• 1
    galatasaray'ı liselilerden kurtaracak olay 23.03.2019 tarihli olağan mali kurulda bir tane bile gerçekçi ve geçerli sebep olmadan, liselilerin idari açıdan mustafa cengiz ve yönetimini ibra etmemeleri değil de nedir? artık bu kıvılcım bir ateşe dönüşmezse ve liselilerin her yaptıkları gibi bu da yanlarına kalırsa pek çok galatasaray taraftarının çocukluk aşkı olan bu kulübü bırakacağı aşikardır.

    galatasaray'ımızı bu vampirlerden kurtarmak adına her türlü yasal eyleme açığım yeter ki sonuna kadar gidecek kararlılıkta olalım.
  • 11
    lisecilere kalsa vefa lisesinin futbol takımıdan farkı olmazdı galatasaray'ın.

    artık bu çıkarcıların yaptığı her olaya en ağır tepki verilmelidir. yıl olmuş 2019, bunların istediği gibi at koşturduğu yıllardan çoktan çıkmış olmalıyız.

    tek çözüm üyelik sistemini değiştirmek gibi duruyor ama eskisi gibi rahat değiller. taraftarla baş edemezler. taraftarın artık bu konuda sabrının kalmadığının farkındalar.
  • 12
    uyelerin ilgi gostermesidir. genel kurula 4500 uye gelince liseciler azinlikta kalir. ama 800-900 kisi gelip oylamaya da kalmazsa elbette liseciler 300-500 oyla istedigi karari alir.

    tuzugun degismesi, uyelik sisteminin reforma tabi tutulmasi her asamada sadece mevcut uyelerin oylariyla gerceklesebilir. galatasaray’i kurtaracak olan uyeler icindeki sessiz cogunluktur, ne yazik ki onemli bir kismi zamaninda canalp’in dedigi gibi ilgisizdir.
  • 15
    galatasaray kulübü olarak çok da kurtulmamamız gerektiğini düşünüyorum.

    öncelikle şunu belirteyim, liseli değilim ve son ibra olaylarını desteklemiyorum,

    fakat, evet burada çok büyük fakat var. türkiye gibi ülkelerde çoğunluk her zaman demokrasi değildir. demokraside önemli olan çoğulculuktur. bizim gibi liyakattan uzak, kralın her zaman haklı olduğu ve güce tapan insanların olduğu ülkede demokrasiden bahsedemezsiniz. o yüzden böyle ülkelerde çoğunluk eşit değildir demokrasi.

    galatasaray'ı diğer kulüpler ayrı kılan da kendi içinde bulunan demokrasisidir.kendi içinde bulunan bu kültürdür. kendi içindeki yönetimidir. türkiyede bulunan bütün taraftar kültürleri aynıdır, o yüzden beşiktaş'ın fenerbahçe'nin başına gelenler bizim başımıza gelmez demek hayalcilikten başka bir şey değil. o yüzden öncelikli olarak biz taraftar olarak buna izin vermeyiz laflar için doldurulmamış boş laflar.

    galatasaray kulübü, başkanı kim olursa, genel kurula hesap vermek zorundadır. mali yönden şeffaf olmak zorundadır. bir çalışanın patronuna hesap vermesi gibi her şeyi eksiksiz bildirmesi gerekmektedir. bunu şeffaf şekilde yapmazsa yönetim kurulu o konuda en büyük tepkiyi koyar. diğer kulüplerde "karı gibi konuşuyorsunuz" veya "efsane başkan" gibi lafları çok rahat ve fütursuzca söyleyebilirler, çünkü denetleyen daha üst makam yoktur.

    maddi olarak şeffaf olmak zorundayız çünkü yine yönetim kurulu tarafından denetleniyoruz, her şeyin düzgün ve anlaşılır olmasını sağlıyoruz. çünkü kulübün sahibi başkan değil. diğer kulüplerde kimse hangi oyuncuya ne kadar verildiğini bilmiyor. sonra gelen diyor ki, çok kötü bir tabloyla karşılaştık ama kendisi de aynısı yapıyor. çünkü gizlediği zaman ona dur diyecek kurum ya da kişiler yok.

    son zamanlarda büyük takımların yaptıkları seçimleri izleyin, başkan seçim olmadan zaten belli oluyor. kimse de güçlü başkanı istemezse kaldıramıyor. beşiktaş yıldırım demirören'i kaldıramadı, şimdi de fikret orman'ı kaldıramazlar. çünkü yönetim kurulu krala biat etmek zorunda. bazı girdilerde okuyorum, ali koç istifa edecek diye. kim ali koç'u istifa ettirecek. kim ali koç' bir laf söyleyebilir. ali koç istediği zaman gider, kimse de bir şey yapamaz. bir de bizim seçimleri izleyin. tamamen bir şölen bir bayram havasında geçer. demokrasinin en çok işlediği yerin o seçim salonu olduğunu görebilirsiniz. yönetim kuruluna , taraftarına, kütürüne, saygısızlık yapan ve buna layık olmayan gider.

