık dönemi ardından paylaşılacak bir av kalmayınca kasanın doldurulması gereken bir dönem başlar...
App Store'dan indirin Google Play'den alın