    şimdi 50000 üyesi olan fenerbahçe mi daha demokratik yoksa 5000 üyesi olan galatasaray mı? bence çok net galatasaray. yani bu konuda hiç şüphem yok. müptezel gibi mikrofonu eline alıp daha konuşmayı bilmeyen fenerbahçe üyeleri mi kötü yoksa bizim yönetim kurulunda bulunan üyelerimiz mi?

    galatasaray'ın kurtuluşu liseden kurtulmak değil, liselilerle iyi bir sentez oluşturarak, liyakata daha da önem vererek, gerçek galatasaraylılarla devam etmek bizim kurtuluşumuz.

    ayrıca atladığımız bir konu var, son seçimde sandık sandık bakıldığında genç liselilerin bulunduğu sandıklarda, dursun özbek ve diğer liseli adaylara neredeyse hiç oy çıkmazken mustafa cengiz neredeyse oyların tamamını aldı. yani öyle denildiği gibi liseli-lisesiz ayrımı yapılmamıştı.

    umarım hem liseliler hem de taraftarlar bazı şeylerin farkına varır ve sadece galatasaray için çalışmalar yapılır. ama bildiğim tek bir şey var, o da, eğer galatasaray'ı liseden soyutlarsan diğerlerinden farkın kalmaz.
  • 16
    bunun için kulüp üyeliklerinin sıfırlanması gerekir. öyle bir düzen oturtmuşlar ki her zaman kendi düşünceleri doğrultusunda hareket edecek bir topluluğu yönlendirmeye devam edeceklerdir. vallahi kulübümüzün bu güruhun elinden kurtulacağını hiç sanmıyorum. galatasaray'ın bu düzenine format lazım ama format atabilecek ne bir başkan çıkar ne de buna yeltenene izin verirler :(
  • 17
    "lisecilerden kurtarmak" başka "liselilerden kurtarmak" başka şey bir kere bunu iyi ayırt etmek lazım.

    galatasaray lisesi bu kulübün en büyük gücüdür.

    liseci diye adlandırdığımız ve tek derdi kendi küçük zümresinin çıkarları için galatasaray'ı kullanmak olan kesimin kulüpte etkisiz olması önemli konudur ve olması gerekendir.

    ayrıca her taraftarı kulübe almayı da doğru bulmuyorum ve fakat galatasaray sözlük'te içimizden bile en az 10 tane üye çıkaramıyorsak, kulübe üye yapamıyorsak bu sözlükte boşuna varız onu da söyleyeyim.

    çok kıymetli çok değerli ve kulübe müthiş katkı sağlayabilecek, sektörlerinde, alanlarında uzman kulübüne aşık kişiler
    üye olamıyorlar, işte ben buna uyuz oluyorum.

    bizim derdimiz bu, yoksa 500 yıllık bir kültürü kimse küçümseyemez.
  • 18
    aslında kimsenin kimseden kurtulmasına gerek yok. ne diyorduk ''galatasaray bir his takımıdır'' evet bu hissi taşıyan her birey bu formayı sırtına geçirmeye, tezahürat tutmaya, yorumlamaya, sevmeye, eleştirmeye hakkı vardır.

    ve tabii ne diyorduk 315 metreyle dünyanın en uzun pankartında ''1481'den beri kültürün beşiği'' bu kültür ispanya'nın bask bölgesini temsil eden bir takımda veya ingilizlerin soğuk ikliminde yılları devirmiş bir eğitim kurumunun futbol takımı olsa, spor endüstrisine bunu öyle güzel sunarlar ve bundan o kadar güzel gelir ve reklam elde ederler ki bizde imrene imrene bakar adamların ne güzel tarihi var be arkadaş derdik. ancak gel gelelim ki bu bir zihniyet meselesi. liseli veya değil, bu külübü yönetmek için kolları sıvamış kişilere, geride kalanlar bizim değirmenin suyu kesildi gözüyle bakıp kültürün beşiğini farklı emeller doğrultusunda kullanıyorlarsa sorun başlar.

    galatasaray gücünü tarihinden alan ve kültürüyle yaşayan, kültürünün ve tarihinin ona verdiği inançla yeni zaferlere spor branşlarını ve eğitim kurumlarını götüren bir dünya markasıdır. kimsede olmayan bu kültüre sahip çıkıp yazının başında eksik bıraktığım yeri tamamlayayım. aslında kimsenin kimseden kurtulmasına gerek yok, kurtulmamız gereken kişiler değil çıkarcı zihniyettir.

    galatasaray'ın bir his takımı olduğuna inancı olan her renktaş, dünyanın hiçbir kulübünden olmayan bu kültürü yaşatmalı.

    yaşasın galatasaray.
App Store'dan indirin Google Play'den alın